• insanlık tarihinin gelmiş, geçmiş ve gelecek en iyi buluşu. internet, elektrik ve telefonun icadını bir kefeye, sütlacı da diğer kefeye koysan, eşitlik sağlamak için internetli kısma çaktırmadan parmak basmak zorunda kalırsın.

    süt, pirinç ve şeker gibi her evde her an bulunabilecek malzemelerden yapılabilecek kadar ucuz; yarım saat içinde yapılabilecek kadar kolay ulaşılabilir ve fındıklı, ballı, tarçınlı, fırında, diyetik ve hatta şekersizinin de yapılabilmesi ile böylesine geliştirilebilir ve yenilenebilir başka bir tatlı yoktur. genelde soğuk yenir, ama ben sıcak yemek istiyorum dediğinde lezzetinden hiçbir şey kaybetmez. şerbetli tatlıların geneli gibi ''bir tane kaldı, kim yiyecek'' gerginliği ile toplumsal düzeni bozmaz; herkesin kendi payına düşeni yiyeceğini bilmenin verdiği rahatlık ile kollektif bilincin gelişmesine katkıda bulunur. yine birçok tatlı gibi ''iki yesem az, üç yesem çok geliyor'' gibi dilemmalara sürüklemez; bir kasedir, nettir, ne az ne de çok gelir. görece hafif bir tatlı olması nedeniyle yedikten sonra fenalık geçirtmez; az şekerlisini yaptığınız takdirde diyette bile rahatlıkla yiyebilirsiniz.

    bir tatlı size daha fazla ne verebilir bilmiyorum. pirince süt katmayı akıl eden ilk kişinin elindeki kepçenin yapıldığı ağacı diken kişinin bile yedi sülalesini daima iyilikle anacağım.
  • her geçen gün kendi mutfağında orijinal reçetelere bağlı kalarak birşeyler deneyen ve bundan zevk alan insan sayısı artıyor. bu beni çok ama çok mutlu ediyor. önceleri böyle değildi, bir yemeği pratik bir şekilde yapmak çok maharet isterdi ama şimdi mutfakta geçirilen zaman zevk vermeye başlayınca işler değişti. bende uzun zamandır reçetelerimi mutfakta zaman geçirmeyi seven ve damak tadına düşkün olanlar için buraya yazıyorum.

    bugünkü reçetemiz sütlaç. bir çok tatlıda olduğu gibi sütlaç da günümüzde o geleneksel lezzetinden uzak bir şekilde yapılıyor. aslında dikkat etmemiz gereken tek bir detay var o da sübye hazırlamak.
    modern tarif: sütün içine şekeri eritip nişasta ile koyulaştırıyoruz, lezzet versin diye pirinç ilave ediyoruz ve sütlaç oluyor.

    klasik tarif: sütün içerisine bir akşam önceden pirinçten hazırladığımız sübye ile şekeri ilave ediyoruz.
    aradaki fark: eskiden pirinçten elde edilen sübye kullanılıyor günümüzde süt nişasta ile koyulaştırılıyor. ayıp olmasın diye içerisine pirinç ekleniyor.
    bu kadar.

    reçeteye geçelim.
    sübye yapımı: 100 gr pirinci derin bir tencereye alarak 20 saniye civarı yıkıyoruz. sonra üzerini 5 parmak geçecek şekilde su içerisinde bırakıyoruz. ılık ve hafif tuzlu su olursa pirinç nişastasını daha rahat bırakacaktır. ertesi gün pirincimiz gayet berrak bir şekilde bizi bekliyor ama üstteki o 5 parmak dediğimiz berrak suya ihtiyacımız yok. bu yüzden pirincin seviyesine ininceye kadarki o berrak suyu üzerinden kepçe ya da kaşık vb alıyoruz. pirincin kendi seviyesindeki nişastalı karşımı thermomixten çekiyoruz. tamam gerilmeyin biliyorum sizde thermomix yok. evinizde değirmende yok. bu yüzden mutfak robotuna vurmanız gerekli ama mutfak robotu da pirincimizi tam olarak istediğimiz incelikle çekemeyecek. şimdi buradan sonrası sizin kendi sübye oranınızı çıkarmanız için deneysel bir hal alıyor çünkü evinizdeki mutfak robotunun devir hızı ve bıçak kalınlığını bilemeyeceğim için (nerden bileyim) size tavsiyem uygun yoğunluk için 100 yerine 150 gr pirinç ıslayıp bunu robottan geçirip tülbentten süzmeniz yönünde olacak. 100 gr ile devam ederseniz elinizde bendeki kadar bir sübye olacak ama tülbentten geçirdikten sonraki yoğunluğu yeterli gelmeyebilir. bu sebeple fazladan yapıp kullandığınız miktarı süt kaynarken bir kenara not etmeniz size ileride ışık tutacaktır. muhtemelen mükemmel sütlacı en kötü ikinci denemenizde yakarlarsınız. ne diyorduk. değirmenden ya da ev mutfağına alınmasına gerek olmayacak kadar gereksiz pahalılıktaki teknolojik şeylerden geçirdiğimiz sübyeyi pütürsüz olması için şimdi de tülbentten geçiriyoruz ve onunla işimiz bitiyor.

    sübyeli sütlaçta klasik tariften farklı olarak 5 su bardağı süte 1 su bardağı toz şeker yeterlidir. diğer yandan sütlaçta sübyeden farklı olarak damağımıza değmesi için bir miktar pirinç kullanmamız gerek. bu yüzden yarım çay bardağı pirinci ılık suda bir saat beklettikten sonra yıkayıp süzdürüp günlük pastörize süt ile haşlamamız gerek. (burada pirinci ılık suda bekletme olayı çok önemli) kaynamaya başlayınca altını kısıyoruz ve 30 dk kontrollü bir şekilde kısık ateşte kaynatmaya devam ediyoruz. bu karışım içerisinden 3-4 kepçe sütü alıp şeker ilave ederek eritiyoruz. şurubumuz da kenarda dursun. pirinçler istediğimiz yumuşaklığa gelince şurubumuzu ve akşamdan hazırladığımız sübyemizi ilave ediyoruz. bende yarım su bardağı sübye yeterli. muhtemelen sizin robotunuzdan çıkan yarım bardak pürüzsüz sübye miktarı da yeterli olur diye düşünüyorum. sübeyede eklendikten sonra 5 dk daha kaynatıp doğrudan kaselere aktaralım.

    artık sütlaç yapmasını biliyorsunuz.
  • 1 kilo süt kaynatılır. süt kaynarken daha önceden ayıklanmış yıkanmış ve sütle özdeşleşmesi kolaylaşsın diye mıncık mıncık mıncıklanmış 1 çay bardağı dolusu pirinç tencereye atılır. karıştırılır. pirinçlerin pişmesine yakın 1 su bardağı toz şeker eklenir. arada sırada karıştırılır. sürekli karıştırılmaz ki dibi rahat rahat tutabilsin. piştikten sonra kaplara boşaltılır. tencerenin dibi afiyetle kaşıklanır. eğer fırın versiyonu isteniyorsa bir tepsinin dibine su konup fırına uygun kaplar içinde fırına atılıp üstleri kızartılıp kızarıp kalınlaşan üst tabakada karamel tadı yakalanır.
    bu tarif 6 kişilik de olabilir 2 kişilik de olabilir. yiyecek hayvana göre değişir.
  • büyüdüğüm yerde sütlü derlerdi bu tatlıya. yazın yediğimi hiç anımsamıyorum. belki de kışın daha güzel gidiyordu, bilemedim. biraz önce dolaptan çıkarıp şık bir kasede olanından yerken aklıma geldi o yıllar. o dönemde sert karasal iklim kış mevsiminde olağanüstü koşullar oluştururdu. mesela, evin kuzeybatı cephesinde bulunan oda doğal bir buzdolabı görevi görürdü. kışlık olarak yapılan bir çok şey orada muhafaza edilirdi. hazırlanan sütlaçlar da. büyük 4-5 porselen tabağa koyarlardı ev kadınları. üstüne de bir zini kapatırlardı. akşam yemeği hazır olduğunda her öğün için bir tabak sütlaç getirirdim o soğuk odadan. diğer yemeklerde olduğu gibi sütlaç da aynı tabaktan yenirdi. aynı tabaktan yemeği övecek değilim. şimdi yapamam mesela. fakat o günler için normaldi. insan normal ve rutinin kıymetini çok sonradan anlıyor. tüm kış, her akşam bir tabak sütlaç yeniyordu. kimse de yine mi sütlaç demiyordu.
  • bi keresinde lavantalı olanını yapmıştım. evdekiler sabun kokuyo diye yememişlerdi. o gün sofistike biri olmaya çabalamaktan vazgeçtim. üstelik sen anadolu kızısın lavantalı sütlaç senin neyine, kır dizini kuru fasulye yap. di mi ama?
  • içine nişasta, pirinç unu, portakal veya limon kabuğu, vanilya vs. konulmayan, konulmaması gereken tatlıdır. basit ancak kıvam konusunda biraz problemli bir yapım şekli vardır.

    ne asfalt kıvamında olacak ne de de pirinç taneleri suyun içinde yüzecek. bunun için yapmanız gereken şey çok basit;

    paşabahçe'nin aida bardağıyla 1.5 bardak pirinci ayıklayıp tencereye koymak,
    üzerine 1 litre su ekleyip arada bir karıştırarak kaynamaya bırakmak,
    suyunu bayağı bir çektikten sonra 1 litre süt koyup istediğiniz kıvama gelene kadar arada bir karıştırmaya devam ederek kaynatmaya devam etmek,
    sonunda bir aida bardak toz şekeri de ekleyip 3-5 dakika da kaynattıktan sonra altını kapatıp kaselere koymak.

    bir gece dolapta beklerse daha da şahane süper olur.
  • içine nişasta ve vanilya koyanları kınıyorum. sütlaca bunlar konmaz. pirinç yapı itibariyle nişastalı bir gıda. ağır ateşte piştiğinde pirinç sütle özümsenerek yeterli kıvama gelir, vanilyaysa türk tatlılarında olmaz zaten. tüm tatlılara aynı aromayı vermekten başka numarası olmayan baskın bir tat vanilya. tarif verirken nişasta ve vanilya demeyin kalbinizi kırarım.
  • dünyanın en tehlikeli şeyi, buzdolabında tek bir kase kalması. çok kötü lan...
  • gogus dekoltesi icin soyle denir:*
    "sutlac tamam ama tarcinlari gozukmicek"
  • bulgar: would you like to try soutlaj?
    turk: sure, but what is it?
    bulgar: it is a dessert made of rice and milk.
    turk: (yahu bu bildigimiz sutlac olmasin?)

    ve crown'in onune bizim sutlac gelir. demek ki sutlac bulgaristanda, hatta belki tum balkanlarda, ayni isimle bilinen bir tatli. ancan isin garibi bana sutlac ikram eden bulgar aile fonetigi yuzunden sutlaci fransizca zannediyorlarmis...
hesabın var mı? giriş yap