• "izlemek" olarak türkçe karşılık vermek basite kaçmak olabilir, varsın olsun. ancak kelime kullanılış itibariyle, kolluk güçlerinin yaptığı izleme çalışmaları için daha uygundur, mesela big brother nevinden. yine trafik akışının izlenmesi, yahut tokyoda tüm sokakların polis merkezinden izlenmesi gibi olayların tanımlanmasında birebirdir.
  • panoptikondan dijital panoptikona uzanan süreçte önemli akademik çalışma alanlarından biri.
    (bkz: gözetim toplumu)
    konuyla ilgili güncel bir analiz için:
    http://dergi.aljazeera.com.tr/…rtik-her-sey-ortada/
  • illaki lynch soyadının etkileri filmde görülmekte. anlık estetik görüntüler var; jen lynch, slow motion ve kaydırmaları klişe tabirle stilize bir tutarlılık içinde kullanıyor.

    --- spoiler ---

    ayrıca filmdeki şiddet dozajı oldukça değişken ilerliyor. zaten kanlı açılan film, ilerleyen dakikalarda tempo durulsa da ortalara doğru adeta bir takashi miike filmine dönüşüyor; sonunda da aslında natural born killers, bonnie and clyde gibi manyak aşıkların dehşet saçtığı bir film olduğu ortaya çıkıyor. bu anlamda filmin özgün bir tarafı var; yani bu katil aşıklar türüne hafiften bir farklılık getiriyor, ancak genelinde yine belli klişeler etrafında dönüyor.

    aslında filmin en iyi tarafı oyunculuk performansları. misal bill pullman'ın tekinsiz hali filmin başında seyirciyi uyandırıyor ve sondaki 'twist'i öngörülebilir kılıyor. nette de gördüğüm az sayıdaki yorumlarda da filmin eleştirilme sebeplerinden biriydi bu twistin önceden tahmin edilebilir olması. bana kalırsa film sonuna bel bağlayan yapısından ziyade anlık çıkışları, oyunculuğu ve verdiği hissiyattan dolayı vasatın üstü. yoksa twistin çok başarılı olduğu söylenemez, hatta keşke senaryoda sürpriz son olmasaydı. oyunculuktan bahsetmişken şunu atlamayalım: julia ormond da fena değildi, ama asıl öne çıkan bence son nefesini j.ormond'ın ağzına veren ablaydı.

    --- spoiler ---

    velhasılı bir david lynch filmi beklememek lazım en başında. beklentileri azalttığında iyi bir gerilim, yoksa a görünümlü b filmi; hikayesi gibi.
  • (bkz: panoptikon)
  • foucaultnun kafayı yedirtebilecek olan teorilerinden. hapishaneyle başlayıp, sokaklara gelip direk ve bir de üstü kapalı halleri olan, modern toplumun temeli, gelişimi... ve hatta abartıp surveillance society ve foucault u seviyoruz *
  • anlayan beri gelsin
  • daha cok gizliden gizliye gözetlemek, teftis etmek, nezaret altina/göz hapsine almak anlamina gelen kelime. (bkz: voyeurism)
  • casino ların en önemli departmanlarından
  • "the surveillance".. en 'easy listening' trans am albumu.. 98'den..
  • çok güzel bir kara film. kara film derken aslında karanlık demek daha doğru. bill pullman, julia ormond ile mükemmel bir iş çıkarmışlar.
hesabın var mı? giriş yap