• kapitalist düzene karşı diye tanıtılıyor. ne yani bedava mı? takas sistemi mi var? herkes kendi emekleri ile gönüllü olarak mı ayakta tutuyor? ne yaptı da kapitalist düzene karşı geldi?
  • istanbul içinde bir kurtarılmış bölge diyebiliriz suma beach için fakat...
    girişleri çok pahalı (60 öğrenci-70 tamdı geçen hafta sonu) tamam kaliteyi belli bir seviyede tutmak istediğin için girişlerini pahalı yapmış olabilirsin ama zaten senin yaptığın konsept belli bir kitleye hitap ediyor o yüzden sadece parası olan gelsin mantığındansa girişleri makul yaparsan (30 öğrenci-40 tam mesela) zaten oraya o tarzı/konsepti seven adamlar gelicektir her halikarda en azından 60 liraya bi içki verin be abi. sabahtan sahile gidip ertesi sabaha kadar takılsan da akşam gidip ertesi sabaha kadar takılsan da girişler değişmiyor. hadi diyelim sabahtan gittin deniz meniz içki yemek falan filan derken ertesi sabaha kadar bayağ bayağ para harcıyorsun zaten. orda kalıp sabah uyanıp tekrar sahile girmek istediğinde ise senden bir kırk(40) lira daha istiyorlar ki sen zaten bütün gün orda yemeye içmeye devam ediceksin...
    yani işin açıkçası güzel bir mekan, güzel bir konsept, eski model hippi çiçek çocuk falan kafalarında insanların rahat takılıp eğleneceği bir yer yapmışsın ama şunu kaçırmışsın ki o örnek aldığın 60'lar kafalarının en uç noktadaki insanları cebinde 5 kuruş olmayan, hayatı istediğince yaşamak için sisteme baş kaldıran hobolardı. yani içinde bir çelişkidesin be suma beach.
  • kapitalist düzene karşı, çiçek çocukların özgürce yaşadığı yermiş. komik bir tanım. taksim'den beat'i, machine'i, pixie underground'ı falan alıp sahile kopyaladık diye tanımlasalar kendilerini bir nebze anlaşılır, o kadar para ödenmesinin sebebini açıklar en azından. ama saf bırakılması gerektiğine inandığım hippie kültürünü hande yener ekolünden insanlara mal etmeleri, instagram'a koydukları valencia filtreli fotoğrafları, "bakın ne kadar marjinalim" şalvarlarıyla oluşturulmaya çalışılan pseudo-alt kültür, ne bileyim, bir caddebostan sahilde gizlice donla denize giren çingene çocuklarının, bir aileyle gidilen ve clubbing'in esamesinin okunamayacağı ayvalık tatilinin yanından bile geçemez bence. bu iki örnek bile daha "hippie" kalır. kapitalizme çok karşıymışsınız, çok avangart ve bohemmişsiniz, afferin.
  • hürriyet'te hakkında yazılan (yukarıda belirtildiği gibi daha çok advertorial tadında olan) yazı sayesinde elimi ayağımı titretmiş mekandır. özellikle "tek bir amaç var o da kapitalist komün hayat kurmak." kısmını okuduğumda bir an gözüm kararmış arkadaşlar gelip kolonya falan döktüler de kendime geldim sağolsunlar.
  • bir gün bu ülkenin kralı olursam, donanmaya emir verip topa tutturacağım birkaç yerden biri.
  • hurriyet'te "tek bir amaç var o da kapitalist komün hayat kurmak" diye bahsedildiğinde baya içerlemiştim, başka bir karalama kampanyası sanmıştım ama çalışan kadrosundaki herkesin orospu çocuğu olması bu durumu destekliyor. girişte verdiğimiz 50-60 lira civarındaki paranın yanında içeriye su bile sokamamız üstüne üstlük birbirinden boktan yemeklere ve kokteyllere harcanan sacma sapan paralar hizmet beklentisi olmayan benim gibi kafası rahat insanları bile sikildiğimize ikna etti, o yüzden ben de artık karşı sikişe geçiyorum.
    (bu entry karalama içermez, tamamen her haftasonu gerçekleşen olaylardan derlemedir.)

    örnek:
    arabanızla geldiniz sizi kapıda takılan bi kaç genç karşılıyor "hoşgeldiniz arkadaşlar" diye gülümserken tipinize bakıyor, arabanın içine göz atıyor ve arabayı aratıyor. arabada buldukları yiyecek içecek vs her şeyi alıyorlar tabi. misal: 2-3 tane elma, 1-2 paket kücük cips, açılmamış litrelik su şişenizi almak zorundalar çünkü içeriye yiyecek içecek sokmak yasakmış.

    su bile sokmak yasak, çünkü içeride heavy drugs kullanan insanlar olduğu için sike sike küçük boy suya 5 lira versinler. evet yanlış duymadınız, içeride party drugs olarak tabir edilen uyarıcı hızlandırıcı maddeleri kullanan bir çok insan olduğu için alkol zaten pahalı, eee su da pahalı olacak tabi mecburlar almaya çünkü dehidrasyondan ölmek istemiyorlarsa...

    güvenlik olarak gezenler de tam lavuklar, iki soluklanmak için bi yere oturduğunuzda anında tepenizde beliriyorlar çünkü cıgara içmenizi istemiyorlar, haa cigara icseniz sizi jandarmaya teslim edeceklerinden değil. sizin elinizdeki cıgarayı yakalayıp sizi korkutup cıgaranızın yanında paranızı da almak amacları.

    son olarak otoparkta gezen birbirinden kıro mafyatik adamlar, en son otoparka giderken elinizde küçük su şişesi, içki kadehi vs şeyler bile yasaklandı yani müessese sizi önce kapıda suyunuza kadar her şeyi alıp sikiyor, sonra da içeride sikiyor fahiş içecek fiyatlarıyla ve hatta bağlıyor sizi içeri arabanıza elinizde suyla bile gitmenize izin vermiyor.

    "tek bir amaç var o da kapitalist komün hayat kurmak" muhabbetine geri dönelim şimdi... komün hayat kısmına inanan ya da öyle bi şey olduğunu düşünenlerin beyni çoktan yanmış gitmiş bene. kapitalizmin ise en üst seviyesine geldi artık suma, reina anjelik gibi mekanlara cok tüketici eğlence anlayışı sikildikçe eğlendiğimizi sanıyoruz derdim. suma da farklı değil artık bunlardan, üstelik clublarda sikildiğimizde en azından şekil bi masamız bistromuz olurdu kendimizi önemli bi şey gibi hissetmemizi sağlardı falan ne bileyim, suma'da öyle bi şey de yok sikildiğinle kalıyorsun baya... tek iyi olabilen şey müzik
  • malum advertorial kılıklı haber sonrası haklı olarak ayar yemeye doymamış mekan. olmaz üstat, sen "işte şu gezi'ye katılıp ist.da kalan kitle haftasonları bana gelsin" diyip milleti "hedef kitle" olarak göremezsin. senin ürün olman beni ilgilendirmez. biz oraya zaten birşeylerin hedefi olmamak için çıkmışız, yaptığın muameleye bak. kendini git neyle konumlandırıyosan konumlandır, buraya bulaşma ama.

    tıpkı gezi'deki gibi diyorsun, yahu taksim meydanı'nda iki hafta boyunca dünya üzerindeki örnekleri bir elin parmağını geçmeyen bir deneyim yaşanmış, sen çıkmış bunu parayla girilen bir yere, orada x liraya sattığın birayla, çaldığın müzikle, iki çaputu birbirine bağlayıp "bakın çok politik oldum hehö" kafasıyla nasıl karşılaştırısın lan?

    hippie diyosunuz, bunun adı hippielik değil hippiecilik oynamak. rte çapulcu dediğinde kitle onu içine çekip, yeniden üreterek öyle bir tonlamayla sundu ki çapulcu olmak yeni bir anlam kazandı. ancak şimdi görüyorum ki çapulcu olmak yine, yeninden bir anlam kazanıyor ki bu da moda olmasıyla, trend olmasıyla ilgili birşey. çapulcuyum niye çünkü moda, çünkü geçer akçe, suma beach'teyim neden çünkü moda ve herkes orada. oldu. tam bir sene içerisinde bu kadar kendiliğinden gelişen, saf bir hadiseler zinciri ve beraberinde getirdiği kavramlar yığınını elbiriliğiyle zaman-mekana bağlı trendy bir şey haline getirdik. bu haber gülüp geçmeyin beyler bayanlar. bu haber tehlikeli. bu işaret gibi bir şey. hani o diyolardı ya "bu x,y,z kuşağı çok acaip" diye...hah ben size söyleyeyim çok kral gibi görebilirsiniz bu arkadaşları ama en büyük defoları da gündemde olan birşeye iliğini kemiğini sömürene kadar sarılıp sonra da aynı hızla sıkılarak bırakmaları ya da en olmadı eğlencelik, seyirlik birşey haline getirmeleridir. bu haber işte onun işaretidir.

    gezi başarılı oldu/olmadı, yaygındı/değildi derken bunlar gene galata-cihangir tayfası oo gel babuş takılalım. e güzel, aferin.

    iyi niyetli olabilirsiniz ancak tutumunuz yanlış. insanlar öldü arkadaşlar. eğlenmek için toplanmadık. bari sessizce dağılalım diyoruz. ona bile izin vermiyorsunuz.
  • alamadığınız hizmete ve kirli denizine göre fiyatları çok yüksek, bir daha uğramayacağım mekandır. işletmesi de inanılmaz kötü, dağdaki çobana versen daha iyi organize olur herşey.
  • (bkz: http://i.imgur.com/jgkdtmx.jpg)

    bu mekanda 2014 yılında minipax festival adında bir festival düzenleniyor. yağmur yağınca -etkinlik ücretini ödeyerek alana giren- kimi kişiler araçlarına geçiyor. araçlarına geçen bu kişiler, mekânın güvenlik görevlisi tarafından araçlarından çıkmaya zorlanıyor. sonrasında ilgili etkinliğin facebook sayfasına "güvenlik görevlileri otoparkta park halindeki aracın içindeki kimseleri hangi hakka dayanarak arabadan çıkmaya zorluyor?" yazılıyor. "iş" bilgisi alanında "suma beach" yazan bir kişi cevap olarak "biraz düşünürseniz neden olduğunu anlarsınız. o denli büyük bir mekanda dün geceki partilerin yapılabilmesi için arkadaki ekibin nasıl uğraştığı hakkında en ufak bi fikir sahibi olmadan konuşuyor olmanız sadece sizin cahilliğiniz. tale of us'ı getirmeyi başardığınızda tekrar konuşalım" yazıyor. bu bilgileri paylaşmamda sakınca olduğunu sanmıyorum, zira bu yazışma etkinlik sayfasında 3. kişilere açık şekilde yapılıyor, yani özel mesaj yoluyla değil.

    - suma beach'te, yağmurlu bir günde araçlarına geçen müşteriler araçlarından dışarı çıkmaya zorlandı. ki bu cevabı yazan kişi "hayır, böyle bir olay gerçekleşmedi" demiyor. böyle ifadede bulunmadığı gibi, bu yaptıklarının aslında doğru olduğunu ifade ediyor. araç, tıpkı bireyin özel hayatına keyfi müdahalede bulunulamayacak mekanlardan birisi olan konut gibi, "kapalı alan"dır. nasıl ki evinde bulunan birey keyfi olarak evinden dışarı çıkmaya zorlanamıyorsa, aracından dışarı çıkmaya zorlanamaz. üstelik ticari bir işletmenin kararı doğrultusunda güvenlik görevlileri tarafından asla zorlanamaz (buraya bu satırları yazmadan önce, hukuk mezunu olan ve bilgisine güvendiğim bir arkadaşıma danıştım, kendisinin de görüşü aracın bir 'kapalı alan' olarak değerlendirildiği ve aracındaki kişiye keyfi şekilde müdahalede bulunamayacağı yönünde).

    - biraz kinayeli de olsa, normal bir üslup ile bu mekanın sayfasına soru yönelten müşteri, cevap olarak "(...) sizin cahilliğiniz (...)" şeklinde bir dönüş alıyor.

    - güvenlik görevlisinin hangi hakka dayaranak aracındaki bir kişiyi aracından dışarı çıkmaya zorladığı sorusuna verilen cevapta "tale of us'ı getirmeyi başardığınızda tekrar konuşalım" şeklinde ibare var. mantığa bakın. bu mantığa göre cevabı yazan kişi, iyi kötü bir ünü olan falanca grubunun yer aldığı festivale gittiği zaman olumsuz geri dönüş bildirme veya eleştirme hakkına sahip değil, çünkü falanca grubunu kendisi festivale getirebilmiş değil.

    - havadar olması, zaman zaman iyi müzik sunması, müşterilerinin genellikle diğer müşterilerin hareket alanına karşı saygılı olmaları ve genel olarak müşteri profilinin rahat kimseler olması burası için bir artı. ama diğer yandan, bu denli para odaklı hareket eden bir yönetim anlayışı var. buna ek olarak yiyecek olanakları kısıtlı. şehir merkezinde bedava verilse, abartmıyorum, bedava verilse asla yenmeyecek küçücük sosisli ekmek 15 tl idi geçen sene. makarna da en son aynı şekilde, buzdolabından çıkarılmıştan hallice idi. buradan bir şey yemektense 1 tl'lik bisküvi yemeyi tercih ederim.

    - alkol-yiyecek fiyatları olarak istanbul'un lüks eğlence merkezleri ile benzer düzeyde. bu noktada bir şey söylemiyorum, zira fahiş olmamak üzere, işletmelerin kendi fiyatlarını belirleme hakkına saygı duyuyorum. ama sunulan yiyecek kalitesine göre fiyatların abartı olduğunu düşündüğümü belirtmek sanıyorum ahlaki açıdan gayet uygun.

    sonuç olarak; o havadar yerine ve sunduğu müziklere karşın, yönetilme tarzından dolayı övgü ile bahsedebildiğim bir yer değil. öyle ki, bu belirttiğim hadiseden sonra gitmeme kararı almıştım. hem özgürlük, sevgi vesaire mottolarından bahset, hem de yağmur yağınca araçlarına geçen kişileri zorla dışarı çıkar, daha sonra bunu savun, bunun hangi hakla yapıldığını soran kişiye ise 'sizin cahilliğiniz' şeklinde dönüş yap. hani sevgi, hani özgürlük? zaten, bakınız burası çok enteresan, özgürlükten en çok bahsedenler genellikle ona en çok zarar veren kişiler oluyor. 'insanları zorla araçlarından çıkarmayı sizden öğrenecek değiliz'.

    ağustos ayında düzenlenecek bir etkinlikten dolayı mecburen yeniden gideceğim, ama bu yaz buraya gitme sayım muhtemelen 1'i geçmeyecek.

    sanırım tüm bunlardan dolayı babylon kilyos'un açılmasına ayrı bir sevindim. zira babylon kilyos'un buraya iyi bir alternatif olacağına dair ümitliyim.
  • her şeyi iyi güzel de soda "on" lira.
hesabın var mı? giriş yap