• ittihat ve terakki üzerine yazdığı 1995 ve 2001 tarihli iki kitabına bakılırsa, osmanlı'nın son dönemine bakışının bir 'şerif mardin light' düzeyinde olduğu görülür. ittihatçıların bir avuç bürokrattan ibaret olduğunu, 1908'in bir darbe olduğunu, osmanlı'da anayasacı muhalefet bulunmadığını, toplumsal tabanın böyle şeylere henüz elvermediğini, tanzimat'tan 1908'e yaşanan siyasal mücadelelerin bürokrasi içi klikler arasındaki çekişmelerden ibaret olduğunu göstermeye çabalıyor. bazı yaklaşımları osmanlı tarihçiliğinin geldiği nokta düşünüldüğünde o kadar arkaik ki, kitaplarının 60'larda değil de 90'larda yazıldığına inanmak zor.
  • yazar olarak kadrosunda yer aldığı gazete; ülkenin gündemindeki konjonktürel sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel vb. alanlarında fikirlerini ifade ederken bilim adamı tarafsızlığının çok çok uzaklarında, belli bir görüşün dümen suyunda yol alan, bunu yaptığı andan itibaren "ama" sözcüğünün önünde kalanların sıfırlanması gibi tüm bilimsel öngörü ve görüşlerinin hiç bir değerinin kalmadığı kabul edilmesi gereken kişi.
    bilim adamı siyaset yapmaz, yaparsa da bilim adamı olmaz, olursa da ancak at gözlüklü ilim adamı olur.
  • zaman gazetesinde tarih ve turkiyede tarih vasitasiyla olusturulmaya calisilan ulus devlet modeli ve bunun sonuclari hakkindaki yazilariyla dikkatimi cekmis prof.
    nuriye akmanla gerceklestirdigi roportajda ermeni meselesiyle ilgili soyledikleri ve turkiyenin ermeni soykirimini tarihcilerden olusan bi komisyon cozsun onerisinin ne kadar yanlis oldugunu,tarihcilerin meslekleri geregi objektif olamayacagini iddia etmesiyle de olaylara ne kadar farkli yaklastigini gostermistir.
  • bbc'nin the ottomans belgeselinde otorite olarak çıkıp sazı eline alıyor ve iskilipli atıf'ın fes giymeyi savunduğu için idam edildiğini söylüyor, külahımın akademisyenidir kendisi, gevurca tabirle overrated'dır
  • sabah gazetesi'ndeki son yazisinda ataturk olmasaydi olmazdik reklamina gonderme yaparak aslinda bu tur cekismelerin cok da bir ise yaramadigi ve anlamsiz oldugu yonunde. fakat yazisindaki asil ilginc nokta ataturk'un o anin kosullarinda yetismis bir lider oldugu ve ataturk olmasaydi da zaten baska bir ittihat terrakici liderin ulkeyi donusturecegini belirtmesi tabi ki bunu direk soylemiyor ama satir aralarindan okuyoruz bunu. dogrusu sanirim ittihat terraki donemini fazla calistigi icin yanildigini dusunuyorum cunku ataturk'un de arkadaslarinin bircogu ataturk'un yaptigi reformlari yapabilecek kadar cesur ve istekli degildi. ayni zamanda, karsi muhalefeti -osmanlici ve islamci- bastirabilecek iradeleri de yoktu. bu acidan kendisine katilmak zor. buna ek olarak, kendisi bir akademik ama anlamasi gereken bir nokta var kose yazisi ile makale yazimi farkli seylerdir. kose yazilari daha "to the point" ve "net" olursa karmasik dusuncelerin yarattigi elitist anlatimdan kurtulabilir diye dusunuyorum. yazisi icin bakiniz:ataturkolmasaydi
  • bugünkü imaj yönetimi ve gerçeklik adlı yazısında bugünlerde türkiye'ye dışarıdan yöneltilen eleştirilerin bir "algı" olmadığını, bunların gerçeklerle dirsek dirseğe, ayakları yere basan eleştiriler olduğunu söyleyen akademisyen.

    hanioğlu'na göre türkiye liberal demokrasiye "geçiş yapmalı". (yani türkiye, demokrasisinin bazı yerlerini tadil etmeli dememiş, liberal demokrasiye "geçiş yapmalı" demiş. bu bakımdan türkiye, bu demokratlığın ötesinde berisinde bile değil. sanırım hanioğlu liberal demokrasiye "geçiş yapmasını" istediği türkiye'nin, birçokları gibi bir tek adam rejimince idare edildiğini düşünüyor.)

    hanioğlu'na göre türkiye insan haklarının gözetildiği bir hukuk devleti değil. (hanioğlu'na göre türkiye hukuk devleti değilse, hukuka dayanmıyorsa nedir? bir haydut düzeni mi vardır? yağma düzeni mi vardır? polis devleti midir? hanioğlu bir liberal olarak; fabrikalardaki işçilerin, tarlalardaki köylülerin mücadelesine katışacak değil. oralardaki insan hakkı ihlallerine işaret ettiğini düşünmüyorum. hanioğlu'nun insan hakları ihlallerinin gözetilmemesinden ötürü tam da bugünkü gerçekliğin içinden doğan feveranı nuriye gülmen, semih özakça ve khk'larla işinden edilmiş diğer binler için olabilir mi? kürt illerinde göçe zorlanmış, kentleri yağma edilmişler için veya? sanırım hanioğlu bunların hepsine birden dikkat çekiyor.)

    hanioğlu'na göre türkiye'de halk, değişik kimlik ve inançlar içinde özgürce varlık bulamıyor. (sanıyorum hanioğlu, kürtler ve alevilerin -az önce bahsettiği- erdoğan rejimi tarafından zorbaca baskılandığını ima ediyor. hispanik ve pastafaryanlar değildir heralde bu kimlik ve inançlar.)

    hanioğlu bunları yazabilir elbette. liberal dünya için zararlı bir adam değil, princeton'da, saygın bir akademisyen. gerçi bizim buralarda saygınlığına, akademisyenliğine bakmaz koyarlar kapının önüne ama hanioğlu üstüne üstlük türkiye'de de değil. ordan da yırtıyor. dediğim gibi yazmak konusunda biraz rahat olabilir bu yüzden. e bu yayın ekibi ne yapıyor? hiç kimse birbirinin kulağını çekmezse iyi valla sözcü gibi yayın yapalım o zaman. tüm yazarlar reise dümdüz gitsin, ne güzel istanbul be! şu yazıya bak üslup pamuk gibi, içerik kol... adam itin götüne sokup çıkarmış bu nasıl iş şimdi? yazıklar olsun reis ne yapsa yaranamıyor. adam 40 düvelle uğraşırken bir de mesnetsiz iddialarla uğraşmak zorunda. hanioğlu bile onu dinlemiyor. algı be güzel kardeşim a l g ı !

    edit: imla ile ilgili bir takım düzeltme.
  • tarihçilerin kutbu - halil inalcık kitabı'nda halil inalcık'ın anlattığına göre princeton near eastern studies'e inalcık tarafından önerilmiş. doktorasını istanbul üniversitesi'nden almış ve amerika'ya geçmeden türkiye'deki akademik hayatının çoğunu orada geçirmiştir.
  • tarık zafer tunaya'nın son asistanı. "bir siyasal düşünür olarak dr. abdullah cevdet" başlıklı çalışmasıyla doktor, "bir siyasal örgüt olarak osmanlı ittihat ve terakki cemiyeti ve jöntürklük" başlıklı çalışmasıyla doçent oldu. "young turks in opposition" ve "preparation for a revolution: the young turks" adlı çalışmaları oxford tarafından yayınladı. halen princeton üniversitesi'nde profesör olarak çalışmakta ve zaman gazetesinde yazı yazmaktadır.
  • aşağıdaki metinleri bir yazısında kullanmış şahsiyettir:

    "günümüzde ikinci meşrutiyet 'garbcılığı'na yaklaşım, gökalp'in tezinin safa tarafından yapılan ve tunaya tarafından daha geniş bir çerçeveye oturtulmaya çalışılan yorumuna dayanmaktadır."

    "... ikinci meşrutiyet garbcılığını incelerken cevaplanması gereken önemli sorulardan birisi de hiç şüphesiz neden bu fikir hareketinin önde gelen simalarının aynı zamanda ondokuzuncu asır alman vülgermateryalizminin inançlı savunucuları olduklarıdır."

    "ikinci meşrutiyet garbcıları daha sonra cumhuriyet resmî söyleminin de dile getireceği gibi yeni bir ahlâk tesisi fikrini de ihtiva eden batılılaşmayı 'bilimsel' bir gereklilik çerçevesine oturtuyorlardı."

    "... kılıçzâde hakkı bey'in, erken cumhuriyet döneminde neredeyse harfiyyen uygulanan, ünlü garblılaşma programı günlük hayata ilişkin değişimler yanında 'türklerin ahlâkını tashih' edecek taslakları da gündeme getiriyordu." (kılıçzade hakkı'ya referansla)

    "... sadece felsefî anlamda dindar ..."

    "... cumhuriyetin kurucu kadrosunu meydana getiren pragmatik bireylerin bu düzeydeki tezlerden, temel eserlerden daha fazla etkilendiklerini de unutmamak gerekir." (gazete ve popüler dergi düzeyindeki "vülger" "garbcılık" söylemleri kastediliyor)

    "unutulmaması gerekir ki, erken cumhuriyet ideolojisinin pragmatikliği, günceli temel aldığı izlenimi yaratan yaklaşımı ve basitliği; içinde, kendisine zemin hazırlayan, ikinci meşrutiyet garbcılığının nisbî de olsa derinlik ihtiva eden tezlerinin kolaylıkla görülmesini güçleştirmektedir."

    not: "ıı.meşrutiyet dönemi 'garbcılığı'nın kavramsallaştırılmasındaki üç temel sorun üzerine not" başlıklı, şubat/05'te yayımlanmış bir makaleden yazımı korunarak alınmıştır.
  • uğur yücel'in kayıp ikizi.
hesabın var mı? giriş yap