• şükran soner, türkçesi berbat olduğu için ne dediği neyi anlatmak istediği anlaşılamayan bir cumhuriyet yazarıdır.

    daha önce de bu başlıkta yazanlar olmuş, yıllar geçmiş fakat eleştiriler yazarın kulağına hiç gitmemiş. o da cumhuriyet'in 9. sayfasında ahkam kesmeye devam ediyor.

    maalesef soner'in çok iyi bir editöre ve çok iyi bir düzeltmene ihtiyacı var.

    türkçeye gösterdiği özenle övünen bir gazetenin türkçe yazamayan bir yazara ısrarla köşe yazıları yazdırması çok garip, hiç yakışmıyor.

    bir konuyu araştırırken, sırf başlığı nedeniyle bir yazısını merak edip okudum, daha doğrusu okumaya çalıştım ama neticede hiçbir şey anlamadım, anlayan varsa beri gelsin: "cumhuriyet'in dev düzeltmenlik kadrolaşması"
  • haberturk'te ana akim medyaya sizma planini cok guzel uygulayan kendi tanimiyla 'sokak gazetecisi'. dun taksimde olanlardan ana akim medyanin gizlediklerini bir bir anlatiyor
    sunucu fazla panikledi on dakika once reklam verdigi halde cok sikistim bahanesi ile kesip tekrar reklama gitti.
  • gezi'de rastlasip ayakustu bir saat sohbet ettigimiz, eski devrimcilerden girip 7 yasindaki kucuk torunundan cikan canayakin bir insan evladi.

    fatih altayli kendisine 'sukran abla' dermis ama bu samimiyeti nerden buldugunu cozememis henuz. ayrica haberturkun israrla kendisini yayina cagirmasini mazosistlik olarak degerlendirdigini belirtmistir.
  • görüşlerini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz fakat, yemek masasındaki fikirleri ne ise televizyondaki ya da gazete köşesindeki fikirleri de odur. dünyanın en anlayışlı ve kibar insanıdır da aynı zamanda.

    edit: imla
  • bugün bir özel hastanede rastladım kendisine. gittim yanına kırmadı sağolsun, tanıştık, yeni doğan bebeğimizi odamızda ziyaret etti.. 10 dakika kadar da muhabbet ettik.. konuşma tarzı hitap şekli ve anlattıklarıyla kendisine hayran bıraktı.. kesinlikle dolu dolu bir kadın..
  • yazdığı konularda otorite olarak kabul edilen, "işçi hakları, sosyal güvenlik vb." bir konuyla ilgili tartışma programı, haber olduğunda mutlaka görüşüne başvurulan kişidir. (özel bir çaba sarfetmediğim halde, bir gece ntv'de, haftasonu tv8'deki belgeselde, ulusal kanalın haberinde, ertesi hafta trt2'nin haber bülteninde rastlamıştım). gazetedeki masası genelde kitaplarla doludur. (ki bu hali benim odamdaki kitapların haline çok benzer) zamanında çektiği zorluklara rağmen, (hala) güleryüzünü koruyabilmiştir. (birikimi göz önüne alınınca) tanıdığım en mütevazi insanlardandır.

    http://img199.imageshack.us/…3c59ec3bckransoner.jpg
  • son zamanlarda entellektüel faaliyetinin yanısıra çeşitli tv tartışma programlarında güya iyi tartışmacı sanılan, fakat tüm numarası bilgisizliğini çaçaronluk ve kayıkçı kavgası ile örtmek olan akp muhiplerini(bkz: nazlı ılıcak) (bkz: fikri akyüz), derin birikimi ile rezil etmeyi, dut yemiş bülbüle çevirmeyi iş edinmiş türkiye'nin en önemli aydınlarından biri.

    popülist zırvalarla fakirleştirmekte oldukları halkın yanında imiş gibi satış yapan akp'nin "organik aydın" larının, şükran hanımın rakamlarla somutlaştırdığı, dünya konjonktürü ile ilişkilendirerek açıkladığı analizleri karşısında nasıl afalladıklarını görmek hem keyif hem de ibret vesilesi.
  • yazılarında anlam bozuklukları, ifade bozuklukları, imla hataları olan yazar.

    "aslında dünyanın medyatik anlamda çok da umursamadığı ırak-iran savaşı ile başlarsak, emperyal çıkarlar, islam dünyasının geleceğinin güdülenmesi, en çok da ortadoğu’nun sınırlarının yeniden çizilmesinde, petrol yataklarının paylaşılması denge hesaplarında, ırak’ın odakta tutulduğu islam mezhepleri üzerinden 4. büyük savaşın içinde, kaosunda ne diyeceğimizi ne yapacağımızı, nerede duracağımızı çok da bilemez konumdayız"

    17.06.2014 tarihli yazısının ilk paragrafı bu.

    devamı
  • son dönemde katıldığı tüm tartışma programlarında, gerek nezaketi, gerekse donanımıyla, akp kalemşörlerini dut yemiş bülbüle döndürerek şahsımı zevkten dörtköşeye çevirmiş, -bülent ersoy'un tabiriyle- fevkaladenin fevkinde bir yazar.
  • az önce televizyonda olimpiyatların aslında çok da iyi birşey olmadığını,ekonomik getirisi olmayabileceğini, götürüsü olabileceğini, daha önce yapanların zarar ettiğini falan anlatan,bunun için saydığı örnekler arasında da londra'yı zikredip olimpiyatların ekonomisine birşey katmadığını, bilâkis zarar ettiğini söyleyen cumhuriyet gazetesi yazarı teyze.

    sorun şu ki, bbc türkçe servisinin haberine göre bu teyzemiz yanlış biliyor. ingiltere ulusal istatistik ofisi, 2012 londra olimpiyat oyunları'nın katkısıyla gsyh'nın temmuz-eylül döneminde % 1 büyüdüğünü ve ekonominin resesyondan çıktığını söylüyor. ayrıca katıkısıyla ingiltere ekonomisinin dokuz aydır içinde bulunduğu resesyondan çıktığını da açıklamışlar. haberin tarihi 2012. ahan da link
hesabın var mı? giriş yap