• tek bir hakaret etmeden öyle ağır eleştirmiştir ki kiliseyi, tarzına ve zekasına hayranlık duymamak mümkün değil. tabii insan merak ediyor, benzer bir konuşmanın sonucu türkiye'de ne olurdu diye.

    edit: örneğin,

    "it's the strange thing about this church: it is obsessed with sex, absolutely obsessed. now they will say, we with our permissive society and our rude jokes are obsessed -- no, we have a healthy attitude: we like it, it's fun, it's jolly. because it's a primary impulse, it can be dangerous and dark and difficult. it's a bit like food in that respect, only even more exciting. the only people who are obsessed with food are anorexics and the morbidly obese, and that in erotic terms is the catholic church in a nutshell."
  • intelligence squared'deki konuşmasında üç aşağı beş yukarı şöyle bir şey geçti:

    --- spoiler ---

    stephen fry (bütün sakinliğiyle): bir zamanlar katolik kilisesi için kölelik sorun değildi...

    ann widdecombe: iyi ama o zamanlar herkes öyle düşünüyordu.

    stephen fry (haykırarak): öyleyse ne işe yararsınız ki?

    --- spoiler ---

    işte o noktada tüylerim diken diken oldu. kolay kolay olmaz da.

    edit: bu şüphesiz bütün dinler için geçerli, stephen fry'ın derdi de emin olun sadece katoliklerle değil.
  • gözümüzü kulağımızı nereye çevirsek mr. fry. bazen o kadar beklenmedik yerlerden çıkıyor ki.

    dilimize cahillikler kitabı olarak çevrilen the book of general ignorance'ın iki cildinin de önsözleri kendisine ait.

    ikinci cilt olan hayvanlar alemi'nin önsözünde şöyle birşeyler demiş:

    "hayvanların paylaştıkları ortak bir özellikleri vardır: insanlardan farklı olarak, hayatlarındaki her günün her saatinin her dakikasını 'kendileri gibi' olmaya harcarlar. hiçbir ağaç kurbağası sabah kalktığında bir gece önce iyi bir ağaç kurbağası olmadığını düşünerek kendini kötü hissetmez (bildiğimiz kadarıyla), ya da zamanını kanguru veya çayır sineği olmayı dileyerek geçirmez. son derece iyi yaptığı bir işle, ağaç kurbağası olma işiyle meşgul olarak yaşayıp gider. biz insanlarsa ... asla memnun olmayız, kendimizi daima suçlu hissederiz ve doğanın bizden olmamızı istediği şey (homo sapiens olmak) konusunda nadiren başarılıyızdır."
  • hugh laurie'nin kankasıdır. merhum douglas adams'ın da... şahane bir komedyen ve yazar ve benzer diğer şeyler olmasının yanı sıra bir teknoloji gurusudur. garip bir çocukluğu ve okul hayatı olmuştur. harry potter'ı sesli kitaba okumuştur. pek güzel okumuştur. bones'da birkaç bölüm seeley booth'un psikiyatristliğini üstlenmiştir. gayliğini layıkıyla ifade eder. kankası hugh laurie ile a bit of fry and laurie reunited gibi bir vesileyle çekilen bir belgeselimside "hugh süper hoş bir herif olduğu halde niyeyse hiç asılmadan ona" demişliği vardır. burnunun bir yanının -yalnızca bir yanının- yüzüne yaptığı açı eşsizdir bir de. dost olmak istediğim ünlüler arasında ilk beşe kafadan girer.
    (bkz: bu daha gider)
  • kendisi "http://www.voco.uk.com/" adresinden satin alinabilecek essiz bir saatin sesi olmustur. o agdali ingiliz aksani ile sizi her sabah 50 farkli sekilde pohpohlayarak uyandirir.. bir iki ornek vermek gerekirse mesela bir sabah;
    "i’m so sorry to disturb you sir, but it appears to be morning. very inconvenient, i agree, sir. i believe it is the rotation of the earth which is to blame, sir."
    diye seslenerek uyandirirken diger bir sabah
    "i’m delighted you have survived another night. may i add my own congratulations to the roar of the world’s approval? thank you, sir."

    seklinde uyandiriyor bu saat.. insan kendisini lord, sir, kont olarak hisseder yahu kesinlikle..
  • agzindan cikan her kelimeye hayran oldugum ve tanisabilmek icin her yolu zorladigim multitasking insan.

    gectigimiz gunlerde kendisine yine bir tanri var midir tartismali roportaji sirasinda soyle bir soru sorulmus: "...diyelim ki bunlarin hepsi gercek ve tanri ile yuzyuze geldin. stephen fry tanriya ne soylerdi?" verdigi cevap ile soruyu sorani derin dusuncelere gark ettirdigini dusunuyorum. buyurun...*
  • diller ve dilbilim konularına olan ilgisini sonunda bir belgesele dönüştürmüş kişi. bbc'de 5 bölüm olarak yayınlanacak belgesellerin ilki (ve devamı) entry'nin sonundaki linklerden izlenebilir.

    hugh laurie'nin şebek halini görmeyi veya fry'ın yazarlık ve komedi yeteneğini en saf haliyle tecrübe etmeyi arzu edenlere de belgeselde yer yer görülebilen ve a bit of fry and laurie'nin en iyi skeçlerinden biri olan şu şaheser şiddetle tavsiye edilir: http://www.youtube.com/watch?v=hnhv7ngwb0k .

    edit: youtube linki patlamış, çalışan linkleri paylaşan demcan'a teşekkürler.

    1
    2
    3
    4
    5
  • the hitchhikers guide to the galaxy de tok sesiyle olayları anlatan "narrator"... toparlak vücuda ve doğumu sırasında yere düşürülmüşe benzeyen tipiyle mazlum'un boşluğunu doldurabilecek kalibredeki londra doğumlu ingiliz aktör.ayrıyeten harry potter'ın video oyununda ve sesli kitabında da seslendirme yapan fry, bekar ve gay olup ingilizce bilmektedir.
  • (bkz: hastasınım)
    intelligence squared'de mükemmel mükemmel mükemmel konuştu, seyredemeyenler muhakkak youtube'dan falan bulup seyretmeli. bu arada bahsi geçen programdaki "the catholic church is a force for good in the world" tartışmasında "evet katolik kilisesi iyidir" diyenlerin oranı tartışmanın başında %31.9 iken %12.4'e gerilemiş, "hayır katolik kilisesi iyi değildir" diyenlerin oranı ise %51.8'den %86'ya fırlamıştır.

    edited medited link: http://link.brightcove.com/…16001&bctid=49381406001
  • sherlock holmes 2'de mycroft holmes'ü oynayacak olan insan. bu sabah öğrendim, takla atmayı yeni bitirebildim sayın okurlar. guy ritchie'nin ellerinden, casting ekibinin gözlerinden öpüyorum.
    muhabiriniz netheril londra'dan bildirdi.
hesabın var mı? giriş yap