• filmle ilgili trivia'lar şöyle:

    --- spoiler ---
    -ewan mcgregor'un spiral merdiven sahnesi new york'taki st. johns katedralinde çekilmiş.

    -filmin esas finalinde henry köprünün tepesinde (ağzına silah dayadığı yerde) tek başına ruhani ve gri bir vücutla dikiliyor, aşağıda olanları izliyormuş. sonra değiştirilmiş bu sahne..

    -senaryo david benioff'a ait. adamın yazdığı ilk senaryoymuş ve bunu holywood'a 1,5 milyon dolara satmış. (biz de mi yazsak?)

    -çok bilinen bir bilgi ama filmde aynı tipte aynı kıyafette yan yana yürüyen pek çok ikiz üçüz var..

    -bir ara yönetmenlik koltuğu için david fincher'la görüşülmüş ama olmamış bir şekilde.. (ayrı bir güzel olurmuş.)

    -bu da biliniyor gerçi ama; letham, hamlet'in anagramı.. bu yüzden hamlet çalışıyorlar.

    -yönetmen marc forster, ewan mcgregor'un giydiği tüm pantalonların neden kısa olduğunu şöyle izah etmiş: henry, sam'i yanı başında çömelmiş vaziyette gördüğü için film boyunca adamın paçaları hep kısa.. (bunu da tahmin etmesi çok zor değil)

    -henry'nin kuyumcu dükkanının vitrinine bakarken başının kanadığı ve dönüp onu izleyen insanlara baktığı sahnede kamerayı ryan gosling yönetmiş (kendi kendini mi çekmiş anlamadım bunu)
    --- spoiler ---

    (kaynak: imdb)
  • 95 sonrası sürpriz sonlu psikolojik gerilim filmleri furyasının şimdiki zamandan güzel bir halkası. görsel efektlerin kullanımı biraz "arap yağı bol bulmuş" havası verse de lynch vari bir detaycılık, hayal-gerçek arası kafa karışıklığı, illa da karamsar atmosfer ve başrolleriyle öne çıkan bir film. bir de sahne geçişleri çok yaratıcı olmuş. izleyen ne olduğunu anlamadan hop orda hop buluyor kendini, ne güzel.. ewan mcgregor'un kısa pantalonu ile ilgili herkes atıp tutuyor ben de atayım bir tane: adamın kıçından bir saniye olsun çıkmayan sarı ve kısa pantalonu bana daha çok trainspotting'e gönderme gibi geldi. aynısı lan!
  • --- spoiler ---

    filmin en sevdiğim yeri:

    kafamın içinde sesler duymaya başladım diye dert yanan henry'e sam kalem ve defter verir, duyduklarını yazmasını ister. o sırada sam'in başkasıyla konuşması duyulur. sam henry'e tekrar dönüp yazdığını okumasını isteyince henry az önce bizim de duyduğumuz kelimeleri tekrar eder. sam de bunlar gerçek ses, kafanda değil der. ama asıl o ses kafasındadır henry'nin ve doğru şeyi yazmıştır. sonrasında ense tüylerimizi kaldıran diğer dış dünyadan duyduklarını sanki kafasından geliyormuş gibi tekrar eder; stay with me henry, stay with me.

    --- spoiler ---
  • birkaç kişi daha yazmış ama; çoğu kişinin filmi ve filmin sonunu yanlış yorumladığını düşünüyorum. şöyle ki:

    --- spoiler ---

    çoğu kişinin düşündüğü gibi, film aslında henry'nin ölüm anındaki düşünceleri değil. filmin sonundaki, henry'nin köprüdeki ölüm anı filmde anlatılan hikayenin kronolojik olarak aslında başı. filmde psikiyatrist sam foster'ın bu ölümden çok etkilenmesini, kafayı yemesini, üşütmesini ve şizofreniye kaymasını izliyoruz an be an.

    köprüde kaza oluyor, henry ölüyor, psikiatrist sam ve hemşire lila henry'i kurtaramıyorlar. sam henry'nin ölümünden çok etkileniyor. filmin son sahnesinde gösteriliyor ki sam ve lila şokun da etkisiyle o gece birşeyler içmeye gidiyorlar ve tanışıyorlar. sonra filmin başında görüyoruz ki sam ve lila birlikte yaşamaya başlamışlar, bir ilişki yaşıyorlar. yani filmin son sahnesi aslında en başı. daha sonra sam henry'nin ölümünden ve onu kurtaramamaktan o kadar etkilenmiş ki, kafayı üşütmeye başlıyor. gerçek ile hayali karıştırmaya, ve henry'i hayalli olarak görmeye başlıyor. onu geçmişte kurtaramamış olmanın verdiği hezeyanla, hayalinde henry'i tekrar bu sefer intihardan kurtarmaya çalışıyor. bunu görev ediniyor. dikkat edilirse sam bu çabaları boyunca, yani film boyunca hastası henry ile sevgilisi lila'nın karşılaşmamasına özen gösteriyor. hatta hastasının adını söylemek istemiyor, soyadını ise hiç söylemiyor. zira lila da henry'nin ölüm anında oradaydı ve onu ve ismini biliyor, bunu öğrenirse kocasının hayali olarak henry ile konuştuğunu ve kafayı üşüttüğünü anlayacak.
    hikaye henry'nin ölüm anındaki sanrıları değil, sam'in bu olaydan etkilenip, bunu atlatamayıp yavaş yavaş deliliğe giden hikayesi. zira dikkat edilirse köprüdeki kaza anında henry yerde sırtüstü uzanmış durumda, kıpırdayamıyor, lila ve sam dışında orada toplananların hiç birini göremiyor. orada toplananların tek tek hepsini gören kişi sam. ve sam hayali dünyasında henry'i tekrar kurtarmaya çalışırken, o kaza anında orada toplanan tüm karakterleri bu hayali hikayesine dahil ediyor. film de bize bunu gösteriyor. kaza sırasında sam arabaya yönelip henry'nin annesini ve babasını da görüyor. annesini kafası yan camdan çıkmış şekilde ve gözleri kapalı olarak görüyor. kafası kanamakta. bu yüzden hayaline kattığı henry'nin annesinin kafası sürekli kanıyor. ancak gerçekte kaza anında henry'nin annesinin gözlerini hiç göremediği için, hayalinde henry'nin annesinin gözlerinin rengini bilemiyor, ne renkti kahverengi mi diye soruyor onu tanıdığını söyleyen şerife, ancak hayal ettiğinin aksi olduğunu ve masmavi olduğunun cevabını alıyor. zaten sam gördüklerinin hayal olabileceğini bu cevapla bir nebze kendi de düşünmeye başlıyor o an. yine sam kazayı dolaşırken görülüyor ki, kaza anında henry'nin babasının gözleri açık kalmış, ancak yukarıya kaymış durumda. sam yine henry'nin babasını kör ve gözleri açık ancak yukarıya kaymış biri olarak hayal dünyasına alıyor. onu hayal dünyasında hep bu halde ve kör biri olarak görüyor.
    filmdeki hikayenin krononolojik olarak son sahnesi ise, filmin ortalarındaki bir sahne: lila evde tabloların arkasında henry letham adını ve beni affet yazılarının yazılı olduğunu görüyor ve farkediyor. yani sevgilisi sam'in hep bahsettiği ve kurtarmaya çalıştığı henry'nin, aslında çok önce köprüde kurtaramadıkları henry olduğunu anlıyor. ve camdan dışarı bakarak ağlamaya başlıyor ki, aslında sevgilisi sam'in ölmüş olan henry ile hayali olarak konuştuğunu, aslında onu kurtarmaya çalıştığını ve şizofrenik olarak tırnak içinde kafayı yediğinin farkına varmış oluyor. lila'nın camdan dışarıya bakarak ağlama sahnesi anlatılan hikayenin kronolojik olarak bir nevi sonu.

    aslında bu durumun doğru olduğu ile ilgili yönetmen güzel bir ipucu da veriyor, filmin son sahnesinde henry öldükten sonra sam lila'yı birşeyler içmeye davet ettikten sonra, filmde yaşananlar, lila ve sam'in eş olması vb. bir film şeridi gibi hızlıca akıyor. yani yönetmen diyor ki, işte bu andan sonra filmin başına dönün, zira bundan sonra filmde anlattığımız olaylar yaşanacak.

    --- spoiler ---
  • mükemmel bir kurgusu olan film. fakat anlamak için filme kendinizi epey kaptırmak, dikkatli izlemek, belki de birden fazla kez izlemek gerekiyor. film kesinlikle izleyeni içine çekiyor, iyi bir atmosfer yakalanmış. sonuç olarak yönetmeninden, yapımcısına ve oyuncularına kadar herkesin emeğine sağlık. herkesin izlemesi gereken film.

    --- spoiler ---

    her şeyin ölmeden önce henry'nin hayali olmasını anlamak biraz zaman aldı benim adıma. suçluluk duygusunun ardından olanlar ve lila'yı sevgilisi/eşi sanıp evlenmek teklifi etmesiyle her şey anlaşıldı. bir ara psikoloğun şizofren falan olduğunu düşündüm. filmin sonunda da henry'nin şizofren olduğunu düşünenler olabilir. ama henry'nin gördükleri "hayatının film şeridi gibi önünden geçmesi" durumunun hayal ve bilinçaltı ile desteklenmesi durumuydu.

    --- spoiler ---
  • mukkemel, dantel gibi orulmus bir kurguya sahip bu film, en ufak detaya bile bir karsilik bulabiliyorsunuz dusununce.

    --- spoiler ---
    kisa pantolonlar mesela-- nyc kis modasindan cok filmin sonunda ogrendigimiz uzere bazi karakterlerin film boyunca comelir pozisyonda durmalarindan kaynaklaniyor!
    --- spoiler ---

    ozellikle sonlara dogru sixth sense, memento vb filmler gibi cozulmesinden korkarak izledim ancak sonu beni yaniltmayi basardi. guzel olmus, ne diyelim. thriller isini iyi beceriyor amerikan sinemasi; patlayan otomobillere, suyu cikmis ben stiller komedilerine tercih ederim.
  • --- spoiler ---
    bir kere izlemenin yetmeyeceği bir film. o kadar çok ayrıntı var ki. mesela ikide bir gözüme çarpan ikizler. senaryo kolay çözülmüyor (ya da ben çözemedim), yönetmenlik şahane. yamuk açılar, acayip geçişler.. karanlık bir new york, uğultu, iç içe geçen zihinler, ve birden karşımıza çıkan massive attack - angel.. ewan mcgregor ve ryan gosling pek güzel.. izlerken kafa çalıştıran bir film, şükela!
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    bu film hakkında daha önce söylenenlerden farklı birşey söyleyebilirmiyim bilmiyorum fakat söylemeden de duramayacağım. filmin cevapladığı soru şu ölmeden önce aklınızdan en son ne geçer ? can çekişen bir insanın beyninde ölmeden önce oluşan görüntüler ve beynin çırpınışını anlatır bu film. etrafta bulduğu herşeyi bir mantık dizisine oturtarak hayatta kalmaya çalışır beyin. ve film boyunca da bu çırpınışları izleriz. buradan da sanırım bir kaç psikoloji kitabı çıkacak kadar çok malzeme bulunabilir.

    sam'in henry'i aradığı sahnelerden jacob's ladder tadı aldım mesela ben, henry'nin babasının gözlerini açması, athena'nın dans dersi ve tiyatro sahnesi ki dans dersinde yalnız kaldığı an'la yerde yatarken henry'nin gördüğü an birbirine denk geliyor sanırım ve athena orada ölüyor. henry'nin filmin başında ambulans sesleri duyulduğunda oturduğu yerden kalkması ve lila'nın kollarında öldüğü anda ambulans seslerinin duyulması, daha belki yüzlerce ayrıntı dolu.

    muhtemelen filmi seyreden herkes, bir noktada şizofreniye bağlanacağını tahmin ediyor filmin bu da yaklaşan sonu daha çarpıcı yapıyor.

    angel'a çekilebilecek en iyi klip var belki filmde, diğer müziklerde harika, ölmeden önceki son anlar konusunda ki fikirlerim daha çok geçmişe ait bir kavram etrafında dönen belirsiz düşüncelerle ilgiliydi fakat sanırım bu filmden sonra tekrar düşünmem gerekicek.
    --- spoiler ---
  • ryan gosling ve ewan mcgregor'un başarılı oyunculuklarıyla izlemeye doyamadığım film.ryan gosling sanat öğrencisi henry, ewan mcgregor ise psikiyatr sam rolünü oynuyor.filmin beni en çok etkileyen sahnesi ise:
    --- spoiler ---

    sam-ilk buluşmalarımızdan birinde artık neyin gerçek olduğunu bilemediğini söylemiştin.bense bildiğimi söylemiştim.ama yanılmışım.neyin gerçek olduğunu bilmiyorum.

    henry-biliyorsun. sen gerçeksin. ve beni kurtarmaya çalışıyorsun. ama çok geç kaldın. çünkü uyanmam gerekiyor.

    sam-uyanıksın. henry etrafına bak. bu bir rüyaysa bütün dünya rüyanın içinde.

    henry- bu acıya dayanamıyorum.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    az once izledigim ve kafamda herkesin sordugundan farkli bir soru uyandiran film. tamam henry'nin gozlerinin onunden hayati film seridi olarak geciyor ve bunu kendisini kurtarmaya calisan insanlarin oynadigi bir film gibi goruyor. fakat en son sahnede sam ile lila tanisiyorlar. nedense sam ileride kafayi siyirip bu olayi kafasinda kurgulayip farkli bir sekilde yasayacak olabilir mi dedirtti bana. bunu dusunen bir tek ben miyim acaba?
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap