• sinemada yapılmışı tekrarlamak pek hoş karşılanmaz. bu nedenle türler ilerledikçe daha kompleks hale geliyor. örneğin 40’larda çekilen bir dolandırıcılık hikayesi, zengin bir adam, onun güzel ama tehlikeli eşi ve bir adet kandırılan ana karakter üzerinden ilerliyordu. şu dönemde anlatılan atıyorum bir soygun filminde illüzyonlar, çifte ajanlar, fbi, cia, amerikan başkanı dahil herkes devrede oluyor. bu durum aksiyon filmleri için de geçerli. mesela şuan çekilen bir aksiyon filminde ne bileyim kötü adamın, ana karakterin gelecekten gelen hali falan olması gerekiyor en azından çünkü bir farklılık gerekiyor illaki.

    ben bu kompleks yapıdan çok şikayetçi değilim. hatta dark’ı izlerken not tutup pano falan hazırlamıştım ama insan bazen daha basit zamanları özlüyor. özellikle 80’lerde ve 90’larda pür aksiyon denilen türü. bu türün pek çok örneği var ancak ortak noktaları filmin tamamının bir cümle ile açıklanacak kadar basit olması. mesela gelecekten gelen robot bir çocuğun peşine düşer, bir polis gökdelendeki rehineleri kurtarmaya çalışır gibi. bu filmleri izlerken “hımle, hımle.” diye düşünmezsiniz başlarında. çünkü entelektüel derinlikleri yoktur. ancak iki saatliğine kafa dağıtayım şurada derseniz bu filmler size o eğlenceyi ve adrenalini sonuna kadar yaşatır. şimdi konuşacağımız 94 yapımı speed de böyle bir film. bundan sonra spoiler ibaresi koysam mı çok emin olamadım aslında. çünkü bu film 2876 defa yayınlandı televizyonda. yine de bazen 18-20 yaşında arkadaşlarla sinema konuştuğumuz oluyor. onların bu filmi izlememiş olabileceğini düşünerek uyarı notunu düşüyorum.

    --- spoiler ---

    eğer bu filmi ne bileyim bir kubrick, bir haneke, bir hitchcock filminden sonra izlerseniz guilty pleasure’ın sözlük karşılığını yaşarsınız. yahu iki gün önce 2001’in çekimlerine hayran oluyordum, rear window ile paranoyanın uçlarında geziyordum ne ara birbirinin ağzına ağzına vuran karakterleri izlerken yerimde duramaz oldum diye düşünebilirsiniz. panik yapacak bir durum yok. çünkü her filmi vaat ettikleriyle değerlendirmek gerekir. mesela bu filmin adı speed. yani hız ve aksiyonu yaşatacağım sana diyor. burada önemli olan filmin bu vaadini gerçekleştirip gerçekleştiremediği.

    pür aksiyon filmlerinde isminden de anlayacağınız üzere aksiyonun hiç durmaması gerekiyor. yani öyle karakter tahlili yapayım, toplumsal tespitte bulunayım işine girerseniz olmaz. bu filmde de ana karakterin polis olması ve gözü karalığı dışında çok bir şey bilmiyoruz. mesela film boyunca annie ile yakınlaşıyorlar ama annie’nin ya da jack’in birlikte oldukları başka insanlar var mı ondan bile emin değiliz. filmin hikayesi içinde şöyle bir durum bile gerçekleşebilir; kız arkadaşınız sabah işe diye evden çıkmış öğlen kendisini haberlerde yan yatmış bir vagonun içinde başkasıyla öpüşürken görüyorsunuz. çünkü dediğimiz gibi karakterler hakkında çok az detay var filmde.

    ancak bu tür detayları es geçmelerinin nedeni bu işi becerememeleri değil. bunu daha çok bir ağırlık atma olarak görebiliriz. hikayede adrenalin artışına bire bir katkı sağlamayan her şeyi dışarıda tutuyorlar sadece. sonuçta elimizde çok derin olmamasına rağmen akıp giden bir hikaye oluyor. mesela normalde filmlerin ilk 10-15 dakikası evren ve karakter tanıtımına ayrılır. bu filmde ise öyle bir şey yok. hazırlık aşamasında bile şunları görüyoruz sadece; mekan los angeles, aksiyonun odak noktasında pek çok insanın anksiyete sahibi olduğu asansör var, biraz önce gözünü kırpmadan adam öldüren bir karakter gördük, ana karakter de sahneye lastikleri yerden kesilmiş havada süzülen bir arabayla giriyor. yani pür aksiyondan bekleyeceğiniz her şey 15-20 dakikalık bir sekansta sağlanıyor aslında.

    filmin devamında ise olaylar tek ve kısa bir zamanda geçiyor. ilk otobüs patladığında saat 08:05. kötü karakterimiz howard payne de parasını 11:00’e kadar istiyor. bu nedenle işler yarım günde falan bitiyor diyebiliriz ki film biterken daha güneş batmaya başlamamış bile. bu süre sınırlaması ve howard’ın koyduğu basit kurallar da aksiyonun bir saniye bile düşmemesini sağlıyor.

    ancak bu haldır huldur gidişin bir eksisi var. o da diyalogların zayıflığı. bir pür aksiyon filminden oscar wilde zekasında replikler beklemiyoruz tabi ki ama jack dahil herkes npc gibi konuşuyor. en fazla bir iki replik ama onlar da ilk akla gelen şeyler hep. shit, fuck, asshole falan gidiyor. bir yerde rehineler arasında tartışma çıkıyor. aslında orada jack’in profesyonelliğini konuşturup insanları sakinleştirmesini bekliyorsunuz ama en fazla bir adamın omzuna elini koyup milletin yüzüne bakıyor. sonra arkasını dönüp sandra bullock’un canlandırdığı annie ile ilgileniyor.

    gerçi burada ben jack’e hak veriyorum. ben olsam iki tane izbandut yerine ben de annie ile ilgilenirdim. ki bu filmde sandra bullock 90’larda güzel olan ne varsa tek başına temsil ediyor. kendisi hollywood yıldızlarından olduğu için bazen oyunculuğu gözden kaçabiliyor. çünkü filmlerinde zaten karşınıza büyük bir personayla çıkıyor. bu filmde ise sandra bullock’u sandra bullock yapan detayları görebiliyoruz. mesela annie karakterini çok doğal canlandırmış. evet yıldız ışığı var hala ama otobüsle işe yetişmeye çalışan, eski model pinto kullanan ve daha önce kötü ilişkiler yaşamış sıradan bir insan olduğuna inandırıyor sizi. ayrıca kostümünden duruşuna kadar aşırı doğal bir hali var. sandra bullock’un bu kadar sevilmesinin de bir sebebi bu sanırım.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak filmde genel olarak entelektüel bir derinlik yok doğru. ancak devamlılık hatalarını görmezden gelirseniz filmin teknik olarak başarılı olduğunu söyleyebiliriz. çünkü filmin başına oturduğunuzda iki saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz gerçekten. bu da yine bir başarıdır çünkü neyin filmi yükselteceğini, neyin geriye düşüreceğini çok iyi hesaplamak gerekiyor. 94 yapımı speed’de de bu tercihleri çok iyi yapmışlar diyebiliriz.
  • - filmin başında keanu reeves'in otobüs kapısının camını kırması aslında kaza eseridir ama kurgu sürecinde bu sahne olduğu gibi kalır ..
    - sandra bullock, film öncesi hazırlık aşamasında gerçekten de otobüs kullanmayı öğrenmiştir ve ilk sürüş sınavını başarıyla geçmiştir ..
    - filmin gösteriminden bir süre sonra abd'de bir okul servisinin şoförü sürüş esnasında kalp krizi geçirmiş ve o anda otobüste bulunan bir erkek öğrenci çocuk derhal şoförün kucağına atlayarak frene basmış ve otobüsü yol kenarına almayı başarmıştır. büyük kazayı önleyen olay sonrası çocuğa bunu nasıl akıl ettiği sorulduğunda 'speed' (hız tuzağı) filmini izlediğini ve oradaki benzer durumdan esinlendiğini söylemiştir ..
    - keanu reeves'in rol icabı taktığı casio marka g-shock dw 5600-c model kol saati aslında film gösterime girdiğinde üretimden kaldırılmıştı ama filmin gişedeki başarısı ve saate olan inanılmaz talep sonucu casio ilgili modeli tekrar üretime almıştı ..
    - polis harry'nin masasındaki çerçeveli resimdeki kadın aslında filmin yönetmeni jan de bont'un karısı trish'tir ..

    t : sandra bullock ve keanu reeves'i mavi küreye tanıtmış olan melekler şehri aksiyonudur ..

    kaynak : imdb (çeviri bana aittir)
  • sandra bullock ve keanu reeves'in kariyerlerinin epey önünü açmıştır bu film. ancak devam filminde sadece sandra bullock yer almıştır.
  • amsterdam'da bir barda rus bir kizla tanistim. kiza dedim mushroom denedin mi diye. ben mushroom sevmem, speed, coca severim dedi. ben o anda sandim ki coca cekince kalp atislari hizlanir, ona da speed denir. gotumden sallayarak bi kere coca denedim, gercekten cok hizliydi dedim. sonradan ogrendim ki, speed kokainin ucuz versiyonuymus. konsantrasyonu arttiriyormus. mesela ders calisacam, bir speed cakayim dersen sahane olurmus. ama baglandin mi, speed almadan konsantre olamaz olurmussun. hayatin sikilirmis. dedim ayni sigara... ilk iki yil sosyal iciciyim diye kendini kandirirsin. ucuncu yil anlarsin sigara ictigini(en azindan bende boyle oldu). dusundum de alsam mi diye... lan dedim sigarayi bile 7yildir iciyosun, ona girersen siksen cikamazsin dedim, vazgectim.
  • keanu reeves'e aşık olduğum film. cidden ilk kez bir adamdan bu kadar etkilendiğimişimdir.. ayrıntılara girmeyeceğim..ülkemizde hız tuzağı olarak çevrilmiştir türkçeye.. ikinci filmi çekilmiş ancak keanu reeves devam filmde yer almamıştır.. gerekçesini gayet net hatırlıyorum;
    "- bir gezinti teknesi ne kadar hız yapabilir ki"
    öyle de olmuştur .devam filmi ilkinin yanından bile geçememiştir.
  • iskambil kartlariyla oynanan iki kisilik bir oyun,
    soyle ki:
    5 1 1 5 olacak sekilde kartlar, icerigi gozukmeyecek sekilde (sirtlari size bakcak sekilde) dizilir.
    sonra 5er tane kart el olmak uzere ayrilir, diger kartlar ikiye bolunur (15 - 15 seklinde)
    daha sonra su ortadaki 1'lerden sagdakini ben, soldakini de karsimdaki ayni anda acar ve ortadaki kartlarin birust veya bir altini, ilgili kartin ustune koymak sartiyla elindeki kartlari bosaltmaya baslar.
    elindeki karti attiktan sonra stoktan (15) bir kart alir, ve boylece surekli elinde 5 kart olur, ama stok bir sure sonra biter..
    iste biten stok sonucu zaferi kazanmis olur. oyunda hiz onemlidir.
    guzel oyundur.
    genelde ogrettiginiz kisi sizi hep yener.. bu doganin kanunudur. (bkz: allahin emri)
  • ucuz bir kokain versionudur gozler fal tasi gibi acilir firil firil oynamaya baslar ve yerinde duramazsin sabaha kadar dans eder hoplar ziplar akrobatik atraksiyonlar yaparsin sorada olu sekilde eve gidersin
    sac beyazlatir birde

    ve bide (bkz: velocity)
  • otobüsteki kamerayla kesintisiz yayın alabilen bir teröristin olduğu film. sene olmuş 2017 (neredeyse) biz bile 4,5g ile böyle kesintisiz yayın alamıyoruz. aksiyon gibi başlayıp, fantastik-bilimkurguya dönüşmüş filmdir.
  • keanu reeves'in çıraklık dönemi eserlerinden. henüz siyah boy pardesüsü giymediği zamanlardan.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "hız tuzağı", 1994 abd yapımı aksiyon-gerilim filmi. senaryosu graham yost tarafından yazılan ve jan de bont'un yönettiği film, hiç beklenmedik bir şekilde 3 dalda oscar adayı olmuş ve 2 dalda (en iyi ses, en iyi efektler) akademi ödülünü kucaklamıştır. filmde keanu reeves, dennis hopper, sandra bullock ve jeff daniels gibi yıldızlar yer almıştır. film, abd'de 121,248,145 $, uluslararası olarak 229,200,000 $ hasılat ile toplam kazancı 350,448,145 $'a ulaşmıştır. filmin büyük başarısı üzerine 1997 yılında keanu reeves'siz vasat bir devam filmi olan speed 2 cruise control çekilmiştir. son olarak, filmin mark mancina imzalı tema müziği de gayet iyidir. filmin imdb.com puanı ise 7,2/10.

    konusu
    howard payne (hopper), fidye istemek için bombalı saldırılar düzenleyen ve polisin peşinde olduğu bir suçludur. payne, bir otobüse yerleştirdiği özel bir bombayla yine fidye istemektedir. lapd'de genç bir polis memuru (swat) olan jack traven (reeves), hızı 50 mil (80 km) altına düşerse içinde bomba patlayacak olan bir otobüsteki yolcuları kurtarmaya çalışır. ona yardım edecek kişi ise, otobüsün şoför koltuğuna geçecek olan ve ehliyeti aşırı hız yüzünden elinden alınan annie porter'dır (bullock).

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0111257/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/speed_(1994_film)

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/wiki/hız_tuzağı

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=fk4a1ay10u0

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap