• dizide maya isimli uzaylı bir kız vardı.. böyle kaşları nokta noktaydı.. istediği her şeyin şekline girebilirdi.. büyüyünce maya gibi olmayı hayal ederdim.. ama gerçek hiç de öyle olmadı.. çok severdim ben bu diziyi.
  • cumartesi akşamları japon belgeselinin hemen ardından başlayan müthiş bilimkurgu dizisiydi.
    eski bölümlerine bakıyorum da tüm tasarımlar hala göz okşuyor. kıyafetler, bayıltmaya da ayarlanabilen u şeklindeki silah, telsiz, açılır kapılar, kara ve hava taşıtları. ingiliz işi olmasının payı büyük.
    ayrıca kaptan koenig ile doktor helena, dizi çekildiği sıralar ve sonrasında yıllarca evli kalmışlardır.
    the bringers of wonder adlı bölümünde altıma sıçtığımı bilirim. günlerce rahat uyuyamadım şu tek gözlü lahana kılıklı yaratıklar yüzünden. youtube'da yorumlara bakarsak çocukken herkes bayağı yusuflamış.
    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=zg4llyf_w6s)
  • kaliteli dizidir

    ingilizdir ...

    1974 - 1975 yıllarında 2 sezon olarak çekilmiştir toplam 48 bölümdür. internette emule ortamında bütün bölümleri bulunabilmektedir

    gelelim dizi yorularımıza

    bilgisayarsız bir dünyada tasarlanıp çekilen bir dizi olarak bu yönde fazla bir şey beklenmemeli. bilgisayarların sorulan sorulara yazar kasa fişi ile cevap verdikleri bir teknolojiden bahsediyoruz. ama onun haricinde mekanik diyebileceğimiz her detay gayet güzel ve detaylı çalışılmış. uzay gemileri (kartallar), pistler, uzay elbiseleri vs gayet doyurucu.

    senaryo ve oyunculuklar :

    ilk bölümlerde oyunculuklar biraz yapay ama özellikle birinci sezon 6. bölümden sonra o da oturmuş. senaryolar da fena değil en azından daha dizinin 5. dakikasında sonunu tahmin ettiğiniz cinsten değil.

    müzik :

    jenerik müziğini tek geçerim. imperial march kadar karakterli ve ayırt edicidir.

    özetle : 1970 lerin en iyi bilim kurgu dizisi
  • dizide kullanılan eagle'ların tasarımı, özel efekt yönetmeni brian johnson'a ait. çekimlerde kullanılan dört adet modelin her biri 110 cm uzunluğunda ve 16 kg ağırlığında. bunlar yapım şirketine 1973'te toplam 20.000 dolara mal olmuş. neredeyse her bölümde (en az) bir eagle patlatıldığından, bu modeller her çekimden sonra tamir edilip yeniden boyanmış. ayrıca modeller simetrik boyanmazmış. mesela bir tarafında beyaz zemin üstüne kırmızı çizgiler varken öbür taraf turuncu ağırlıklı olurmuş (amaç iki farklı taraftan çekip 4 modelden 8 uzay gemisi çıkarabilmek). bilimsellikten tamamen uzak, son derece zayıf senaryolu bir bilim kurgu dizisi olmasına rağmen bunca yıldır hala sağlam bir hayran kitlesine sahip olmasını uzay gemilerinin tasarımına bağlamak yanlış olmaz.

    eagle'ın tasarımcısı brian johnson'la yapılmış bir röportaj:
    http://www.mediawhack.com/bjohnsoninterview.html

    sağlam kalan son eagle modelini bir meraklısı alıp restore etmiş, restorasyonu da aşama aşama anlatmış (8 sayfa):
    http://www.smallartworks.ca/…toration/restore1.html

    aşağıda da özel efektlerle ilgili kısa bir video var:
    http://www.youtube.com/watch?v=iujcyipedto

    edit: bu brian johnson'ın ac/dc'deki adaşıyla herhangi bir alakası yok.
    http://en.wikipedia.org/…_johnson_(special_effects)
  • ilkokul yıllarımızın en tapınılası dizisiydi. okul sıralarında kalemlerimizi kartal bir kartal iki olarak adlandırır, çılgın eğlenirdik. maya'ya tapardık, kaşlarının nokta nokta oluşu içimizi ürpertirdi, ama çok saygı duyardık. o kadar çok severdik ki mühim uzay yolu'ndan daha iyi bir dizi olduğunu düşünürdük, sonraki yıllarda gelen saylonlular bile o hissi yaratamamıştı.

    aradan yıllar geçti, bir vcd vasıtasıyla gördük ki, astronotların kıyafetleri turuncu kask ve sarı giysiden oluşmaktaymış, allahım öyle astronot mu olur güneş gibi parıldayan, insan biraz ciddi düşünür.
  • maya karakteri herhangi bir yaratığa dönüşmeden önce kamera gözlerine odaklanır, gözbebeklerinde dönüşeceği mahlukatın bir görüntüsü belirirdi. her nedense ödümüz patlardı maya'nın gözlerinin içinde beliren canlıya baktığımızda. bu veriyi aleyhte delil olarak kullanan ebeveyn kişileri de "uslu dur, yoksa seni maya'ya veririm!" diyip ortamı süt liman ederlerdi. basit bir fikrin düşük çocuk zekalarımızda yarattığı enteresan bir korkuydu.

    örnekleyelim de tam olsun 'bir anı yumağı olarak sözlük' atraksiyonumuz:
    maya
    maya'nın dönüşüm anındaki göz atraksiyonu
  • "çok oldu ama ben de çocuktum"a dair en önemli hatıralardan biri. ne yayın gününü ne de yayın saatini hatırlayamasam da oturma odamızdaki bal rengi koltuklarımıza en çok yakışan siyah beyaz dizi idi, hem de duvar kağıtlarımız kadar karmaşık değildi.
    barbie'nin bir oyuncak bebek ismi olduğunu bikmezken,"maya" olmaya öykünürdüm en çok. (zaten hiç barbie bebeğim de olmadı, elbiselerini hazır almayıp kendimiz diktiğimiz plastik bebeklerimiz vardı.) kırmızı biberin içine su doldurup, bir yandan içip bir yandan yerken izlerdim. çoğu zaman ağzım açık kalırdı, daha sonra renkli televizyonumuzun alındığı zamanlar denk geldiğim star wars'a kadar da hep öyle kaldı.
    büyüdüm kocaman kadın oldum, ameliyat sonrası uyanırken bu dizinin adını sayıkladım. tekrar izleyerek hayallerimi yıkmak istemiyorum ama, en zor akıldan çıkanlar çocukken sizi en çok etkileyenler oluyormuş.
  • bir bölümünde tek gözlü, her taraflarından etler sarkan yaratıklar ay üssü alfa'yı işgal etmişti. tabii siyah beyaz izlediğimiz için daha da korkunç görünüyordu bunlar. maya aralarına karışıyor, onlar gibi tek tek basaraktan aralarından geçmeye çalışıyordu ama görünüşünü koruyamamıştı ve tam ortalarında asıl bedenine dönmüştü. yıllar sonra bir kanalda verdiler tekrarını, ciyak renkli elbiseler, yanıp sönen ışıklar ve bilimsel olsun diye uydurulmuş bir sürü söz ve alet ismi... o zamanlar ağzımız açık izlerdik, o ayrı.
  • ilk sezonu trt'de 1975-76 yayın döneminde cumartesi akşamları saat 7'de (haberlerden önce) uzay 1999 adıyla yayınlanan kült tv dizisi. ilk sezon bittikten sonra 1976'da milliyet yayınları, romanını basmış, ayrıca çizgiroman adaptasyonu 1977'de vampirella dergisinde dolgu malzemesi olarak yayınlanmıştı. ikinci sezon ise bizde bir yıl rötarla 1977-78 yayın döneminde yayınlanabilmişti.
  • masrafçıdan binbir taklayla aldırdığım payetleri, pulları kaşlarıma yapıştırmak makyajı da ispirtolu kalemlerle yapmak suretiyle maya kılığına girmemi sağlamış diziydi bu. istediğimiz şekle dönüşecektik hesapta. olmadı tabi.

    (bkz: ben pokemonum deyip camdan atlayan çocuk)
hesabın var mı? giriş yap