• gerek geçmişte, gerekse günümüzde farklı kişiler tarafından sosyal demokrasi kavramından, çok farklı şeyler anlaşılıyorsa da, sosyal demokrasi ortaya çıktığı dönem, yani 19. yüzyıl sonları açısından "siyasal demokrasi içinde emekçi sınıfların sosyal ve ekonomik haklarının genişletilmesi amacına yönelik tüm savaşımları kapsayan bir öğreti" olarak tanımlanabilir.

    fakat ayrıntılara girildiği zaman meselenin böylesine kolay açıklanabilir ve yalın olmadığı görülecektir. örneğin daha sonra bolşevik parti adını alan ve rus çarlığı'nda bir devrim gerçekleştirerek sscb'yi kuran partinin adı da rus sosyal demokrat işçi partisi'ydi. buna karşılık almanya'da rosa luxemburg yönetiminde benzer bir eylem yapmak isteyenleri engelleyen parti de almanya sosyal demokrat partisi adını taşıyordu.

    aynı ad altında çok farklı beklentiler olabilmektedir. kaldı ki günümüz dünyasında farklı ülkelerdeki sosyal demokrat partiler, çok daha kesin sınırlarla birbirinden ayrılabilmektedir. tüm bunların dışında aynı ülke içinde öylesi sosyal demokrat hareketler olabilmektedir ki, aralarında ad aynılığından başka ortak bir nokta bulmak mümkün olmamaktadır.

    tarihsel olarak sosyal demokrasinin gelişimine baktığımız zaman öncelikle 19. yüzyılın ikinci yarısında avrupa kıtasında sanayi işçilerinin sayıca ve toplum içindeki oran olarak hızla büyüdükleri noktasından harekete geçmek gerekir. işte sosyal demokrasi bu sanayi işçilerinin taleplerinin dile gelmesinden başka bir şey değildir.

    fakat burada bir hususun baştan açıklanması gerekir. işin o aşamasında sosyalizmle sosyal demokrasi arasında kuramsal bir farklılık gözetilmediği gibi, talepler açısından bir farklılık gözlenmesi de mümkün değildi. kapitalist toplumun kurumlarını, yapısını ve inancını, işçi sınıfının yararına değiştirmek isteyen tüm görüşler, sosyal demokrasi olarak adlandırılıyordu.

    günümüzde "sağ" ve "sol" ayrımı o günlere oranla çok değişmiş bulunmaktadır. gerçekten o dönemde sağ dendiği zaman anlaşılan mutlakıyetçiler, monarşistler ve çok ufak bir kısım liberallerdi. sol dendiği zaman ise liberallerin büyük bir bölümü ve sosyal demokratlar anlaşılırdı. günümüzde ise sağı liberalistler temsil ederken, sosyal demokratların bir bölümü de sağ içinde görülebilmektedir. buna karşılık sol, sosyalistler ile diğer sosyal demokratlardan oluşmaktadır.

    pek çok yazarın özenle vurguladıkları gibi liberallerle sosyal demokratlar arasındaki ayrım, bundan elli sene önce oldukça fazlaydı. ancak günümüzde bu ayrım çok azalmıştır. belki de birçok kuşak sonra tüm olarak kaybolacaktır. zira liberaller, gitgide sosyal bir nitelik kazanırken, sosyal demokratlar, mülkiyet ve ekonominin devlet tekelinde bulunması konusundaki düşüncelerini önemli ölçüde yumuşatmışlardır.

    hatta ilginç bir nokta olarak, günümüz abd'sinde "liberal" olarak adlandırılan bir kişinin görüşleri, avrupa'da sosyal demokrat olarak adlandırılan kişilerin görüşleriyle aynıdır. yani avrupa'da sosyal demokrat olarak nitelenen görüşler, abd'de liberal olarak nitelenmektedir. ayrıca günümüzde sosyal demokrat partilerden pek çoğunun ekonomik alanda savunduklarının liberalizmden başka bir şey olmaması çok ilginçtir.

    sosyal demokrasinin sosyalizmden gitgide uzaklaşması ve liberal görüşleri savunmaya başlaması yönündeki gelişmeler, 20. yüzyılın başlarına denk düşmektedir. yani sosyalizmle sosyal demokrasi arasında başlayan uzaklaşmanın kristalleşmesi ancak 20. yüzyılın başlarında olmuştur. zira gerek i. enternasyonal'de (1864, 1876) ve gerekse ii. enternasyonel'de (1889--914) sol düşüncenin tüm farklı anlayışları temsil edilmiştir. ancak devrimden sonra sscb'de toplanan iii. enternasyonel'le yolların iyice ayrıldığı ortaya konmuştur.

    sosyal demokrasi, devletin ödevlerini artırdığı gibi, halkın ödevlerini de artırmaktadır. burada siyasetin kapsamı genişlemektedir. devletin temel görevi, var olan özgürlükleri korumak değil, var olması gereken özgürlüklerin ortamını hazırlamaktır. servetin belirli ellerde toplanması, farklı gelir grupları arasındaki büyük farklar, fırsat eşitliğinin yokluğu, işsizlik gibi hususlar sosyal demokrasinin ilk mücadele hedefleri olmaktadır.

    sosyal demokrat terimi, sosyal demokrasi taraflarını ifade etmek için kullanılan bir terimdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında marksist eğilimli parti mensupları için kullanılan bu kavram, daha sonraları ılımlı sosyalistler için kullanılmıştır. bugün ise sosyal demokrasi, kavramın taşıdığı belirsizlik paralelinde sosyal görüşlü liberaller için kullanıldığı gibi ılımlı sosyalistler için de kullanılmaktadır.
  • sosyal demokrasi sentez bir ideolojidir. kökeni marksizm'dir. sosyal demokrat ideoloji, mevcut sistemin dışına çıkmadan, sistemin bireyler üzerindeki negatif ya da aksayan kısımlarını yasalarla onarıp tamir ederek ülke içinde yaşayan bireyin huzur ve refahını artırma amacına sahiptir. sosyal demokrat ideolojiye sahip partiler demokratik sistem içinde mücadele ederler. devrim yapma peşinde koşmazlar. kapitalist sistemi reddetmezler ama kapitalist sistemin insanlar için yaşanabilir bir düzeye getirilmesi için uğraşırlar. sermayeye karşı değillerdir. sermayenin halk için kullanılması taraftarıdırlar. örneğin, bir fabrikanın özelleştirmesine karşı çıkmayabilir. ama özelleştirilen fabrikadaki işçilerin işlerini kaybetmemesine, aldıkları ücretin belirli bir rakam altına düşmemesine, sosyal güvenceli olmalarına ve sendikal haklarının var olmasına uğraşır.

    sosyal demokrasi'nin dünyada uygulanmış bir çok örneği vardır. iskandinav sosyal demokrasisi, siyasi tarihin en örnek ideolojilerinden birisidir. almanya'da da başarıyla uygulanmıştır. ingiltere'de ingiliz işçi partisi, almanya'da sosyal demokrat parti (spd), yunanistan'da pasok gibi partiler sosyal demokrat ideolojiyi benimsemiş partilerdir.

    sosyal demokrasi, ifade özgürlüğü, bireylerin özgürlüğü, evrensel hukuk, sosyal adalet, sosyal devlet vb. kavramları kapsar. hem gelirin eşit dağılmasını, hem de bireylerin yaşam standardını yükseltmeyi misyon edinmiştir. yazılı ve görsel basına karşı hoşgörülüdür.

    sosyal demokrat partilerin mevcut sisteme karşı çıkmadan, sistem içinde çıkış yolu aramaları zaman zaman sosyalistler tarafından eleştirilir. örneğin ülkemizde, chp'de ise fiili anlamda ilk sosyal demokrat düşünceler bülent ecevit'in chp genel sekreteri olmasıyla tartışılmaya başlanmıştır. "ortanın solu hareketi" denen ve parti içinde "chp sosyalizm'e mi kayıyor?" tartışmalarına yol açan bu hareket, bülent ecevit'in parti içinde güçlenmesiyle beraber "demokratik sol hareket"e dönüşmüştür. ecevit bunu bizzat böyle söylemiştir.
  • sosyalizmin "ütopya'yı beklemektense var olan koşullara uyarım." diyen türü.
  • sarışın kadın nüfusunun bu kadar az olduğu bir ülkede gelişmesi imkansızdır.
  • serbest piyasa ekonomisini reddetmeden sosyal devlet anlayışını devam ettirmek isteyen, ülkemizde kalıplardan kurtulamadığı için başarılı olamayan ideoloji
  • bugün çoğu avrupa ülkesinin model aldığı, devletin eğitim, sağlık gibi konulara özel hassasiyet gösterdiği, özünde sol ideoloji yatan demokrasi modeli. en iyi örnekleri için:
    (bkz: isveç)
    (bkz: kanada)
    (bkz: norveç)
  • türkiye'nin ihtiyacı olduğu, ve hatta en çok hatırlamaya ihtiyacı olduğu demokrasidir.

    sosyal demokrasi oy çoğunluğunun iktidarı değil fikir birliğinin verdiği kararlardır. demokrasinin doğuş amaçlarından, en doğal haklarından..
  • sosyal demokrasi, emekçilerle öteki sınıfların çıkarları arasında,demokratik özgürlükler ortamında, siyasal ve ekonomik yapıyı değiştirerek hakkaniyet dengesi kurmayı amaçlayan, siyasal ve ideolojik bir kitle hareketidir.
    sosyal demokrasinin, oluşum yıllarından bu yana hiç değişmeyen ve içeriği giderek zenginleşen temel niteliklerini, bu tanım çerçevesinde şöyle sıralamak mümkündür:
    1-sınıfların çıkarı dengeye gelmelidir. sosyal demokrasi emekçilerin çıkarını savunurken, öteki sınıfların yaşam hakkını yok saymaz. çünkü ‘ devrimci sınıf dayanışması inancının birleştirdiği, dünyayı temelden değiştirecek, bir proletaryanın var olduğuna ‘ ve ulusal zenginliği sadece o proletaryanın yarattığına, sosyal demokrasi hiçbir zaman inanmamıştır. sosyal demokrasi ile salt proletaryanın çıkarını savunan marksist sosyalizm arasındaki önemli farklardan biri budur.
    2-demokratik özgürlükler sınıfsal çıkarlara kurban edilmemelidir. sosyal demokrasi, sınıflararası çıkar dengesini en iyi sağlayacak ortamın, siyasal haklarda eşitliğe dayalı demokratik ortam olduğu inancındadır. irk, din, dil, cinsiyet ve servet farkı gözetmek gibi, siyasal hak eşitliğini zedeleyici anti-demokratik yaklaşımlara sosyal demokrasinin karşı çıkması bundandır.sosyal demokrasi özellikle birden çok ulusal birimi kavrayan toplumlarda, özgürlük haklarının salt bireye bağlı haklar olmadığına, ulusal birimlerin de hakları bulunduğuna inanır. sosyal demokrasi ile etnik grupları yok sayan bağnaz muhafazakarlık arasındaki önemli farklardan biri budur.
    3-devlet ideolojisiz olmalıdır. sosyal demokrasi, güçlü sınıfların ya da toplulukların çıkarını gözeten ve ideolojisini savunan yerleşik siyasal ve hukuksal düzene, başka değişle sınıfsal devlet yapılanmasına karşıdır.sosyal demokrasiye göre, demokratik hak ve özgürlüklerin salt bireyler arası ilişkileri düzenlemesi yetmez; bireyle devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenişinde demokratik hak ve özgürlükler ölçütü egemen olmalıdır. başka değişle devlet, ırk, din, dil, cinsiyet, servet farkı gibi ayrımlara bel bağlayan ideolojilerle yüklenmemelidir. örneğin devletin farklı dinden olan cemaatlere farklı davranmaması için nasıl ki laik olması gerekiyorsa, zenginliği farklı olanlara farklı davranmaması için de güçlü sınıfların ideolojisiyle yüklenmemelidir. devlet kurumları arasındaki hiyerarşik ilişkilerin düzenlenişine de demokratik yapılanma ilkeleri egemen olmalıdır. başka bir değişle yetkisini seçimden almayan devlet organlarının, seçimle oluşan devlet ya da halk kurumlarını güdümlemesi kesinlikle engellenmelidir.
    4-bölüşüm hakça olmalıdır. sosyal demokrasi, bireysel yeteneğin ve ulusal zenginliğe katkının farklı olduğu inancındadır. o nedenle her bireyin, ulusal üretime yeteneği ölçüsünde yaptığı katkıyla uyumlu bir pay alması gerektiğine inanır.başka değişle sosyal demokrasi mutlak eşitlikçi değildir. tam tersine, farklı yeteneğin farklı primlendirilmesini, yeteneği teşvik etmenin ve hakkaniyetin gereği sayar.
    5-ekonomik yapı çoğulcu olmalıdır. ulusal üretim, soyut bir serbest piyasa ekonomisi tutkusuna kurban edilmemelidir. özel teşebbüsün yetişemediği pahalı teknolojiyi gerektiren yatırımları devlet yüklenmeli ve bu yoldan ekonomik yapıyı değiştirmelidir.örnek vermek gerekirse eski yugoslavya.
  • eğer bir diyalektik vardıysa sentez sosyal demokrasi olmalıydı kanımca, tez ve antitez zaten hepimizin malumu.

    tabi türkiye için erken, biz daha 19. yüzyılın vahşi kapitalist çakma demokrasisine yeni geçiyoruz.

    diğer yandan:
    (bkz: materyalizme inanmıyorum ama bir diyalektik var)
  • neo-liberalizm'den bin kat iyidir.
hesabın var mı? giriş yap