grapes of butcher sorunsalları

  • ne güzel yazmışsınız bernhard hakkında, bayıldım... ben de yazmıştım günün birinde bir yere ama tesadüfen sizinkini okuyunca kıskandım. şimdi elimde düzelti kitabı var, bu adamı okuyunca ve okuduktan sonra ben artık ben olmadığımı düşünüyorum. neyse işte, içimden akşam akşam bir iki satır karalamak geldi. bernhard okuyamayan, okudugunda anlamayan, uzun cümlelerinden sıkılan, okumaya gayret eden ama gene de okuyamayan ve her zaman okumak isteyen ama okumadığını itiraf edemeyen yazarlarla tanıştım bu boktan ülkede... onların yazdıkları o çöpü okumaya kendimi zorladığımda ya da okumak zorunda kaldığımda onun da bernhard okumadığını henüz ilk cümlesinden anlıyorum ve içimde kitabı çöpe atmak geldiği halde yorumumu merak edene konuşmak için sonuna kadar okuyorum ve bu mecburi okumadan daha kötüsü benim için her zaman okuduğum o çöp hakkında bir iki güzel birşey söylemek. zor da olsa söylenmesi gereken bir iki güzel şeyi bazen hevesle söylemediğimi düşünen ama yazdıklarıyla her nasılsa önemli bir yayın evinden bastırdığı çöpüyle egosu o kadar şişmiş oluyor ki karşısında beklediği aptal hayranlığı göremiyor ve hızla burun kıvırıyor. lanet olsun diyorum içimden ve aklıma bernhard geliyor böyle zamanlarda ya da onu okuduğum zamanlarda en çok aklıma yazılan çöp kitalar geliyor ve içimden bir kez daha aynı bu devletin yöneticilerine savurduğum küfürleri onlara içimden savurma arzusuyla yanıp duruyorum.... bu size yazdıklarımın ne kadar boktan ve saçma şeyler olduğunu bildiğim halde kendimi yazamamaktan alıkoyamadım ve ne yazdığıma dönüp tekrar bakmadan yazdıklarımı size göndermeye karar verdiğimde bernhard'ın kitabını okurken farkında olmadan bitmesinden korkuyoru. çünkü bernhard hakkında okurken sizin aynı bernhard'ın kaleminden damıtılarak ona benzeyen onun hakkındaki yazınızı kıskandım, keşke ben de böyle yazabilseydim dediğimi fark ettim ve parmaklarım tuşlara dokundu, oysa hiç bir zaman sözlük yazarları arasında aktif biri olmadım, yazdıklarımın size ulaşacağını ya da sözlükte yayınalancağını bilmeden gözüm ekranda hiç durmadan aynı bernhard okur gibi size, hiç tanımadığım size yazmak istedim ama sonra aklıma sizi aslında ne kadar yakından tanıdığım geldi. eğer yakından tanıdığımız ve okuduğumuzda bizi bizden alıp gerçek hayatın kucağına sürükleyen yazarın bahçesinde birbirine yakın düşünce kalıplarıyla dolaşıyorsak demek ki biz aslında birbirimizi tanıyoruz ve aklıma biz aslında birbirimizi hiç tanımadığımız da geliyor eğer birini tanımak onun görselini görmekten ibaretse. kalın sağlıcakla