• dün tatil diye bilgisayarımı elden geçirdim, eski z3 compact telefonumla çekip yedeklediğim fotoğrafları buldum. sonra gidip çekmeceden, artık açılmayan ama atmaya kıyamadığım telefonun kendisini de aldım, biraz baktım. biraz da hüzünlendim. ve size laflar hazırladım.

    bakın arkadaşlar, bu adamlar açma kapama tuşuna parmak izi özelliği ekleyen ilk firmaydı. z5 serisi ile yapmışlardı bunu, ki ben bu telefonu da kullandım. o zamanlar yarak kafalı tüketici kitlesi, parmak izi ya arka kapakta ya da önde olmalıdır bu tasarım olmamış diye telefonu gömdüler. günümüzde ise, üst seviyedeki ekran altı parmak izi özelliği olan telefonlar hariç, neredeyse tüm telefonlarda parmak izi sensörü güç tuşunda. parmak izini arka kapağa koyan firmaların ise ofislerini utanmasalar taşlayacaklar...

    bir diğer konu bloatware. bu adamlar neredeyse saf android arayüzü ile satardı telefonlarını. içinde kendine has bazı uygulamalar vardı evet ama o uygulamalar hakikaten işe yarardı. bunu de sevmedi bu yarak kafalılar. illa ki touchwiz istediler. kullandıkça şişen arayüz verin bize dediler. homçikilop isimli 40 yıl geçse de kullanılmayacak uygulamaları sevmeseler de onları tercih ettiler. gelelim günümüze, samsung one ui arayüzünü "temiz kullanıcı deneyimi" mottosuyla pazarlıyor. müthiş değil mi?

    diğer konu su ve toza dayanıklılık. ip sertifikalı "gündelik telefonları" piyasaya süren ilk firmadır sony. vay efendim gereksiz, şöyle, böyle diye bu telefonları tercih etmedi yine bu yarak kafalılar. şimdiye bakıyoruz, bazı firmalar orta seviye ürünlerini bile ip sertifikalı satıyor ve bu telefonlar ne hikmetse tercih ediliyor. aynısının sertifikasızı var rakip firmada, onu alsana birader, niye fazla para veriyorsun?

    öbür konu kamera. yine gündelik telefonlarda, 4k video ve 120-240 kare gibi özellikleri ilk kullanan firma olabilir sony. buna rağmen yarak kafalılar yine tercih etmediler sony'yi. şimdi 4k ele ayağa düştü, 4k çekmeyen telefona donanımhaber'de çöp diyorlar. e biraz pahalıydı, ufak ısınma sıkıntısı da vardı* tabi ama niye zamanında tercih etmediniz sayın amına koduklarım?

    tasarım. bugün jeff bezos ülkeye gelse, adam uçaktan inerken secde edecek yarak kafalılar, amazon sevdalıları, romalılar! naber? inşallah kötüsünüzdür. amazon'un, 30 senelik, neyin nerede olduğu anlaşılmayan, satıcının kim olduğunu anlamak için gözlük gerektiren, arama özelliği çalışmayan, tasarım olarak neredeyse çağ dışı denilebilecek bir sitenin aşıkları, zamanında sony'nin ürettiği telefonların çıtaları kalın diye itin götüne soktular... ulan madem asıl önemli olan tüketici memnuniyetiydi, ne istediniz lan sony'den? ne yaptı size sony? alamadınız mı çıta kalın diye? neyse tamam, iğrençleşmeyeceğim. çıtası kalın diye inceleme yayınlıyorlardı dergiler falan. olm o telefonların kullanıcıya bakan stereo hoparlörleri vardı, telefonu tutarken hoparlörü kapatmamak için inanılmaz iş görüyordu o çıtalar mesela. tamam kabul ettik kalın, ama o çıta sayesinde ekrana da dokunmuyordun, hoparlörü de kapatmıyordun. bir işlevi vardı yani. bu arada stereo hoparlör dedik değil mi? o da artık bir pazarlama aracı ve zamanında bunu sunan sony'yi yine tercih etmediniz sayın at kafalılar.

    sonuç olarak, rakip markaların orospu çocuğu pazarlamacıları ve onların köpeği teknoloji editörleri ile bir olup koca markayı el birliği ile bitirdiniz. bunu sadece türk tüketici için söylemiyorum. zamanında tüm dünyada inanılmaz biçimde gömüldüğü için, hala müthiş telefonlar üretikleri halde satamıyor adamlar*. gerçekten inanılmaz. elbette ki sony de hatalar yapmıştır fakat, belli zaman içinde tüm markaların pazarlama argümanları haline gelen özelliklerin, ilk uygulayıcısı olan sony'yi bu hale siz getirdiniz. evet siz! sen, sen, o, öbürü. rezil iğrenç yaratıklar. hiç mi insanlık yok sizde ha. nedir bu samsung, apple sevdası? biz sony kullanmak istiyorduk, sony'yi seviyorduk. hiç mi utanmadınız bizi samsung'çu yapmaya? öhöm... neyse bu kadar hababam sınıfı ahmet roleplay'i yeter.

    özet; ibneler.

    tanım; üzümlü kekim umarım mobil tarafta ürün skalasını genişletip tekrar türkiye'ye dönersin, şeklinde seslenmek istediğim marka.

    not; küfürleri üstünüze alınıp da mesaj kutumu doldurmayın. iç dökme amaçlı genel manada edilmiş küfürlerdir.

    --------

    gelen eleştiriye yanıt;

    0) sony çalışanı değilim:) profesyonel anlamda teknolojiden en uzak sektörlerden birinde çalışıyorum.

    1) üstte 5-6 tane örnekle belirttiğim gibi, değil zamanın ruhunu yakalamak, geleceği inşa etmiş adamlara "gelenekçi" denmiş. çıkarımın mükemmelliğine hayran kaldım. acaba o dönemlerde sony değil de siz gelenekçi kalmış olabilir misiniz? sadece soruyorum? ayrıca o denilen isimlendirmede bir telefon olmadığı gibi, "apple iphone 14 pro max 256gb" çok mantıklı değil mi?

    2) bu bahsedilen konu bir hatadır evet. ama yeni modellerde tasarım dili çok değişmediği için "ıyy bok" seviyesine de düşmüyordu telefonlar. ayrıca telefonun değerinin düşmesi ne demek? herkesi kendiniz gibi al-satçı mı zannediyorsunuz? her çıkan amiral gemisini almasa ölür hastalığına çare bul biontech.
    (bkz: mal bulmuş mağrıbi)

    3)iphone 6-7-8 veya iphone 11-12-13-14 çok mu farklı. adamlar belli periyotlarla 3-4 nesil aynı tasarım dilini satıyor laf etmiyorsunuz, sony yapınca auuvvv.

    4) yazılıma önem verdikleri yoktu. dümdüz android veriyorlardı olm ne diyorsunuz siz? içine ıvır zıvır doldurdukları da yoktu, yazdım zaten. siz de açın araştırın. koydukları yazılımlar da işe yarıyordu, büyük çoğunluğunu kullanıyorduk ve marketten alternatifini aramıyorduk. mesela sony klavye kullanan birinin gboard ya da swiftkey kullanmasını gerektirecek hiçbir sebep yoktu.

    ayrıca belirttiğim gibi dış tasarımları beğenmeseniz de, ki bu zevk meselesidir ve tasarım kötü diye telefon incelemesi falan olmaz, adamlar zamanında geleceği inşa etmişler. bunu o dönem anlayamayan teknoloji editörleri şu an mesela damla çentiğe de saldırıyor. damla çentikli olunca telefonun cebimizi delip götümüze kaçma ihtimali var çünkü... atıyorum çıkıp 3 inç ekranlı saat ebatında telefon yaptım diyen alelade bir firmaya tabi 2 çift laf edebilirsiniz ama, bu ufak tasarım detayları üzerinden telefonları eleştirip tüketiciyi bilinçli olarak yönlendiren yavşakları takip etmeyin lütfen.

    5) bu da bir hata. evet pahalı satıyorlardı, hala da pahalı satıyorlar, sony'nin ismi dolayısıyla. biz de pahalı da olsa sony diye güvenerek alıyorduk. sorunlu telefon olmadı mı? oldu. yaptılar mı? yaptılar. değiştirdiler mi? değiştirdiler. güven işte.

    6) htc de sony ile benzer kaderi yaşamıştır. yukarı tokyo sony ve htc severler derneği kurarsak bir gün karşılıklı çay içelim.
  • bambaşka bir şirket, nickimin ilham kaynağı. size kurucu ortağı akio morita'nın başından geçen bir olayı anlatayım:

    sony ilk kurulduğu zamanlar, ismi sony bile değilken, şirketin kurucu ortağı sayın akio morita abd'ye yatırımcı ve müşteri bulmak için gider. o zamanların abd'li büyük bir medya şirketi sony'den yüz bin adet radyo satın almak ister ancak radyolara kendi logolarını koymayı şart koşar. morita, bunu kendisine yediremez ve teklifi reddeder. genel merkeze, diğer kurucu ortağı masaru'ya ve diğer çalışanlara telefonla bunu söylediğinde doğal olarak kötü bir tepkiyle karşılaşır ancak "biz kimsenin fason üreticisi olmayacağız." der.

    bir başka anı:

    sovyetler birliği, morita'yı ülkelerine davet eder ve o zamanın yetkili kişileri morita'dan sscb'ye bir televizyon fabrikası kurmalarını ister. morita'ya geliştirdikleri bir tv prototipi gösterip fabrikalarını da gezdirirler. güzel de bir teşvik sunarlar ancak morita, üretim teknolojilerini beğenmez ve "üzgünüm, sony teknolojisini size satamam." deyip bu teklifi reddeder (sanırım bu, sscb'nin teknolojide geri kalmasını da açıklar.). ancak sscb yetkililerine neleri düzeltmeleri gerektiğine dair uzun bir rapor yazar. güzel bir teşvike rağmen kaliteden ödün vermez.

    morita'nın kitabını (bkz: made in japan) bir sahaftan alıp okumuştum. ilgisi olan herkese öneririm. kitaptan daha fazla bölüm taşımayı isterdim ancak evden uzaktayım.

    zamanında nobel ödülü kazanmış bir fizikçi/kimyacı da sony çalışanı imiş.

    günümüzde de kullandığımız birçok teknolojik fasiliteyi de bunlara borçluyuz:

    - transistorun yaygınlaşıp geliştirilmesi
    - taşınılabilir kaset çalar (walkman)
    - kulaklık
    - nfc
    - elvis presley ve daha birçok şarkıcının tanınması
    - betamax
    - dvd
    - playstation...

    ayrıca, dünyanın en müzik şirketi ve dünyanın en büyük film/dizi yapım, dağıtım şirketlerinden biri de kendilerine ait. bugün sony markalı bir ürününüz olmasa bile telefonunuzun lensini, sensörünu üretmiş olabilirler veya dinlediğiniz bir şarkıyı, izlediğiniz bir filmi üretmiş/dağıtmış olabilirler.

    evet, ülkemizdeki teknik servisi biraz yetersiz ancak şüphesiz ki çok kaliteli bir firma ve hayatımıza birçok teknoloji şirketinden daha fazla dokunmuştur.

    edit: lady princes diana, prens charles sony'nin birleşik krallık'taki televizyon fabrikasının açılışına gidemeyince prensin yerine törene katılır.

    görsel

    görsel

    görsel

    debe editi: debe için teşekkürler.
    @mouse sanitary pad uyardı, lityum iyon pili icatlar arasında unutmuşum. trinitron ise şimdi aklıma geldi.
  • sadece türkiye'de değil, asya ülkelerinde de ürünlerini bulmak oldukça zorlaşmış vaziyettedir.

    eskiden bir sony fanboyu idim. telefonum sony, televizyon sony, kulaklık sony, playstation desen zaten var. olabildiğince herşeyi sony almaya çalışıyordum. o aralar laptop da vardı piyasada sony'nin. tabii temelsiz, sikko ergen bir fanboyluktu benimki. ama bir şekilde gönlümü kaptırmıştım bu markaya. japonları sevdiğim için herhalde.

    ancak önce laptopları, sonra telefonları, sonra da genel olarak sony'yi türkiye'de göremez olduk. yaklaşık 1,5 senedir de aralıksız asya'yı gezen biri olarak sony'yi buralarda da göremediğimi söylemeliyim. normal teknoloji mağazalarında sony ürünleri yok gibi bir şey, telefonları ise yok. telefon piyasasında amerikan iphone, koreli samsung ve onlarca farklı çin markası var. adını sanını duymadığım çin markaları resmen etrafı domine etmiş. sony telefonlar ise az sayıdaki sony center'larda.

    geçen bir tanesine gittim ve uzun zamandır ilk defa elime bir sony telefon aldım. şunu söylemeliyim, belki benim zevksizliğim ama xperia'lar hala gözüme çok hoş gözüküyor. hele yenileri dar ve uzun, tam tek elde tutmalık, cebe rahatça sığdırmalık, kendine has bir görünümü var. ben kabak gibi telefon sevmeyen biri olarak gerçekten bu telefona düştüm. alasım da geldi (o sırada uygun fiyata telefon bakıyordum). eğer sony'nin bendeki güvenlir imajı aynı olsaydı düşünmeden alırdım. ama bu sefer alamadım. içim gitse de elim gitmedi.

    neden? çünkü telefona bir şey olsa sürekli gezen biri olarak muhatap bulamayacağım, garantiden faydalanamayacağımı düşündüğüm yada aldığım ülkeye dönmek zorunda kalacağım için. türkiye'ye dönsem nasıl işler yürüyecek ondan da emin olamadım. çinli markalara güvenemediğim, iphone'a da param yetmeyeceği için samsung a54 aldım. en azından gittiğim her ülkede muhattap bulabileceğim için.

    ben teknolojiye kafası basan bir adam değilim. sıradan kullanıcıyım. bu entryyi bunu göz önünde bulundurarak okuyun. sony'nin götünün kılı olan cahil bir fanboy nasıl samsung kullanıcısı haline gelmiş, nasıl gelirmiş, görmüş olun. benim penceremden de olaya bakın ayol!

    burada ''sony bitmedi, küçülerek büyüyor, büyüyerek küçülüyor, büyüdükçe titreme geliyor'' falan diyenleri bilemem. yok hissesi artmış, yok şirket kar üstüne kar etmiş, yok şirket japon imparatorluğunu kurmuş. bana ne olm? ben asya'yı 1,5 senedir geziyorum, burada bile sony kalmamış doğru düzgün. ben kullanıcı olarak sony ürünlerini göremiyorum. şirketin hissesi artmış, arşa çıkmış vik vik vik, bana ne? ben kullanıcı olarak artık sony'yi gözümde eski yerine oturtamıyorum. playstation olmasa unutacağız. ki konsol devri de kapanıyor yakında.
  • asla batmayacak japon şirketi.

    bilgi içerikli entry olduğu için bundan sonrasını okumayabilirsiniz...

    masaru ibuka, ikinci dünya savaşından mağlubiyetle ayrılan, yıkılmış, dağılmış japonya imparatorluğu ordusunda görev yaban bir subaydı. savaş bittikten sonra tokyo'da radyo tamirciliği işini yapa bir dükkana sahipti. bu sıralarda akio morita kendisine katıldı ve birlikte sony'in temellerinin atıldığı öncü şirketi kurdular. bu şirket aynı zamanda japonya'da ilk japon tape cihazını yapan şirketti.

    1950'li yıllara geldiğimizde bu japon abimiz hızla gelişen teknolojiyi gözlemlemek ve kendi şirketine uyarlamak adına abd'ye seyahat eder. amerika'daki gezisi esnasında radyoların büyüklüğü gözlerine çarpar. büyüklüğün sebebi de transistördür. inceleme esnasında bunu cebe sığabilecek veya ele gelebilecek küçüklükte yapılabileceğini söylediğinde amerikalı arkadaşlar bu japon abimizle dalga geçerler... ibuka hırs ve azimle ülkesine döner.

    ordu ile ilişkisi sebebiyle devlet ile de ilişkileri var olan ibuka, araya yetkili abileri koyar. kendisinin değil, japonya'nın gururunun kurtarılması gerektiğini söyleyen devlet büyükleri ibuka'ya maddi yardım yaparlar. ibuka bu yardımı akıllıca kullanır ve düşlediği cihazı gerçekleştirir. ilerleyen dönemlerde sony çok kez devlet yardımı alır. devlet ihalelerine tek başına girer, kazanır. kazandığı parayı ar-ge'ye harcar. ar-ge'nin getirdiği ürünleri piyasaya sürer. satttığını satar, kar eder. satamadıklarından oluşan zararları da japon hükümetinin yardımları ve ihaleleri sayesinde sübvanse eder.

    sony yoğun ar-ge faaliyetleri, bu faaliyetlere bağı idari giderler ile dönemin en büyük 2 rakibinin (apple ve samsung) darbeleriyle zarar açıklamasının ardından 2011'de tarihin en büyük depremlerinden birine ve yine tarihin en büyük tsunami felaketlerinden birine kurban gitmiştir. (bkz: 11 mart 2011 japonya depremi) tedarikçileri, lojistik sistemi, personelleri ciddi zarara uğrayan sony elindeki 4k teknolojisini beklenenden önce piyasaya sunmak zorunda kalmış ve yine devlet ihalelerine göz kırpmıştır.

    kısacası sony'in batması = japonya'nın batması demektir.

    sony'siz, toyota'sız, honda'sız bir japonya düşünülemez.
  • türkiye'deki yaygın kanının aksine "çoook kaliteli" ürün dönemi 90'larda kalmış şirket. daha doğrusu öyle olabilir ama.. işte aması var:

    bugünün dinamikleri "çoook kaliteli" ürün aramıyor teknoloji piyasasında. 5 sene sonra çöpe atılacak kadar kullanışsız olacak bir alet değil kimsenin derdi. eskidendi o.

    çoook kaliteli değil, ama çooook teknolojik cihazı optimum erişim koşullarıyla piyasaya sürenler malı götürüyor (bkz: samsung) elin korelisi, yarım santim kalınlığındaki, tüy gibi hafif, 3d falan özellikli 55 ekran lcd'sini 6000 liraya satarken sen 42 ekran eşek ölüsü gibi ağır televizyonu aynı paraya satamazsın sony amca. olmaz. istediğin kadar kaliteli olsun o 42 ekran, 5 yıl sonra zaten kimse yüzüne bakmayacak.

    blueray teknolojisine sen öncülük etmişsin, sen gmtürmüşsün, sattığın blueray player ancak üniversite mezunu diskleri okuyabiliyor. yapma sony amca, bu devirde artık telif değil milletin peşinden koştuğu, sen korsan blueray disk çalmayan player yapıyorsun, elin korelisinin player'ı üstüne inek oturtsak sütaş reklamı oynatıyor televizyonda. müzik işine girdin, telif telif diye anamızı sikiyorsun ama artık korsanla mücadelenin yolu oynatmayan player'lar değil. o yüzden ikide bir kırılıyor playstation'ın. çözümünü de buldun üstelik, bulmadın da değil, psn üzerinden sen release et oyunları uygun fiyata, sürümden kazan, bak korsan morsan da kalıyor mu ortalıkta. ama o işe eğilmek yerine başka şeylere kafa yoruyorsun.

    mesela fotoğraf, kamera, hi-fi sistemleri üzerine git sony amca. çoktan kaçırdın diğer taraflarda treni, bari buralarda hazır teknoloji ağır ilerliyorken köşeleri tutma fırsatını kaçırma.
  • evde bir tane sony trinitron televizyon var 90'lardan kalma. geçenlerde alete öyle bir bakasım geldi nerede yapıldığını falan merak ettim, herhalde malezya falandır diye. bir baktım "made in england" yazıyor lan! oha dedim sony, sen iş gücü maliyetini siklemeden ingiltere'de televizyon yaptırtmış bir şirketmişsin, helal kanka dedim. böyle ingiltere'de yapıldığını bildiğim bir de eski bir marshall amfi görmüştüm, hayvan gibi aletti, lambalı falan, sonradan bir konserde tekmeleyip siktiler amfiyi.
  • 2009 yılında klavye tamiri için verdiğimde yetkili teknik servisi vaio laptop'ıma gerekmediği halde "sıfırdan windows kurduk 60 euro kurulum ücreti alacağız" demişti. "ben öyle bir şey istemedim, kaldırın o zaman!" deyince bilgisayarımı hiç değişmemiş halde teslim etmişlerdi.
  • kendimi bildim bileli ürün kalitesiyle alanındaki diğer tüm markaları sollayan firma.
    14 sene önce aldığım fotoğraf makinesinde ilk göz ağrımdır kendileri.
    biraz gelişim gösterdiğimi düşünüp sınıf atlamaya karar verdiğimde, (bkz: a37) ile tanıştım, bir kaç sene kadar kullanıp ağırlık ve hız dolayısıyla (bkz: a6000) e geçiş yaptım. a6000 ile maceram 3 yıl kadar sürdü.(bkz: fullframe) olmayışı haricinde aslında çok da bir eksiği yoktu gözümde bana göre kusursuzdu diyebilirim hatta, her işimi hallettiğim mucize karelere imza attırdığını kanıtlayan minik dostumdu. taa ki (bkz: sony a7ii) ile tanışıncaya dek.
    yaklaşık 2 senedir de bu sevimli canavar ile harikalar yaratmaya en azından hem kendimi hem de aldığım işlerde dostlarımı büyülemeye çalışıyorum.
    gerek ağırlık gerek hız gerek 5 yönlü steadyshot manyaklığı, gerek titreşim engelleyicisi gerek karanlıktaki iso performansı ile beni benden alan bu canavar ultra efsane hızda otofokusu ile de coşuyor coşturuyor. aynasızlar içinde işimi görmeye ve beni tatmin etmeye en yakın en harika en bütçe dostu cihaz diyebilirim.

    dönelim sony’e, adamlar bırak fotoğraf makinesini her ne üretse kalite kokuyor ve malzeme kalitesiyle de tasarımıyla da fiyatını hakediyor görüşündeyim.

    ciao sonysever dostlar.
  • zamanında nintendo'nun yeni konsolu (nintendo 64) için cd-rom üretirler. -ki zaten philips'le birlikte cd-rom'un mucidi de diyebiliriz sony için- sonra birden bire nintendo muhtemelen sony ile yaşanan bir anlaşmazlığın neticesinde yan çizer: "şimdilik cd'ye gerek yok" der, kartuşla devam kararı alır. böylelikle ürettiği cd-rom'lar da sony'nin elinde patlar.

    sony yöneticileri elde patlayan cd-rom'ları değerlendirmek için yeni bir oyun konsolu projesine başlarlar. kısa bir süre sonra piyasaya sürdükleri satış rekoru kıran oyun konsolunun birinci ve ikinci versiyonlarıyla 2 nesil boyunca nintendo'ya hiç tatmadığı biçimde ağır hezimet yaşatıp, bir süredir işleri iyi gitmeyen sega'yı da batırırlar.

    bugünlerde zarar üstüne zarar açıklıyor, bazı sektörlerden çekilmeyi düşünüyor ama eskiden tersi pisti yani...
  • apple gibi bir son bölüm canavarının olduğu oyunda, sonradan çıkan street fighther'da ki bütün ekranı aduketle kaplayan baldrog olsan ne olur abi.. adamlar önüne geleni yutup öğütüyo, insanlar apple ürünlerini saplantı haline getirmiş durumda haklı olarak.. şu an öyle bir durumdalar ki araba krikosu üreteceğini açıklayıp üstüne elma koysalar dünyanın her yerinde sabah ezanıyla birlikte herkes kuyruğa girecek durumda.. tv işine de giriyorlarmış.. nasıl satar bu adamların tv tasarımı bir düşün.. valla işleri çok zor.. hele ki en büyük zarar ettiği açıklanan tv departmanından sonra yakın zamanda apple ın tv işine gireceği düşünülürse.. piiiiuuuff.. onakomabanako hesaaabı.. batarsa ceosuna sımsıkı sarılıp ağlarım lan.. bu adamlar discman yaptı olum discman.. yazının icadı, sanayi devrimi sonra discman öyle sölim.. 90 üstü doğumlu olup sony ye artizlik yapanın götünü keserim amk..
hesabın var mı? giriş yap