• "...çünkü yalnızca erkek değildi kadını ezen. kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyordu..."

    (bkz: jostein gaarder)
  • felsefeye merakınız varsa,okumaya yeni başlayan öğrenci gibi * kitapları niyetine okumaya başlayabilirsiniz.
    zevklidir ve felsefeye girişin de girişi olarak düşünebilirsiniz ya da giriş olarak düşünmeyin o kadar ciddi görmeyin sadece okuyun.
  • ruhun su buharından bile
    daha "boş" bir şey olduğuna inanılır. oysa gerçek
    bunun tam tersidir. ruh, buzdan bile daha
    yoğundur.
    - bunu hiç düşünmemiştim.
    - o halde sana bir öykü anlatayım. bir zamanlar
    meleklere inanmayan bir adam varmış. bir gün
    ormanda ağaç keserken yanına bir melek gelivermiş.
    - sonra?
    - bir süre beraber yürümüşler. sonunda adam
    meleğe dönüp: "pekâlâ. meleklerin varolduğunu
    kabul ediyorum. ama siz bizim gibi gerçek
    değilsiniz," der. melek, "bununla ne demek
    istiyorsun?" diye sorar. adam cevap verir: "biraz
    önce bir kayaya geldiğimizde ben kayanın yanından
    dolaşmak zorunda kaldım. sense kayanın içinden
    geçtin, gittin. yolu kütükler kapatmış. ben
    kütüklerin üzerinden tirmanıp aşmak zorunda
    kaldım. sense kütük yığınının içinden geçip gittin"
    melek bu cevaba şaşırır ve: "nasıl böyle dersin?"
    der. "demin bir bataklıktan geçerken ikimiz de sisin
    içinden yürüyüp geçtik. çünkü her ikimiz de sisten
    daha yoğunuz."
    - gerçekten de öyle...
    - işte biz de böyleyiz sofi. ruhlar çelik
    kapılardan geçebilirler. ruhtan oluşan bir şeyi ne
    tanklar ne de bombardıman uçakları tahrip edebilir.
  • 16 yaşındaydım, sofi de 16 yaşındaydı. o anlıyorsa ben neden anlamayayım ki dedim.
    aklımı karıştıran, aklıma yön veren, beni hastalıklı toplumlar ve gruplardan sağlıklı bir şekilde koruyan okumalarımın başlangıcıydı. beni iyileştiren metinlerin ilkiydi. hem din kisvesinin altından felsefe ve psikoloji derslerimize girip bizi manipüle etmeye çalışan hocalarımdan hem de gelenekleriyle iktidar rolünü pekiştiren toplumun gazabından koruyacak olan düşüncelerimin itkisiydi. yazarı, j. gaarder tam olarak bunu mu hedeflemişti bilemiyorum. kendisi de bir felsefe öğretmeni. bu kitap, yazarı için bir öğretme tekniği miydi... bilemiyorum. lise yıllarımdı, evin damında göl manzarasını izliyordum, tepemde güneş vardı. "kimim ben" diye sordu, her şeyin tonu değişti. hissettim, fakat ne olduğunu anlayamadım. yıllar süren "ben, bir başkası olmaz mıydı" sorusu aklımı çok kurcaladı. idea ve meta arasında iki uçtan gerilen ipin ortasından bağlanmış gibiydim. hayat, anlam değiştirdi. o tarihle bu tarih arasına sıkıştırdığım okumalar arasında camus'ye denk gelmem itibarıyla anladım o gün tepemdeki güneş'in hayatın ta kendisi olduğunu. mükemmel basitliğe ulaşmak -belki de başa dönmek için- çok karmaşık yollardan geçmek gerekebilirmiş. "ben bir başkası olamaz mıydı" sorusunu doğrudan kelimelerle sorabilecek kadar kurgu kuramıyordum kelimeler arasında. ama sormak istediğim sorunun bu olduğuna emindim. sadece bir çocuk aklıyla aynaya bakıp "bu, neden benim?" diye sorabilmiştim hiç durmadan. sonra bir gün şiirini yazdım bu sorunun yarattığı huzursuzluğun. bu soru hiç peşime bırakmadı örneğin. sonra fark ettim ki bu soru, varlığımın ilanı, hayatta olduğumun nişanı ve aklımın çalıştığının habercisi.

    edit: ekleme.

    aşağıda, ((bkz: #122722313)) “16 ya da 18 yaşında olmasa okunamayacakmış sanki” gibi bir eleştiri var.
    tamamen doğru ve haklı bir eleştiridir. herhangi bir yaşta, herhangi bir zamanda okunması gayet makul ve değerlidir. benim yularıdaki yorumum dahil, şu yaşta okudum bu zamanda bitirdim gibi bir söylemler yüzünden okumaya geç kalmış hissiyatı edinmemenizi incelikle rica ederim.
  • felsefeye yumuşak bir giriş yapmak için çok uygun bir kitap.okuması kolay, terimsellikten uzak.maalesef kitabı çok geç okudum.beyaz tavşanın tüylerinin dibinde sayılmasam da ortalardayım.üstlere tırmanmak için farkındalığım arttı. her çocuğa lise çağında okutulması gereken bir kitap.farkı düşünme biçimini ve dünyayı sorgulamayı öğretiyor.okumayı sevenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
  • felsefeyle ilgilenen ancak ağır kitapları okumakta zorluk çekenlere tavsiye ettiğim,felsefe tarihini hikayelestirerek anlatan bir kitap.
  • (bkz: doldur sofi)
  • "insan şu ya da bunun "kölesi" olabilir. hatta insan kendi bencilliğinin bile kölesi olabilir. " -sayfa 382
  • lise 1 de okuduğum ve çok keyif aldığım bir kitap. lisede zorunlu okutulması gereken kitaplar olmalı ve bu da listeye alınmalı.
  • bir dönem menzil cemaati mensuplarının evlerinde ve işyerlerinde görülmüş olan kitaptır.

    menzilciler birbirine sofi diye seslendiğinden kitabın da kendi tarikatlarıyla ilgili bir eser olduğunu sanmışlar. açıp içini okumadıkları için de duruma uyanamamışlar.
hesabın var mı? giriş yap