• tıp sektörünün ve fırsatçıların en fazla para kazandığı hastalık türü.
  • bela. psikoloji bozan, kısır döngülere sokan. yedikçe şişmanlar, şişmanladıkça giyicek kıyafet bulamaz, bulsa da yakıştıramaz, ne çıkcam yaa sokağa bu halle der, o üzüntüyle yemeye devam eder ve ettikçe şişmanlarsınız.. buyrun çıkın içinden..
    10 adım ötede birileri gülüşse, ''he işte bana gülüyolar!'' diye alakasız durumları üstünüze alınabilirsiniz, daha da fenası bazen de gerçekten size gülüyolardır zaten..
    bi de bunla barışmak diye bişey var ya, o nası ütopik bişeydir yahu? o aynaları doldurup taşıran bünyeyle nası barışır insan ayol, bak bak bitmiyosun yani..
  • uzun süre şişmandım, sonra zayıfladım, sonra gene ucundan yaklaştım, şimdilerde fena değilim tam olmasa da.

    hayatımın ruhsal açıdan en güçsüz dönemlerini şişman olarak geçirdiğimden olsa gerek, bariz bir nefretim var şişmanlığa, yalan değil. bu mevzuda kompleks sahibi olduğumun da farkındayım, ama iyi kötü idare ediyorum.

    hayatım boyunca şişmanlara/aynaya baktığımda aklımdan şu soru geçti, "insanlar şişmanlardan neden nefret ediyor?". bunun bir çok cevabı vardır muhakkak, kendimden örnek verdiğim kompleks ve nefret mevzusunun yarattığı döngü mesela gayet yerinde. ama asıl olay o değil bence, temel mevzu şişmanlığın sembolize ettiği "irade zayıflığı" durumu. çünkü iş özünde buna bakıyor, eğer bir tür hastalığımız yoksa, ki gayet istisnai durumlarda oluyor bu, olay sadece ağzını tutamamaktan ibaret, öyle yani. evet ben de biliyorum çok daha fazlasını yapmak gerekiyor ama işin özünde yatan durum "çok yemek", dolayısıyla açgözlülük. "kendiyle barışık neşeli şişman" mevzusunda konu kişisi "yaşasın bıngıl bıngıl geziyorum heyo" demiyor, yemek yemeyi sevdiğini kendine itiraf ediyor ve bu yolu "seçiyor", şişman olmaya da "eyvallah" diyor. ama standart bir şişman içinde bulunduğu durumdan hoşnut değildir ama gene de buna bir çözüm getirmekten de kaçınır. evet "su içsen yarıyor" belki ama içinde olmak istemediğin bir vücuda sahipsen sorun vücutta değil sendedir, "şişmanların talihsizliği :(" falan değildir. görüldüğü üzere şişmanlık bariz bir kişilik problemi ortaya koymaktadır, o yüzden bu kadar itici bulunmaktadır. "neşeli şişman" denen insanların çok daha sevimli bulunması da bununla alakalıdır kısmen, çünkü eleman problemini görmüş bunu aşmış, mevzuyu kontrol altına almıştır. "gırtlağını tutamadığı için şişen" değildir, tutmamayı seçmiştir.

    bu aradaki nüansı görülebildiği zaman şişmanlık kişinin algısındaki negatif imajını da, kendine duyduğu nefreti de belirgin oranda azaltacaktır. kilo bahane, kendine saygı şahane.
  • tam su anda gecen gun pisirdigim yemekten kalan 5 adet kuskonmaz ve 2 adet mantari yemeyi pizza ismarlamaya secmemin nedeni eski dostum.

    sismanlik insanin hareketini kisitlar, kendine guvenini azaltir, kiyafet universe'unu kucultur, illettir. kusura bakmayin, lise 2'den itibaren doktora birinci sinifin sonuna kadar duzenli bicimde kilo almis, sonra da o 18 (sonra 22. evet oha bence de) kilonun hepsini vermis biri olarak kendimin sisman olmasi fikrinden nefret ediyorum evet. ha zannedilmesin ki ot cop yiyerek sacmasapan sok diyetlerden medet umuyorum. yemek yemeyi hala cok seven biriyim, simdi onume koy domino's'un cift katli pizzasini, kilo almayacagimi bilsem hepsini yiyebilecek kapasiteye sahip bir insanim.

    ama niye yapiyim, niye vucudumu o pizzayi hazmetmesi icin zorlayayim? neden butun sistemlerimi ugrastirayim? onun yerine bana enerji verecek, vucudumu mutlu edecek seyleri yemeyi tercih ediyorum. sanirim vucudunuzu benliginizden ayirdiginiz anda; ona korunmasi, dikkat edilmesi, ozen gosterilmesi gereken bir canliymis gibi yaklastiginizda sorunu cozmus oluyorsunuz. sismanligin zamanla saplantiya donusmemesi icin boyle dusunmek yararli olabilir.
  • göbeğini sallaya sallaya yürüme özgürlüğü.
  • şişmanlık kot pantolon giydikten sonra çorabını giyememektir.. kasıyo haliyle eğilemiyorsun.
    şişmanlık açken bile çevredekilerin 'daha nerene yiyeceksin?' sorularına maruz kalmakdır.
    şişmanlık içe kapanmak lakin dışa fazla açılmaktır.
    şişmanlık herkesin giydiği şeyleri giyememek, fakat herkesin yiyemediği kadar yemek yemektir..
    şişmanlık sanattır. herkes gibi düz değilsindir, önden arkadan yandan çıkıntıların vardır.
    kendine göre bir çevren çapın vardır,
    ebatlar farklıdır kendi çapında dönebilir, yuvarlanabilirsin.
  • iradesizlik belirtir.
  • 21. yüzyılda özgüven yitirici şeyler listesine baştan giren durum. kapitalist ekonomi, bizden istedikleri tek tip insanlar ayağına girmeden şunu söylemek istiyorum; şişmanlık toplumdaki konumunuzu etkileyen, sizi kendinizle olan barışınızı istemeyen, mutluluğa giden yolda aşılması gereken bir hastalık. ciddiye alınıp; ev tipi diyetler yerine doktor, uzman diyetisyenler, egzersiz uzmanları ve psikologlarla üstüne gidilmeli. hastalıkla mücadelede profesyonel ayağı oluşturan doktor-diyetisyen-psikolog-egzersiz uzmanları ne yazık ki hastalığı yenmek için yeterli değidir. profesyonel ayak kişinin kendisinin ve ailesinin/sosyal çevresinin katılımıyla muhakkak desteklenmelidir. bu destek olmadığı sürece iyi doktor, iyi diyetisyen, iyi egzersiz programı pek bir anlam ifade etmemektedir. ayrıca şişmanlık sonrasında nüksü çok sık olduğu için ömür boyu mücadele gerektirir.

    şimdiye kadar söylediklerimle şişmanlığın aşılmaz olduğunu düşünebilirsiniz. eğer şişimansanız bu kadar parametrenin bir araya gelmesinin imkansız olduğunu düşünüp başlamadan vazgeçebilirsiniz. çünkü biliyorum ki şişmanların duymaktan en çok mutlu olduğu şey zayıflamanın aslında kolaylığı ve 2 ayda 30 kilo verdi hikayeleridir. ama bunlar sizlerin motivasyonunu düşük tuttuğu için şişmanlığın tedavisinde yarar sağlamak yerine size zarar vermektedir. şişman kişinin tedavisi zor bir hastalığa yakalandığını bilmesi, bu işin uzun sürebileceğinin farkında olması gerekmektedir. lütfen söylediklerimi bu yönde değerlendirin.

    zayıflamak istediğiniz ilk anda alacağınız karar, bu kararı ailenize açıklamanız, ertesi gün alacağınız profesyonel destek ve sürdüreceğiniz inanç ile en geç 1 yılda her şeyin çok değişmiş olacağını siz de göreceksiniz. eğer sözlerimin bir tesiri olmuşsa şu anda zayıflamaya karar verdiyseniz bunu en yakınlarınıza söyleyin. yarın ise bir aile hekimine veya dahiliye uzmanına (mümkünse endokrinoloğa) danışınız. eğer altta herhangi bir sebep yoksa zaten bir diyetisyene yönlendirilirsiniz. orda diyetiniz, egzersiniz ve hedefleriniz belirlenir. bu programa başladıktan sonra işin çoğu hal olmuştur. biraz sabırla çok güzel sonuçlar aldığınızı göreceksiniz. sonuçları gördükten sonra mesela 5 kilo verdikten sonra her şey çorap söküğü gibi kendiliğinden güzelce gelişecektir. geçmiş olsun kardeşim!
  • diyetisyenlerden uzak durularak çözülmesi gereken problem. ayrıca yemek alışkanlıklarınızda bir değişiklik olmadığı halde kilo almışssanız bilin ki mutlaka insülin ya da hormon metabolizması ile ilgili bir sorundan kaynaklanıyordur.

    (bkz: kendimden biliyorum)
  • zor zanaattır, herkesin üzerinde taşıyamayacağı bir yüktür :) yağlarınız taştıkça taşar, hiçbir kalıba sığamazsınız. yolda yürürken bakışlar size yönelir, kimisi yiyecekmiş gibi bakar (allah bildiği gibi yapsın) kimisi yüzünü çevirir kimisi de hiç şişman görmemiş gibi sizi inceler ve güler. bunlar yine bir şey değil, resminizi gördüğünüzde kendinize bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yaptığınız bu işkenceye sebep olanlara kızarsınız. yağ her şeyinizi örter ve dışarıdan sizi balon gibi gösterir...

    unutmayın; şişmanlık sadece çok yiyip içmekten değil, genetik faktörlerden, psikolojik durumdan ve hareketsizlikten de kaynaklanabilir. hiç kimse şişman olmayı yeğlemez, yapacağınız ufak bir değişiklik bile sizi daha sağlıklı ve daha fit yapabilir. buradan şişman kaderdaşlarıma sesleneyim; lütfen kendinizle barışık olun ve kendinizi kilo vermek için de şartlandırmayın. sizi beğenmeyen beğenmesin, kendiniz olun, asla şuna buna özenmeyin ve benzemeye çalışmayın. bu uğurda kendi sağlığınızdan olmayın...
hesabın var mı? giriş yap