• %90'ını hâlâ muammadır.
    nasıl çalıştığı konusunda bilinenler sadece %10 kadardır.
    bu yüzden ms gibi hastalıkların teşhisi zor konuluyor, sinir sistemine etki eden şeylerin neler olduğu, nasıl etki ettiği veya zarar verdiği net olarak bilinmiyor.

    en önemlisi de, zararı olmadığı sanılan, doğal uyuşturucular. bunlar gerek, ottur günahı yoktur, gerek "doğal, zaten amerika yerlileri yüzyıllardır bunu kullanıyor" deseler de, söz konusu olan %90'ı bilinmeyen bir sistem olduğu için, zararın nerede ve nasıl olduğunun net olarak bilinmemesi, onu zararsız kılmaz.
    zaten, otun bilinen zararları* var. ama görmek isteyen tabi ki görmeyecek.
  • yeterince gelişmiş bir sinir sistemi, kas ve iskelet sistemine ihtiyaç duymaz. (bkz: evrim)
  • çabuk bozulmaya meyilli bir sistem türü...
  • disaridan alinan etkilerin (bkz: impulse)lar vasitasiyla beyine iletildigi sisteme verilen ad. hizli bir akis icin insandaki sinir sistemi axon gibi gelismis mekanizmalara sahiptir. ornegin (bkz: dinazor)larin sinir sisteminde axon olmadigi icin iletim epey yavastir.
  • tek hücreli canlılardan çok hücreli canlılara geçişten sonra ilkel hücreler, birbirleri arasında su aracılıyla ietişim kuruyorlarmış. daha sonra organizmalar büyüyünce bu haberleşme etkisiz kalmaya başlamış. dolayısıyla evrim de buna çare olarak her hücreyle ayrı haberleşeceği bir sistem geliştirmiş ve bu da ilkel sinir sistemimizi oluşturuyor.

    peşin not: evrim sistem geliştirmiş derken tabii ki de hedef belirleyip yapmış demiyorum. zaten böyle bir bilinç de söz konusu değil. tamamen mutasyonlarla ve yararlı olanın hayatta kalmasıyla alakalı bir sistem. yani bilinçli olarak evrim "aa hadi şu hücrelere ayrı ayrı sinyal gönderecek sistem yapalım" demiyor.
  • sinir sistemi, endokrin sistem ile birlikte vücudun kontrolünü sağlayan hayran olunan işleyişe sahip bir sistemdir.
    bizler sinir sistemi sayesinde bellek, düşünme ve zekaya sahip canlılarız.
    sinir sistemi, değişik duyu organlarından binlerce bilgiyi alıp işler ve bunları vücudun cevabını oluşturacak şekilde entegre eder. açıklamak gerekirse; duyu organlarındaki reseptörler ile alınan uyartılar sinir hücreleri ile merkezi sinir sistemine taşınır, taşınan uyarılar işlenir, yorumlanır ve sinir sisteminin verdiği emirler doğrultusunda salgı bezleri veya kaslar harekete geçer.
    sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ve periferik sinir sistemi olarak ikiye ayrılmaktadır.
    merkezi sinir sistemi; beyin, beyincik ve medulla spinalisten oluşur. merkezi sinir sistemi ise somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi olarak ikiye ayrılmaktadır. somatik sinir sistemi çizgili kas ve istekli yapılan hareketleri kontrol eder. otonom sinir sistemi ise nöron zincirlerinden oluşmaktadır.
    periferik sinir sistemini ise merkezi sinir sistemi dışında kalan nöronlar ve sinir uzantıları oluşturmaktadır.
    edit: düzeltme
  • balıklarda bulunmaz. balığı canlı canlı dilimleseniz da, diri diri yaksanız da acı hissetmez. memeliler gibi karmaşık organizmalarda daha gelişmiş sinir sistemi bulunur.
  • (bkz: ağır metal) sinir sisteminin üzerinde olumsuz etkisi vardır.

    toksik ağır metaller hassas merkezi sinir sistemine ve beyine sızma kapasitesine sahiptir.
    ağır metal birikintileri vücutta nerede olduklarına bakılmaksızın zarar verirken, beyin özellikle savunmasızdır.
    elektriksel sinir uyarıları beynimizdeki nöronlardan (sinir hücreleri) sürekli olarak geçiyor; beyin hücrelerimiz birbirleriyle iletişim kurar ve beynin kontrol ettiği bedensel süreçleri yönetir.
    sağlıklı beyinlerde bu sistem sorunsuz ve verimli çalışır. bununla birlikte, nöronlar cıva veya diğer ağır metallerle doygun beyin dokusu ile çevrili ise, bu elektriksel kısa devre ile sonuçlanır.
    ağır metaller beynimizin elektriksel aktivitesini ve sinir impulslarımızın devamlılığını bozar.
    örneğin, bir insan beyinde çok fazla cıva varsa, bir nörondan geçen elektriğin yükselmesi amaçlanan hedefine ulaşamıyor (mesajlar bitişik nörona iletilemiyor) - bunun yerine cıva birikintisine çarpıyor!
    bu, karışıklık, aşırı zaman aşımı, oryantasyon bozukluğu, vb. dahil olmak üzere depresyon ve bilişsel bozulma gibi şeyleri görmeye başladığımız zamandır.
    başka bir sorun, sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi sinir uyarılarında yer alan mineraller ve ağır metaller arasındaki etkileşimdir. bu mineraller ağır metalleri okside etme kabiliyetine sahiptir ve kelimenin tam anlamıyla paslanmalarına neden olur (beyninizdeki ağır metallere benzer!) bu, beynin diğer bölgelerine yayılarak daha fazla elektriksel darbenin ağır metal oksidasyonuyla temas etmesine, daha fazla kısa devre olmasına ve daha fazla endişe, depresyon, hafıza kaybı, duygusal kargaşaya katkıda bulunan kısır bir döngüyü sürdürmesine izin verebilir.
    örneğin migren, ruh hali değişimleri (yani aşırı yüksek ve alçak tepkiler), duygusal olarak aşırı duyarlılık, birden fazla kimyasal duyarlılığa sahip olduğumuz alerjiler, vb. ek olarak, nörotransmiterlerimiz (sinir hücreleri tarafından salınan kimyasal maddeler), serotonin veya dopamin gibi önemli nörokimyasal tedariğimizi azaltarak (yine, endişe ve depresyon gibi şeylere katkıda bulunur) büyük bir darbe alır.
  • görsel
    üç bölüme ayrılır;

    1. merkezi sinir sistemi
    2. periferik sinir sistemi
    3. otonom sinir sistemi

    edit: görsel eklendi
  • her çığlık atmak istediğinizde yutkunmaya mahkum olduğunuz sürece, bozulmaya mahkum sistemdir.

    kuş olup uçabilsem keşke. huzur gelse hayatıma.

    bu yaşadıklarım kaderse, isyanım var!! yeter!!!!

    kimseyi üzmeden, tekrar mutlu olmanın yolu yok mu?
hesabın var mı? giriş yap