• bir charlotte bronte romanı.. belki de profesör gibi türkçe'ye yeniden çevrilmemiş olduğundan, hakettiği değeri bulamamış ve unutulmuş bir yapıt. önsözünde değil, ilk kısmında şu sözlerle başlamıştır hikayesine charlotte bronte,
    "eğer okuyucu, başlangıçta bakıp da romantik bir aşk macerası okuyacağını zannederse hayatının en büyük hatasını işlemiş olur.. his, şiir ve hayalden hoşlanır mısınız? hareket, ihtiras ve melodram mı bekliyorsunuz? o halde ümitlerinizi biraz azaltmaya bakın. burada hakiki, buz gibi soğuk, taş gibi sert, bir macerayla karşılaşacaksınız... bu öyle birşey ki, hani şu yapılacak bir sürü işi olanların lanet okudukları pazartesi sabahları vardır ya, işte onlar kadar aşktan uzak.."

    böyle başlar shirley; daha ilk sayfalarda, kendinizi papazların olduğu bir akşam yemeğinde bulursunuz. yüzlerce kere yorumlanmış jane eyre karakterine hayranken, shirley'i tanıdıkça iki karakteri de bir yana bırakıp, charlotte bronte'ye olan hayranlığınızı daha da büyütürsünüz. unutulan sahafların birinde, türkiye yayınevi'nin o tanıdık ciltli kitaplarından birine daha rastladığınız için şanslı hissedersiniz kendinizi..
  • sahaflarda arayıp bulmak istediğim charlotte bronte romanı..

    roman 1849 yılında yazılmıştır. aynı senelerde charlotte, tüberküloz nedeni ile iki kız kardeşini de kaybetmiştir..romanın kahramanı caroline helstone bir nevi charlotte' un kız kardeşi anne'ye benzemektedir, belki de sırf bu yüzden acıklı bir karakter çizmektedir okuyucuya..shirley, yorkshire' de geçmektedir bir diğer yandan da.
    karamsar bir ingiltere manzarası bürümektedir arka planı..

    okumak istediğim yegane klasiklerdendir.

    ve tabii ki bulamadığım için üzüldüklerimdendir..
  • 1968 baskısını sahaflardan aldıktan yıllar sonra okumaya başladığım muazzam güzel
    charlotte bronte romanı..

    elimdeki kitap hatta şudur:

    http://okumaninsonunayolculuk.com/…ak/2011/-002.jpg

    severek okuyorum ..
  • regina king'in ilk siyahi kadın kongre üyesi shirley chisholm'a hayat vereceği (king, aynı zamanda filmin yapımcıları arasında) biyografik proje. filmi yazan ve yöneten ise john ridley olacak.

    --- spoiler ---

    regina king is set to star in and produce “shirley,” the feature film biopic about shirley chisholm, america’s first black congresswoman.

    the film, produced by participant, will be written and directed by oscar-winning filmmaker john ridley, with production expected to begin later this year. the story tracks chisholm’s 1972 presidential campaign, a groundbreaking historical moment, giving what’s described as “an intimate, behind-the-scenes portrait of one of the most ground-breaking political leaders of our time.”

    “shirley chisholm’s fearless determination has been an inspiration to so many of us, and with this film we hope to inspire many generations to come,” king said in a statement. “to collaborate once again with my friend and mentor, john ridley, and the team at participant, makes this decade-long journey even sweeter.”

    --- spoiler ---
  • (bkz: garbage)
  • zaman zaman duvara aynaya konuşan, hayal kurmaktan bikmayan, hayallerini gerçekleştirmek için cabalamaktan hiç vazgeçmeyen, kendini zaman zaman yalnız hisseden kadınların; yani tüm kadınların kendinden illa ki bir şey bulacağı nefis bir oyun. harikasın sumru yavrucuk !

    --------spoiler------------
    şarap içmek ne güzeldir;
    güneşle öpüşmek gibi...
    --------spoiler------------
    klitoris..
    ben klitorisi ogrendigimde 30 yaşındaydım. ne güzeldir klitoris.. adı bile güzel.. tropikal bir meyve gibi.. zeus'un yengesi gibi..
    kocama sordum,
    "joe; klitoris ne biliyor musun"..
    "tabiki biliyorum shirley; kadın araba modeli o"
    ---------spoiler------------
  • izlerken hiç bitmesin istediğim şahane oyun. sumru yavrucuk'un diğer oyunları gibi.
  • sumru yavrucuk'un tek kişilik oyunu. oyunun başında başka bir kız çıkıp elinde gitarı ile şarkı söylemeye başlayınca yanlış oyuna girdik hissiyatına kapıldık. vokaldeki selmin artemiz'in billur gibi bir sesi var, çok tatlı tatlı söyledi. kalbim ege'de kaldı şarkısını çıktıktan sonra bile söylemeye devam ettik.

    oyun müthiş değil, vasat da değil. iyi skalasında ortalarda bir yerlerde.

    iki çocuğunu büyütmüş ve kocası ile baş başa kalmış bir kadının monoton hayat hikayesi ile başlıyor ve kadının kendini bulması ile devam ediyor. gülseniz de yer yer komedi diyemezsiniz. 50lerindeki bir kadının kadınlığını yeniden hissetmesi ve hayata yeniden tutunmasını anlatıyor oyun. her kadının buna ihtiyacı var. kadınlık önemli. kliotrisin keşfi de deyip sözlerime son veriyorum.
  • sumru yavrucuk'un yönetip oynadığı, şahsımın da kadıköy tiyatro festivali bünyesinde açıkhavada izleyebildiği oyundur.

    sumru hanım'ın da, müzisyen arkadaşının da performansları çok iyiydi. sezonda mutlaka izlenmesi gereken oyunlardan.
hesabın var mı? giriş yap