• bu film gwyneth paltrow ve winona ryder'ın arasını bozan film olarak da anılır. bir dönem pek bir sıkı fıkı olan iki aktris, birlikte gülmüşler, birlikte ağlamışlar, törenlere kolkola katılmışlar, eğlenmeye birlikte çıkmışlardır. gwyneth paltrow'un winona'nın evinde kaldığı bir dönemde bu filmin de cast arayışları sürmektedir ve ilk olarak bu rol için winona ryder düşünülmüştür; fakat winona'nın evinde senaryoyu bulan gwyneth okuduktan sonra senaryoyu çok beğenmiş ve yönetmeni arayarak bu role talip olduğunu bildirmiştir. bu sayede rolü kapan gwyneth bu rolle oscarı da eve götürmüştür. bu olaydan sonra zaten ikilinin arası bozulmuştur. bir daha konuşmamışlardır.
  • trt'de yayınlandığında yapılan çevirisini de dublajını da çok başarılı bulduğum film*
  • 6000 kadar uyesi olan sinema sanatlari ve bilimleri akademisi'nin oylariyla 1998 en iyi film oscar'ini verdigi basyapit. diger adaylara baktigimizda neden secildigini anlamak guc degil. hafizalarda yer etmemis, sinema sanatina pek de katkisi olmamis bu filmleri hatirlatmak gerekirse: saving private ryan, the thin red line, elizabeth, life is beautiful. her seye karsin, genc sinemacilari desteklemek ve motive etmek adina, ayni senenin en iyi yonetmen odulu saving private ryan'i cektikten sonra kaybolan ve b sinifi direct-to-dvd filmler ceken steven spielberg isimli genc yetenege, en iyi erkek oyuncu odulu ise sonradan rocco siffredi ile porno sektorune donmek zorunda kalan roberto benigni'ye verilmistir. en kadin oyuncu odulune aday isimlerden cate blanchett ise hollywood'da tutunamamis ve "hayatimin sansi" dedigi turkiye'de dizi ve filmlerdeki rolleriyle meshur olmustur.
  • film, dönem avrupasının içinde bulunduğu durumu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır...
    - sokaklara dökülen pislikler, çöpler...
    - vebanın tiyatroları kapanmasına sebep verecek kadar yaygın olması....
    - bir zamanlar lehinde çalışması dahilinde çalışmasına izin verilen tiyatronun kilise tarafından tekrar kapatılmak istenmesi , o dönemki din adamlarının bu yöndeki çağrıları...
    - ayrıca en büyük etkenlerden biri : kadının toplumdaki statüsü...balo sırasında viola ile evlenmek isteyen lord wessexin viola hakkında babasına yönelttiği ; "doğurgan mıdır, uysal mıdır ?" şeklindeki sorular kadının toplumdaki yerini göstermektedir...adete kadının bir mal gibi görüldüğünün ve kadından maksat aslında bir nevi ticaret ilişkisi vurgulanmaktadır...
  • mizah ve trajedya'nın pek başarılı bir biçimde dengelendiği, her seyredişimde ayrı bir keyif aldığım film. bir kere kadroya bakıldığında anlayacağınız odur ki bbc mizah cemaatinin en kaliteli isimleri bu filmi "light-hearted" yapmak için özenle seçilmiştir. dolayısıyla burada shakespeare maymun edilmiş gibi bir tespitte bulunmak marifet değildir, olayın frekansını yakalayamamaktır. filmin kanımca en başarılı yanı da bu anakronistik yaklaşımıdır. kalkıp da romeo and juliet'i elli kez yeniden çekmek kenneth branagh gibi beyefendilere mahsustur. burada o destana paralel giden, sokaktan kapma seyirciyi de shakespeare'i yiyip yutmuş adamı da memnun edecek materyal mevcuttur.

    will, weekly confession diye tabir ettiği mahale vardığında karşımıza çıkan freudyen analizlerden, christopher marlowe ile konuşurken, günümüz bar muhabbetini yaparmışçasına yazdığı oyunun muhteviyatını marlowe'a "well there's this pirate" diye anlatırken haz almayan adam yaladığı mürekkebin tadını tuzunu alamamıştır.

    provada fiennes ben affleck'e mercutio rolünü satmaya çalışırken, affleck kafasındaki tasvire tav olsun diye "a plague o' both your houses!!" diye bağırıp bir de "budur" hareketi çektiğinde altıma sıçmışlığım vardır. oskarı haketmemiştir çünkü oskar amdan götten bir ödüldür.
  • yanlislikla oscar verilen film
  • shakespeare'in duvardan duvara, balkondan koltuklara atlayan bir soytari olarak tasvir edildigi, isminin shakespeare on coke olarak duzeltilmesi gereken film. bill, filmdekinin aksine cok munis ve devinimsiz bir bunyeye sahipti. bunda kokladigi otlarin etkisinin oldugu soylenebilir. piposuna yapilan karbon testinin sonuclari tam da piponun acik arttirmaya acilacagi gun aciklanmistir.
  • muhtemelen hayatımda izlediğim en kötü film.
  • elimde olmayan sebeplerle iki kez izlemek zorunda kaldığım film. anlayın artık.
  • içinde gerçekten çok iyi bir oyuncu barındırmasa*, ve çok çok iyi bir filmmiş gibi övülüp oscar verilmese muhtemelen sözlükte bu kadar eleştirilmeyecek, kıyıda kalmış, vasat bir film olarak görülecek bir yapıttır bu. ancak arka planında bu tür "titre"ler barındırınca insan ister istemez süper şeyler bekliyo, bulamayınca da basıyor eleştiriyi..
hesabın var mı? giriş yap