• 1989 yılında piyasaya sunulan, sezen aksunun ustalık dönemi albümlerinden
    bakalım içinde hangi şarkılar var, albümümüz damar albüm sıfatına mazhar mı?

    aynalar (of of... sürmeneyi boşverin of)
    istanbul hatırası (allah derim bu şarkı esnasında)
    belalım (zülfü-sezen kombinasyonu)
    kış masalı (allahuekber denir bu şarkının yanında)
    beni kategorize etme (kategorizasyon hastalığına tutulanlara armağan olabilir)
    şinanay (ehehe türk popunu uçuran şarkı)
    bırak beni (bırakın yaw bırakın hele rahatlasın arkadaş)
    gamsız (ritmi harika bir şarkı)
    son bakış (ulan allahsız, bu ne bakış dedirten)
    gidiyorum (bir çok sezen hayranı bu şarkıya hayran olarak sezene hayran olmaya başlamıştır)
    zor yıllar (insafsız bir şarkı)

    bu şarkılar aynı anda bir albümde varsa o albüm damardır abicim...
  • sezen aksu'nun en eklektik albumu olsa gerek. zulfu livaneli, bulent ortacgil, yildirim turker, orhan atasoy,humeyra gibilerin yani sira olagan supheliler onno tunc, atilla ozdemiroglu, turhan yukseler'in katkisi var albume. ciktigi zaman, ozellikle de 1989 yazinda sinanay sayesinde patlamisti, ama gidiyorum, istanbul hatirasi, kis masali da asagi kalmaz, ya da o zamanlar dinledigimde oyle dusunmustum.. bir de o yilin sonbaharinda sezen aksu'nun trt'de bu albumden bir kac sarkiyi seslendirdigi ozel bir program vardi, dort gozle beklemistim onu gunlerce.. video klipleri vardi sarkilarin..
    ciktigi 1989 yilinda, tum kasetler 4000 liraya satilirken, bu kasedin ustunde 5000 lira yazardi, terbiyesizce..parasizliktan kasedi alamadigimi, ancak komsu esnafin tekinden odunc aldigim kasedi gunler boyunca delice dinledigimi, ezberledigimi hatirlarim. o yasta ne anlamisim acaba bu ask sarkilarindan vs. den?
  • içinde bir kubbenin altını dolduracak kadar ürperti bulunduran sezen aksu albümüdür*.
  • annemin, babamın elinden tutup "hadi gidip alalım" dediğim ilk kaset. ki ben hala albüm değil, kaset diyorum. o zamanlar henüz modern çarşı yanmamış, babaannem ölmemiş...

    ankara ulus'ta bulunan modern çarşının alt katı unkapanı'nın küçük bir maketi gibiydi. hangi kaseti ararsan bulurdun. plastik poşet, ambalaj da dahil insan hayatını kolaylaştıran ne varsa aklına gelen, hepsi ordaydı. "bana bu kaseti alın" dedim annemlere. tabii bizim ne belalım'ı ne de kış masalı'nı anlayacak yetkinliğimiz var o yaşta. varsa yoksa "ada vapuru yandan çarklı". tek şarkı için iki dolmuş değiştirerek alınan bir şaheser, öyle söyleyeyim.

    o dönem aynı babaannemin saçlarını bigudiyle sarmadan sokağa çıkmadığı, babamın bize çift kaset çalarlı teyp aldığı günler var. kasvetli bir mucize gibiydi şimdi düşününce.

    yıllar sonra annem kenarda duran ne kadar kaset varsa "kullanılmıyo bunlar" diye çöpe attı. gülfer de evlendi, çocuk doğurdu. babaannem de öldü zaten...

    aradan 30 kadar yıl geçtikten sonra o gün okuldan gelip yediğim yemeğe kadar hatırlıyorum bu kaseti dinlerken. aklıma gelen tüm o anılar, bana kendimi sadece tuhaf hissettiriyor.

    sezen aksu söylüyor, söyledi, söylemişti...
  • ağustos 1989... yer karadeniz... yemyeşil dalların arasından görünen deniz ve çook eski bir köy evinde, güç bela edinilmiş "yeni sezen kaseti" walkman'e konuyor ve dinleniyor ilk...

    tahta bir sedirin üzeri...

    "bırak beni" diyor sezen, yeter aldattığın yeter bırak beni... henüz "pişman olduğun zaman"ı söyleyebilecek olgunlukta değil demek ki, sadece "ben ayrılamam, sen beni bırak" diyebiliyor ve insanın içini acıtıyor, güzel de söylüyor

    "şinanay" külliyen enteresan bir şarkıdır zaten. melih cevdet anday'ın özel şiiri bizlere yandan çarklı ada vapurlarını görmüşüz hissini uyandırmada birebirdir... oysa biz yandan çarklı ada vapurlarını görmedik, çoğumuz şinanay da yavrum şinaşinanay diyebildik. çok tuttu bu parça ama çoğu insan bu şarkıyla sınırlı kaldı, daha derinlerine inemedi diğer şarkıların. komik de bir klibi vardı sanki, tersaneye çekilmiş vapurların tepesinde bizimki öylece durup duruyor

    "gidiyorum" da sezen gelecek mi gidecek mi git mi diyecek kal mı diyecek kendisi de bilmiyor sanki ama hepimizi bir köşeden yakalıyor ve "karanlıktan da ürkerim" gibi diyor, esir oluyoruz

    "yıllar sonra" da ben hep hümeyra'nın sesini duydum sanki, hiç sezen sesi ile dinleyemedim o şarkıyı, üstelik bir kere bile hümeyra'dan dinlememiş olmama rağmen

    "beni kategorize etme" derken de öyle güzel anlatıyordu ki beni bülent ortaçgil, sezen de yorumu ile katlaya katlaya çoğalttı şarkıya duyduğum sevgiyi

    "belalım"da dağ göllerini gördüm hep ama saçma sapan klibini de unutamıyorum. dandirikten bir belalı arkadaşın demir dövme sahnesi bana hep komik ve anlamsız gelmiştir. bu şarkı o kadar talihsizdir ki üstüne üstlük daha sonraki kayıtlarda düzenlemeler de son derece yavan şekliyle piyasaya verilmiştir, oysa şarkı muhteşemdir.

    "kış masalı" benim için, nasıl söylesem, işte anısı olduğu için sevilen şarkılardan... öyle özel işte, kurcalamayın gerisini, sevdiğim bir şarkı...

    "aynalar" hep durması gereken yalancıydı ve yaşlanmaya isyandı ama benim için aynalar daha çok gülen yüzü sevme vesilesi olduğu için çok ısınamadım bu şarkıya, fazla ağlaktı, evet sezen genelde fazla ağlaktı ama hiç bu kadar doğrudan değil, daha bir derinden yapardı, bu şarkıda bunu başaramadığını hissederim, oysa kurşuni renkler öyle değildir elbette

    "istanbul hatırası"nda markiz'de bety ya da paula'nın oturuşunu hayal ettik yıllar boyu ama bir gün markiz açıldı beyoğlu'na hayallerimiz yıkıldı... allahtan şarkıyı dinleyenlerdendik, eski istanbul'u şarkılarda yaşayabildik

    "zor yıllar"ı neden albümüne koyduğunu bilmem, koymuştur, biz de el mecbur seve seve dinlemişizdir

    "gamsız" ise bir değişiktir, olsun varsın, biz yine de memnunuz der, bu dünyada olmazsa ahrette huzur buluruz, umarım buluruz

    bir de niyeyse sonunda "ya baby i hope" der adamın biri, sanki kazara, hiç anlayamam

    yine de baştan sona keyifle dinlediğimi iddia edemeyeceğim... sen ağlama-git-88 sıralamasından sonra bir arayış albümüdür bu, farklı birşeyler yapma telaşı

    biraz telaşa gelmiştir sanki

    sonra sonra toparlanacaktır

    ama güzeldir
    nihayetinde sezen'dir

    sezdirir
  • 1989 yazinda her arabada, her kasetcalarin yanibasinda gordugum pembe renkli sezen aksu albumu. turk hafif muzigi donemini bitirip, turk pop muzigi donemini baslatan albumdur fikrimce*. sanirim 3-4 milyon satmisti o zaman.
  • bütün dinlediklerim arasinda, sahsi kanaatimce b yüzü kusursuza en yakin türk pop müzigi albümü.

    edit: albüm geneline biraz haksizlik etmisim sanki. özellikle ilk yarisinda bir iki can sikan/ daha dogrusu albüme iyi gitmedigini düsündügüm noktalar mevcut olsa da (gidiyorum ve ~her ne kadar b yüzüne ait olsa da~ belalim da yer yer asiriya kacan dramatik sunum -ne ilginctir ki albümdeki en popüler iki sarki-, sarkiyi ve bas yürüyüsünü bilhassa sevmeme ragmen beni kategorize etme nin gerek beste gerek düzenleme olarak albümde kelimenin tam anlamiyla "siritmasi" gibi) söylüyor, öyle saniyorum ki bastan sona hic kasilmadan dinlenebilecek nadir türkce pop albümlerinden (ki zaten bunlardan 3-4 tanesi kafadan onno tunc lu uzay hepari li sezen aksu ya ait). cesitli acilardan bakildiginda (özellikle sen aglama, git gibi önceki albümlerine ve en cok satan bir sonraki* albümüne oranla) arabeskin ve yapiskan duygusalligin dozu düsük, elektronik ögelerin ve gotizmin dozu yüksek; cikardigi bütün pop albümleri arasinda en basarili ve modern sounda sahip, dönemin belki de en ciddi müzisyen ve prodüksiyon ekibi ürünü, sezen aksu nun ve türk pop müziginin resmen halis muhlis gotik new wave/ synth pop albümü. seksenler türkiyesi ne genel olarak bakilacak olunursa ...söylüyor un sultan-i yegah, ele güne karsi yapayalniz ve sözüm meclisten disari gibi yüz aki sayilabilecek popüler müzik eserlerinden nitelik bab'inda pek de asagi kalir bir yani olmadigini düsünmekteyim.

    ayrica, hemen yukarida da belirtildigi üzere, o ilk, yeah baby i hope lu versiyonuyla elbette. kis masali ni editlemek de nedir yahu?
  • benim ilk sezen aksu albümümdür bu albüm. daha anaokuluna bile gitmiyorken, yani yeni yeni bilinçlenip çevremdekileri anlamlandırmaya başladığımda küçük teybimize pembe kasedini takıp saatlerce dinlerdim. her şarkısı çok güzeldir ama özellikle bırak beni, şinanay, gidiyorum, belalım ve gamsız şarkılarının benim için ayrı önemleri vardır.

    tabi o kaset geçen senelerde kayboldu. şimdiki yeni basılan cdlerde ise sanırım enstrümanlarında oynamalar yapmışlar. mesela "belalım" şarkısının o ünlü girişi ağır ağır çalınan bir klarnetledir, şimdiki cdlerde ise bunun yerine hızlı çalınan perküsyon ve flüt almış. "bırak beni" şarkısının ikinci bölümüne geçerken, bariz bir atlama duyuluyor, sezen aksu'nun sesi aniden bitiyor ve müzik başlıyor. ayrıca "gamsız" şarkısının sonundaki o anlamlandıramadığımız meşhur "yeah baby, i hope" kısmını silmişler ve şarkının içine 10 saniyelik bir dijital ekleme yapmışlar. orjinalini neden bozmuşlar albümün, bilmiyorum. kulağı daha hassas olanlar eminim başka farklar da bulabilirler.
  • sezen aksu'nun en sevdiğim albümüdür, dinliyordum, dinliyorum eminim gelecekte de dinleyemeye devam edeceğim..
    fakaaat tamamen ekonomik kaygılarla yeniden basımlar bu albümü de mahfetti.
    elimde 3 cd, 1 adette plak baskısı var bu albümün.
    cdlerden birisi dönem baskı (1989 raks logolu orjinal aranjelere ve gayet de billur bir sese sahip) piyasada bulmak imkansıza yakın

    ikincisi yine o dönemler 89-90 basımı fakat bazı şarkıların aranjeleri farklı (belalım, gamsız vs.. ) ses kalitesi raks logolu cd ye göre efsunlu. bu cd dönem baskı diye fahiş fiyatlarla satılıyor ama üzülerek söylüyorum doğru baskı değil.

    3. baskı ise kaybolmayan yıllar arşiv serisi ile bir kez daha basılanı. 2. bahsettiğim cd ile aynı remaster edilmiş gain yükseltmesi yapılmış.

    plak ise hayal kırıklığı.. bir ihtimal orjinal aranjeler master kayıtlar basılmıştır belki diyerek aldım ama kaybolmayan yıllar arşivindeki cd ile aynı. yıllar sonra şarkısı malum süre yetersizliğinden plakta yer almıyor.

    bu bilgileri neden verdim ben de bilmiyorum ?
  • sezen aksu'nun 1989 senesinde fono'dan çıkardığı, yapıp yapacağı en iyi albüm olarak aklımda kalan içerisinde sırasıyla, birak beni, sinanay, gidiyorum, son bakis, yillar sonra, beni kategorize etme, belalim, kis masali, aynalar, istanbul hatirasi, zor yillar, gamsiz gibi hepsi de birbirinden değerli, hemen hemen hepsi kült olmuş, dillerde pelesenk olma muradına nail olmuş, her biri özellikle düzenlemeleri; melankolinin, gotizmin, hüznün, yalnızlığın tavan yapmasına sebebiyet veren sözleri ve de sezen aksu'nun her şeyiyle sezen aksu olduğu zamana denk gelen vokaliyle, eşsiz yorumuyla hayat bulmuştur her daim türk insanında...
    buna rağmen kasedin oluşumunda sezen aksu'nun görüp görebileceği en başarılı müzisyenler de yok değildir...
    sırasıyla arkasında her daim duran ve de türk müziğinin en önde gide liderlerinden birisi olarak gördüğüm attila ozdemiroglu, başarılı şarkıların efsane adamı onno tunc, turhan yukseler gibi isimler besteleriyle şarkılara hayat verirken, her birisi çaldığı enstrümanıyla türkiye'nin önde gelen isimlerin olan erkan ogur, erdem sokmen, ismail soyberk, gurol agirbas gibi isimlerle, yine her daim yanında olan cihan okan da bu albümde etkili olmuşlardır...
    kısacası, kelimlerin kifayetsiz kaldığı, özellikle aynalar parçasıyla beraber sırasıyla dinlenilen şarkıların insanın tabiri caizse damarından girip, uyuşturucu etkisi eden şarkılardır, her birisi yüksek tahribat gücü olan bombadan farksızdır, dinlenmez yaşanır, sezen aksu'nun en büyük sevilme sebeplerinden sadece bir kaçıdır...
hesabın var mı? giriş yap