• “bir insan başka birine ne verir? kendisinden verir; sahip olduğu en değerli şeyden, 'yaşamından' verir. bu, o kişinin yaşamını, diğer insan için feda ettiği anlamına gelmez, aksine kendi içinde yaşattıklarından veriyordur; sevinçlerinden, ilgi duyduğu şeylerden, anlayışından, bilgisinden, mizahından, üzüntüsünden, içinde canlı olan her şeyden. bazen bir şeyler vermek için bir bakış bile yetebilir." *
  • "başka birisine kendi ayaklarımın üzerinde duramadığım için bağlanıyorsam, karşımdaki insan bir cankurtaran olabilir belki, ama aramızdaki ilişkiye sevgi diyemeyiz." (s.126)

    erich fromm, sevme sanatı
  • "bize çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız. sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir. bu etken ilgi yoksa sevgi de yoktur."
  • "sevgi bir başkası tarafından etkilenme anlamında bir 'etki' değildir. kökleri insanın sevebilme yetisine uzanan, sevilen insanın gelişip mutlu olması için harcanan çabadır."
  • olgunlaşmamış sevgi, "seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var" der. olgunlaşmış sevginin söylediği ise "sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum"dur.
  • yazar erich fromm' un önsözünde; " bu kitabı okuyarak sevme sanatına ilişkin bazı bilgiler edinmek isteyenler düş kırıklığına uğrayacaktır. tam tersine bu kitap, belli bir olgunluk düzeyine erişmeden kişiye sevgiye ulaşamayacağını göstermeyi amaçlamaktadır." diyerek ilgimi çeken ve çok severek okuduğum kitabıdır.
    "çocuk sevgisi, 'seviyorum çünkü seviliyorum' ilkesine dayanır. büyüklerin sevgisinin ilkesi, 'seviliyorum çünkü seviyorum' dur.”
  • sevmenin gerçekten bir sanat olduğunu gözler önüne seren şahane kitap. bu sebeptendir ki herkes birilerini sever ama herkes mutlu olamaz, çünkü sevme sanatını doğru icra edemiyor çoğunluk.

    birey olmadan birini gerçekten sevebilmenin imkansız olduğunu söyler erich fromm abimiz. şu örnekle açıklar.

    --- spoiler ---

    başka birisine kendime yetemediğim için bağlanıyorsam, karşımda ki kadın ya da erkek benim için bir cankurtaran olabilir belki ama aramızda ki bağ sevgi bağı olamaz. çelişik gibi görünse de yalnız kalabilme yeteneği sevebilme yeteneğinin tek koşuludur.

    --- spoiler ---

    türkiye de zaten kültüründen ötürü birey olamamış insanlar topluluğu olduğu için çoğu kişi sevmesini bilmiyor, başkasını sevmenin koşulunun, kendini sevmekten başladığını asla anlamıyor ve arabesk hayatlarına devam ediyor.

    bu ızdıraptan kurtarmak istediğim insanlara direk bu kitabı öneriyorum, benim yaşadığım "ben hiçbir şey bilmiyormuşum lan yaptığım her şey yanlışmış" hissini yaşamalarını istiyorum. *
  • yıllar önce okuduğum bir kitaptı, kesinlikle tavsiye ediyorum. hiç unutamıyorum girişinde paraselsus'a ait şu dizeler yazıyordu;

    hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevemez,
    hiçbir şey yapmayan hiçbir şey anlamaz,
    hiçbir şey anlamayan değersizdir.
    oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür.

    bir şeyin aslında ne kadar bilgisi varsa
    daha fazla sevgisi vardır.

    tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşleyen kişi üzümlere ilişkin bir şey bilmiyor demektir…

    paraselsus
  • erich fromm tarafından yazılan, toplumun çoğu tarafından kabul edilmiş olan 'sevginin rastlantı sonunda oluşan tatlı bir duygu' tanımını reddeder. sevginin bir sanat olduğunu ve diğer sanatlarda olduğu gibi ilgi, ihtiyaç ve çaba gerektirdiğini savunur. bunun için kitap boyunca ilk olarak sevgi kavramının tanımını yapar ve ilerleyen bölümlerde sevginin nasıl uygulanacağını anlatır.
  • erich fromm' un sevmek eyleminin ana hatlarını belirlediği başucu niteliğindeki kitabıdır. sevgiyi, kişiyi diğerleriyle birleştiren, insanın içindeki etkin güç olarak tanımlar.
    ve ekler sevmek, zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
hesabın var mı? giriş yap