• denyoluğun birinci level'ıdır. ha aramızda kendini aşıp bunu bir ikinci level'a taşıyanlar yok mu? var tabi, misal ben.

    ayrılmışız elif'le. güzel yazmışım bir sike benzemeyen şiirimi. aha bak yıllar sonra sabahın şu saatinde -o zamanlarda şiirin en vurucu kısmı olduğunu düşündüğüm- o iğrenç son iki mısram hala çınlıyo kulaklarımda:

    "ve tüm bu güzelliğinle sen...
    tam bir mikropsun esasen!"

    "sen" ve "esasen" kısımlarındaki o mide bulandırıcı kafiyeyi hissettiniz di mi? hem güzellik diyorum, hem çektirdin bana allahsız diyorum. bir yandan nestle pakedinden "e"leri kesip 35'e 50 kartona "seni seviyorum" yazan çocuğun duygusallığı bir yandan yeni uyanmışcasına gözlerle ve üzerine tam gelip göbek yanlarını müthiş bir çekicilikle ortaya koyan dar bodymsi t-shirtüyle mahalle kahvesinde oturup kırmızı beyazlı melamin çay tabağındaki çayını içen orhan gencebay delikanlılığı. allah belamı vermesin benim, deterjan reklamına slogan yazıyorum sanki, cillit bang olmuşum, omo matik olmuşum hatunun elinde. kirlet beni mikrobum diyorum, kirlenmek güzeldir diyorum.

    bari bu seviyede kal di mi? yok. ben ne yaptım? tuttum, scorpions'larla, bryan adams 'larla bezediğim bi 60'lık kasedin a yüzüne, hemen "please forgive me" nin arkasına kendi sesimle okuyup kaydettim şiiri (evet evet önce şarkıyla bir özür diliyim ben, arkasından veriyim şiiri, veriyim duyguyu)

    peki hadi bunu da yaptın, please forgive me dedin, okudun şiirini. bari orda kal değil mi romantik serseri ? (hayatımın herhangi bir dönemi için kendimi tanımlamaya en uygun sıfatın bu oluşu apayrı bir bunalım konusu) yok orda da durmadım, duramadım. şiir bitti, ben uzun süre çıplak ampüle bakarak yaşarttığım gözlerim ve numaradan burnumu çekişimle anlatmaya başladım elif'e.

    elif dedim, benim ameliyat olmam gerekiyo. ailemin haberi yok (kulaklarına giderse ağzıma sıçarlar tabi, kız söylemesin diye güya bi güvenlik önlemi oluşturuyorum kendimce) ama olmayacağım o ameliyatı, masadan kalkmak var kalkmamak var, seni bir kez daha görmemeye nası dayanırım diyorum. yooo yo..hayır...hayır elif, hiçbir güç beni o ameliyata zorlayamaz diyorum.

    kasedim hazır ve işin ilginç kısmı ben bu yaptığımla o dönem gurur duyuyorum. kıza vericem, bana dönecek, allahım teoriye bak, görüşe bak! lan kız bu kasedi aldığı an bir daha seni hiç görmemecesine kaçacak ulan farkına varsana..yok işte..

    kaset elimde çıkıyorum dışarı. bi bakıyorum elif bizim apartmana doğru geliyo. dizlerim titriyo. elim cebimde, okşuyorum kasedi hafiften. tam bu sırada hakkaten en olmayacak şeylerden biri oluyo, elif "ben seni çok özledim" diyip sarılıyo boynuma. kaset hiç ortaya çıkmadan halloluyo herşey. apartmandan inerken yavaş tempoda beynimde çalan hababam sınıfı müziği hızlanıyo. bir neşe basıyo bünyeyi, bir adrenalin! bi de v yaka kazak giymiş, hafif eğilirken göğüslerini görüyorum ki değmeyin keyfime. daha yarım saat önce ayrılmıştın kahroluyodun ya hani? yok, erkeksin ya, oh lan diyosun valla iyi bunun memeleri, resmen net yuvarlaklar işte, iyi ettik biz barışmakla.

    aradan birkaç yıl geçiyo. elif melif hikaye olmuş gitmiş. kasedi unutmuşum, öyle birşey yaptığımı bile silmişim hayatımdan. eve geliyorum birgün. anne,baba, kardeş salonda oturuyolar. lan bi terslik var, televizyon açık değil, teyp açık. kendi sesimi duyuyorum salona girerken. "elif, benim ameliyat olmam lazım...ama olmayacağım! olmayacağım elif!!" bir kocaman "haaaaaaaaasssiktiiiiiiiiiiiirrrrr" bağırtısıyla beraber teybin stop tuşuna doğru atlıyorum. babam, yüzünde hayatımda gördüğüm en gevrek sırıtışla durduruyo beni. anneme, kardeşime bakıyorum destek istercesine...yok! gülüyolar! deli gibi gülüyolar!

    çaresizce, bütün rezilliğimle gidiyorum, odama kapatıyorum kendimi. gülüyolar...

    konuşmam bitiyo kasetteki, whitney houston'dan i will always love you başlarken annemin telefondaki sesini duyuyorum...

    anne depeyi : alo aygün ahahaha ayyyyhh aygün, bak ne dicem ahahahah

    anne depeyi : ay bizimkinin ahahah kasedi çıktı ayol ahahaha

    anne depeyi : yok yok şiir kasedi hah haaayt ooy ölücem dur. "masadan kalkmamak da var" albümün adı kız, ısrarla isteyin bayilerden ahahahaha

    anne depeyi : hazin bir ameliyat hikayesi aygün ahahaha, kendi yaşadıklarını anlatmış oğluşum

    anne depeyi : ha yok yok ameliyat olmadı bizimkisi hiç ahahaha sinüzit olmuştu bi o dönem, ondan bahsetmiş galiba ahahahaha ay bi de şiiri okurken durup durup burnunu çekmiş ahahaha sinüzit ya hani ahahaha

    yazmadım bir daha şiir miir, ayrılığı ayrı sikiyim, şiiri ayrı..ama en çok beynimi sikiyim

    sorular üzerine edit: kaset duruyo evet. isteyene yollarım dicem de, yok valla tiksinmenizi istemiyorum benden.
  • üç üniversite okuyup, yalnızca birini bitirebildim. diğer ikisine sadece birer dönem gidip, yarım bıraktım..
    onlardan ikincisi. yaş 20 - yer gökçeada.

    herhangi bir sebeple gidenler bilirler, küçücük yer.
    özellikle kışları, kuş uçmaz kervan geçmez terkedilmiş köy meydanı.
    pansiyonculuk yapan 40 hane, 400 öğrenci, 200 asker. başka kimse yok, biz bizeyiz.

    aylardan ekim. dersler daha yeni başlamış, öğrenciler yeni yeni kaynaşıyorlar. birer hafta arayla önce duygu'yla, sonra simge'yle tanıştım. duygu'yu simge'den, simge'yi duygu'dan gizleyişim 3 hafta sürdü.
    3 hafta yandı, yalancının mumu..

    rezil oldum!!
    duygu'ya ' dün gece seni rüyamda gördüm' dedikten 10 dakika sonra, aynı şeyi simge'ye söylemiştim mesela, üstelik aynı rüyayı anlatarak.
    aynı sabah, aynı şiiri 'sana yazdım' diye göndermiştim ikisine de.
    ama 3 hafta sürdü..

    rezil oldum!!
    bir süre bırak okula gitmeyi, evden dışarı çıkamadım utancımdan.
    böyle olmazdı. 2 sene böyle geçmezdi.
    simge'ye kendimi affettirebileceğimi düşünüp, yaptım planımı.
    bir sike benzemeyen şiirimi de o gün yazdım.
    '' geçmişi yırtıp atmakta senin elinde, silip yeniden yazmakta '' diye bitirdim cümlelerimi ve herkes okuldayken, simge'nin kapısının önüne bıraktım.

    simge severdi beni. mektubumu bulunca dayanamayıp arayacak, ağlayarak affedecekti. ve ben bir daha ona asla yalan söylemeyecektim.

    aradı.. sesi neşeliydi, yumuşamıştı. şiir işe yaramıştı.
    - kaç gündür okula gelmiyorsun. yarın gel mutlaka, yüzyüze konuşalım dedi ve kapattı.

    ben hayatımın hiçbir döneminde, okula bu kadar mutlu gittiğimi hatırlamıyorum. dünyalar benim, içim içime sığmıyor.
    adada aşk kokusu var.

    ilk dersin sonlarına doğru simge ayağa kalktı, hocanın kulağına birşeyler söyledi. hoca gülümsedi, dışarı çıktı..
    '' öncelikle hepinizden ve özellikle duygu'dan özür dileyerek'' diye başladı söze ve şiirimi sınıfın ortasında okudu.
    ben hayatımın hiçbir döneminde, bu kadar rezil olduğumu hatırlamıyorum.
    o gün adadaki son günümdü. ertesi sabah herşeyimi toplayıp, ilk feribotla kaçtım.

    aradan tam 8 yıl geçti. dün facebook'ta gökçeada'dan sınıf arkadaşımı buldum, ekledim. lafladık biraz. güldük, eğlendik..
    duygu, bölümü birincilikle bitirmiş. şuan fransa'da çok iyi bir tur şirketinde yöneticiymiş. simge, ertesi sene kaydını dondurup evlenmiş.
    ve benim simge'ye yazdığım şiir; okulun hemen karşısındaki cafenin mantar panosunda, bugün bile asılı duruyormuş.
  • gidiyorsun ama kime
    ibnenin birisine
    tipini sikicem onun ama
    manasız olur diyorsun bana
    en sen iyisi ilk harflere baksana

    gülmekten gidememişti len valla ehehe
  • ne zaman yağmur yağsa
    içimden sen geçersin
    ne zaman rüzgar esse
    sen geçersin içimden
    ne zaman martı görsem
    geçersin içimden sen
    ne zaman kuş görsem
    içimden geçersin sen
    ne zaman mutlu olsam
    ha ne zaman?
    neden bırakıp gittin
    sen geçerdin içimden
    geçsen içimden yine
    içime su serp hadi
    ara beni geçtiğin yerden
    geçiş..
    geçmek..
    bunlar çok güzel şeylerdi
    hepsi yaşandı bitti
    geç içimden
    gişelerimi kaldırdım.
    rüzgara da döndüm kıçımı
    yağmura da hareket çektim
    martıya taş attım
    kuş da siktirsin
    ne zaman ağzımı bozsam
    sen geçersin iç..
    yok lan dur bi dakka
    sana geçirmek istiyorum
    geçme içimden
    ben geçerim..
  • iç burksada içinizi dökmek açısından gayet sağlıklı olan vasat eylem;

    sevgilim seni çok severdim
    annen mi sen mi deseler
    düşünmeden ananı seçerdim
    zira annen tam bir milfti
    o bana verilmiş bi giftti
    ama onu önce baban sikti
    tabutuma karanfiller dikti
  • insanın hiç zorlanmadan yapabildiğiymiş meğer. al sana;

    "beni terkettinya bebişim
    bana şiirler yazdırdı gidişin
    sensiz olmaz demiştin
    ayriyeten çok orospuymuşsun

    ben seni yanlış anlamışım
    eşeğe semer bağlamışım
    sensiz hiçim demiştin
    harbiden çok orospuymuşsun

    beni o hıyarla aldatmışsın
    oha falan olmuşsun
    fakat insan olamamışsın
    hakkaten çok orospuymuşsun"
  • türk müzik tarihi, bu şiirleri üşenmeyip bir de üstüne besteleyenlerin eserleri ile doludur...
  • siirimin adi:

    hacettepe

    su an tuvaletteyim
    sana bunlari yaziyorum
    def-i hacetteyim
    attigin kaziklari siciyorum

    aldatilma temasi falan da islenmis. postmodern hem
  • sanırım aramızdaki her $ey dün ak$am bitti,
    sana dair en ufak ümitlerim bile siktirip gitti.
    istanbul'dan kalkıp güzelyalı'ya geldim ben,
    'annem çağırmakta' diyerek eve döndün sen.

    oysa ilk saatlerde her $ey ne kadar güzeldi,
    iskeledeki sümkürü$lerini duymak bile özeldi.
    sonra yağmur ba$ladı ve uğursuz kafeye girdik,
    annenin sapığa bağlayacağını nereden bilebilirdik?

    haydi kadıncağız fondaki sesi merak edip sapığa bağladı,
    'kızım nerelerdesin' feryatlarıyla nöronlarımızı dağladı.
    sen kadıncağıza diyemez miydin ki,
    bekle anacığım saat bazında bir-iki.

    bu olayda anlam veremediğim pek çok $ey var,
    bu sebeplerden olamazsın bundan sonra bana yâr.
    $iirimin ana teması: gerekiyor herkese biraz ar,
    hepsini geçtim; yine de seni özlüyorum lan hıyar.
  • çatır çatır

    ben seni sevdim sen beni sevmezken
    sevdim seni
    seni...
    evet seni sevdim belki
    ama içimdeki seni sevdim ben
    çok sevdim
    sen beni sevmezken ben sensizliğimde
    seninle seviştim
    seks yaptım seninle içimde
    sensiz seviştim
    seks..
    meme, göt...
hesabın var mı? giriş yap