• filmde düsündüren sahnelerden biri de; heinrich harrer, tibetli terzi kıza dagcilik basarilarini, kazandigi madalyalari, ciktigi zirveleri anlatip gururlanirken; kizin iki medeniyet arasindaki en önemli farklardan birinin bu oldugunu söylemesi: siz hayatin her döneminde zirveye tirmanmayi basaranlara saygi duyarken, biz kendi egolarini terk edebilene saygi duyariz..
  • şu repliklerle aklımda kalmış film idi.

    "eğer savaşacak kadar güçlü değilsen, düşmanını kucaklamalısın. her iki kolu da sana sarılı iken, silahını doğrultamaz.. "
  • --- spoiler ---

    " tibet'te bir deyisimiz vardir. eger sorun cozulebiliyorsa kaygilanmanin faydasi yoktur. eger sorun cozulemiyorsa kaygilanmanin yarari olmaz."

    --- spoiler ---
  • kirlenmemiş duygular ve kirlenmemiş hayatlar yaşayan insanların hala var olduğunu, barış içinde "dünyanın tepesi"nde yaşadıklarını bize hatırlatan güzel bir film.
  • yazar olanı:
    (bkz: aktroll)
    (bkz: engelle)
    (bkz: başlıklarını engelle)
  • heinrich harrer, bir film festivalinde, filmde kendisini canlandıran brad pitt'in dağcı rolünü başarıp başaramadığı sorularına şöyle yanıt vermiş:

    -“he is not as handsome as me.” (benim kadar yakışıklı değil)
  • avusturyalı dağcı heinrich harrer'in iç hesaplaşmalarını ve dönüşümünü anlatan izlenesi film. harrer rolünde brad pitt kalitesini konuşturmuş. yüz ifadesi ve değişimi çok başarılı bir şekilde aktarmış.

    --- spoiler ---

    filmin başında yani 1939 senesinde harrer, hiçbir şeyi sikine takmayan, dünyaları ben yarattım modunda biridir. çocuk sahibi olmayı istemediğinden sorunlarından kaçmayı dener ve himalayalara doğru yola çıkar. ikinci dünya savaşının patlamasıyla ingilizler tarafından esir alınır ve defalarca kaçmaya teşebbüs eder. özgürlüğüne düşkün biridir. eşinden bir mektup alır. eşi boşanıp başkasıyla evlenmek istemektedir. yeni eşini de çocuğuna babası olarak tanıtmıştır. harrer ilk darbesini alır. sonunda dağcılık grubundakilerle kaçmayı başarır. kaçar kaçmaz gruptan ayrılıp yoluna tek tabanca devam eder. bir zaman sonra gruptan peter'a rastladığında açlıktan ölecek durumdadır. peter yemeğini harrer ile paylaşır ve yola ikili olarak devam ederler. tibet'te yaşadıkları saat olayından sonra ilk lafları peter'dan yer. harrer'in dönüşümü belki de orda başlar. yere uzanıp bir süre kendini dinler ve peter'dan özür diler. harrer'ın hayatındaki belki de ilk özürdür o.
    tibet'e bir şekilde yerleştiklerinde iki kafadar da terzi kızdan hoşlanır. kıza dağcılıkla ilgili hava atarken harrer, ikinci dersini de çok güzel alır. "işte, bu da bizim halkımızla sizinki arasında olan bir diğer büyük farklılık. bizler egolarından vazgeçeni takdir ederken siz hayatın her safhasında kendini yükselteni takdir ediyorsunuz. sıradan tibetli kendisini bu şekilde ilerletmeyi reddeder." batı medeniyetini eleştiren bir repliktir bu. yakışıklılığına güvenen harrer terzi kızı arkadaşına kaptırdığında bir darbe daha alır. belki de daha önce istediği herşeye sahip olan biridir. ve bir şeyleri kazanamamak oldukça koyar. üstüne oğlundan artık babam değilsin temalı acı koyan bir mektup alır. akabinde dalai lama'dan sürpriz bir teklif gelir. sinema sistemi kurmasında ona yardım edecektir. kişisel dönüşümünün en yoğun zamanlarını yaşamaktadır artık. oğluna olan özlemini 14 yaşındaki dalai lama'yla geçirdiği zamanlarda dindirmektedir. bakmayın dalai lama'nın 14 yaşında olduğuna, an gelir ve harrer'a tokat gibi bir ders vermeyi ihmal etmez. "senin oğlun değilim. ve seni hiçbir zaman babam olarak görmedim. bunun için benimle çok fazla samimiydin." lafları harrer'a bir darbe daha vurur. o sırada zaten harrer gözyaşlarını tutamaz.
    bu sırada çin'in tibet'i işgaline de tanık oluruz. klasik bir hollywood filminde görülebileceği üzere komünistler insanlıktan çıkmış birer yaratık olarak resmedilmiştir. yönetmenimiz alttan alta anti komünizm propagandasını ihmal etmez.
    filmin sonunda harrer'ın çocuğunu ziyaret edişini izleriz. çocuğunu ilk defa sadece kapı aralığından görmesi ise içimizi burkar.

    --- spoiler ---

    her yediği darbede akıllanan ve kendine gelen harrer'ın hikayesini ve tibet'i izledikçe oralara gidesim geldi. vereyim kendimi tibet'e ruhani şeylere, kendime geleyim dedim. yanıma da divx koleksiyonumu alırım. dalai lama sever böyle şeyleri. paso film izleriz anasını satayım.
  • entry'leri doğru düzgün okumadan herkese ak troll iftirası yapıştıran biri. kale almayın.
  • dalai lama'nin film senaryosuna bizzat katkida bulundugu film.
  • rolu dolayisi ile brad pitt'in cin'e girmesinin yasaklandigi film.
hesabın var mı? giriş yap