• yıllarca insanlara "okumazsan eşek olursun" diye öğretip, sonra her yere üniversite açıp, daha sonra da bu üniversitelerde okudular diye laf etmek anca bu ülkede olur. herkes meraklı değil zaten bu dersane binalarında okumaya. sen işçi olana geçinme garantisi ver, herkes yaptığı işten memnun kalsın, emin ol bu ülkenin yarısı liseyi bitirir evlenir. o makamlardan halka uzak bir şekilde konuşmak çok kolay anlaşılan.
  • bu muhtesem atasözü iki lider burcun ask, evlilik, ev arkadasligi, takim arkadasligi hususlarinda biraraya gelmesi durumunda çarpisan boynuzlarin yönünü tayin eder.
  • doğru söylemiş ve akp'nin "her köye bir apartman üniversitesi" saçmalığına karşı üstü kapalı da olsa kral çıplak demiştir. kendisi akp'nin 18 yılda milli eğitim'in başına getirdiği tek ama tek eğitimcidir bu arada. ha istediklerini ne derece yapabilir bilemem, bu ülkede uzmanın değil tayyip'in dediği olur. öyle olmasa her köye tabela üniversitesi açmazlardı zaten, sorarlardı: "bunca üniversiteyi dolduracak akademik kadromuz var mı?" diye. bunu sormak yerine önüne gelene liyakate bakmaksızın akademisyenlik unvanı verdiler, sonuç olarak ilkokul bile denilemeyecek üniversiteler ortaya çıktı, yazık edildi devletin 20 yılına.

    eğer ziya selçuk tayyip'e rağmen (ki sanmıyorum) meslek liselerini ihya etmeyi başarabilir ve tabela üniversitelerinin "müşterisizlikten" teker teker kapanmasını sağlarsa son 90 yıla damga vuran en başarılı bakan olarak tarihe adını yazdırabilir ama dediğim gibi, ihtimal vermiyorum.

    tanım: eskilerden güzel bir vecize
  • ne zaman ailenin bütün hatunları bir araya gelip kahvaltı keyfi yapsak şöyle en dedikodulusundan babannem olağanca ağırlığıyla toplanmamış vaziyetteki sofraya bakarak sarf eder bu sözcükleri.
  • genelde öğrenci evlerinde çıkan sorunlara cuk oturan laftır.
  • - ali, ön ayaklar sende. ama hayvanı fazla daraltmak yok. kontorlü press yapıyoruz.
    - tamamdır abi
    - rıza, sen arkadasın. ali için söylediklerim senin içinde geçerli.
    - ok...
    - gelelim sana mahmut. sen memelerden sorunlusun. unutma işin kilit noktası burası. hayvanı fazla ürkütme, ilk yirmi saniye yumuşak ama seri hareketlerle sağ, sonradan şiddeti biraz arttır. bunu yapabilecek misin?
    - evel allah halleriz.
    - tamamdır beyler. bu arada cafer sende gerekli zamanlarda kovaları yenilemeyi unutma. hazır mıyız?
    - hazırız...
    - sizi duyamıyorum? hazır mıyız?
    - hazırız...
    - tamam .. şimdi işe koyulalım.
    .
    .
    .

    - lan rıza bu coach olayı süper oldu haa... bak profesyonel adamın hali tavrı bile başka oluyor.
    - demi daha onceden neydi oyle. sen aga ben aga bu koyunu kim saga...
    - hakikaten yaa...
  • turchin, peter'ın war and peace and war: the life cycles of imperial nations kitabında buna değiniliyor.

    orta çağlarda fransa'da fazla sayıda şovalye ve asil ortaya çıkmış ve bu "kaymak tabaka" nüfusun %2 iken %4 e ulaşmış. asıl işi yapan köylüler üretimde yer almayan bu asilleri besleyemez hale gelmiş.

    konu the economist tarafından "acaba gereğinden fazla bilgi ilçisi mi ürettik" olarak ele alınmış: https://www.economist.com/…ple-be-a-dangerous-thing

    herkes data işlerse domatesleri kim toplayacak diye soruluyor kısacası.
  • e eleştirmişsiniz de adam haklı beyler yeni türeyen üniversitelerin çoğu meslek lisesinden beter. hem ana babaya zarar hem de yaş ilerliyor. ülkenin ciddi ara eleman sıkıntısı var, çırak sıkıntısı var. sanayide tüm çıraklar suriyeli, ara eleman pozisyonlarını da onlar dolduracak. sonra aslında potansiyeli düşük olduğu halde ite kaka üniversite mezunu yapılan gençler kamuda kadro diye ağlaşır durur.
  • üni kontejanlarını yarıya düşürün. hem kalite artsın hem de atama için yalanan mal kalmasın.
  • gerek yok ki ineği sağmaya, para çok nasıl olsa, gidip marketten süt alına.

    anlayana, mevcut dünya düzeninden ziyade mevcut türkiye düzenini anlatır.
hesabın var mı? giriş yap