• “beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
    yine de döneyim döneyim istedim.”

    birhan keskin’in iki dizeyle özetlediğidir.
  • yalnızca bu terapi şeklini denememe rağmen en iyisi bu diye genelleme yapmam mantıksız gibi görünebilir ama düzgün şekilde araştırınca, bir de deneyince böyle bir iddiada bulunmak zor olmuyor.
    çok önyargılı gittim, hele hele de hayatı yeniden keşfedin kitabının içindekiler bölümüne bakınca o kadar parayı sokağa atacakmışım gibi geldi.
    kitapta geçen şemaların nerdeyse hepsi için "bu bende yok ki" dedim.
    kısa bir süre sonra 4-5 tanesini edinmiş olduğumu fark ettim. hem de en azılıları.
    mesela bir kusurluluk şeması var. kabul etmesi en zor şemalardan biriymiş. terapistim o bölümü okumamı rica etti, ben de "okudum ya, o şema bende yok" dedim ama alttan alttan da mesajı aldım. tekrar okudum, düşündüm. kabul etmedim. kabul etmeyişime çok mantıklı gerekçeler buldum ve bir sonraki seansa "bende var ya bu şema, çok saçma ama var işte" diyerek gittim. kabul etmek zor oldu ama kabul ettiğin an şemayla baş etmeyi öğreniyosun.
    önceden yaptığın şeyleri yapmıyorsun.
    ha bu arada şemalar hiç gitmiyor tam anlamıyla ama sen sağlıksız davranmaya başladığını yani şemanın ortaya çıktığını fark edip hemen müdahale ediyorsun.
    çok saçma geliyor ama ben bildiğiniz yeni bir hayata başladım.
    örnek vereyim mesela boyun eğicilik şeması. istemesen bile başkalarının dediğini yapmak, zorlanmak gibi fark edilen şeyler değil. aslında kişi de bu durumun farkında değil. karşıdaki kişiyi mutlu ettiğini, kendisi için fark etmediğini sanıyor ve birisi bir şey istediğinde kendisinin de bunu isteyip istemediğini sorgulamadan kabul ediyor.
    en basit şekliyle yakın bir arkadaşın dışarı çıkalım demesi bile. ben mesela hep ya ihtiyacı var demek ki, sıkılmış demek ki diye düşünüp çıkardım. sonuçta bana ne zararı olacak ki düşüncesi de bi köşede. ama öyle değilmiş. kendi isteklerimizi sürekli olarak geride tutarak kendimizi değersizleştiriyoruz, kendikendimize değer vermemiş oluyoruz. kendimiz değer vermezken başkalarının değer vermesini nasıl bekleriz ki?
    farkında olmadığımız çok fazla şey ortaya çıkıyor ve bir şekilde hayatınız kolaylaşıyor. zihinsel yorgunluğunuz azalıyor.
  • borderline kişilik bozukluğunun yegane tedavisidir.

    bizzat deneyimleyen biri olarak kesinlikle denenmesi gerektiğini düşünüyorum.
    tüm o anksiyete krizleri, duygu durum çalkalanmaları öyle aza indirgedim ki..
    üstelik bunun mümkün olabileceğine inancım çok zayıftı.
    bireyin kendi ile, geçmişi ile yüzleşip barışmasını hedefleyen bu terapi türü özellikle başkalarına bağımlı yaşayan, ''onsuz yaşayamam'' gibi hisseden insanlar için bir kez daha tavsiye ederim.
    o bağımlılık durumu geçmişinizde bir yerde gizli.
    terk edilmiş hissettiğiniz, yalnız ve savunmasız hissettiğiniz tek bir günde..
    o günü bulun yeter sonra tekrar doğacaksınız..
  • bilişsel davranışçı terapi üzerine inşa edilmiş yenilikçi ve bütünleştirici terapi yöntemi.

    nedir peki bu bilişsel davranışçı terapi? en basit ifadeyle duygularınızı bilişlerinizin oluşturduğunu söyler ve çarpıtılmış bilişlerinizin yerine daha sağlıklı ve işlevsel olanları koymayı amaçlar. bir bilisin carpitilmis olup olmadigina karar vermek biraz pratik gerektiren bir mesele. bu yuzden uzerinde calismayi surekli sorgulama yapmayi gerektirir. bilişsel davranışçı terapi durum odakli bir terapidir. size kendinizi kötu hissettiren bir durumda eger carpitilmis dusuncelerinizin etkisi yoksa o duygu saglikli bir duygudur. duygudurum degerlendirmelerinin yapilmasinin sonrasinda her şeyin kökenine inilir. yani yukarıdan aşağıya doğru bir işleyiş vardır. ancak burda bir takim kabullenilmesi zor iddialar mevcut. bdt genellikle insanlari siz ask bagimlisisiniz, siz iste onay bagimlisisiniz diye ikna etmeye calisir ve bu bagimliliklardan kurtulmayi telkin eder. daha dogrusu onay olmadan da mutlu bir hayat surebilirsin der ki bence bunda kismen haklidir. ama bu bagimlilik iddiasi genelde insanlari -beni de - pek ikna etmez. sema terapi iste bu noktada yeni bir bakis acisi sunar. bu insanlar bagimli degil arkadas ihtiyac halinde. tam o sirada depresyon hastalari alkis kiyamet aaron beck adli guzide bilim insanina tekme tokat dalarlar. jeffrey young, aaron beck in doktora ogrencisidir(yanlis biliyorsam psikiyatristler beni linc edebilir). olanlari dehsetle izleyen jeffrey young kivirir ve sema terapiyi gelistirir. tabii benim doğrularım bana senin dogrularin sana söyleminde inatçı olup var olan ve sizi rahatsız eden ruh haline devam etmek kisinin kendi bilecegi is. bu tarz düzeltilmesi bdt ile mümkün görünmeyen veya düzeltildikten sonra tekrar eden, oldukca inatci bir seyir gösteren bozukluklar için ortaya konmuş yeni bir yöntemdir şema terapi.

    şema terapi ile bdt arasındaki temel fark görünenle değil temelde yatan çekirdek bilişlerle ilgilenmesi. yani sizin direkt şemalarınıza odaklanır. semalar temelde bir bilistir ve dunyanin ne olduguna dair beyinin kisa yoludur. bu şemalar erken çocukluk döneminde oluşmuş olup değiştirilmesi oldukça zor düşünce kalıpları ve bilişlerdir. değiştirilmesi ciddi anlamda çok zordur çünkü bu artık kişinin kimliği haline gelmiştir. bir şema ne kadar acı verse de tanıdık olduğu için güvenli ve rahatlatıcı görünür.ders calismamak icin yapilan anlamsiz isler basarisizlik semasinin bir etkisi mesela. mesela duygusal yoksunluk şeması olan bir kişi kendisine duygusal olarak tatmin etmeyecek insanlari cekici bulmasi veya asik olmasi. çünkü sadece o kişiler şemaları tetikleyebilir. bu 3 uyumsuz baş etme biçiminden biridir. şema teslimi. eger bir semaya teslim olursaniz semayi beslersiniz. semaya teslim olmak cok aci verici olasa da bundan asla vazgecmezsiniz. isin kotu tarafi bir sema terapistine gitseniz sizi surekli semaniz ile baglantida tutmaya ihtiyaci vardir. yani dusunsene aci cekiyorsun psikologa gidiyorsun ve o bu acinin bir sure daha devam etmesini saglayacak. bu yuzden de baslangicta hastalarin terapiyi birakma riski oldukca yuksek. tabii bu konuda uzman kisiler cok daha iyi bilirler. bugüne kadar aşkın ne olduğuna dair bence en bilimsel cevabı bu şema terapisi veriyor. şema kimyası. sözlükte başlığının bile olmaması enteresan.oda ayrı bir entry konusu olur artık.

    şema terapi hastayı şemalar konusunda eğitmekle ve farkındalığı arttırmakla başlar. terapist hastanin hayatı yeniden keşfedin kitabını okumasını sağlar ve danışan kişi şemalarını ve bas etme biçimlerini keşfeder. dediğim gibi şemaların değişmesi iyileşmesi o kadar zor ki zaman zaman şemaya teslim olup umutsuzluğa kapılabilir insan. bir semayi degistirirken kesinlikle ve kesinlikle kucuk adimlarla ilerlemeniz gerekir. hatta mehteran takimi gibi bir ileri bir geri gittiginizi dusunursunuz. ama kararlılığı sürdürürseniz emin olun bir sure sonra kontrol sizde olacaktir. soyle soylemek daha dogru olur. amigdalaya kodlanmis olan semalar uzerinde on beyniniz yardimiyla kontrolunuzu arttiracaksiniz. tedavinin amaci kabaca budur benim anladigim kadariyla. tabii bunlar hep teori hep kuram henüz yasaya dönüsmedi. zaten yok sosyal ogrenme kurami yok iste efendime soyleyeyim kisilik kurami varsa yoksa kuram.( yazar burda bir ironi yapiyor) ne olacak bu psikolojinin hali.

    sema terapi o derece etkili olmuş ki ileri derecede kişilik bozuklukları için bile uygulanabilir hale gelmiş. borderline icin en etkili tedavilerden biridir mesela. terapiye ek olarak borderline kişilik bozukluğu olan hastalar için geliştirilmiş bir de sema mod calismasi vardir. bu pek kendi kendinize uygulayabileceginiz bir yontem gibi gorunmuyor. zaten hayati yeniden kesfedin de olabildigince basit bir bicimde anlatmaya calismislar. sema terapi adli kitapta bu konuda derinlemesine bilgiler edinebilirsiniz.
  • sözlükte hiç "basit" şekilde anlatılmamış hede. olay çok basit aslında. kafamızda belli kısır döngüler var. bunları çoğunlukla çocukluk zamanı yaratmışız. misal çocukken anne/baba terketmiş evi. çocuk bunu bir şekilde şemaya dönüştürüp;

    "annem/babam evi benim yüzümden terk etti, ben kötü bir çocuktum, bundan sonra herkese iyi davranacağım ki beni terketmesinler" diyerek şemasını oluşturuyor. bu dakikadan sonra o insan herkesin istediğini yapan, aman bana küsmesinler kızmasınlar diye herkesin suyuna giden, asla hayır diyemeyen, ilişkilerinde kendini hep ikinci plana atan bir insana dönüşüyor.

    eğer ki kişi bunun bir anormallik olduğunu, hayatında sıkıntı yarattığını düşünüyorsa işte o zaman psikoterapi alıp şema terapi ile şemasını keşfetmeli ve terapisti ile bu çocukluktan gelen kısır döngü şemasını yıkmak için çabalamalı. kısaca şema terapi budur. bu şemaların bir sürü örneği vardır. hangi şemaya sahip olduğunuzu öğrenmek ve bu şemaları yıkmak için (bkz: hayatı yeniden keşfedin) bu arada kitabın ismine aldanmayın kişisel gelişim kitabı değildir, psikoloji kitabıdır, bilişsel terapi serisindendir.
  • bu güne dek yazdıkları ilgimi çeken, saygı duyduğum (hatta kimisine popstar muamelesi yaptığım) her psikolog mutlaka şema terapiye değindi. bugün de işyerinde müdürümün takviminde görüp davetli olmamama rağmen şartları zorlayarak katıldığım bir seminerde hande cesuru dinleme şansım oldu. o da şema terapi ekseninde harika bir sunum yaptı.
    kök inancının ve şemana dair telafi davranışının ne olduğunu bulmak çok önemli bir adım. son yıllarda bu konuda baya gelişme katettiğime inanıyorum. yine de bugün bazı örnekleri tekrar duymak ulaştığımı sandığım farkındalığımı tazeledi. bir nevi camdaki buğuyu sildi. kusurluluk inancını onay arayıcılıkla telafi eden bir insanın neden huzur bulamadığını tekrar anladım. "ilk aşk olan babandan onay alamadığında tüm ilişkilerinde onay bekliyorsun." dedi. sonra konuşmasının bir yerinde "zamanla kendini içten içe kusurlu hissetmemeye başlamak" diye laf etti. tam da deneyimlediğim şey bu. kendini tanımak bu yüzden önemli. kendine "ben kusurlu değilim" diyebilmek insanı hafifleten birşey. aklımda yer eden bir diğer önemli ifade ise "yeterince iyi yapamadığında varoluşsal bir kaygı hissetmek". harika bir tespit bu. değerli hissetmek için, sevilebilmek için hep en iyisini yapması gerektiği kök inancına sahip kişi "iyi" olmak için debeleniyorsa- yani tüm gücünü güçsüzlüğüyle boğuşarak tüketiyorsa- tüm hayatını mükemmeliyetçilik şemasına kurban ediyor demek. bugün anladım ki fark edip kenara koymak yetmiyor. insanın kendisiyle sürekli sohbet halinde kalması gerekiyor. yazmak da buna yardım ediyor. o yüzden bence herkesin kendiyle tanışma defteri olması lazım.
  • jeffrey young tarafından geliştirilen bir bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımıdır. bilişsel-davranışçı terapi insanların duygu ve davranışlarının düşüncelerden kaynaklandığını ve bu düşüncelerin değişmesi durumunda bunun duygu ve davranışlara yansıyacağını savunur. şema terapide ise bu düşünceler kişilerin şemaları olarak adlandırılır.

    şemalar doğduğumuz andan itibaren maruz kaldığımız olaylar, davranışlar ve kişiler sebebiyle oluşturduğumuz kalıplardır, yapıtaşlarımızdır. şemalar bizim karşılaştığımız durumlara karşı hayatta kalmamızı sağlayan şeylerdir aslında ama bu her zaman doğru çalıştıkları anlamına gelmez. temelinde insan beyni, var olan durum karşısında hafızasından o duruma karşı yapılması gerekeni veren en köklü bilgiyi çağırır. bu bilgi hayatımızın bir döneminde hayatımızı kurtarmış olabilir ancak bir noktada bize zarar vermeye başlayabilir.

    dediğim gibi şemalar bizim en köklü bilgilerimizdir ve zihnimiz her zaman bildiğini yaşamak ister. yani her seferinde neden böyle oluyor dediğimiz şeyde aslında bu şemamızı doğrulatacak şeyi bulup kendimize yaşatıyor oluruz.

    11 temel şema vardır. bu şemalar tek başlarına görülebildiği gibi çoğunlukla birleşerek kişilerde var olurlar.
    - terk edilme şeması
    - kuşkuculuk ve kötüye kullanım şeması
    - duygusal yoksunluk şeması
    - sosyal izolasyon şeması
    - bağımlılık şeması
    - kusurluluk şeması
    - başarısızlık şeması
    - boyun eğicilik şeması
    - yüksek standartlar şeması
    - haklılık şeması

    yaşadığımız olaylar sonucunda gelişen şemalarımıza karşı baş etme yöntemleri de geliştiriyoruz. bunlar;
    - teslim olma
    - kaçınma
    - aşırı telafi

    örneğin duygusal yoksunluk şeması olan bir kişi karşısındakinden aşırı sevgi talep edebilir, kişi bu durumda baş etme yöntemi olarak aşırı telafi’yi kullanmaktadır. örnekten de anlaşılabileceği üzere baş etme metodları aslında bizim o şemalarla ne yaptığımızı onları nasıl daha güçlü hale getirebildiğimizi anlatır. yani o şemaları doğrulatır, ve güçlendirmek adına aynı örüntüyü tekrar tekrar bize yaşatır. en sonunda kişi var olan şemasının layık olduğu şey olduğuna inanmaya başlar.

    şema terapi, bu inançların kim tarafından oluşturulduğunu tespit ettikten sonra size bunun aksinin mümkün olduğunu göstermeye yönelik bir terapidir. önce o şemanın tanımlanması, devamında şemanın oluşumuna neden olan şeyin bulunması, bu nedenin kabul edilmesi ve ona karşı sürecin başlaması şeklinde yol alınır. süreç sonucunda ana hedef şemaların yok olması değil onlarla baş etme metodlarının düzeltilmesidir. baş etme metodları sağlıklı hale geldikçe şemaların güçleri zayıflar ve kişinin hayatını eskisi kadar kontrol edemez.
  • erken dönem yaşantılarının, hissedilen duyguların yetişkinlik dönemindeki etkilerine odaklanan ve bu etkilerin değişimini hedefleyen terapi çeşididir. jeffrey young tarafından geliştirilmiştir.

    geçmişte bazı anlarda hissettiğimiz duygular şu anki yaşadığımız şeylerle karışabiliyor. bir yetişkin olduğumuzu unutup tıpkı geçmişteki o çocuk gibi davranabiliyoruz ya da hissedebiliyoruz. ancak artık oradaki o çaresiz/korkmuş/tedirgin/kusurlu hisseden çocuk değiliz.

    bir aydan fazla oldu terapiye başlayalı. şema terapi uyguluyor terapistim. ciğerim sökülüyor desem yeridir. ağlamaktan içim çıkıyor her terapide. öyle duygular öyle anılarla eşleşiyor ki şaşıp kalıyorum seansın sonunda. geçmişe gidip o küçük kıza sarılmak istiyorum. öyle kırılgan, öyle yalnız, öyle çaresiz ki... ben buradayım diyorum bazen ona seanslarda, senin için geldim. seni dinliyorum, seni anlıyorum, güvendesin.

    canım kendim. istiklal marşı. kapanış.
  • şema terapi, işe evrensel olan bir grup duygusal ihtiyacı kabul etmekle başlar. bunlar; güvenlik, istikrar, bakım, kabul edilme, özerklik, özerklik, rekabet algısı, kimlik algısı, ihtiyaç ve duyguları ifade etme özgürlüğü, kendiliğindenlik, oyun ile kişinin öz-denetiminin oluşumunu tesvik eden gerçekçi sınırlara sahip bir dünyada yaşama ihtiyaçlarinı içerir.

    herkesin duygusal ihtiyaçları vardir. şema terapinin özellikle vurguladigi hepimizin bunlara ihtiyaci oldugudur. duygusal ihtiyaclarimiz cocukluktan itibaren vardir. ruhsal saglik kisinin ihtiyaclarini uyumlu bir tutum icinde karsilama becerisidir. çocuk gelisiminin merkezi hedefi, temel ihtiyaclari karsilamak; cocuk yetistiemenin ana hedefi, cocuga bu ihtiyaclarin karsilanmasi konusunda yardim etmektir. sema terapinin oncelikli hedefi ise, benzer şekilde, geçmişte ihtiyaclari karsilanmamis olan yetiskinlerw, kendi ihtiyaçlarını karsilama konusunda yardimci olmaktir. şema twrapi ayrica yetiskinlikte ortaya cikan ihtiyaclarin varligini da kabul eder.

    şema terapi kesinlikle şefkatli ve insancıl bir yaklaşımdır.

    sema terapi hastalara onlarin aç gözlü değil, ihtiyaç icinde oldukları (birçoğunun olduğu gibi) ve terapinin onlara ihtiyaclarini karsilamalarinda yardim etmeyi amacladigi bilgisinin verilmesi, gecmisin yargısız ve geleceğin ise odaklanmis ve iyimser bir degerlendirilmesinin saglanmasina yardimci olmaktadir.
  • değiştirilmesi zor, çocukluk ve ergenlik döneminde belirgin kökenleri bulunan psikolojik bozuklukların, açıklanması ve tedavisine ilişkin kuramsal ve uygulamaya yönelik bir model olarak bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımıdır.
    aşağıdaki testi yaparak olumsuz bir şemaya sahip olup olmadığınızı referanslar aralığında görebilirsiniz.
    young şema ölçeği testi
    "young tarafından 1991 yılında geliştirilen young şema ölçeği (yşö-kf3) erken dönem uyumsuz şemaların değerlendirilmesine yardımcı olan 90 maddelik bir kendini değerlendirme ölçeğidir. 13 yaş ve üzeri kişiler için tasarlanmıştır. 2003 yılında young ve arkadaşları tarafından revize edilmiştir."
    (bkz: hayatı yeniden keşfedin) kitabı adı her ne kadar kişisel gelişim kitabı gibi dursa da şemalarımızın üzerinde düşünmek, değiştirmek ve geliştirmek adına etkilidir.
hesabın var mı? giriş yap