• ashina = türk

    nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. türk kelimesi ilk olarak çin bölgesinde, ashina boyunda kullanılmakta ve o zamanlar ashina boyundakiler, atalarının bir dişi kurt olduğuna inanmaktalar. bu dişi kurtun ismi de asena. asena ile ashina benzerliğiyle ilgili birçok teori var. sekiro'da geçen ashina klanı japonya'da bir klan. kuruluşuyla ilgili çok az bilgi var. kuranın ismini bilsek de hayatıyla ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz fakat bildiğimiz bir gerçek var ki ashina kelimesini ilk olarak türkler kullanmış ve oyundaki kahramanımızın adı da wolf. tıpkı türk ashina boyunun soyunu dayandırdığı wolf gibi.
  • combat sistemi güzel oyun. normalde sadece hikayesi için birçok kötü oyunu bile bitiren bir insan olarak, tamamen dövüş sisteminin zevkine oynuyorum. birçok kişi anlatmış ben de kendimce önemli gördüğüm tipleri yazayım.

    oyunda bir çok boss için asıl hedefiniz posture hasarı. tepede turuncu ile görünüyor. bosslar çok sağlam defans yapıyor o yüzden can azaltma odaklı oynamamak gerekli. posture bitince deathblow yapabiliyor ve canının tamamını tek vuruşla hiç edebiliyorsunuz. ama burada bir detay var. bir çok boss için ilk kısımlarda can azaltmaya çalışmalısınız. aksi halde posture çok hızlı sıfırlanıyor.

    posture azaltmanın yolları neler? birincisi deflect, tam zamanında block tuşuna basmak. kılıçlarınızdan çıkan kıvılcım daha parlak ve koyu bir renk alıyor. oradan doğru yaptığınızı anlayabilirsiniz. bu çok önemli. oyundaki bir çok saldırıyı deflect ile karşılayabiliyorsunuz. en azından bloklayabiliyorsunuz. bazı boss saldırılarının bloklanabilmesi garip gelebilir ve içgüdüsel olarak dodge yapmaya çalışabilirsiniz. çalışmayın. 2. miniboss olan chained ogrenin bile tutma hariç tüm saldırılarını bloklayabiliyorsunuz. ya da blazing bull üzerinize koşarken boynuzuna deflect yapabiliyorsunuz.

    https://cdn.gamer-network.net/…09-1553632660684.jpg

    bir diğer posture odaklı hareketimiz mikiri counter. dikey(üzerinize dik bir şekilde gelen) saldırılarda sekironun tepesinde kırmızı bir işaret çıkıyor. bu işaret sönmeye başladığı zaman dodge tuşuna basarsanız, sekiro düşmanın silahına ayağıyla basıyor. iyi bir posture hasarı ile birlikte düşmanların çoğu 1-2 vuruşluk açık veriyor.

    https://thumbs.gfycat.com/…iodicabalone-max-1mb.gif

    swipe saldırıları da sekironun tepesinde işaret çıkarıyor. düşmanlar kılıç/mızrak ne varsa geniş bir alan tarayacak şekilde savuruyor. bazılarını dodge yaparak(doğru yöne yaparsanız) çoğunu ise zıplayarak karşlıayabiliyorsunuz. bu can ya da posture için bir hasar vurmuyor. ama zıpladıktan sonra düşmanın üzerine bir step daha yaparsanız o zaman iyi bir miktar posture hasarı verirsiniz.

    peki bunları doğru yapmak yeterli mi? maalesef değil. bunları kesintisiz olarak doğru yapmak bazı bossları durdurmuyor. agresif ama kontrollü oynamanız lazım. burada şöyle bir şey kast ediyorum. düşmanın canını biraz azalttınız. sonra posture odaklı oynuyorsunuz. düşmana saldırın, saldırıyı mümkün olduğu kadar kesmeyin. bazen düşmanlarınız size deflect yapabilir. ondan sonra size saldırdıklarında saldırıya deflect yapıp, saldırmaya devam edin. bazı bosslar sizden hızlıca kaçıp çeşitli saldırılara yönelebilirler. fırsat vermeyin, kovalayın.

    oyunun mekaniklerini en iyi öğreten boss fightı ashina kalesinde bir binanın terasında yapıyorsunuz. spoiler olmasın diye isim yazmıyorum. burada deflect,mikiri ve agresifliği öğrenmeniz gerekiyor.

    çoğu oyun için mekanikler şöyledir. saldır saldır saldır, düşman hasar almaz hale
    gelince ve saldırı animasyonuna başlayınca kaç.

    sekiroda ise doğru bir fight aşağı yukarı şöyle olmalı. saldır saldır deflect saldır deflect deflect, saldır...

    peki kaçmıyor muyuz? kaçıyoruz. bazı saldırılardan sadece kaçmanız gerekiyor. ama onlar dışında, dövüşten, düşmandan kaçmamamız gerekiyor. saldırın deflect mi oldu? illa ki bu açıktan yararlanmak için saldıracaklar. onu deflect et ve saldırıya devam.

    bazı düşmanlar yıldırım saldırısı yapıyorlar. iki seçeneğiniz var, kaçabilirsiniz ya da yıldırımı düşmana gönderebilirsiniz. ikincisini yapmak için saldırı size gelirken havada olmanız gerekiyor. yere inmeden önce de vurma tuşuna basarak yıldırımı hedefe yolluyorsunuz. yukarıda bahsettiğim teras dövüşünde tüm ana mekanikleri kullanacaksınız.

    oyunun zorluğuna gelirsek. oyun sıradan aaa oyunlara göre çok zor bir oyun. benim en yakın oynadığım zorluk god of war oyununda new game plusta give me god of war zorluğuydu. o zorlukta platinyum aldım. hiç bir souls oyunu oynamadım. ben bile bu oyunu bitirmek üzereyim. mekanikleri öğrenince oyun başka bir hal alıyor.

    souls oyunlarına göre daha zor daha kolay tartışması dönüyor sağda solda. souls oynamadığım için kıyas yapamıyorum ama o seri hakkında da az çok bilgim var. ben farklarını yazayım, hangisi daha zor siz karar verin.

    souls oyunu dodge yapma odaklı. sekiro da bu sadece gerekli yerde yapılmazsa ciddi şekilde cezalandırılıyor. souls veteranlarının oyuna zor demeleri bence bu alışkanlıktan ötürü.

    sekiroda gideyim farm yapıp zırh alayım, gidip başka kılıç alayım gibi şeyler yok. saldırı geliştirmelerini ana bosslardan, can ve posture geliştirmelerini mini bosslardan alabiliyorsunuz. haliyle gidip yeni zırhımla şu bossa dalayım anasının hörekesini görsün diyemiyorsunuz. geçmenin tek yolu daha iyi olmak. bazı bufflar veren belli itemlar kullanabilirsiniz ama hepsi süreli ve kullanıp ölürseniz itemlar geri gelmiyor.

    challenge sevenler için birebir. ben başlarda çok zorlandım ama youtube'dan vs izledim bazı fightları. onlardan sonra nelere dikkat edeceğinizi anlıyorsunuz. bir süre sonra kendiniz hallediyor oluyorsunuz zaten.
  • hidetaka miyazaki'nin "dark souls'a ayarlanabilir zorluk seviyesi gelsin" diye kampanya başlatan arkadaşların sesini duyduğunun ispatı gibi olan oyun. hayır zorluk seviyesi yok ama bu oyun herhangi bir soulsborne oyunundan çok daha kolay (bu kolaylık mevzusuna en sonda biraz daha detaylı değineceğim).

    hakkında, hikaye ile ilgili spoiler vermeden sadece mekaniklerinden bahsederek başlangıç rehberi tadında bir şeyler karalamak istiyorum:

    öncelikle şunu belirteyim, tüm item ve mekaniklerin ismini kafama göre yazıyorum. sonra bana "vay onun adı buydu" diye gelmeyin. hem oyundaki ismiyle yazsam, henüz oynamamış arkadaşların kafası daha çok karışabilir.

    şimdi.

    sevgili souls-severler; bu bir soulsborne oyunu değil. soulslike bir stealth aksiyon oyunu. dark souls - bloodborne ile sekiro'nun benzerlikleri bir elin parmaklarını geçmiyor. hatta hollow knight bile bir noktada sekiro'dan daha çok benziyor dark souls'a.

    rpg mekanikleri tamamen kaldırılmış. karakter yaratma olayının olmadığını zaten biliyorduk ama silah ve zırh toplama (veya değiştirme), karakter statları gibi şeyler de yok.

    oyunun başında kılıcımızı alıyoruz elimize ve o kılıçla bitiriyoruz oyunu. zaten zırh diye bir şey yok. bunun yerine protez kolumuza kazandırdığımız özellikler var. sağdan soldan bulduğunuz eklentileri kolumuza takarak ekstradan bir silah kazanmış oluyoruz fakat bunların kullanımı da sınırlı. yine dağda bayırda bulabildiğimiz bez bebekler sayesinde kolumuzun özellikleri için "kullanım sayısı" edinebiliyoruz. bununla uğraşmak istemezseniz de bonfire'lardan çok cüzi bir miktarda soul karşılığında satın alabilirsiniz.

    evet bonfire'lar aynen mevcut (bu oyunda isimleri farklı olsa da ben yine bonfire diyorum) fakat yine kullanımlarına, oyunu kolaylaştıracak bir kaç dinamik eklenmiş durumda. öncelikle dark souls'daki "homeward bone" benzeri bir eşyaya sahibiz ve oyunun başında aldığımız bu eşyanın kullanım limiti yok. istediğiniz yerde, istediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz. buna ek olarak ikinci bonfire'ı açtığımız andan itibaren fast travel da aktifleşmiş oluyor. protez kolumuzun bu eklentileri hariç (ki zaten bunlar da 7-8 taneydi sanırım) tüm satın alımlarımızı, skill açma işlemlerimizi vs. bonfire'lardan yapabiliyoruz.

    kolumuzdaki eklentiler ise kalkan kırmaya yarayan bir balta, kalkan özelliğine sahip bir şemsiye, shuriken fırlatan küçük bir arbalet... gibi şeyler ve yine az önce de söylediğim gibi bunları kullanması sınırlı.

    oyunda stamina yok. istediğiniz gibi koşun, hoplayın, zıplayın, kaçın. yalnızca düşmanların vuruşlarını blokladığınızda dolan bir stamina barı var ve o da sadece blok yaparken görünür oluyor. dövüş mekaniği de bunun üzerine kurulu zaten. dövüşler büyük oranda "düşmanın blok staminasını (?) bitir ve son vuruşu (death blow) yap" üzerine kurulmuş ve parry yapmanın önemi artmış. parry mekaniği artık düşman vuruşunu yapmadan hemen önce blok tuşuna basıldığında çalışıyor ve başarılı bir parryden sonra denginiz olan düşmanlara death blow yapabiliyorsunuz.

    backstab gibi şeyler yok. yani var ama combat sırasında yok. backstab, düşmana gizlice yaklaşabilirseniz teklemenize yarıyor. yine stealth konumdayken görünmeden düşmanların üzerine atlayabilirseniz de aynı mekanik çalışıyor. oyunda full stealth gidebiliyorsunuz. kolunuzdaki halatlı kanca sağolsun (bunun kullanım limiti yok ve arkham serisindeki batclaw gibi çalışıyor) "bazı maplerde" rahatlıkla düşmanların aralarından akıp gidebiliyorsunuz. kancanız aynı zamanda mapi daha özgürce dolaşmanıza yarıyor ve keşif hissini coşturan ögelerden birisi haline geliyor çünkü artık seçilebilecek daha çok rota var (çatılar falan).

    gelelim en önemli mekaniklerden birine. ölüm. malum bu bir from software oyunu ve bol bol öleceksiniz. oyunda bir kez ölmeniz halinde siz yerde yatarken iki seçenek sunuluyor: öl veya diril. ölmeyi seçerseniz, son bonfire'dan itibaren topladığınız tüm xp ve paranın yarısına veda edip bonfire'a dönüyorsunuz. yok dirilmeyi seçerseniz, bir kereye mahsus olmak üzere oyun sizi diriltiyor ve hiç beklemeden tekrar kalkıyorsunuz (hatta sizi öldü diye bırakıp arkasını dönmüş giden düşmana gizlice yaklaşıp vurabilirsiniz). oyunda dirilebilmek için "dirilme barınızın" dolu olması gerekiyor. iki adet dirilme barı var; birisi bonfire'da dinlendiğinizde doluyor, diğeri ise düşman öldürdükçe. peki öldüğünüzde dirilmeyi seçerseniz hangi bar boşalıyor? bonfire'da dinlenince dolan bar boşalıyor ve diğer bar da kullanılmaz oluyor, ta ki gidip bir düşmana son vuruş (death blow) yapana kadar. daha sonra yine ölünce dirilme seçeneği çıkıyor ve dirilme mekaniğini tekrar kullanabiliyorsunuz. bahsetmek istediğim diğer detay ise; dirilmeniz durumunda dirilme barınızı dolduramadan tekrar ölürseniz oyun bu sefer xp ve paranızın yarısını alıp sizi son dinlendiğiniz bonfire'a atıyor. burada da yine küçük bir kolaylık eklenmiş: %30 gibi bir şansla hiçbir şey kaybetmeyebiliyorsunuz. evet şansa bağlı olarak tanrılar halinize acıyor ve öldüğünüzde sizden xp veya para almıyorlar. bu yüzde, oyunun başında 30 iken sonradan bulunan itemlerle falan değişiyor. şu ana kadar hiç başıma gelmese de, bir bölgede çok sık ölmeniz durumunda da bazı ilahi dengeleri bozmuş olduğunuzdan bölgeye bir hastalık yayılıyor ve bazı npc'lerin sizinle diyaloğa girmeyi reddetmesine, bazılarının tamamen ortadan kaybolmasına ve yukarda bahsettiğim yüzdenizin büyük oranda düşmesine sebep oluyor.

    imza mekaniklerden birini daha kaldırmış from software ve oyuna pause eklemiş. diğer tüm oyunlarda olduğu gibi pause yapabiliyorsunuz artık.

    dikkatimi çeken bir diğer unsur da loot mekaniği. artık etkileşim tuşuna basılı tutunca minik bir girdap oluşturuyoruz ve etraftaki tüm cesetlerin üzerindeki itemler ile coinler otomatik olarak toplanıp geliyor. hemen hemen her düşmandan bir şeyler düştüğünü göz önünde bulundurursak, geliştiriciler de boktan survival oyunlarındaki gibi ortamdaki her cesedi ayrı ayrı lootlamanın oynanışı sekteye uğratacağını düşünmüş olacaklar ki böyle bir çözüm bulmuşlar. başta biraz yadırgadım ama dediğim gibi her cesetten bir şeyler çıkıyor. bunun ameleliğini yapmaktan iyidir.

    son olarak kendimizi nasıl upgrade ediyoruz, ondan bahsedeyim.
    protez kolumuzun eklentilerini haritadan topladığımızı söylemiştim. kolumuzdaki bu silah ve araçlardan aynı anda sadece üç tanesini kullanabiliyoruz ama bu üçlüyü pause menüsünden değiştirebiliyoruz.

    skillerimizi, topladığımız soullar ile dolan xp barımız sayesinde açabiliyoruz. yani bu oyunda soul dediğimiz şey aslında düz xp. bunu belirtmekte neden bu kadar geç kaldım bilmiyorum ama durum bu.
    skill ağaçlarını, oradan buradan topladığımız textbooklar sayesinde açıyoruz (yani yeni bir textbook buldunuz, 8-9 skilli yeni bir skill ağacı ekleniyor oyuna) ve bu skill ağaçları da çok dallanıp budaklanmıyor. hatta içlerinde pasif skiller de var. son derece sade hazırlanmış skill ağaçları.

    estus flask yerine geçen health potumuzu, yine sağdan soldan bulduğumuz tohumları ana üssümüzdeki (firelink shrine) doktor hanım ablaya götürerek upgrade ediyoruz.

    vurduğumuz hasarı ve hp barımızı ise yine her mapte sınırlı sayıda olan boncukları toplayarak arttırıyoruz. bunun için de ana tapınağımıza gitmeye gerek yok. bu ve bir çok şeyi bonfire'da halledebiliyoruz. hatta yukarda belirttiğim gibi health potlarımızı yükseltmek ve kolumuzun yeni eklentilerini taktırmak dışında gitmenize gerek kalmıyor buraya.

    ben şahsen bu mekanikleri rahatça benimsesem de içimde bir burukluk mevcut. bu türü sevenler bilir, souls serisi zor değildir aslında. oyunun zorluğu mekaniklerin içine yedirilmiştir. toplanan soulların kaybedileceği düşüncesinin oluşturduğu psikolojik baskı, labirentimsi ve sürprizlerle dolu level dizaynı, oyunun diğer oyunlardaki gibi "gel sana side-mission vereyim. al haritana işaretledim, git şunu yap" demeyen ve elinizden hiç tutmayan kendine has yapısı seriyi özel kılıyor. souls serisi söz konusu olduğunda "zor" denilerek bahsedilen şey, oyunun bizzat tamamının keşfedilmeye açık olması. sadece mapleri değil seviye atlama sistemi, itemların kullanımları ve özellikleri gibi bir çok detayın keşfedilmeye tamamen açık olmasından dolayı bambaşka bir dünyada hissediyor insan kendini dark souls oynarken. çünkü deneme yanılma yöntemiyle ve biraz da farm yaparak combatı pekala kolaylaştırabiliyorsunuz fakat bir souls oyununa detaylı bir şekilde hakim olmanız yıllarınızı alır.

    işte sekiro'da bunlar eksik. oyun çok daha arcade bir yapıda. komple dark souls re-skini olmasını beklemiyordum ama yine de aldığım tüm itemler için, açtığım tüm skiller için, tanıştığım her npc için, menüdeki her bir sayı için ayrı ayrı bilgilendirme mesajları (tutorial) çıkınca insan biraz bozuluyor.

    yine de böyle kabul etmekte bir sakınca görmezseniz (gerçi niye göresiniz lan yepyeni bir oyun işte) sekiro güzel bir oyun. soulsborne serisine aşina olmayan arkadaşlar için de güzel bir başlangıç olabilir.
  • oyun dediğin eğlenmek için oynanır, böyle oyunun anasını sikeyim. sinir hastası oldum. bu oyunu bitirebilen arkadaşlara çok büyük saygım var, bütün oyunları benden iyi oynadıklarına eminim.
    tanım: 4 saat uğraşıp sonunda sildiğim oyun.
  • bir kaç tip vereyim ki pes edip bırakmayın oyunu oynamayı. öncelikle eski souls sisteminde olduğu gibi roll/dodge yapmayı unutun. ofansif oynamalısınız. sürekli saldırı yapmalısınız. düşman sizin saldırınızı savuşturduğunda (block değil, parry) daha belirgin bir ses ve görsel çıkıyor. kırmızı renkli kanji harfinden bahsetmiyorum, siz saldırmaya devam ettikçe karşınızdaki düzgün zamanlamada parry yapacak, onu farkettiğinizde saldırmayı bırakıp savunmaya geçin. eğer siz doğru zamanlamada parry yaparsanız tekrar saldırın çünkü savunmasız kalacak. bu şekilde aynı ritim oyunlarındakine benzer bir şekilde dövüşünüzü düzgün takip edin. full konsantre isteyen bir oyun evet kabul ediyorum ama ritmi tutturduğunuzda aldığınız keyif bambaşka boyutta oluyor.

    --- spoiler ---

    genichiro boss'u bu noktada çok önemli bir yerde oyunda. oyun size asıl o zaman ne yapmanızı gerektiğini sike sike öğretiyor aslında. bence oyunun asıl tutorial boss'u genichiro'dur. satın alan çoğu kişi oyunu bu boss'ta bırakma noktasına gelmiş, ya da bırakmış. bu tamamen oyunun dövüş sistemindeki mantığını anlamamalarından geçiyor. ve gerçekten yeni sistemi kavradığınızda farkediyorsunuz ki oyun aslında önceki souls serisine göre daha kolay. agresif oynamanız gerekiyor ve siz bunu tam olarak kavradığınızda oyunda hiç bir düşman tutamıyor karakteri. çok ilginç noktalara gelecek oyun biraz sabredip denerseniz.

    bu arada muhteşem bir boss yapmışlar hayran kaldım. genichiro değil, o da iyi bir dövüş oldu ama ondan sonra bir boss karşınıza çıkıyor ki öyle böyle değil. boss tasarımını arşa çıkarmışlar bence.

    --- spoiler ---
  • bu oyuna kolay veya casual kitleye göre yapılmış falan diyenler neyin kafasını yaşıyor gerçekten merak ediyorum. oyundaki ilk ana bossa gelene kadar saatlerce oynayıp bir sürü mini boss kesiyorsunuz ki onlar bile deli gibi zor. belki birkaç gün oynayıp alışınca daha makul gelebilir her şey ama şu ana kadarki kısmı için hiçbir souls oyununda bunun yarısı kadar bile zorlanmamıştım ben. darks souls' ları zor bulduğu için oynayamayan birinin mümkün değil bu oyunu oynaması.
  • harika optimize edilmiş keyifli bir oyun olmuş... tabi yüzlerce kez ölmeyi dert etmeyip oyunun tadını çıkarabilenlere. parry-parry-dodge gibisinden paternler yazmış bir yazar arkadaş fakat birden fazla adam etrafınızı sarınca böyle bir patern yok. belki bosslar için yazılmış olabilir. moblar hollywood filmlerindeki gibi etrafınızı sarıp beklemiyor. harala gürele giriyorlar ki en tırt düşman bile 3/4 canınızı alabiliyor bir vuruş veya komboda.

    çok defa ölmek, sanırım side quest aldığınız npcleri iptal ederek hikayenin veya kazanacaklarınızın bir kısmını alıkoyuyor sizden. ayrıca her öldüğünüzde elinizdeki para ve xpnin yarısını kaybediyorsunuz.

    "parry yapınca karşı taraf komple ambole olacak one hit atacağım" yada "rakibe nefes aldırmadan pata küte girerim" gibi düşünceleri zaten unutun çünkü rakipler parry sonrası saldırıya devam edebiliyor veya vuruşunuza rağmen saldırısını bitirebiliyor. stealth başlanıp güçlü bitirilmeli keza stealthsiz kalabalık moba girince sağ kalma şansınız yok denecek kadar az. herkesi parryleyecek yeteneğiniz olsa dahi "posture" kaybedince adamınız yere çömelip iki soluklanıyor. o sırada da "hayvan gibi şi ediyorsunuz" vakası gerçekleşiyor.
  • oyun on numara gözüküyor da her "sekiro" dendiğinde istemsizce "sekiro gurban niye doğdun" diye türkü tutturasım geliyor.
  • vee sonunda uzun süre savaştık, inandık, çok öldük çok dirildik, tekrar tekrar denedik ama yine başaramadık.*

    genichiro'da 25 kere öldükten sonra eah ebenin nidaları ile rage quit ve bilgisaydan silme ile sonuçlanan bir serüven yaşatan oyun.

    ha güzel oyun, laf yok ama bana zor arkadaş. olmuyor yani.
  • gamescom 2018'den gelen oynanış videolarını temel olarak iddia edilebilir ki bu oyun mü-kem-mel!!

    epicnamebro ilk oynanış: https://youtu.be/yy8ctbady2c
    vaatividya ilk bakış: https://youtu.be/xrd8r86cwpk
    ign'in gamescom röportajı: https://youtu.be/zc1phkkkkka

    şimdi, tüm bunlardan anladıklarımı özetlemeye çalışayım!

    oyun soulsborne oyunlarına kıyasla daha hızlı, daha da önemlisi animasyonlar arasında gecikme/duraksama yok. stamina da kaldırılmış durumda! tüm bunlar göz önüne alındığında, sekiro'nun soulsborne oyunlarıyla bir alakası olmadığını iddia etmek mümkün!

    bu farklılıkların yanında oyuna eğilme eklenmiş; l3 düğmesine basarak eğilmek ve düşmanların sizi tespit etmesini zorlaştırmak mümkün. eğilmiş pozisyonda, çalıların arasına girmek de mümkün kılınmış ve bu durum sizi fark etmemiş, zayıf düşmanları tek hamle de öldürebileceğiz gizli saldırıyı yapmanıza olanak sağlıyor. souls oyunlarında daha önce hiç görüşmemiş, tamamen farklı bir mekanik!

    eğilerek çalılara girmeye benzer bir başka mekanik ise duvarları kucaklamak, yine benzer şekilde duvarı kucakladığınız da düşmanlar tarafından zor tespit ediliyorsunuz ve düşmanı tek hamlede öldürebiliyorsunuz.

    değişen bir başka hadise de oyunun rol yapma öğelerinden tamamen arınmasıyla bağlantılı; artık seviye atlamak gibi bir hadise olmadığı için, ölen düşmanlardan ruh ya da kan yankısı gibi birimler kazanmak da mevcut değil! bunun yerine izlediğim videoların hepsinde ölen düşmanlar 'white sprit emblem' isminde bir eşya düşürüyorlar ve bu eşya prostetik kolunuzdaki ninja araçlarını kullanmanız için gerekli. enb, bunu bloodborne'daki civa mermisi mekaniğine benzetti ki gayet yerinde bir benzetme! bloodborne'da nasıl ki silahı ateşlemek için mermiye ihtiyaç duyuyor ve bu mermiyi ölü düşmanlardan elde ediyorsak, sekiro'da takma kolumuzdaki ninja gereçleri için de white sprit emblem'a ihtiyaç duyacağız.

    prostetik koldan hazır bahsetmişken, buna bağlı gelişen kimi farklılılara da değinmek şart! soulsborne oyunlarında gördüğümüz saldırı şeması; normal saldırı ve ağır saldırı sistemi değişmiş durumda. sekiro, r2 düğmesi ile yapılan ağır saldırıyı tamamen kaldırmış ve r2 düğmesine ninja araçlarını bağlamış durumda. r1 düğmesi saldırı düğmesi olarak işlevine devam ediyor. belirtmek gerek r1 düğmesine basılı tutmak suretiyle güç yüklemek de mevcut. kısaca artık tek bir saldırımız var! tabii bu eksikliği gidermek namına, ninja araçlarına bağlı bir kombo sistemi eklenmiş oyuna, örneğin; r2 düğmesiyle prostetik koldan shuriken fırlattıktan sonra r1 düğmesine basmanız halinde hızlıca ileriye atılıp düşmana vurduğunuz farklı bir kombo yapmanız mümkün. her ninja aracı için farklı bir kombo seçeneği mevcut görünüyor. bu da dövüş sistemini zenginleştiren ve soulsborne oyunlarından ayıran bir başka farklılık.

    biraz da dövüş sisteminin derinine girelim hazır laf açılmışken... stamina sisteminin tamamen kaldırıldığını belirtmiştim, bunun yerine 'posture' sistemi getirilmiş! düşmana her vurduğunuzda, düşmanın sadece canına değil aynı zamanda posture'üne de zarar veriyorsunuz, büyük düşmanlarla dövüşürken ekranın orta-üst kısmında büyük bir bar ile temsil ediliyor posture ve bu bar dolduğunda bitirici hamle yapanız mümkün oluyor. bu sistemi belki de nioh'da gördüğümüz ki sistemine benzetmemiz mümkün, nioh'da düşmana vurduğumuzda sadece sanına değil düşmanın ki'sine de zarar veriyorduk, kısmi olarak benzer bir sistem!
    postuposture'ü hızlı doldurmanın anahtarı ise, l1 düğmesini doğru zamanlayarak düşmanın saldırısını bloklamak. doğru zamanlamayla yapılan her blok düşmanın posture'üne inanılmaz zarar veriyorken, zamanlama yanlış ise gelen saldırıyı durdursanız bile bu sefer sizin karakteriniz posture hasarı alıyor. yani ortada bir risk-ödül ilişkisi var. ayrıca enb'nin de bahsettiği üzere eğer dövüşte geri çekilirseniz düşman posture'ünün toparlıyor ve haliyle o zamana kadar dövüşte kattediğiniz ilerleme geriye gidiyor, bu durum da oyuncuyu daha agresif oynamaya, sürekli baskı kurup saldırı-blok dengesini koruya zorluyor. tabii bu durum bir yerden sonra monotonlaşacağı için, monotonlığı kırmak namıma düşmanlar, bloklanmaya ve ekranda neon renklerde parlayan tehlike anlamında kanji işareti ile gösterilen saldırlar yapıyor. bu saldırılardan sakınmak için mutlaka kaçmalısınız.

    bu da bizi dövüş sisteminin diğer kolu olan kaçınma manevralarına getiriyor! soulsborne oyunlarının aksine sekiro'da temelde 2 farklı kaçınma manevrası var; ilki alışık olduğumuz ve yuvarlak düğmesine basmak suretiyle performe edilen klasik kaçma/yuvarlanma(dash/dodge-roll) ve ikincisi ise soulsborne oyunlarından farklı olarak, x düğmesine basmak suretiyle performe edilen zıplama! evet, bu oyunda zıplama aksiyonu için ayrı bir buton atanmış! soulsborne oyunlarında sadece koşarken zıplamak mevcuttu ve bu zıplama sadece çevreyi keşif için kullanıyorldu. sekiro'da ise zıplamak bir kaçma manevrası olarak kendine yer buluyor, ayrıca çift zıplama gibi aksiyonlar da çevresel keşfi daha da zenginleştiriyor!

    keşif demişken... burada grappling hook'tan bahsetmek gerek! sekiro'da dikey hareketlilik, diğer soulsborne oyunlarında görmediğimiz kadar fazla yer işgal ediyor ve bunu sağlayan araç ise l2 düğmesine atanmış kanca! etrafta önceden belirli sabit yerlere kanca atmak mümkün bu durumda soulsborne oyunlarında erişmesi imkansız olan yerlere sekiro'da erişebilmek demek! kanca, hem gizliliği besliyor hem de dövüş esnasında üçüncü bir kaçma manevrası olarak karşımıza çıkıyor. menzilli herhangi bir saldırısı bulunmayan düşmanlardan kanca vasıtasıyla kaçmak ve can doldurup dövüşe tekrar dönmek hayli güçlü bir strateji olabilir oyunda.

    can doldurmak demişken, sekiro'nun soulsborne oyunlarıyla en benzer olduğu mekanikten bahsetmek lazım ki bu da can doldurmak. souls oyunlarında gördüğümüz estus'a benzer bir can doldurma mekanip var ve harita etrafında bulduğumuz özel noktalara gittiğiniz de bu can doldurma eşyası yenileniyor. bu kısmı tamamen dark souls oyunlarında alıştığımız gibi cereyan ediyor.

    tüm bunlar bana, sekiro'nun souls oyunlarından çok farklı ama oldukça sağlam mekanikler olan bir oyun olduğunu anlatıyor... oynamak için sabırsızlanıyorum! muhtemelen gelmiş geçmiş en tatmin edici rol yapma-aksiyon oyun olacak sekiro... keşke biz fakirler için de oynanabilir bir demo olsa!
hesabın var mı? giriş yap