• günde yaklaşık bir buçuk milyon amerikan dolarının el değiştirdiği platform. evet sanal bir dünya olabilir ama linden doları'nın amerikan doları karşılığı bile var bu oyunda. hakkında biraz araştırma yaptım ve oyunun, fanatiklerinin hayatında ne kadar somut yer kapladığına akıl almaz biçimde şahit oldum.

    örneğin david pollar isimli bir second life oyuncusunun eşi, kocasını oyunda başka bir kadın karakterle uygunsuz vaziyette yakaladığı için boşanma kararı almış. üstelik bu pollar'ın ilk yakalanması değilmiş. daha önce de eşi tarafından telekız rolündeki bir hatun karakterle yakalanıp sonradan affedilmiş. (bkz: daily telegraph) işin çarpıcı kısmı da şu: sözünü ettiğimiz çift zaten second life'ta tanışarak hayatlarını birleştirmiş.

    bir de fbi'ın second life kumarhanelerini kapatma kararından haberiniz var mıydı? şahsen bunu duyduktan sonra tarım bakanlığının farmville'i yasaklamasını daha makul görmeye başladım açıkçası.
  • yıllardır merak ettiğim oyundu, dün hızlıca bir hesap oluşturup deneme amaçlı girdik. kardeş o nasıl manyak bi dünya, habire uçuyorsun, dans ediyorsun falan. kafalar binbeşyüz.

    "mert95" (ki kendisinin 18 yaşında bir türk genci olduğunu düşünüyorum) isimli bir kullanıcı vardı mesela, toplamış milleti etrafına, hem dans ediyor hem şarkı söylüyor. adı aşk olsun'dan girdi dağlar dağlar'dan çıktı. görünürde başka türk yoktu, herkes ağzı açık dinledi adamı. biz de cesaretlendik, bi kuple le le le sakine söyledik. kimse totosuna sallamadı tabii bizim performansımızı, hesabı sildik çıktık. alacağın olsun mert, ortamı ele geçirmişsin.
  • ekşisözlük'te devamlı reklamı çıkan oyun. sürekli hamile kadınlar, çoluk çocuk falan gösteriyor. karı dırdırı dinlemek ve bebek bezi değiştirmek için oyun mu yükleyeyim şimdi. ilginç bir reklam stratejisi.
  • bu oyunda yaratilan her 4 sanal karakter, 1 gercek kisi kadar karbondioksit salinimina sebep olmaktadir.
  • insanı alenen üçkağıt yapmaya teşvik ederler. izah edeyim. 2007 yılından beri dolandığım sl'a bir süredir giremez hale gelmiştim. gerçek hayatta işim gücüm de çok olduğu için bir süre umursamadım bu girememe halini.geçenlerde bir gün yeniden denediğimde karşıma ingilizce bir uyarı çıktı ve "bacım oyuna girmeye devam etmek istiyorsan bizi araman lazım ara bizi.." gibi bir uyarı çıktı. aramadım. ne ariicem allan amerikasını? onun yerine yazılı olarak ne istediklerini sormaya karar verdim ama accountu beklemeye aldıkları için onu da beceremedim. nihayet guest olarak bir ticket doldurdum. cevap yok. uzatmayayım. özlemle sl entryleri okurken, yenileklerden bahsederek dikkatimi çeken bir entry sahibine ağlamaklı bir mesaj attım. sağolsun cevap verdi ve o andan itibaren yakasını da kaptırdı. nazik bir yazar olduğu için yardım teklif etti ve online chat yaparak bana yardımcı olmaya çalıştı. linden çalışanları bir üyenin sorunlarını üçüncü şahıslarla konuşamayacaklarını bildirdiler. sonunda kıydım paraya aradım. ancak "nabeer nassın hacı?" tadındaki ingilizcem sayesinde uzlaşma sağlayamadım. üzgün üzgün otururken, deliberte (bu bana yardım eden iyi kalpli arkadaş oluyor) üçlü konferans yapamayı önerdi. skype üzerinden üçlü yapmaya başladık.

    d: ranini hattın ucunda, üçlü konferans yapıyoruz ben kendisinin profesyonel çevirmeniyim
    r: ahahah hadi yaa..
    x: maalesef ama size bilgi veremem.
    d: alla alla nie veremezsin ingilizce bilimiyor ve sorununu ancak telefonla konuşarak çözeceğinizi söylemişsiniz.
    x: evet telefonla konuşmamız lazım kendisiyle
    x: e konuş işte hattın diğer ucunda diyorum
    r: sorsana şu hıyara sesimi duyuyor mu?
    d: bu duyduğun ses ranini, siz sorun ben ona çevireceğim ne istediğinizi.
    x: hee duyuyorum ama üçüncü şahıslara bilgi veremem
    d: o zaman türkçe konuşan bi personel bulundurun. madem uluslararası bir oyun pazarlıyorsunuz ve sorun çıktığında konuşmak istiyorsunuz. oyuncu ingilizce bilmiyor. çevirmen tutuyor cevap vermiyorsunuz. ne yapması lazım? insanı çileden çıkarmayın gece vakti!!
    r: hıyar oğlu hıyar!
    x: ben kanunları uyguluyorum elimden gelen budur
    d: o zaman size soruyorum! cevap verin ne yapması lazım ha ne??
    x: ingilizce bilen biri oymuş gibi arasın

    neyse, sonunda deliberte, ranini takliti yaparak yeniden bağlanıyor linden'e.

    r: bana bak ingilizcem kötü dedim, bozuk konuş e mi?
    d: tamam tamam..

    tamam, diyor ama mükemmel bir aksanla ve şekspiryen ingilizcesiyle "benim de ingilizcem iyi değil" diyerek konuşmaya devam ediyor. adamın sorduğu soruları şıp diye anlıyor ve cevaplıyor.

    x: adınız?
    d: ranini
    x: soyadınız?
    d: farella
    x: doğum tarihiniz?
    r: lan biraz bozarak konuş ingilizce bilimiyorum dedim adamlara
    d: aaa... van fayf julay eee... van nayn eee
    x: okay, email adresiniz?
    d: ranini et kopuk poyint net poyint tere
    r: poyint ne lan poyint ne??? sabah beri doğma büyüme new york'u gibi şekspiryen bir ingilizceyle konuşuyorum ama dat demeyi bilmiyor muyum? rezil ettin lan beni yazıklar olsun!!

    *yardımını esirgemeyerek geri dönmemi sağlayan deliberte'ye ithaf edilmiştir.
  • dwight schrute: this is second life. it doesn't have winners or losers.
    jim: oh..it has losers.

    (bkz: the office)
  • bağlantı hızından(yoksa türk telekomdan mı demeli) kelli; oyunda elini kolunu kıpırdatamamak, her ilerlemeye çalıştığında donup kalmak, hiçbir yeniliği keyfini çıkararak kullanamamak gibi durumlar düşünüldüğünde, insana ister istemez türklerin kaderidir bu, first life da olsa second da olsa değişmez diye düşündürten oyun.
  • böyle bi şirket açılmıştı bizim karşımıza eskiden. sahibinin çok oyunbaz bi insan olduğunu düşünüp şaşırmıştım. sonradan mahalle esnafından edindiğim bilgilere göre adam bu şirketi metresine açmış. düşününce evet lan dedim, adam belki de hiç olmadığı kadar mantıklı bi hareket yapmış bu ismi koyarak. hem aleni hem gizemli hafif de puşt ama asla kendini inkar etmeyen ltd.şti.
  • tutorial sayılabilecek bölümlerinde,birlikte basladığımız insanların nerdeyse yarısını frankophonelardan oluştuğu oyundur. herhalde fransada bu oyun inanılmaz popüler.

    oyunun başında insanların birbirine şunu nası yapıcaz,nedir ,nasıldır muhabbeti hoştu. hani okula,işe veya askerliğe başlayan insanların ilk günü tadındaydı. bi yardımlaşma ,bi merak bi heyecan! kimisi şık kıyafetler kiymeyi başarmış ,uçuşa geçmiş; kimisi metamorfoza uğramış yaratık gibi.eski oyunculardan bazılarıda mentor olmuş soruları yanıtlıyodu.

    en çokta " bu oyunda amacımız nedir ve nası ev alıcaz" soruları beni kopardı,barınma ve hayatın anlamı sanal hayatta bile temel sorun demekki. tabi benimde "nası save edicez" hususuna yoğunlaşmam ayrı bi analiz konusu!
  • biraz önce evinde piyanosuna iliştirdiği mikrofonu vasıtasıyla sanal bir konser veren sanatçının "aa türkiyeden misin? gelmiştim oraya.. babylon'da çalmıştım" demesiyle internetin nelere kâdir olduğunu bir kere daha gösteren sanal hayat.
hesabın var mı? giriş yap