• "masal krali" olarak olarak da anilan bavyera krali ikinci ludwig'in 1869'da yapimini baslattigi, gercekten de harika bir manzaraya ve ihtisama sahip tarihi satosu*. richard wagner'e 1868'de yazdigi bir mektupta, "eski alman sövalyelerinin kaleleri (burg) stilinde bir sato" yaptirmak istediginden bahseden "romantik kral" ikinci ludwig, babasi ikinci maximillian'in gotik stildeki satosu "schloss hohenschwangau"nun hemen yakininda yaptirdigi bu yeni sato (die neue burg) icin hicbir masraftan kacinmamis. ancak satonun insaasi ludwig'in 1886'da ölümüne dek tamamlanamamis (en son insaa 1891'de bitirilmis).

    on sekiz yasinda (1864) tahta gecen ikinci ludwig, ülkesi bavyera (bayern) müttefigi avusturya ile birlikte 1866'da prusyalilar'a yenik düsünce, gercek anlamda egemenligini ve siyasi iktidarini kaybetmis. dünya islerinden zaten yeteri kadar anlamayan veya sikilan ikinci ludwig de bunun üzerine, kendini gercek bir kralmis gibi hissedebilecegi masalsi bir dünya yaratmak istemis ve inzivaya cekilip kendini tamamiyla yeni satolarinin yapimina, dogaya ve sanat faaliyetlerine adamis.

    ortacag alman efsanelerine (kugu sövalyesi lohengrin) ve antolojisine ilgi duyan ikinci ludwig'in bu satosunun leitmotivlerinden birisi de kugudur (schwan). ludwig'in kendini özdeslestirdigi bir baska wagner operasi kahramani da, inancin ve günahlardan arinarak safliga ulasmanin timsali olan kral parsifal'mis. dolayisiyla ludwig'in gözünde neuschwanstein'in parsifal'in satosu gralsburg'la (holy grail satosu) benzesmis olmasi muhtemel...

    ikinci ludwig'in dünyadan elini etegini cekmek icin yaptirdigi neuschwanstein satosu, günümüzde yilda yaklasik 1.3 milyon kisi tarafindan ziyaret ediliyormus.

    http://www.neuschwanstein.com/
  • bavyera’nın romantik kralı ikinci ludwig’in gökyüzüne yakın olmak için alpler’de bir tepenin üzerine yaptırdığı, göllerin arasında yer alan ihtişamlı masal şatosu.

    savaştan, silahlardan hoşlanmayan; etrafındakiler avlanırken şatolar tasarlayan; şiirden, müzikten keyif alan ludwig’in büyük bir tutkuyla yaptırdığı ve içinde sadece 170 gün yaşayabildiği şato bugün almanya’nın akıllara durgunluk veren güzelliklerle dolu romantik güzergahı romantische strasse’nin en güneyinde yer alıyor. neo-romantik mimari stiliyle yapılan şato; çocukluk ve ilk gençlik yıllarını schwangau’nun gölleri, dağları ve ormanları arasında insanlardan izole olarak geçiren ludwig’in karakter özelliklerini, versailles sarayı’nın ihtişamı ve wagner’in bestelerine olan hayranlığı yansıtıyor.

    şatonun inşaasında bir mimar yerine bir ressam ile çalışan ludwig şatonun duvarlarını; sevdiği ve desteklediği dostu besteci richard wagner’in operalarından sahnelerle süslemiş. wagner’i bir kez bile dinleyemediği muhteşem şatosunda 1886’da tutuklanarak krallıktan azledilip, sürgün edildiği berg şatosu’nun yakınlarındaki stamberger gölü’nde doktoru ile birlikte ardında soru işaretleri bırakarak ölü bulunmuş. kendi yarattığı hayal dünyasında yaşayıp sadece sanatla, doğayla ve mimari tasarımlarla ilgilenen ludwig’in savaşlardan, iktidar hırslarından kaçınarak yaşadığı hayatı, ruh hastası ilan edilerek, tutuklanarak, intihar ederek ya da öldürülerek sona eriyor.

    tepedeki şatoya; aşağıdaki bilet ofisinden giriş bileti alarak, sık ağaçların arasından yürüyerek, faytonla ya da daha uzak bir yoldan geçen otobüsle çıkılıyor. seçtiğiniz yabancı dile göre şatoya giriş saati değişiyor. bilet merkezinden alınan güzergah haritası ile şatonun en güzel göründüğü ve ludwig’in annesi için yaptırdığı marien köprüsüne, yamacın diğer tarafındaki kral ii.maximilian’ın sarı şatosu hohenschwangau’ya yürünebiliyor. schwangau’da büyüyen ludwig babası öldükten sonra, cennete ve dağlara yakın olmak için, tamamlandığını göremediği neuschwanstein’i 1867’de inşa ettirmeye başlamış.

    mimarileri kadar hikayeleriyle de ünlü iki kraliyet şatosu hohenschwangau ve neuschwanstein’in bulunduğu schwangau kasabasına gelirken ana yoldan neuschwanstein şatosu böyle, marien köprüsü üzerinden ise böyle görünüyor.

    alpler’de göllerin arasında, sık ağaçlarla çevrili, yemyeşil bir tepeye kurulmuş, gökyüzüne yakın bu masal şatosunda yürürken, vadinin en tepesine kurulmuş demir bir köprüden şatoyu izlerken, hemen arkandaki dağlardan gelen serin rüzgar yanından geçerken, gerçek hayatın sıkıcılığından gizli bir geçit bulup kaçtığın masal ülkelerinde buluyorsun kendini. yüz elli yıl öncesinde savaşlardan, ölümlerden, kaçan ve kendine bir masal ülkesi yaratıp oraya sığınan bir kralın, bir düşün kapısını açıp çıktığı gizli bir vadide. ormanın içinden şatoya çıkarken, şato duvarlarının yanından geçerken, duvarların toprağa değdiği sınır çizgisini takip ediyorum. toprak üzerine aniden ağır bir şey konmuş gibi kenarlara doğru hafifçe yükselmiş, sanki yıllarca inşaa edilmiş gibi değil, gökyüzünden bir tepenin üzerine zarifçe bırakılmış duruyor. sonra marien köprüsünün üzerinden şatoya bakarken daha iyi görüyorum. şatonun gerçeküstü güzelliğini; bir tepenin üzerine, gökyüzünden bırakılmış gibi durması arttırıyor. sürgün edilmiş bir kralın hayallerini taşıyan ihtişamlı beyaz şato göz alabildiğine uzanan dağların arasında zarifçe parıldıyor.
  • günümüzün en büyük entertainment (eğlence) şirketi olan walt disney pictures’in logosunu süsleyen neuschwanstein şatosu’nun kısacık tarihi aslında tamamen trajedi ve dramdan ibarettir. disney ile tek uyumlu olduğu şey masalsılık olabilir.

    disneyland'i inşa etmeden önce, walt disney ve karısı lillian, almanya'nın bavyera alpleri'ndeki neuschwanstein şatosu'da dahil olmak üzere avrupa’yı gezmekteydi. walt disney, sahte romanesk kalenin gökdelenli kulelerinden çok etkilenmişti; onu gördükten sonra kararını verdi. kaleyi, sleeping beauty's castle (uyuyan güzelin kalesi), disneyland'ın merkezi ve (bkz: walt disney pictures)'ın logosu olarak kullandı. walt disney’in kalenin tarihinden haberi var mıydı bilinmez ama haberi olsaydı belki disneyland ve wdp logosu için başka bir kale seçerdi.

    neuschwanstein şatosu, avrupa'nın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden biri ve yaz aylarında günde 6.000'den fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. fakat fantastik kaleyi hayal eden adam asla halka açık olmasını amaçlamamıştı. aksine sadece kendisi ve ünlü mektup arkadaşı için düşündüğü, hayallerindeki peri masalıydı bu kale. bu tutku ve bu kale onun için alman besteci (bkz: richard wagner)'e mimari bir aşk mektubu olarak başladı ve yavaş yavaş gerçeklikten uzaklaşıp kendi hayal dünyasında yaşamaya başladığında sığınağı olmuştu. neuschwanstein şatosu, genç kral (bkz: 2. ludwig)’in fantezi krallığının merkeziydi.

    2. ludwig, asla stoik bir monarkın kalıbına uymuyordu. 1845 yılında babası 2. maximillian’ın (bkz: hohenschwangau şatosu)’nda doğmuştu. şık giyinmeyi ve oyunculuğu çok seviyordu. annesinin tanımıyla ludwig'in canlı bir hayal gücü ve tiyatroya yeteneği vardı. babası 2. maximillian 1864'te aniden öldüğünde, ludwig sadece 18 yaşındayken bavyera krallığı’nın başına geçmişti. herhangi bir ciddi siyasi liderlikten çok uzaktı. ludwig'in kral olarak yaptığı ilk şeylerden biri, müzikal idolü richard wagner'i bir opera festivali için münih'e gelmeye davet etmekti. wagner, alman ortaçağ efsanelerine de takıntılıydı ve 1850'de (bkz: lohengrin) hikayesinin opera versiyonunu bile yazmış olan birisiydi.

    maddi sıkıntı içerisinde olan wagner, ludwig'in davetini hevesle kabul etti ve genç kral, günümüzde bile büyük bir isim olan richard wagner’ın baş patronlarından biri oldu. bir araya geldiklerinde, wagner hayal dünyasında yaşadığını sezinlediği ludwig karşısında nasıl davranacağını bile kestiremiyordu. hakkında şöyle bir şey yazdı:

    “bugün ona getirildim. maalesef o kadar güzel ve akıllı, duygusal ve kibar ki, hayatının bu fani dünyada ilahi bir rüya gibi solup gitmesi gerektiğinden korkuyorum. onun saygısının büyüsünü hayal bile edemezsiniz: hayatta kalırsa büyük bir mucize olur!”

    wagner bunu tahmin edemezdi, ancak iki yıl sonra 1866'da bavyera ve avusturya, yedi hafta savaşı'nda prusya'ya karşı küçük düşürücü bir yenilgiye uğradılar ve ludwig gücünün çoğunu kaybetti. bu olduğunda genç ludwig krallığını, hristiyan şövalyeler ve büyülü kuğularla dolu olarak hayal edebildiği, richard wagner’e adanmış alternatif bir gerçeklik olan, alpler'in üzerine kurulmuş bir fantezi krallığına çevirmeye karar verdi.

    ludwig bu fantezi krallığını kurmak için bozulmamış alp gölleri, yemyeşil vadiler ve yükselen tepelerle çevrili 360 derece manzaraya sahip, çocukluk kalesinin yakınında kayalık bir burnu olan mükemmel bir yeri seçmişti. o an ludwig, wagner’a, babasının hohenschwangau şatosu’nun çok daha iddialı bir versiyonunu kurmak için planlarını açıklayan bir mektup yazdı:

    "bulunacak en güzel yerlerden biri, kutsal ve ulaşılmaz, dünyaya kurtuluş ve gerçek bir nimet getirmiş olan ilahi arkadaş için değerli bir tapınak."

    ludwig, vizyonunu hayata geçirmek ve "yeni hohenschwangau" nun uygun şekilde dramatik çizimlerini yaptırmak için münih'ten christian jank adlı bir tiyatro seti tasarımcısı ve sahne ressamı tuttu. ludwig’in yeni hohenschwangau’su, 11. yüzyıldan kalma (bkz: wartburg palas)'ın, 19. yüzyıla idealize edilmiş bir versiyonu olacaktı.

    ludwig yeni kalesinde özellikle lüks döşenmiş 200 oda, opera gösterileri için mağara "singers 'hall", süslü duvarlı bahçeler ve hatta holy grail (kutsal kase) şövalyeleri tarafından kullanılan ritüel banyolara benzer bir "şövalye banyosu" istiyordu. ancak bu ortaçağ kalesi fikrine zıt bir şekilde aynı zamanda elektrikli aydınlatma, gömme tuvaletler, merkezi ısıtma ve hizmetçileri çağırmak için elektrikli bir zil sistemi de dahil olmak üzere en son teknolojik konforları da içerecekti.

    ludwig'in hayalindeki kalenin ilk taşı 1869'da yerine konuldu. wagner'e üç yıl içinde taşınmayı umduğunu yazmıştı, ancak ludwig nihayet 15 yıl sonra ilk tamamlanan bölüme taşındığında inşaat halen devam ediyordu. bu noktada kalenin büyüklüğü önemli ölçüde düşürülmüştü ve proje bavyera halkı tarafından belirgin bir şekilde hayalperest bir girişim olarak görülüyordu.

    çok dindar bir hristiyan olan ludwig, kendisini, ortaçağ mitolojisinde (bkz: holy grail) (kutsal kase) arayışındaki bir şövalye olan “(bkz: parzival)” ile yakınlaştırmaya, tanımlamaya başlamıştı. iyice hayalperest olmuştu. kalede, konukları kabul etmek için izleyici odası olarak planlanan bir alanı tahtsız, yüksek kubbeli bir taht odasına dönüştürttü. yaldızlı duvarları ve duvar resimlerini “kutsal kase salonu” görüntüsü verecek şekilde yeniden dizayn ettirdi.

    ludwig gittikçe münzevi hale geldi. gündüzleri uyuyor, geceleri kaleyi dolaşıyordu. özel konserler ve operalar için bir sürü müzisyen ve tiyatro oyuncusunu işe almıştı. bavyera'nın karlı kışlarında sık sık, giydiği ortaçağ kostümü ile özenle hazırlanmış bir kızakta kızak yolculuğuna çıkıyordu.

    1885 yılına gelindiğinde hala bitmemiş olan kale, hali hazırda çılgın olan bütçenin daha da üstüne çıkmıştı. ludwig’in yabancı alacaklılarının sabrı taşıyordu. borçlarını geri ödeyemediğinde, yabancı bankalar ludwig’in fantezi kalesini ele geçirdi ve bavyera eyaletini iflas ettirmekle tehdit etti. ludwig'in bakanları, krallığın bekası için ludwig’i delilikle itham edip onu tahttan indirdiler. ludwig, sınırları oldukça zorlamıştı. new hohenschwangau’nun inşası sürerken dört tane daha kişisel saray inşa ettiriyordu. gerçekten deli olup olmadığı ciddi anlamda tartışılır hale gelmişti.

    ludwig'in nihai sonu da kendisi gibi gizemli oldu. ludwig'e, devlet tarafından atanan psikiyatr tarafından delilik teşhisi konmuştu ve bir kaleye kilitlenmişti. bir süre sonra ludwig, bel hizasını geçmeyen suda ölü olarak bulundu. ludwig'in sadece 40 yaşında bu şekilde ölmesi bir intihar gibi görünse de günümüzde halen aydınlanmamış bir gizem vardı. kendisine bakan psikiyatrda yanında ölü olarak yüzüyordu.

    kalenin adı, ludwig'in "masal kralı" olarak bilinen trajik ve eksantrik hayatına bir saygı göstergesi olarak ölümünden sonra “neuschwanstein” (almanca "yeni kuğu taşı") olarak değiştirildi. ironik olarak, ludwig'in 1886'daki ölümünden sadece yedi hafta sonra halka açılan borçlu kale, her yıl ziyaret eden 1.4 milyon turist sayesinde, defalarca masrafını çıkardı. oysa ki ludwig bu kaleyi sadece kendisi ve wagner için düşünmüştü.
  • bu şatoyu orada burada resmini gördüğünüz şekilde görmek istiyorsanız marien köprüsü'ne yürümeniz gerekiyor. şato'nun önüne (girişine değil, dikkat) geldiğinizde 2 seçeneğiniz var. soldan şato'nun girişine yürürsünüz, ki 50 metre bir mesafe bu veya sağdan (şato duvarının dibinden) şato'nun arkasına, marien köprüsü'ne dolanırsınız. 5 dakikalık bir yürüyüş bu. sakın ola şato'ya yaklaşırken solda yer alan ve japonlar önderliğindeki turist güruhuyla dolu olan seyir terasından fotoğraflar çekerek vaktinizi harcamayın. dönüşte keyfiniz isterse çekersiniz ama marien köprüsü'ndeki manzaradan sonra umurunuzda olmayacaktır muhtemelen.
  • stumbleupon'da rastgele gezerken yeniden görme şansı yakaladığım harikulade kale. yıllar önce bu güzide kalenin resmini duvar kağıdı olarak kullanmış, her bakışımda "adamlar yapmış be!" diye çok zikretmiştim. sağolsun stumbleupon sayesinde bugün bu şatonun adını ve yerini öğrenme fırsatı buldum. almanya'nın bavyera eyaletine konuşlanmış bir kaleymiş. kalenin ismini kopyalayıp, harlanan merakımı dindirmek için sözlüğe girdiğimde kalenin disney logosuna ilham verdiğini, iyi denebilecek ziyaretçi sayısına ulaştığını, içinin dışı kadar albenisi olmadığını ve manzarasının ise şükela olduğunu öğrendim. öğrendikçe kaleyi daha bir sevdim, resimlerine dikkatli baktıkça kalenin mimarisine daha bir hayran kaldım. az önce de hayal defterime ve dünya seyahatimde ziyaret edeceğim yerler listemin başlarına yazdım neuschwanstein'i.
  • ikinci ludwig, halki tarafindan sevilmedigi icin, ve ulkeyi batiracak derecede masrafli oldugu icin olumunden sonra yarim kalan insaati yarim yamalak bitirilmis bu kalenin. o yuzden disaridan bakildiginda muhtesem gozukse de icinde bitmemis bir suru yer var ve turu epey kisa suruyor.
  • ludwig sen koca bir cilginsin. adam bu kaleyi, "arada bir gider takiliriz" diye yaptirmistir ve finansmaninda devletten tek kurus almamistir. sahsi serveti ve aldigi borclarla insa edilmistir. ayrica hemen karsisinda hohenschwangau bulunmaktadir. ludwig ise hohenschwangau'daki kalesine koydurttugu teleskopla neuschwanstein'in insaatini surekli takip etmistir.

    tur tam anlamiyla yalan, iceride bir sey yok ve pek de bilgi vermiyorlar. oraya kadar gitmisken iceri de gireceksiniz biliyorum ama yapmayin. paraniza yazik.

    ufak bir kar yagisinda kalenin arkasindaki kopruye yollari kapatiyorlar ama bu klasik alman tedbirciliginin urunu. biraz zorlarsaniz "gidebilirsiniz ama kafaniza cig duserse karismayiz" diyorlar. sikinti yok ama. donuste de geldiginiz yoldan degil alpsee tarafindan donun. cok guzel oralar hep. ayrica ludwig de o koprude oturup "ulan manzaraya bak bee" dermis. (zaten o kopruyu o yuzden yaptirmis)

    hohenschwangau, neuschwanstein, alpsee derken hayatimdaki en huzurlu gunlerden birini gecirdim. mutlaka bir gidip oralari gormek lazim.
  • dunyanin yeni 7 harikasi secimlerinde finale kalan 21 yapidan biri.
  • walt disneyin külkedisinin şatosunu yaratırken esinlendiği, kral 2. ludwig'in yaşadığı şato.
hesabın var mı? giriş yap