• 11 yaşında, sbs'ye ilk kez girecek olan kardeşim oldukça stresli bu sbs yüzünden. ve stresini de şöyle tanımladı;

    "abla sbs yaklaştıkça duvarlar üstüme üstüme geliyor, sanki eşyalar artık beni sevmiyor.."

    gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
  • iyice bi puan kapmak için, istikrarlı başarı gerektiren o biçim sınav. hani yok öyle 6'da 7'de yatayım, 8'de basarım gaza felan.. her sene sonu giriyorsun sınava, sonra bölüyorsun bu sonuçları 3'e.. okul puanı ekleniyor falan bi de.. oh misss.

    elalemin evlatları evde ders çalışıp ömrünü törpülerken, erik ağacının en üst dalından "çocukluğumu yaşıyorum ulen ben!" diye isyan eden buzağıma da selam ediyorum burdan. bak gidinin evladına ya, içerden sesleniyo yine "sokağa çıkabilir miyim?" diye.

    "130 soru çözdüm, şimdi sokağa çıkabilir miyim?"

    şaka bi yana, iç parçalayan bi sorudur bu bakma sen..

    hava böylesine güzelken ve haziran'ken aylardan, çocukluğundan başka hiçbir şey duyumsamayacak yaşta iken bu buzağı, sen olsan ne cevap verirdin be usta? ve hayatın içindeki hiçbir gerçek, onun oyuna olan açlığını bastıramayacakken, hı? kıyaslamanın çirkinliğine bu kadar inanmışken biz hani, "senden başka ağaca çıkan yok, niye böyle yaramazsın!!?" diyebilir miydin? ağacın tepesinde onu her gördüğünde taşikardine taşikardi katılsa da, görmezden gelebilir miydin kendini gerçekleştirmeye çalışan o 1 metre 32 santimlik minik karakteri? neyse.. (zaten çocuk sınıfın en kısası, daha fazla üstüne gitmeye gerek yok, eheee) zannediyorum ki sen de izin verirdin.

    "tamam, çık"
  • pazar günü bizi ailecek ikinci kez okul bahçelerinde bekletecek sınav. 'bak askerlik gibi düşün, herkesin yaşadığı bir şey' diye kardeşimi teselli etmeye çalışıyorum ama minik elinde su şişesi ve kalem kutusuyla kapıya doğru yürüyen hali aklıma geldikçe söylediğim her şey saçma geliyor kulağıma. sanki savaşa yolluyoruz diye dalga geçip bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışsam da gözümün önünde yaşadığı stres öyle üzücü ki sinirlenmekten kendimi alamıyorum. değmez, hele o yaşta hiç değmez...
  • sırf daha önce sınav tecrubesi olmadığı için -yoksa başka hiçbir sebeple değil- aşağıdaki sorularla ter döken çocukların da girdiği, çoklu zeka kuramına yönelik hazırlanmış, görsel zenginliği olan çok kolaydıkine bir sınavdı.

    "arkadaşımdan silgi alabilir miyim?"
    "ben fransızca bilmiyorum bu fransızca sorularını nasıl cevaplayacağım?"
    "bilmediğim sorular var, onları atlasam bir şey olur mu?" ...

    gibi sorular soran çocuklar. sınav gerçekten kolaydı ama zor olan bazı şeyler de varmış. kısaca tanımlarsak: fırsat eşitsizdingilliğinin sebeb-i musebbibleri.
  • sonunda, "seymen usiness servis ez" olarak yazildigina bizzat sahit oldugum firma ismi. buradan yetkililere sesleniyorum: telefonda firma adini, adresini verirken "sebese" deyip gecin artik; nedir bu vatandasin da postacilarin da sizden cektigi?
  • son yıllarda neredeyse her milli eğitim bakanı tarafından yapılan değişikliklerle yap boz tahtasına dönmüş sınav.

    bu neyin çabası bir türlü anlamıyorum, yine değişmiş;
    kaynak 1
    kaynak 2
  • kimi öğrencilere de kriz geçirtebilir. belki sınavdır sebebi belki başka bir anomali. bilmiyorum... bir ailenin biricik yavrusuna yazıldı aşağıdaki satırlar:

    "senin sokakta ip atlaman gerekiyordu ya da arkadaşlarınla yakartop oynaman. en güzeli bir parkta salıncak sırası beklemeliydin. o sırada ilk aşkınla tanışmalıydın belki de... ama biz seni alıp bir odaya tıktık. bir sandalyeye oturttuk. önüne test kitaplarını yığdık boyunca! cezan yoktu ama biz seni mahkum ettik. bunu da sistem cart curt ayağına normalleştirdik. seni zorladık. senin arkadaşlarını da zorladık. ve zorlamaya devam ediyoruz. en iyisi olmanız için. en mükemmeli olmanız için.
    özür dilerim çocuğum. seni sınav tanrılarına` : #23861445` kurban ettiğim için, çocukluğunu yaşamana izin vermediğim için, seni fen testlerinde çıkardığın netlere göre değerlendirmelerine izin verdiğim için... ve en çok seni bu kurban oluşa hazırladığım için kendi ellerimle, özür dilerim senden."
  • * is ilanında ana dili gibi almanca konusan birini arayan, ama büro'nun {n} artikel'ini der olarak kullanan sirket. heralde kendi hatalarını kapayacak birilerini arıyor.
  • normal bir bir buzdolabini canlandirin kafanizda. ortadan dik olarak ikiye bolun. iki kapakli bir sey oldu di mi? side by side boyle bir seydir efendim. derin, uzun boylu fekat enine dar bolmelere sahip bir aygittir. bir kere kafam buzluk kismina sikismisti; ondan beri de gicigimdir bu aletlere.
hesabın var mı? giriş yap