• filozofun bakışı:

    "nehrin ötesinde yaşıyor diye ve hükümdarı benim hükümdarımla kavgalı olduğu için kendisiyle hiçbir sorunum bulunmayan birinin beni öldürme hakkına sahip olmasından daha gülünç bir şey olabilir mi?"
    (pascal, "düşünceler")

    ressamın bakışı:

    war pieta: görsel
    - max ginsburg

    romancının bakışı:

    "bütün savaşlarda böyledir; askerler çarpışır, gazeteciler bağrışır ve palavracı yurtseverlerin hiçbiri kısacık propaganda gezilerinin dışında, cephedeki siperlere yanaşmaz bile."
    (george orwell, "katalonya’ya selam")

    şairin bakışı:

    "sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.
    bilin kuvvetinizi.
    bir tabiat kanunu değildir savaş,
    barışsa bir armağan gibi verilmez
    insana:
    savaşa karşı
    barış için
    katillerin önüne dikilmek gerek,
    ”hayır yaşayacağız!” demek.
    indirin yumruğunuzu suratlarına!
    böylece mümkün olacak savaşı önlemek."
    (brecht, "çağrı")

    müzisyenin bakışı:

    colonel bagshot - six day war
    spotify
    türkçe altyazılı

    ve bir anekdot:

    "ikinci dünya savaşı’nda bir alman subay picasso’yu paris’teki stüdyosunda ziyaret eder. guernica’yı görür, resmin modernist “kaos”u karşısında şoke olarak “bunu sen mi yaptın” diye sorar. soğukkanlılıkla cevap verir picasso: “hayır, bunu siz yaptınız!”"
    (zizek, "şiddet")
  • savaş naraları atanların çoğunlukla hakkında hiçbir fikrinin olmadığı durum, insanlık ayıbı.

    hiç sıcak savaş gördünüz mü? hadi bunun ihtimalini geçtim, savaşın içinde bulunmuş insanlar ile karşılaştınız mı hiç? ben defalarca kez karşılaştım, konuştum, aynı sofrada oturdum, güldüm, ağladım. mohammed'i anlatayım mesela. saçlarının bitim noktasından boynunun başladığı yere kadar bir palanın açtığı yara izi ile karşımda duran bize afrika'daki iç savaşları anlatan mohammed'i. ya da taliban'dan kaçan günlerce aç susuz yürüyen henüz beş yaşındaki şehzadeyi anlatabilirim. ailesi gözünün önünde katledilen ve o günden sonra kekeme kalan rene'yi mi anlatayım? javad var mesela, benim biriciğim bundan 15 yıl önce taliban'dan kaçtı geldi, burada tam nişanlanmışken ve edebiyat öğretmenliğini kazanmış iken insan kaçakçıları tarafından bacağının biri kesilerek hastane önüne atılan, ailesine kötü haberi telefonda verdiğimiz, mezarı istanbul'da olan javad'ı anlatayım. asif'i, siskoyu, anili diğerlerini. çok uzağa gitmeyelim, hadi taraflardan da uzaklaşalım. dibinde patlayan duvar sebebiyle, yüzünden otuzun üstünde ameliyat geçiren vedat'ı anlatayım size. bak çoğunuza yakın, kapatılmadıysa fenerbahçe'de çeçen mülteci kampı vardır o cafcaflı restoranların hemen yanında, bir taraflarınız yerse orada savaş görmüş ihtiyarlar ile konuşun. yitirmenin, insanlıktan çıkmanın ete kemiğe bürünmüş halini anlatsınlar size. insanoğlu ne kadar vahşileşebilir?

    hiç savaşta bulunmadınız ve hatta savaşta bulunan biri ile aynı tabağa kaşık sallamadınız diyelim. peki zlata filipoviç'in ve anne frank'in günlükleriyle de karşılaşmadınız mı? bak sevdalinka da anlatır bosnayı. orada tüfekli bir sahne vardır, okuyanlar hatırlar. o sayfalarda herhangi bir tarafta olabileceğinizi düşündünüz mü hiç? hangisini dilersiniz ölen olmayı mı, öldüren olmayı mı? tangerines var, izleyin, kim için savaş? ya da trumbo'nun savaş sahiden bitti mi eserini okuyun. bir saniyeliğine kendinizi o adamın yerine koyun. elma kokusuyla katledilenleri biliyor musunuz? her şeyi geçtim şu fotoğrafı da mı görmediniz hiç?

    görsel

    bugün ben bütün bu bilgiyle canlı bir savaşın nesnesi olabilme ihtimalinden tir tir titriyorum. gerçek cesurlar bu ihtimalden deli gibi korkarlar. çoğu şeye şahit olduğumuz bu yüzyılda savaşa da şahit olursak emin olun, sizin oyunlarda gördüğünüzden daha fazla silahla haşır neşir olmuş insanlar olarak biz önde olacağız, çünkü yaşamak için savaşmak zorunda kalacağız. bundan iğrene iğrene çocuklarımızı koruyacağız. sizler garibanın askerlik yapmayı hala onur sayan çocukları için "şuraya gitsin, savaşsın" diye naralar atarken, sadece paranız olduğu için onlardan üstün olmadığınızı biz her gün hatırlatacağız.

    yapmayın, etmeyin, yıl olmuş 2023. savaşın ne kadar kötü, yıkıcı olduğunu neden hala anlatmak zorundayız? savaşın, savaş suçlarının "ama"sı olmaz. bir gün kapınıza dayandığında ya bir makineye ya da cesete döndürür sadece sizi.

    bkz ek: direk sıcak savaşın ortasından yazan bir sözlük yazarı

    https://eksisozluk1923.com/biri/prizrak
  • “elde ettiğimiz bir avuç toprak ölülerimizi bile gömmeye yetmeyecek."

    w.shakespeare
  • bir dehanın konu hakkındaki firki şöyledir:

    "wenn einer mit vergnügen in reih und glied zu einer musik marschieren kann, dann verachte ich ihn schon; er hat sein grosses gehirn nur aus irrtum bekommen, da für ihn das rückenmark schon völlig genügen würde.
    diesen schandfleck der zivilisation sollte man so schnell wie möglich zum verschwinden bringen. heldentum auf kommando, sinnlose gewalttat und die leidige vaterländerei -- wie glühend hasse ich sie, wie gemein und verächtlich erscheint mir der krieg; ich möchte mich lieber in stücke schlagen lassen, als mich an einem so elenden tun beteiligen!
    töten im krieg ist nach meiner auffassung um nichts besser als gewöhnlicher mord."

    türkçesi:

    "eğer bir adam, marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o, değersiz bir yaratıktır. kendisine bir omirilik yeterli olabileceği halde, her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur onun.uygarlığın bu kara lekesi en kısa zamanda yok edilmelidir.
    emirle gelen kahramanlıktan, bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nasıl da nefret ediyorum.ben, savaşı öylesine tiksinti verici ve asağılayıcı buluyorum ki, böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa, kendi kendimi parçalayıp-yokederim daha iyi...
    benim anlayışıma göre, savaşta adam öldürmek, sıradan bir cinayetten daha iyi değildir."

    (bkz: albert einstein)
  • ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
    ******************************
  • genç erkekleri anılara dönüştürür.
  • aaa! siz demek gerçekten de korkağın tekisiniz, ferdinand! bir lağım faresi kadar tiksindiricisiniz…

    - öyle büsbütün korkağım, lola, savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum… ben savaş var diye üzülmüyorum… ben kaderime razı olmuyorum… ben bu konuda sızlanıp durmuyorum… onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. isterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.

    - ama savaşı reddetmek olanaksız ferdinand! vatan tehlikedeyken savaşı reddetmek için ya deli ya da korkak olmak gerek…

    - o zaman da yaşasın deliler ve korkaklar! ya da daha doğrusu bir tek deliler ve korkaklar yaşayabilecek! örneğin yüz yıl savaşları sırasında ölen askerlerden bir tanesinin bile adını hatırlıyor musun, lola?... bu isimlerden bir tanesini bile öğrenmeyi denediniz mi hiç?... hayır değil mi?... asla denemediniz? onlar sizin gözünüzde şu önümüzdeki herhangi bir eşyanın sıradan bir atom zerreciği kadar adsız, önemsiz, hatta daha bile meçhul, sabahki dışkınızdan bile değersiz… gördüğünüz gibi, lola, boşuna ölmüşler! bir hiç uğruna ölmüş o salaklar! iddia ediyorum! kanıtı ortada! tek değerli şey yaşamdır. bahse girerim ki on bin yıl sonra, bize ne kadar mükemmel görünürse görünsün, bu savaş tamamen unutulmuş olacak… olsa olsa bir avuç malumatfuruş, bu savaş ve onu süsleyen belli başlı katliamların kesin tarihi konusunda sağda solda kapışırlar, o kadar… insanların birkaç yüzyıl, birkaç yıl, hatta birkaç saat mesafeden birbirleri hakkından anımsanmaya değer buldukları biricik şey budur… ben geleceğe inanıyorum lola…

    gecenin sonuna yolculuk, louis-ferdinand celine
  • '' yastığı taş,
    tavanı gökyüzü olan çocuklar!
    bizi hiç affetmeyin.. ''
  • tanımadığın insanlar için tanımadığın insanları öldürme ve ölme işi.
  • onu yaşamayan birisinin edebi cümlelerle, soğukkanlılıkla, belki de taraflı olarak anlatabildiği, yaşayanlarınsa anlatmaktan kaçtıkları, hatırladıkça dünyadan, silahlardan ve en sonunda insanlardan ne kadar nefret ettiğini ve bu nefretin hiçbir zaman bitmeyeceğini ona tekrar tekrar hatırlatan bir kelime.

    savaş her an ölebileceğini bilmek ve bu psikoloji ile yaşayabilmektir. çevrende her gün ölen onlarca kişi içerisinde çocukluk arkadaşını gördüğünde artık ağlayamadığının farkına vararak ölümlerin bile senin için sıradanlaştığını anlamaktır savaş.

    5 çocuğu ile canlı canlı yakılan öğretmeninin her gece rüyanda hep aynı kıyafetle, pantolonuna bulaşmış mürekkep lekesi olan takım elbisesiyle sana ders vermesidir savaş. açlıktır, yemeye hiçbir şey bulamadığın zaman sokaktan topladığın otları haşlayıp yemektir savaş.

    bu dünyanın, insanların, dinlerin, ideolojilerin hepsinin seni yalnız başına bıraktığını görmek ve orada sadece silahların konuştuğu yerde hiçbirisinin bir boka yaramadığını anlamaktır savaş.
hesabın var mı? giriş yap