• ismi, yerleşimin olmadığı dönemlerde, yaz mevsiminde denizden yararlanmak amacıyla, trenle sözkonusu bölgeye gelenler için bir bakkal açıldığını görenlerin, bu bölgede iş yapılmayacağını düşünerek sözkonusu yakıştırmayı yapmaları sonucu oluşmuş semt.
  • suadiye'de, tren istasyonunun civarında 8-10 köşk olduğu zamanlarda, yaz aylarında serinlemek isteyenler istasyonda iner, deniz kıyısına giderdi..

    mustafa adında birisi atlantik sineması'nın bulunduğu yerde bir baraka kurdu.

    plaja gidip dönenlere su, ekmek, zeytin, peynir gibi şeyler satmaya başladı. mustafa'nın kazanacağını kimse ummadığı için ona ''şaşkınbakkal'' demeye başladı:
    ''şaşkına bak, burada bakkallık yapılır mı lan ? yazık olacak sana şaşkın! ''

    ama alışa alışa şaşkınbakkal aranılan adam oldu, paraya para demedi.. mevkiin adı da ogünden bugüne mustafa'nın anısına hürmeten şaşkınbakkal kaldı..
  • enteresan taksi soforlerine sahip mintika. hani bazisi musterisiyle yer degistirse farki kimse anlamaz.
  • an itibariyle taksim direnişine destek verenlerin toplaşmış olduğu bağdat caddesi noktası. "bağdat caddesi 1" kamerasına bakılacak: http://tks.ibb.gov.tr/
  • bağdat caddesinde fenerbahçe'nin şampiyonluk kutlamalarının tavan yaptığı bölge. özellikle 23 mayıs 2011 fenerbahçe şampiyonluk töreni öncesinde old english pub ile marks & spencer arasında konuşlanan taraftarların, futbolcuları taşıyan otobüs bölgeye geldiğinde yaktıkları meşalelerle yarattıkları ambians görmeye değerdi.
  • iki sene önce vefat eden nenemin evinin bulunduğu muhit. bunu yazarken bile gözlerim yaşarıyor. yolum bağdat caddesine düştüğünde hep o apartmanın önünden geçerim. o evde çok anım olmuştur. teyzelerimle beraber oynadığımız taksicilik oyunlarını, annemle beraber gittiğimiz beş çaylarını hiç unutamam. herkes kek börek getirir çaylar doldurulur, yiyip içilir sohbet edilir kahkahalar atılır. sonra da bir kişi nenemin odasına gider ve ona da yedirirdi. zaten nenem vefatından yaklaşık altı yıl önce artık parkinson hastalığı üst düzeye çıktığı için tamamen yatalak olmuştu. sadece nenem değil o evde dedem de yaşardı onun bana beş yaşımdayken aldığı hacıyatmazı hala saklarım. ama dedem aramızdan çok uzun zaman önce ayrıldı. ölümün ne olduğunu ilk kez dedemin "uzak bir yere seyahate" gitmesiyle tanıdım. hala nenemin odasına girip ona sarıldığımda adımı söyleyemeyip bana "atay" demesini unutamam. her zaman düşünmüşümdür acaba nenem sağlıklı olsaydı bana neler anlatırdı diye. eminim o uzun ömründe bir sürü macerası olmuştur. artık o ev bomboş nenem de vefat ettikten sonra evdeki eşyalar akrabalar arasında paylaşıldı bana da oradan 3 tane plak geldi hiç dinlemedim cesaret de edemiyorum pikabıma takıp dinlemeye. ama bu entrye nasıl cesaret ettim bilmiyorum. o apartman da yakında kentsel dönüşüm bahanesiyle yıkılacak hatta yıkılmış bile olabilir orayı son kez görmek isterdim.
  • kuşların bile piyasa yaptığı semttir burası... bağdat caddesi üzerinde bir ton trafik lambası vardır ama bir tek şaşkın'dakilerin üstünde ve içinde kuşlar oturur.. böyle de enteresandır yani..
  • eskilerin anlattığına göre oldukça enteresan hikayesi olan semt. adını buradaki bakkaldan alır, alır almasına da peki bakkalın adı nereden gelir? efendim burada açılan bakkalı işleten kişinin 2 erkek kardesi varmis. bunlar sırayla bakkala girer raflardaki malların yerini degistirirlermis. dolayısıyla da alışverişe gelenler bakkal amcadan seker istediklerinde ve bakkal amca koyduğu yerde olduğunu sandığı sekere uzandığında orada asla seker, ya da diyelim çay olmazmış. gel zaman git zaman bu böyle devam etmiş. sakinler bizim bakkala kendi aralarında şaşkınbakkal der olmuşlar. oradan bu semtin adı doğmuş.
hesabın var mı? giriş yap