• filmdeki pazartesi ya da cuma üretilmiş araba meselesi halen günümüzde geçerli bir kaygıdır. üreticiler bunun yersiz bir kaygı olduğunu söylese de halen vin kodundan üretim tarihine bakılıp mümkünse çarşamba üretimleri tercih edilmektedir. özel siparişlerde özellikle üstüne basa basa çarşamba üretimleri istenir.

    gelişen hassas üretim teknikleri ile bu bilgi belki geçersiz olsa da, mesele aslen şöyle;

    fabrikanın kapalı olduğu haftasonu sonrası ilk çalışma gününde yani pazartesi günü üretim hatlarının kalibrasyonların doğru olmaması ve düzeltilene kadar üretilen araçlarda olası sorunlar yaşanmasıdır. trim hataları istatistiksel olarak pazartesi ve hatların kalibrasyonlarının tekrar "nispeten" bozulduğu cuma gününde yoğunlaşmaktadır. çarşamba günü en sorunsuz üretim günüdür.
  • gözardi edilmiş , sinefillerin tabiriyle underrated bir film. genellikle yardımcı oyuncu rolleri alan ilyas salman 90'lı yıllarda düşük bütçeli filmlerde başrol almaya başladı ama pek de başarılı olmadı, sari mercedes filmi müstesna. görgüsüz , kompleksli ve ezik karakterini öyle bir oynamış ki kesin gerçek hayatta da böyledir bu adam direk kendisini oynamıştır diyorsun.
  • -kusura bakmayin mercedesimi onunuze park ettim
  • türkiye-almanya-fransa-isviçre ortak yapımı dram/yol türünde sinema filmidir..

    yönetmenliğini ve senaristliğini tunç okan yapmıştır..

    başrolde ilyas salman oynamıştır..

    sarı mercedes, adalet ağaoğlu'nun fikrimin ince gülü romanından uyarlanmıştır..

    filmin avrupa'daki adı "mercedes mon amour"dur..

    filmde, almanya'ya çalışmaya giden bayram'ın para biriktirerek aldığı otomobille memleketine dönüş süreci anlatılmaktadır..

    ilyas salman kesinlikle rolünün hakkını vermiş. bu rolü ondan başka kimse bu kadar iyi oynayamazmış diye düşünüyorum. sergilediği oyunculukla saygıyı hak ediyor..

    filmin çekimleri yaklaşık beş yıl sürmüştür. sebebi ise maddi imkansızlıklardan dolayıdır..

    sinematografik olarak muhteşem bir film. yönetmenin kullandığı tekniği son derece başarılı buldum. manzara çekimleri ise kusursuzdu diyebilirim..

    mercedes'in türkler için bir otomobilden çok daha fazlası olduğunu görüyoruz filmde..

    filme ilham kaynağı olan fikrimin ince gülü romanının yazarı adalet ağaoğlu, tunç okan'ı romanın kahramanı bayram karakterinin siyasal, kültürel, politik ve ekonomik arka planını tamamen ihmal ettiği gerekçesiyle eleştirmiştir..

    eski türkiye'den özlenen muhteşem manzaralar göreceksiniz filmde. seksenlerin sonuna ve doksanların başına doğru harika bir nostalji yolculuğuna çıkıyoruz filmde..

    bal rengi mercedes ve balkız tabirlerini ilk defa bu filmde duydum..

    bir zamanlar gençlik parkı'ndaki havuzda sandallarla geziliyormuş. havuzda motorlu seyyar köfteciler dolaşıyormuş. o güzel döneme yetişemediğim için kendimi çok talihsiz sayıyorum..

    ilyas salman'ın şimdiye dek izlediğim en iyi oyunculuğuydu. sanatçı, sergilediği başarılı oyunculukla ankara film şenliği'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanmıştır. film, amerika birleşik devletleri yapımı olsa oscar almaması işten bile değildir..

    sarı mercedes, antalya film şenliği başta olmak üzere pek çok film şenliğinde ödül almıştır..

    filmde son derece önemli sosyal ve kültürel mesajlar vardır. bir mercedes üzerinden türk toplumunun psikolojik ve sosyolojik olarak realist bakış açısıyla analizi yapılmış filmde..

    "sakınan göze çöp batar." deyiminin ne anlama geldiğini bu filmde tam olarak görüyoruz..

    filmde oldukça sarsıcı replikler mevcuttur. uzun yıllar geçse de bazı sahneler hatırınızdan çıkmaz..

    sarı mercedes'in türk yapımları arasında şimdiye dek çekilen en iyi yol filmi olduğunu düşüyorum..

    filmin sonu da en az film kadar etkileyicidir..

    film, sinemamızın değeri bilinmeyen en önemli örneklerindendir. amerikalıların ''underrated'' olarak nitelendirdikleri filmlerin türkiye'deki tam karşılığıdır sarı mercedes..

    sarı mercedes, türk sinemasının gizli başyapıtlarındandır..

    aşağıya film hakkında detaylar paylaşacağım. izlemeden önce ayrıntıları öğrenmekten hoşlanmıyorsanız aşağıdaki yazıyı okumamanızı öneririm..

    --- spoiler ---

    bayram'ın almanya'dan türkiye'ye geldiğinde sınır kapısında söylediği söz ülkemizin tasviriydi âdeta. sözü aşağıya bırakıyorum.

    burası türkiye! ya didik didik ararlar, ya hiç aramazlar.

    kaza yaptıktan sonra koskoca adamım arabanın karşısına geçip hüngür hüngür ağladığı sahnede içim bir tuhaf oldu. ciddi anlamda üzüldüm o sahneyi izlerken. ardından bayram'ın arabasının tekrar çalıştığını gördüğü sahnedeki sevinci ise görülmeye değerdi.

    --- spoiler ---
  • bu filmle ilgili internette araştırıp rastladığım bazı bilgiler;

    1-) kaza sahnesi (bayramın arabayla takla attığı sahne) ankara polatlı'da çekilmiş. ufak bir google araştırmasıyla sahne arkası resimlerini görebilirsiniz. araba metal bir kafes içine konulup takla atıyor süsü verilmiş, okuduğuma göre o sahnede aracın içinde gerçekten ilyas salman oturuyormuş, dublör filan kullanmamış. filmde bir değil iki aynı mercedes kullanılmış. mesela kaza yapan arabada sunroof yokken, kaza öncesi çekilen sahnede kullanılan arabada sunroof (sac tavan sunroof, iki veledin vapurda mercedes'e tepeden tükürdüğü sahnede bayram tavanı mendille silerken sunroof'a dikkat edin) vardı.
    2-) bayram'ı döven kamyoncu hakikaten kamyon şoförüymüş, inegöllüymüş ve mustafa bektaş imiş adı. çok olmuş vefat edeli. facebook'ta türk nakliyesine emeği geçen efsane kamyonlar sayfasında gördüm. o sahne inegöl'de ümitalan mevkiinde çekilmiş.
    3-) bunu bir haber sitesinde okumuştum bayağı zaman oldu, ilyas salman söylemiş iddialarına göre. çekim için ilyas salman arabayı münih'ten türkiye'ye kadar bizzat kendisi sürmüş.
    4-) dikkat ederseniz flashback sahnelerinde ilyas salman'ın saçları kısa, ilyas salman'ın 90'lı yıllardaki başka filmlerini izlediğim zaman saçlarının o flashback sahnelerindeki gibi kısa olduğunu fark ettim. 80'lerde geçen filmlerinde de saçları arabayı kullandığı sahnelerdeki gibi uzun. hatta bir sahnede sıfır kilometre tofaşları taşıyan tırı sollayacakken eşek çıkıyordu az kalsın çarpıyordu eşeğe. o sahnede de saçları uzundu ve o tırdaki tofaşlar yeni kasa değil 88 öncesi murat 131 araçlarıydı. yani kendi çıkarımıma göre flashback sahneleri 90 senesi sonrasında çekilmiş, arabaları sahneler ise 87-88 civarlarında çekilmiş.
    5-) vapurdan inme sahnesi yalova'da çekilmiş, ancak sahnenin çekildiği o iskele 1988 senesinde kapatılmış. hatta bu durumdan biraz üstteki entrylerden birinde de bahsedilmiş. bu iskeledeki gemilerde zamanında çalışmış bir ağabeyimizin yazdıklarını aktarıyorum;

    'gemi kapağı çok yukarıda olunca gemiye su doldurup balans ayarı yapılıyor. gemi geriye kaçmış o kadar geride durmaz. film sahnesi için yapılmış galiba. ayrıca araç tahliyesi yapan görevli işini dikkatlice yapar. tüm araçların tam çapraz inmesini gösterir.'

    6-) bayram'ın amcası rolünü oynayan isim abdülhamit danışır. kendisini çılgın bediş isimli dizide abdül rolünde de tanımıştık. şimdilerde ışıklarda tespih cevşen satıyor kendisi. haber sitelerinde son haline rastlayabilirsiniz, bu yaşta çalışıyor olması çok üzücü.

    daha fazla bilgi bulabilirsem bu entry'i editleyeceğim.
  • filmi daha önce defalarca izlememe rağmen az önce bir kez daha izledim, sonra buraya geldim. youtube yorumları zaten evlere şenlik, filmin ana temasını "eskiden memlekette yol yokmuş aga ya" durumuna bağlayanlar bile var, sonuçta youtube. lakin burası beni hayal kırıklığına uğrattı, yukarıda mercedes türk halkı için önemli gibi bir entry vardı tuhaf... neyse gelmişken ben de iki kelam edeyim madem.

    --- spoiler ---

    ya filmi ben çok metaforik açıdan yorumluyorum ya bizim millet konudan çok uzak. filmin mercedes veya türk halkı ile pek ilgisi yok, olsa bile bu çok düşük seviyede. evet bakıldığında mercedes bir arabanın dönem türkiyesi için bu kadar önemli olması filmin bu açıdan çekilmesine neden olmuş olabilir lakin filmin konusu karakterin kendi içindeki yaşadıkları.

    film ilerlerken ara sahnelerde karakterlerin hikayelerini görüyoruz, özellikle ana karakterimiz bayram'ın çocukluğunu, yol anılarını vs zaten filmin sonlarına doğru bayram'ın nasıl bir insan olduğu ortaya çıkıyor.

    öncelikle bayram öksüz bir çocuk, anladığımız kadarıyla amcası ile yaşarkende çok sevgi kelebekleri ile büyümüyor, zaten geriş kalmış ve nerdeyse hiç imkanı olmayan bir köyde yokluk içinde büyüyor. işte burada sevgi bile görmeyen bayram kardeşimizin hırsı yükselmeye başlıyor. arabayı kovaladıkları sahnede itip düşürdüğü, sonra ise kısa süre arkasına bakıp yardım etmediği kızın kezban olduğunu öğreniyoruzki; kezban ankara'da bayramı yıllar sonra bulan, yaptığı işe, kazandığı paraya ve statüsüne bakmadan bayram'ı seven ve değer veren birisi. aynı zamanda kezban çalışkan ve disiplinli bir insan, temizlikçilik yaparken dikiş kursu alması ve mütevazi bir hayat isteği onu ideal bir karakter yapıyor. parası olmayan bayram'a simit alırken bayram utanıp çekiniyor ve hemen devamında; "ben de yakında almanya'ya gideceğim" diyor, kezban hiç bahsetmemiştin diyebiliyor sadece.

    sonuçta bayram almanya'ya gitmiş ve hayali olan mercedes'i almıştır şimdi hayali kezban ile bir gelecek kurmaktır. bu süreçte ise bayram'ın mercedes karizması sayesinde kadınlarla iletişim kurduğu ve cinsel ilişkiye girdiğine görüyoruz daha filmin başında. aslında burada bayram statü atlamış ve kadınlara karşı özgüven sahibi birisi çünkü mercedes almış adam sonuçta. vapurda kadına asılırken; "benim mercedes şurada" demesi veya yolda "kezban beni mercedes ile görünce bana bir daha aşık olacak" benzeri söylemleri kendine duyulan saygının arabası sayesinde olduğuna inandığını gösteriyor. oysa kezban'ın bayram'ı sevmesi için bir arabaya ihtiyacı yoktu ama bu kısmı geçelim. yine film ilerledikçe görüyoruzki bayram kendisine evini açan, yemeğe davet eden ve oldukça samimi şekilde yardım eden ailenin yolda kaza yaptığını gördüğünde bile yardım etmeye durmuyor, üstelik kendini haklı olduğuna inandırmak için "sana kim yardım etti?" diyor. işte burada ben seyirci olarak bayram'dan soğumaya başlıyorum.

    bayram sadece kendi hırsları doğrultusunda hareket eden ve kendisini sevip yardım edenlerin bile yardımına gitmeyen bir tip, sadece dört tekerlekli bir araba için. neyse tez yazar gibi uzatmayım film ilerledikçe görüyoruz ki bayram kendisine almanya'ya gitmesi için borç veren arkadaşını bile satmış ve bir ailenin dağılmasına sebep olmuş bir adam. hayali ise amcasını görebilmek ve kezban'ı alabilmek oysa asıl yıkım filmin sonunda gelir ve bayram'a yıllarını vermiş kezban onun yaptıklarını görünce başkasıyla evlenir. köyü tarihi kazılar içini boşaltılmıştır, amcası ölmüştür. asıl en yıkıcı olan ise mercedes ile köye girdiğinde alkış, karşılama ve takdir bekleyen bayram tüm köy tarafından hain, yalancı ve dolandırıcı olarak bilinmektedir. ne amcası kalmıştır, ne kezban kalmıştır ne köyü kalmıştır dönecek.

    bu noktada perte çıkmış mercedes'i ise bayram'ı simgeler benim için. işte o noktada bayram çocuklar gibi ağlarken belkide tek dostu sıska atının amcası tarafından öldürülmesini izleriz. şüphesiz bu bayram'ın en büyük çocukluk travmasıdır ve arabası takla atıncada aynı şekilde oturup ağlamıştır.

    neyse çok uzattım biliyorum... yol boyu bayram'a sataşan minibüs şöförü kazılara gelen bir çalışandır ve bayram'ın köyünde kimse bayram'ı beklemezken o elamanı birileri beklemektedir. bayram kendi köyüne bu kadar yabancıdır. film biterken bayram bir dört yol ağzına gelir ve durur çünkü hayatında ki tek varoluş sebebi yok olmuştur. ne sevecek birileri vardır, ne dönecek bir köy, ne geri gidilecek bir almanya...

    ve adalet ağaoğlu'nun kitabı şöyle biter: "hiçbir yolun ucunda kimse bayram'ı beklemiyor..."

    --- spoiler ---

    çocukluktan beri defalarca izlediğim film hakkında izlenimlerim ve hislerim böyleydi işte...

    edit: ayrıca filmin vapur sahnesinde; üniversite okumak için ilk geldiğim sene limon sıkacağı satarken tanıştığım, vapurların vazgeçilmez ismi burhan pazarlama olarak bilinen ve yakın zamanda hayatını kaybeden burhan demircan abiyi ışıklı radyo satarken görürüz. bu kadar uzun yazıp kendisine yer vermemek benim için ayıp olur...
  • bayram, mercedesi ile istanbul'a giriş yaparken, arka planda istanbul'un kültür karmaşasını simgelediğini düşündüğüm, içinde kimler geldi kimler geçti, bahçeye gel bahçeye, dert sayanım gibi şarkılar ile çaykovski'nin 4. senfonisini (bkz: çaykovski senfoni no. 4) barındıran bir müzik curcunasının duyulduğu film. ilgili sahne
  • filmde ilyas salman'ı döven mavi ford kamyonun şoförünün gerçek adı mustafa bektaş'tır.

    çok oldu vefat edeli, bursa inegöl'de sağlam nakliyat şirketinde şoförmüş. hatırlayamayanlar için resmi burada.
  • ilerleyen almancam sayesinde dini bir sansürünü keşfettiğim film.

    --- spoiler ---

    bayram'ın mercedes'i aldığı yerdeki adam, bayram'ın talebi üzerine arabanın pazartesi veya cuma günü üretilip üretilmediğini soruyor birine telefonda. sonra gelen cevapta 'es hat nichts zu tun mit religion ' = 'dinle hiçbir alakası yok' diyip gülüyor. bu konuşma türkçe orijinal altyazıyla veriliyor ama altyazıda din kelimesi geçmiyor.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap