• basariya ulasirsa, akabinde figaro'nun dugununde halay cekilir.
  • çok tutan oyunları malzeme olarak kullanma çalışmalarından birisi. prince of persia çok tutunca mozart da bu opereti yazmış ve yönetmiştir. benzerleri için:
    (bkz: resident evil)
    (bkz: street fighter)
    (bkz: mortal kombat)
    (bkz: final fantasy)

    *.
  • super mario'nun hayatı boyunca uğraştığı , fakat tam mutlu sona ulaşacakken kaşarın birinden sürekli thank you mario but princess is in another castle cevabını alıp dumura uğradığı fiiliyat.
  • mozart’ın 3 perdelik ve istanbul devlet opera ve balesi’nin yorumuyla 2 saat 40 dakikalık singspiel (almanca diyaloglarla bağlanan) türündeki operası. artık festivalin geleneği sayılan eseri nihayet 11. uluslararası istanbul opera festivali kapsamında istanbul arkeoloji müzesi’nde izleme şansını yakaladık. önceki festivallerde topkapı ve yıldız saraylarında da sahnelenen opera bu açıdan, eser/mekan eşleşmesinin en şanslılarından olsa gerek.

    öncelikle biletler kademeli olarak satılmasına rağmen numarasız olarak kapanın elinde kalan oturma düzeni, sadece protokolün görebileceği yere yansıtılıp bir de çoğunlukla ışığın kurbanı olan altyazı sıkıntısı ve güvenliklerin sonuna kadar açılmış telsiz sesleri ilerideki gösteriler için önlem alınacak konular olarak başta dursun.

    eserin klasik yorumuna sadık kalınmakla birlikte rejisör caner akın ufak salgın güncellemeleri serpiştirerek bir dinamizm katmış. almanca opera gerçekten apayrı bir lezzette olsa da yıllardır sahnelendiği için acaba artık troya gibi türkçe olsa nasıl olur diye düşünmeden edemedim.

    ilk başrolleri olmasına karşın ve konstanze/ceren aydın akkoç ve pedrillo/berk dalkılıç oldukça iyiydiler. osmin/tuncay kurtoğlu ustalığını hissettirirken belmonte/ufuk toker ve blonde/nazlı deniz süren de aşağı kalmadılar. böyle gencecik pırıl pırıl sanatçılarımızı gördükçe insan mutlu oluyor. istanbul arkeoloji müzesi’nin ayrıca bir dekor gerektirmeyen görkemi, başarılı ışık yönetimi ve pratik aksesuarlarla desteklenmişti. orkestra ise tek kelimeyle nefisti. tüm ekibin emeklerine sağlık.

    bir kez daha yaşasın sanat ve ruhun şad olsun osman hamdi bey diyorum.
  • 4. uluslararası istanbul opera festivali kapsamında bu akşam izlediğim temsildir.

    sanatçıların performansı, ses-ışık düzeni, topkapı sarayı'nın muhteşem atmosferi gibi hususlarda söylenecek fazla söz olmasa da, organizatör firmanın başarısız olduğuna kanaat getirdim. oturma düzeni o kadar dandik, o kadar dümdüz o kadar mantıksızdı ki ( ard arda aynı hizada sıralanmış başarısız düğün salonu sandalyeleri) ortalarda olmamıza rağmen hiçbirşey göremeyince, büyük bir güruh, organizasyon şirketinin elemanlarının kendi ağızlarıyla birbirlerine "haklılar ama nejjla" diyerek yönlendirmesiyle tüm temsili çimenlerde izledik.

    uyum sağlamayı sevdiğimden ve ille de tahtıım ille de sandalyem diye tutturmadığımdan sahneyi çok iyi gören bir çimenlikte (töbe töbe) o güzel atmosferi yaşadım. biraz kaide ıslanması yaşasak da, üşüsek de - haliyle insan resmi giyiniyor- yıldızların hatrına güzel bir gece oldu diyelim olsun.
  • bir de klasik bir duvar halisinin ismidir.
    iki arap giyimli erkek, atlarla, birinin kucaginda iyi giyimli bir kizin oldugu halde, dortnala kacarlar arkalarina bakarak. arkada bir saray gorunur. bu "saraydan kiz kacirma" konusu ilk olarak bir donem cok cok moda olan bu haliyi getirir eskilerin aklina... iki ku$ak ustumuz bizim bu eskiler de...
  • saraydan kiz kacirmaya niyetli birisi icin soylenebilecek bir uyari cumlesi. cumle icinde kullanip daha iyi irdeleyelim :
    - saraydan kiz kacirma basina bela alirsin.
hesabın var mı? giriş yap