• ingmar bergman'ın televizyon için çektiği, şimdilik son filmi.
    başrollerde yine liv ullmann ve erland josephson var.
    zaten filmin harikuladeliğinden en ufak bir şüphe dahi etmesem de cahiers du cinéma'da bergman'ın şu ana kadar çektiği en iyi film olduğunun belirtilmiş olması, filmi izlemeyi beklerken ağızdan akan salya oranımı arttırıyor.
  • (bkz: sarabande)
  • agzim bir karis izledigim bir ingmar bergman eseri oldu. filmin bitisinde goz yaslarimi tutamamamin nedeni acaba ingmar'in son filmi olmasi mi, filmin bitimiyle ingmar bergman'in yillardir vermeye calistigi mesaji sonunda dunyaya vermis olmasi mi, yoksa spotlightlarin yanmasiyla ayaga kalkip cok yaslanmasina ragmen parildayan liv ullmann'in salona selam vermesi ve herkesin ayakta sanatciyi alkislamasi mi bilemedim. ama agladim. cok ender olur ve rezil oldum yine. herkes tip tip bana bakti. utandim, sikildim, tuvalete de kacamadim cunku liv ullmann konusmaya sahneye cikti. ve aynen soyle dedi: "in this film, for the first time in my career, i felt like i really reached out and touched ingmar through touching my sick daughter in the film"

    cok duygulu dakikalar yasandi. liv agladi, biz agladik, herkes agladi.

    film bence ingmar bergman'in en basarili filmlerinden biriydi. hatta belki de en iyisiydi. cunku karakterlerin bu kadar basarili cizildigi, oynandigi, her seyiyle mukemmel yonetilmis, yazilmis, kurgulanmis, daha etkileyici bir tane daha bergman filmi var mi bilmiyorum. her filmine ayri ayri tapiyoruz o ayri ama sanki bu son filmiyle sinemaya elveda derken yonetmen, yillardir soylemek, gostermek istediklerini soyleyip, gosterip, yillarin tecrubesiyle tam bir masterpiece ortaya cikarmis.

    filmde scenes from a marriage'in marianne'i, eski esi johan'i yillar sonra ziyarete gidiyor. zaten saraband'da bir nevi scenes from a marriage'in cok twisted bir devami olarak gorulebilir. ama bu filmde johan ve marrianne'in iliskisinden cok johan'in oglu ve oglu'nun kendi kiziyla olan iliskisi gosteriliyor ve marianne filmde bir gozlemci, izleyici rolunu aliyor. bir nevi ingmar alter egosu olabilir mi acaba liv ullmann bu roluyle? scenes from a marriage'de sevgiyi, aski kaybetmis ve ararken bu duygulara olan guvenini tamamen yitirmis marianne, bu filmde sanki sevgi nedir, gercekten olmasi mumkun mudur, nerede aranir bulunur sorularinin cevabini buluyor gozlemledigi dede-ogul-torun sevgi ucgeninde. birbirlerinden nefret eden bir baba-ogul'un dengesiz iliskisinin acimasizligiyla, cok kisa bir zaman once cok sevdigi karisini kaybeden bir babanin butun sevgisini kizina yonlendirerek asiri sevgisiyle kizini bogmasinin yipraticiligini karsilastiriyor bergman.

    filmde butun karakterlere bir sekilde sevmeyi ve sevilmeyi ogreten ya da hatirlatan hissettiren karakter ise johan'in oglunun olmus karisi anna. butun karakterler bir sekilde sevgiyi anna'de buluyorlar ya da ondan aldiklari gucle iclerinde yasattiriyorlar. acaba bu da bergman'in filmi dedicate ettigi ingrid bergman'a yapilmis kucuk bir tribute olabilir mi diye dusunuyor insan. yillar sonra ilk defa berman sinemaya hoscakal dedigi son filminde karisi ingrid bergman'a boyle bir dedication yaparak belki de kendi sinemasinin tarihinin en acik, ciplak ve cesur hareketini yapmis bence.

    kisaca filmi izledikten sonra gercek bir sanat eseri nedir, bir filmi iyi bir film yapan ozelligi nedir, o nedir bu nedir bir cok soruya cevap buluyor insan kafasinda.
  • ingmar bergman, bir röportajında (her ne kadar bunu daha önce başka filmleri için de söylemiş olsa da) bunun çektiği son filmi olduğunu, daha film çekmeyeceğini söylemiştir.

    ne diyelim, allah uzun ömürler versin de kendisi film çekmeye (en azından yazmaya) devam etsin inşallah.*
  • ingmar bergman'in filmine, hatta dilim varmiyor ama jubilesine giderken tabi ki bir basucu eseri bekliyordum. her detayi dusunulmus, sanki orta caglarda gordugumuz saraylar gibi ince ince islenmis bir saheser olmus, bu zamanlarda boyle seyler yapilmiyor dedigimiz... diyaloglar uzerinden sevginin perdeleri aralaniyor, 10 bolum ve bir epilogla. her bolum degisik bir sevgi hikayesi. bogan, kayitsiz, aldatan, besleyen, guzellestiren, yasatan, kontrollu, korkulu, genc, narin, cocuksu, hain, bencil sevgiler, insanin kendisini neredeyse baskalastiran... hem kendi hem baskasinin gozunde.
    bach ve prokofiyef'in buyulu muzigi de bir vazgecilmez. filmin diyaloglari, aktorlerin kusursuz oyunculugu... kameranin insan yuzunde yakaladigi ilkel duygular, ve fonda en huzunlu monologlar.
    bazen tuylerim diken diken oldu. bazen dayanamadim sevginin agirligina, bazen sarabandin huznune. ama buyulenmis gibi ciktim filmden, aklimdan cikmadi filmdeki en kucuk detaylar bile. hersey yerli yerine oturmus, hersey en kucuk ayrintisina kadar dusunulmus. marianne'in kizina son bakisi, anna'nin gozlerinin seyirciye bir fotograftan bakisi, johan'in ciplak bir sekilde marianne'e kosmasi, henrik'in johan'a duydugu bogucu sarmasik gibi sevgisi, karin'in mektubu okudugu an... dusundukce aklima sahneler geliyor... hepsi mukemmel... satranc gibi... her hamlesi dusunulmus...
  • ensest iliskiye belli belirsiz dokunan film. henrik'in duygusal ve fiziksel olarak karin'i olen esi anna yerine koymasi, baba kizin ayni yatagi paylasmasi, karin'in henrik'i terkedecegini acikladigi sahnede dudagindan opmesi, anna'nin (olmeden yazdigi mektubundan anlasildigi uzere) da bu durumu sezmesi ve karin'in henrik'i terketmesi gerektigini dusunmesi... fakat bergman bu iliskiye dair ufacik ipuclari birakmakla yetinmis. baba-kiz iliskisinde bir tuhaflik, rahatsiz edici bir durum var, ama gercekte ensest var mi yok mu, soylemek zor. cok acaip.
  • 4. ankara güz film festivalinde gösterilecek olan ingmar bergman'ın son filmi.
  • tek kelimeyle muhteşem bir ingmar bergman filmi, her detayın üzerinde özenle durulmuş, sinemasal ve akademik boyutu bir yana duygusal anlamda da insanı bambaşka ruh hallerine taşıyor.
  • baba ve oğul arasındaki iktidar savaşını, mizah yüklü anlatımıyla eşsizleştiren yönetmenin büyük vedası.
  • hakkında okuduğum yazılardan sonra daha da bir heyecanla beklediğim, her filmine muhteşem dediğim üstadın sinema kariyeri, birikimi ve vasiyeti gereği sindirmesi farz olan filmi.
hesabın var mı? giriş yap