• yazar olanı hayatımı güzelleştirdi benim. düzenli olarak iki kişilik bol alkollü zirveler düzenliyoruz kendisiyle. zaten hatunu görünce çene ishaline tutuluyorum, hiç susmadan konuşuyorum saatlerce. çok şey öğreniyorum ondan ve çok keyifli bir şey bu. o da çok şey biliyor hakkımda, bir gün öldürmek zorunda bile kalabilirim diye üzülüyorum aslında. böyle karışık duygularla huzurlarınızdan ayrılırken kendisine bir şiir armağan ediyorum;

    "bazen ama bir insanla bir şey olur
    kısa süren bir şey
    iki geyiğin sıçrayıp havada öpüşmesi gibi
    bazı insanlarla
    yıllarca görüşsen de
    bir şey olmaz."

    lale müldür
  • değeri bilinmemiş, bilinememiş bir silah.
    çocuk oyuncağı olarak adledildiği halde yetişkinler için de bir çok kullanım alanı mevcuttur.

    örneklerle inceleyelim :

    sapan :

    bir yere oturmaya gittiniz keyifle çayınız yudumluyorsunuz. tam güzel bir sohbet edeceksiniz iki lafın belini kıracaksınız ama o da nesi ! 5-6 yaşında bir velet kafeyi/lokantayı/çay bahçesini birbirine katıyor. 46 dk boyunca nefes almadan mızıldıyor. hemen çıkartıyorsunuz sapanınızı. lastiğe, daha evvel tedarik ettiğiniz bezelye büyüklüğündeki taşlardan birini yerleştirip veledin bel altına nişanlıyorsunuz. ve de yavaşça sapanı koyveriyorsunuz. sapanı kıçına yiyen veledin mızıldaması korkunç bir ağlamaya dönüşüyor. ve 2 dk. içinde sona eriyor. ebeveyn ne olduğunu anlayamadan çocuğunu alıp mekanı terkediyor.

    kullanım alanı bununla da sınırlı değil. örneğin evde dişi bir kedi besliyorsunuz. ve de mahallenizde bol miktarda abaza genç erkek kedi var. ve de gün aşırı pencerenizin önüne gelip "karı yok mu ulaaan" manasına gelen bir sürü acayip ses mi çıkartıyor ? bununla da kalmayıp bir güzel duvarınıza işiyor ve sizi erkek kedi çişinin o kekremsi kokusuyla evin içinde başbaşa mı bırakıyor? kedi zulmüne son. misal, camınız önüne bir kedi geldi ve serenat yapmaya başladı. camı açıp kovmaya ya da bağırmaya kalkışmayın. cebinizden küçük bir taş çıkarıp sapana yerleştirin. sapanı gerin. kediyi nişanlayın. sonra sessizce bırakın. alnının çatına taşı yiyen kedi ortalama 2.5 ay pencerenizin önünden geçmiyor.

    kaynak : bir sosyopatın hayatta kalma rehberi : sf 105-106
  • eczaneden serum lastiği alırken ne için kullanacağınızı söylediğinizde yaşınıza istinaden anlamsız bakışlara maruz kalmanızı sağlayabilecek ilkel silah, çocukluk özlemi.
  • bana hayatım boyunca unutamayacağım bir travma geçirtmiş olan alettir sapan. buyrunuz anlatayım:

    ufarak teferek bir velet iken (yaş 5 , bilemediniz 6)benden yaşca bir hayli büyük (ki birisi ile 14, diğeri ile 16 yaş farkımız vardır boru değil) iki ağabeyimin deniz kenarında sapan ile "kim taşı en ileri atacak" yarışına şahit olmuş, taşı benim hayal bile edemeyeceğim kadar uzağa fırlatmayi başarabilen bu alete hayran olmuştum.

    bacak kadar boyumla "lan versenize ben ben de atıcam" diye naralanmalarıma ağabeylerim yüz vermemiş, salya sümük yerlerde debelenmemi de "lan bu herif bir yerine bir şey yapar şimdi" öngörüsü ile tınmamışlardı. biraderler sapan atmaktan sıkılıp serinlemek için denize girdiklerinde elime geçirdiğim sapan ile kendimi dünyayı ele geçirmek üzere olan manyak diktatör gibi hissetmiş, çük kadar boyuma bakmadan "ne var lan ben de onlar kadar uzağa atarım" düşüncesine kapılmıştım.

    veletliğin getirdiği 8-9 gram iq ile "lan büyük taş daha uzağa gider" diye yumruğum kadar bir taşı sapana yerleştirdim. gücümün yettiği kadar lastiği çekip salıvermemle birlikte o yumruğum kadar taşı nişan aldığım gözümün üstüne yedim. zira sapanın taşı ne kadar uzağa attığına köpek gibi dikkat eden bendeniz, sapanın nasıl tutulduğuna zerre dikkat etmemiştim. bununla birlikte uygulamadaki problem zart diye gözümün üstüne oturmuştu.

    "annnneeeaaaaa" nidasıyla eve doğru koşarken annemden "gene ne yaptın körolmayasıca" diye yiyeceğim şaplak aklıma gelmiyordu. gözümün şişi uzunca bir süre inmedi. 5 yaşındaki rocky taklidi herifin ne kadar komik olacağı şimdi kafamda canlandırdığımda gülümsüyorum. sapan diyince gözüme doğru gelen 4-5 santimlik taşın aklıma gelmesi bundandır.
  • çocukların ne kadar acımasız ve bir o kadar da yaratıcı olduğunu gösteren alet. ben daha çocukken (dikkat daha bacak kadar bile boyum yok) bu aletten bir tane edinmiş olmak, o zamanki hayatımın yegane haylazlığıydı. ben diğer çocukların aksine, kendi geliştirdiğim mermi teknolojisi sayesinde pencerelerin önünde kabak gibi duran kuşları da vurabiliyordum. mermi olarak taş kullanıldığında bu pencereler için ve aslında cam kırılırsa annenizden ve o pencerenin sahibinden yiyeceğiniz dayak göz önüne alınırsa, daha çok sizin için, tehlikeli olabilir. ham incir gibi yumuşak mühimmat ise kuşa zarar vermez. fakat benim keşfim olan kesme şeker sayesinde hem camlar zarar görmez, hem de kuşu yere indirecek kadar atış gücüne sahip olursunuz.

    o vakitler zarar verdiğim bütün kuşlar için doğadan, toplumdan ve o kuşları bekleyen yavrularından özür dilerim.
  • bu gece çok değerli behzat ç.'sinden benimle konuşmak için feragat etmiş şeker. bir de çok doğru bir tespit yaptı, özlü sözler defterime yazıciim. tam olarak nasıldı hatırlamıyorum, hatırlarsa düzeltsin, biz seninle kendimiz düşmüş olsak bile düşeni gördüğümüzde tutmaya çalışıyoruz gibi bir şeydi. böyle söyleyince hiç havalı olmadı. oysa o cümleler akarken orijinalı ne kadar evreka gelmişti.

    bazen ne kadar da çok benziyoruz. yazınki halimiz geldi aklıma bu sözler üzerine, iki kör topal birbirimizi ağırlamaya çalıştık. en azından beraber düşünce daha sağlam basıyorsun düştüğün yere.

    behzat ç.'yi de sayesinde izlemeye başlayacağım gibi görünüyor. ilk sezonu izleyince hemen yakalarmışım. bana güveni tam. aşırı güçlü olmak böyle bir şey sanırım, insanı içine çökertiyor.
  • anlık izler albümünü yeni dinlemiş birisi olarak kaçırdığıma üzüldüğüm, değişik bir soundu olan güzel güzide yeni bir grup. benim oldukça hoşuma gitti, spotify'da da varlar, albümün kendi web sitesinden de tüm albümü çekebiliyorsunuz zaten. belki tek eleştiri olarak getirebileceğim şey, siteden de izleyebileceğiniz klibe çok bir anlam verememem oldu. parça güzel de, 4 dk boyunca toprak yiyen adam niye izliyorum abi? bir mesaj varsa bile ben alamadım pardonlar silsilesi bittabi.
  • 1 mayis 2008 gunu gozaltina alinan 530 kisinin uzerinden cikan ve de emniyet tarafindan her baskin, operasyon sonrasi yapildigi gibi yan yana dizilip basina sergilenen, cogunluga gore bahcedeki erikleri dusurmek icin kullanilan bir oyuncak emniyete gore ise gaz bombasi atilmasina sebebiyet veren bir silah. bir de kader yoldasi var bunun, o da bilye.
  • istanbul'da popüler kültür arasında boğulmuş, aynı, sıradan müzik yapan gruplar bir yana sapan bir yana desek yeri midir? bence yeridir. bazen iyi ki keşfetmişim bu grubu diyorum ve hatta biraz daha ileri gidiyor, yeni nesil gruplar arasında bu tarzda güzel müzik nasıl yapılır diye sorsalar aklıma sapan ve onun haricinde birkaç grup gelir diyorum. özet geçmek gerekirse, kendilerinin türkçe fransızca ve ingilizce besteleri var. gitarlarını kim yazıyor bilmiyorum ama ciddi bir melodi zenginliği mevcut. sözler ise çok hoş. istanbul'da bir iki kez izleme şansım oldu, tekrar şansım olursa çok mutlu olacağım. ayrıca geçenlerde görsel basın'da kendileri ile ilgili birkaç haber çıktı, miller music factory'de birinci olmuşlar ve amerika'ya gidip dünya çapında miller music factory birincisi olan gruplar arasında bizi temsil edecekler, workshoplara katılacaklarmış. yolları açık olsun.

    birde şöyle bir siteleri var, ep lerini ücretsiz olarak indirebiliyorsunuz. http://www.sapan.info/
  • sağ yanımda doğru yaptıklarıma "aferin" yazan bir melek var mı bilinmez. ama onun eli, en yanlış kararlarımda, en hatalı adımlarımda bile hep sırtımda... ve hediye ettiği isimsiz kutsal kitap, bitse bile baş ucumda. entry'lerimin değil, içimin okuru.
hesabın var mı? giriş yap