• urfa da öğretmenlik yapan biriyim, uzun bir entry yazmak istiyorum ama nereden başlasam bilemiyorum.
    öncelikle urfa lılar dahil boşa konuşmasın burda.
    bence bir yörenin halkını en iyi oradaki öğretmenler tanır, çünkü direkt aileleri tanıyorsun

    urfa nın büyükşehir olduktan sonra merkezi 3 ilçe oldu, bunlar haliliye,karaköprü ve eyübiye. fakat haliliye karaköprü ayrı eyübiye bambaşka bir dünya. haliliye ve karakörü modern insanların yaşadığı daha temiz, düzenli yerler, en azından görüntüde böyle, ben eyübiye de görev yapıyorum, yani eski urfa diyebileceğimiz yerde, hani balıklıgöl, hz. eyüp ün sabır makamı gibi önemli mekanları barındıran yer. 1-3 katlı, taş, tuğla, toprak evlerin bulunduğu, arap kültürünün hüküm sürdüğü bir yer burası. medeniyet daha gelmemiş diye düşünürsün burayı ilk gördüğünde, hayır kılık kıyafet sebebiyle söylemiyorum bunları, evet herkes aşırı yöresel giyiyor ama mesele bu değil.

    bir defa insanların bir çoğu pis, temizlikten haberleri yok, eyübiye otobüsü 61, ve o otobüsün ne çileli olduğunu bilenler bilir, leş gibi kokulara maruz kalıyoruz her gün. bazen idrar kokusu geliyor yakınımdaki kişilerden, kir pas içinde biniyorlar arabaya, ahırda giydiği kıyafetiyle adam şehre iniyor. çocuklarına bir şey öğretmiyorlar bu konuda, çocuklar ayrı alem, yere düşen tostunu alıp yiyen mi dersiniz, pantolonunu yere serip katlayan mı, üst baş leş gibi bazılarında, temiz bir çocuk görsem babasının işini falan soruyorum bu farklı belli diye. kimisi esmer, kimisi pislikten esmer.
    bazen biz öğretmenler , yanına yanaşamadığımız çocuklar oluyor. bunun parayla pulla alakası yok, bir sabuna bakar.. niye temizlikten girdim mevzuya? çünkü bence medeniyetin ilk adımı temizliktir. gerisi sonradan gelir, yere çöp atmak çok doğal bir şey burda.. daha çöp poşeti kullanma alışkanlığı yok, kadınlar tenekelerle çöp bidonuna çöp boşaltıyor, konteynırların üzeri açık tam mikrop yuvası, bir de soba küllerini direkt boca ettiklerinde çıkan toz bulutunu siz düşünün. elbiseler yerleri süpürüyor, abartmıyorum, görseniz ancak anlarsınız. arap kültürü esintileri bunlar işte. kadınlarda bile çok görüyorum o yöresel kadife kıyafetler , üstüne giydikleri siyah cübbeler yerleri süpürüyor hep arkaları leş gibi, istanbul daki arap turistlerde görüyordum bu tarz şeyleri.

    bunun harcinde sosyo-kültürel yapı var tabi, bazı yazar arkadaşlar değişikliğe kapalı il demiş, sonuna kadar katılıyorum, değişikliğe, eğitime kapalılar, ve kendi ailelerinde baskı ile işlerini hallediyorlar gibi geliyor, mesleğimden örnek verirsem, benim 6. sınıf lup da 7. sınıftan ümidi olmayan kız öğrencilerim var, dersle alakası olmayanlar yine neyse de, okuma aşkı olup azimle çalışan kızlarımın ağladığını duydukça yüreğim acıyor. o kız çocukları hemen de evlendiriliyor. bir an evvel çocuk yapmaya başlaması şart, ev arkadaşım kız öğrencisi için ev ziyaretine gitmiş, sözde ikna edecek, ama kadın evine bile davet etmeden, benim kızım kadın oldu (regl olmuş) artık okula gidemez diye çıkışıyor. ben 18 yaşında evlenmiş bir kız duyduğumda seviniyorum artık, en azından fiziksel gelişimini tamamlamış diyorum çünkü. kadın doğuda değerlidir diyenlere inanmayın yani, en azından urfa nın bu eyübiyesinde öyle değil, kız çocukları okuldan çıkıp eve gidiyor, evin her türlü işini yapıyor ekmek pişiriyor, anneler genelde sağlıklı değil çünkü her sene doğum yapıyor nasıl normal kalabilir bu kadınlar? çok eşliliğe hiç girmek bile istemiyorum, ama sınıfımda kuma çocukları var, bazen de çocuklar anlatıyor, hocam bir amca var 8 karısı var 9. yolda, suriyeli alacakmış diye. kimisi de alıp boşuyor alıp boşuyor, doymak bilmeyen bir nefis var yani. sadece kızlar değil, erkek çocuklarımdan da okuldan alınıp işe verilecek olanlar var. zaten çocukların çoğu kasıma kadar ve nisan dan sonra yok, tarım işçisi olarak gidiyorlar, eğitimin önündeki en büyük engellerden biri.

    birileri burda en muhafazakar şehirlerden biri demiş, doğru olabilir ama eksik, en tutucu en yobazı da ekleyin buna. çünkü islam ı gerçekten dikkate alsalardı burda yaşanan bir çok şey yaşanmazdı. gelmişler buraya bir de, yazılacak onca şey varken içki satılık olmaması en büyük sorunmuş gibi pis pis konuşuyolar ya delleniyorum, en azından içki zehirli bir şey.

    daha acı şeyler anlatayım size, burda sık sık çocuk intihar vakaları yaşanıyor 2011 de bir eyübiyede bir okulda yaşanmış, geçen dönem de ev arkadaşımın okulundaki bir kız öğrenci kıymış canına, jandarma kesinlikle intihar diyor evde asmış kendini, intihar değil de kadın cinayetiyse de başka kötü. çocuklar din hocalarına hayatın güzel olmadığını, ölmek istediklerini falan söylüyor bazen. rehberlikçiyi konuştursan kimbilir neler anlatır.

    ve açlık.. geçen dönem okulumda 4 çocuk bayılmış açlıktan, bu dönemde de, bazen karın ağrısı ile müdür yardımcısına hastayım diye geliyor bazıları, idareci anlıyor tabi, kantine yönlendiriyor doyuruyor.. bunların babasına sorsan çok çocuk demek güç demek, ne de olsa allah verir rızkını. evet rızkı veren allah tır ona şüphemiz yok, ama bunların yaptığının açıklaması bu olamaz. bir evdeki en az 8 kişiyi doyurmak kolay mı?
    kahvaltısız gelenler var, günde en fazla 2 öğün yiyor çocukların bir çoğu belki.. okul umurlarında değil, veli toplantısı olsa çok çok az sayıda katılırlar ama çocuğa okulda biri bişi dese anında damlar öğretmeni suçlarlar. böyle de enteresanlar, bazıları da kışın okul sıcak diye okula yolluyormuş, ordan oraya atlıyorum ama aklıma geliyor işte.

    kökten gelen şeyler var, değişmez, kangren olmuş, haylazlığın da ötesinde arsızlık var, notla korkutamıyorsun, dayak bile çözüm değil çünkü evde dayak yiyen bir sürü çocuk var. veli gelip öğretmene çocuğumu niye dövmüyorsun diyebiliyor kendi banyoda ıslak hortumla dövüyor çünkü. dahası, çocuklar bazen öğretmenlerine üstüne kalpler çizili sopa bile hediye edebiliyor, öğretmenim siz dövmüyorsunuz da ondan böyle oluyor diyebiliyorlar.

    öğretmenin bir çok konuda eli kolu bağlı, bu çocuklar sınavlara bile girmeden sınıfı geçebiliyorlar, çünkü kalma yok, sistem izin veriyor, okuma yazma öğrenemeden bu sınıfa gelmesi bundan. bunlar liseye de geçecek böyle, ama bir çoğu liseye devam da etmiyor gerçi.

    doğu, özellikle de urfa gibi değişime kendini kapatmış yerlerde insanın ezberi bozuluyor, efsaneler ve gerçekler gibi bir şey. biz tabiki elimiz kolumuz bağlı durmuyoruz. ama bu çocukların matematik fenden önce değerler eğitimine ihtiyacı var. buralar ancak eğitimle düzelir bu da yıllar yıllar alır. bazen derste bir konu açılıyor hah diyorum tam sırası, o konuda bir şeyler diyorum. bu konular içinde çok eşlilik, kamu malına zarar vermek, kitap okumak, saygı, eğitimin önemi ve olmazsa olmaz temizlik var. ama bir 6. sınıf öğrencisi ne dersen de en az 2 eş omalı diyebiliyor ne yazık ki.. öyle görmüş yaşadığı toplumdan, bazıları eğtime tamamen kapalı, kafaya koymuş babası gibi olacak, bizler aralardaki o parıdayanların elinden tutmaya çalışıyoruz, belki hepsi üni okumayacak ama hepsi erdemli davranışlara sahip olmalı.

    fazla uzadı, buraya kadar sabırla okuduysanız helal olsun, çocuklarımın bazıları şimdiden nisan da konya ya eskişehir e mevsimlik işçi olarak gideceklerini söylüyorlar, allah bize de onlara da yardım eylesin, analara babalara da akıl fikir ihsan etsin.
  • yedi senedir yaşamak zorunda kaldığım şehir...
    elbette bu şehri anlatmaya kitaplar yetmez ama ben tecrübelerimden buraya yerleşecek olanlara ve tercih etmeyi düşünenlere birkaç şeyden bahsedeyim.

    1) benim gibi bu şehirde araba kullanmayı öğrendiyseniz şanslısınız, çünkü burada araba kullanan vietnam'da, sudi arabistan'da hatta hiçbir trafik kuralının olmadığı iran'da bile rahatlıkla araba kullanabilir. ama araba kullanmayı biliyorsanız, burada araç kiralamadan kesinlikle ingiltere, japonya, güney afrika gibi trafiğin sağdan aktığı ülkeler de tecrübe kazanmış olmanız lazım. çünkü otobanda bile tersten gelen urfalıları görmek gayet normal bişey. sinyal ve yan ayna kullanımı ise kesinlikle yok.

    2) yabancı olduğunuzu belli ederseniz, herşeyin iki üç katı fiyat ödemeye hazırlıklı olun.

    3) devlet hastaneleri mahşer yeri gibi, ve acil'e gidecekseniz eğer kesinlikle çelik yelek giyin, çünkü arasında husumet bulunan aşiretlerin pompalı tüfeklerle hastanelerin acillerin de beklemeleri çok olağan ve sıradan.

    4) tipik arap ülkelerindeki gibi inanılmaz gelir farkı bulunan toplum yapısı burada da mevcut, şehrin %80'i açlıktan ölmek üzere, %20'si ise porsche'dan inip bmw'ye biniyor.

    5) zengin insanların üç gelir kaynagı var birincisi: arazi desteklemesi, ikincisi: tefecilik, üçüncüsü: müteahhitlik. ama şunuda belirteyim müteahhitlik sektöründe boy gösterenler de diğer iki sektör sayesinde parayı vurmuş ve bu işe atılmışlardır. enteresandır uyuşturucu ticareti de yaygındır diye düşünüyorum ama sanırım bunlar orta tabakayı oluşturuyor, yada para babaları büyük şehirlerde yaşıyor.

    6) insanları inanılmaz teslimiyetçi ve şikayet nedir bilmiyor, her tarafın çöp içinde, yolların delik deşik olduğu ve sosyal statüsü inanılmaz düşük olan şu şehir de "ya aslında bu şöyle olsa daha iyi olur" diye bi yorum getirince, biz böyle seviyoruz gerek yok cevabını almanız muhtemel.

    7) bütün gördüğüm anadolu şehirlerin de, o şehire görev yapmaya gelen memurlarla, okumaya gelen öğrenciler şehre karışır ve belli bile olmazlar, ama bu şehirde öğrenciler kendi grubunu oluşturmuş, memurlar kendi grubunu ve kimse urfalılarla karışmıyor. hatta urfalıların deyimiyle "yabancılar"ın takıldığı mekanlar bile ayrı.

    8) eğer eşiniz güzelse ve başı açıksa, yanınızdan geçen tiplerin tecavüz eder gibi bakmasına alışın, hatta siz yolunuza devam ederken dönerek poposuna bakarlar. sakın tartışmaya çalışmayın, tartışma bilmezler kafanıza mermi yiyebilirsiniz.

    9) eğer bir bayansanız, sakın urfalı bi erkekle bi yerde oturup muhabbet etmeyin, çünkü her tarafta "ben bunu düdükledim" diye anlatacaktır.

    10) erkekleri kadınlarından daha çok dedikodu yapan tek şehir, zira dedikodu üstüne "oda kültürü" diye birşey oluşmuş. ve bu odalarda sadece sex konuşuluyor.

    11) yemek yediğiz mekanı titizlikle seçin ve sakın salata yemeyin, heliko bakter plori olma ihtimaliniz çok yüksek.

    12) özellikle suriyelilerin gelmesinden sonra cinsel enfeksiyonda inanılmaz bir yaygınlık yaşandı, kimseyle tokalaşmayın bile.

    13) her bir aşiret kurulmuş yay gibi, hani en ufak bi olay olsa sanki şehirde savaş çıkacak. libya'da ki kabile anlayışı buradada var. siz siz olun sakın soyisim vererek bir muhabbet etmeyin.

    14) türkiye'nin her yerinde samimi gençlerin birbirine kullandığı "oğlum ne haber, oğlum git lan" gibi içinde oğlum geçen cümleler kurmayın, öldürülebilirsiniz. bu kelime onlar için küfür demek.

    15) bakkaldan çok fırının olduğu tek memleket.

    16) okuma yazması olmayan kişilerin resmi kurumlarda sizden yardım istemesine şaşırmayın, hala okur yazar oranının en düşük olduğu şehir.

    17) ilçelerde ise çok değişik profiller oluşmuş. siyasi partilerden bir tablo çıkarmaya çalışırsak.
    suruç'ta, viranşehir'de hdp'liler, bozova'da, halfeti'de, ceylanpınar'da hdp ve akp'liler. birecik'te akp ve chp'liler. harran ve akçakale'de mhp ve akp'liler. siverekte ve merkez'de ise her parti görüşünü savunan insanlarla karşılaşırsınız.

    18) sokakta tükürüp, burnunu sümküren, çocuğuna yol kenarında kaka yaptıran tiplere hazırlıklı olun.

    19) kıyafet konusuna girmiyorum bile bazı zamanlar uhud savaşı mı çıkacak diye kendinizi ortaçağ'da hissediyorsunuz.

    20) otobüse binerseniz ve erkekseniz kesinlikle bayanların yanına oturmayın çünkü kalkacaktır. kadınların çoğunun hayal dünyası belediye otobüsünde tecavüzü düşünecek kadar geniş.

    21) biri size bir iyilik yaparsa sakın kabul etmeyin, ardı sıra ya borç isteyecektir ya da bana bir kız ayarla diyecektir.

    22) şehirde suriyeliler var diye korkmayın, çünkü suriyeliler urfa'ya şehir hayatını kattılar hem de daha medeniler.

    23) saçma sapan ev kiralarına kendinizi alıştırın, çünkü istanbul kuruçeşme de boğaza nazır bir apartman dairesine ödediğiniz fiyatın aynısını harran ovasında otogar manzarasına ödüyorsunuz.

    24) mühendis yada ekonomistseniz, öğrendiğiniz herşeyin aslında hiçbirşeye yaramadığını göreceksiniz. zira bir verip iki almayı hedefleyen teoriler burada 100 verip sıfır almaya dönüşüyor. öğretmenseniz velilerin tehditlerine, doktorsanız kaybedilen her hasta sonucu sizin de öldürülebileceğiniz ihtimaline alışın.

    25) bir düğüne davet edilirseniz sakın gitmeyin, adamlar artık aşmış silah kesmiyor bulsalar tank sokacaklar düğüne.

    26) aşiret yemeklerine sakın katılmayın, ağızlarından salyayla tabağa düşen parçaları tekrar alıp ağzına atan ve çatal bıçağın sadece adam yaralamak için kullanıldığı bu yemekler birdaha yemek yememenize sebep olabilir.

    27) biri gelip size omuz vurduğu zaman kesinlikle dönüp bakmayın, canı sıkılanlar burda ya kavga ediyor yada adam öldürüyor omuz atmakta bahanesi.

    28) gecekondular önünde çok lüx arabalar görmeye hazırlıklı olun. çünkü en sevdikleri şey gösteriştir.

    29) eğer bir escort yada hayat kadınıysanız şiddetle tavsiye edilir. uçkuru için evini arabasını satanlarla dolu şehir. o yüzden şehir bu tarz kadınlarla da dolu.

    30) otobüslere binmeyin, binerseniz eldiven kullanın çünkü yanınızda elini poposunun içine sokmuş kaşıyan adamın o eliyle tekrar demiri tuttuğunu görünce artık sizi dezenfekte edecek hiçbir maddenin olmadığını düşünmeniz olağan.

    31) sosyetik kıyafetlerinizin üzerine poşu bağlayıp, güneş gözlükleriniz ve boynunuzda fotoğraf makinanızla; tıpkı newyork'tan kabil'e gitmiş fotomuhabirleri misali sokaklara dalıp yöre insanının fotoğraflarını çekmeye çalışmayın. kazara medeni bir urfalıya bile denk gelseniz makinanınızı toza çevirip küfür ederek biraz pataklayarak sizi kovacaktır, denk geldiğiniz bir özurfalı ise cenazeniz bile çıkamaz mahalleden.

    32) burda zaman öldürmek için kendine sosyal bir aktivite arayan arkadaşlar. bisiklet sürüş grubu kurmayın, araba kullanmayı bilmeyenlerle dolu şu şehir de sizde üzerine tekerlek reklamı çıkmış bir cesede dönüşebilirsiniz; trekking yapmayın bir teröristin kuması olabilirsiniz; kurslara katılmayın çoğu siyasi bir görüşün propogandasını yapan yerler.

    33) sakın sakın aman yoruldum şu parkta biraz nefes alıp dinleneyim demeyin, parklar esrarcıların yuvası olmuş. kafanız güzel şekilde eve dönebilirsiniz. marx urfa'yı görse "afyon toplumların dinidir" derdi heralde.

    34) ev isotu, ev salçası (urfalıların deyimiyle reçel) sakın satın almayın. ne koşullarda hazırlanıldığını görseniz emin olun o isotla kerpiç bile sıvamazsınız.

    35) ben sessiz sakin görev süremi evimde geçirir geri dönerim diye düşünmeyin. urfalı komşularınız sizi rahat bırakmayacak, gidip geleceklerdir. ve bütün apartmanda dedikodu çıkartacaklardır.

    36) yaz sıcağını anlatmak bile istemiyorum. artık bütün suyu buharlaşmış derinizin pörsümesi olmuyor mevzu, iç organlarınızın kuruduğunu hissediyorsunuz kimi zamanlar.

    37) sakın merak edipte ücra mahallelere girmek gibi bir mallık yapmayın, yaya girdiyseniz tek parça çıkmanız çok mümkün olmayabilir, arabayla girdiyseniz elinizde tek kalmış direksiyonunuzla polis merkezine gitmeniz muhtemel.

    38) sakın sokak arasında oynayan küçük çocukları sevmeye çalışmayın, sevgi görmemiş bu çocuklar hemen akabinde sizden para isteyecektir, vermediğiniz takdir de haytınızda duymadığınız küfürleri yemeye hazırlıklı olun.

    39) kanguru gibi bez içinde bebek taşıyan anneler, önde cep telefonunda metresiyle konuşurken 2 yaşındaki çocuğunun onu arkadan takip etmesini bekleyen umursamaz babalar, kız kardeşini dövmeyi hüner bilip bunla övünen abiler, kardeşinin eşiyle evlenen kayınlar, 3 eşi olup dördüncüyü arayan 70 yaşında azgın dedeler, sokak duvarına sırtını dayamış sigara içen babaanneler göreceksiniz şok olmayın.

    40) normal bir mesai saatinde neden heryer kalabalık diye düşünmeyin, tüik rakamları gerçeği yansıtmıyor işsizlik oranı %80.

    41) şehrin yüzde 70'i kaçak elektirik kullandığı için, filistin, mogadişu ve kongo'da ki gibi saat başı elektrik kesintileri olur, evin bir odasına mum stoklayın.

    42) normal bir hızla giderken arkanızdan delirmiş gibi korna çalıp selektör yapan sabırsız boş beleş insanlara alışın, fakat siz sakın bir urfalıya korna çalıp selektör yapmayın. çünkü hemen hemen hergün en uzak iki noktasının arası 10 km olan şu şehirde bu saçma sapan hız mevzularından dolayı kavga çıkar ve insan ölür.

    43) müzelerde neolotik dönemden kalma heykellerin tepelerine çıkmış angutlar, avm'de selfie çekilen apaçiler, mezarlıklarda sızmış tinerciler, son ses ibrahim tatlıses dinleyerek şahinlere doluşmuş insan benzeri yaratıklar göreceksiniz çığlık atmayın.

    44) zaman makinası misali size geçmişi yaşatacak mekanlara sahiptir. aslında mekanları o çağlara taşıyanlar ise insanlardır. giyim tarzları ve yaşam şekilleriyle benzer insanların çoğu benzer mekanlarda takılır. o yüzden birkaç mekandan bahsetmek gerekecektir.
    - piazza: özellikle haftasonları bütün urfanın içine sığmaya çalıştığı bir avm, ama modernleşme çabasına girmiş taşralıların uğrak yeri olan bu mekan size 1940'ları hatırlatacaktır.
    - kapalıçarşı: size tıpkı istanbulda ki kapalıçarşının 1900'ler de ki halini hatırlatacaktır.
    - balıklıgöl: yerli halkın içine serpiştirilmiş bir kaç turistçiki göz önüne almazsak. size 1500 lü yılları anımsatacaktır.
    - haşimiye meydanı: size 600 yılında ki cahiliye devrini hatırlatacaktır.
    - eyübiye: bu mahalleye ben henüz gitmedim ama orda hala taş devri yaşanıyormuş. hatta arabanızın yolunu neandertal'ler kesebilir diyolar dikkat edin.

    45) bir gün caddelerde sokaklarda in cin top oynuyorsa bilin ki o gün kurtlar vadisi var. sakın darbe oldu falan sanmayın. ama can güvenliğiniz açısından kurtlar vadisi bitince sakın sokağa çıkmayın. çünkü kendisini polat alemdar sanıp adam öldürmek için sokaklara atan binlerce takım elbiseli göreceksiniz.

    46) kesinlikle gidip göbeklitepe'yi görün. iğrenç bir çevre düzenlemesi ve berbat bir platforma rağmen gidin görün. çünkü kendisini başka şehirden gelmiş kız arkadaşına entellektüel gösterme çabasındaki krolar, hiçbir koruması olmayan bu tapınakların üzerine bile çıkıyor muhtemelen 5 yıl sonra göbeklitepe diye bir yer olmayacak.

    47) plakalara aldanıp acaba başka bir şehire mi geldim diye düşünmeyin, zira bu şehirde 63 plakadan çok 27, 06, 34, 33, 01 plaka var. sözgelimi 33 plaka görünce vay hemşehrim diye bi söz sarfetmeyin çünkü oda urfalı.

    48) her ne kadar şehir içinde pkk olayları diğer güneydoğu illerindeki gibi aleni yaşanmasa da şehrin büyük bir kısmı pkk'ya sempati duymaktadır. zira pkk'nın yaptığı canlı bomba saldırılarında hemen hemen bütün canlı bombaların urfalı olduğu unutulmamalı.

    49) cincilerin, hocaların, hacıların en çok iş yaptığı memleket, o yüzden sakın sağlıkla ilgili bi probleminizi urfalı biriyle paylaşmayın. hemen size "şurda bi hoca var okuyo geçiyo" cevabını verecektir. basur'a özel hoca bile mevcut.

    50) özellikle batı'dan yeni gelmiş ev tutmak için emlakçılara gidecek arkadaşlar, daha önce yaşadığınız şehirlerde gördüğünüz çoğunluğu emekli öğretmenlerden oluşan o saygılı emlakçıları unutun. dükkanların içine dizilmiş aç kurtlar gibi 20 kişi sizi burda ellerini sıvazlayarak soymak için bekliyor olacak. ev sahipleri ve emlakçıların bir araya gelerek o kiracıların nasıl haklarını yiyip, onları nasıl soyduklarını görseniz utancınızdan gidip sokakta yaşamayı tercih edersiniz sırf protesto etmek için. ev sahibini arar, sizden her sene komisyon isteyen emlakçıyı şikayet edersiniz "ben bilmem emlakçıyyyyyy bilir" der. emlakçıyı arar kiranıza %40 zam koyan ev sahibini şikayet etmek istersiniz "ben bilmem ev sahibiyyyyyyy bilir" der.

    51) şehir sınırlarının gerçekten çok uğraşılarak yoğun çabalar sonucu çizildiğini sanarsınız buraya gelince, çünkü ister antep yönünden isterseniz mardin ve diyarbakır yönünden şehre giriş yapın. insanların araba kullanmadaki manyaklıklarından tutun, yüzlerindeki korkutucu ifadeye kadar birçok şey sizi urfa sınırına girdiğiniz konusunda uyaracaktır.

    52) türkiye'de ki diğer 80 ilde kamu desteklerini çiftçisi, sanayicisi alır; iş kurulup sistem oturduktan sonra destekleme kesilir ve kişi kendi işini sürdürür. ama bu şehirde yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen bir destekleme, sonsuz bir kaynak akışı sürüp gidiyor. hiç ekilmeyen tarlalara çuvallarla paralar ödüyor devlet. o yüzden 1,2 milyon tl'lik araçtan inen adama "ne iş yapıyorsunuz" sorusuna "çiftçiyim" cevabını alıyorsunuz. hem de hiç ekilmemiş boş tarlaların çiftçisi.

    53) bankamtikte sıra beklersiniz size omuz atarak önünüze geçerler, sağ şeritten sessiz ve yavaşça gidersiniz korna çalıp taciz ederler, bi mekanda yemek yiyeyim dersiniz karşınızda iğrenç şeyler yapıp midenizi bulandırırlar, camide namaz kılayım dersiniz kokudan secde edemezsiniz.

    urfalı kodaman bir adamda bir keresinde "neden bizim urfalılar şak şakcıdır bilir misin, çünkü iktidara gelen destekleme verecek, muhalefete oy verse hepsi aç kalacak ondan." demişti. sadece bu mantığa bakınca bile deminden beri cahil diye eleştirdiğim insanların aslında devleti bile her koldan soyacak kadar kurnaz oldukları ortaya çıkıyor.

    urfa'dan batman'a başka bir görevde çalışmaya giden bir arkadaş; batman'ın urfa'ya kıyasla paris gibi olduğunu maaşı 700 tl düşmesine rağmen dönmeyi kesinlikle düşünmediğini söylemişti.

    daha bu maddeler sonsuza dek çoğaltılabilir. zira burası anlatmakla bitecek gibi değil. ama sosyo-ekonomik olarak yerlerde sürünen ve hiçbir tekonolojinin uğramadığı koca bir köy. onun içinde oluşmuş bir zengin sınıf (hayatımda gördüğüm en varoş zenginler) ve bir sürü fakir insan... siz siz olun ne ziyaret etmeye ne de çalışmaya gelmeyin. yazık edersiniz, kendinize sevenlerinize ve en önemlisi zamanınıza...
  • bir erkek bile izmir'de gezebildiği gibi gezemez şanlıurfa'da.

    (bkz: #124562897)
  • hâlâ 600-800 arası yıllarda hayatını sürdüren şehir. henüz 1000li yıllara gelemedi 2000ler ise önümüzdeki 100 yıllık kalkınma planında yer almıyor.
  • hep doktora, kamu görevlisine şiddet haberleriyle gündeme geliyor.

    ancak bu sabah saatlerinde şiddete topluca ve gaddarca maruz bırakılan özak tekstil işçileri de gündemleştirilmeyi en az onlar kadar hak ediyor. zira bahse konu sahneler anadolu kentlerinde uygulanan vahşi kapitalizmi çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.
  • viranşehir ilçesinde sağlık alanında görev yaptım. urfa, türkiye'nin açık ara en medeniyetsiz ve cahil halkının olduğu şehirdir. avrupada gerçekleşen rönesans reform hareketleri ve sanayi devrimi gibi toplumun doğal evrimleşme sürecini yaşayamadan tepeden inme modernleşme ile hayata tutunmaya çalışan insanları barındırır. insanların iç yaşantıları ve günlük aktivitelerini detaya inerek izlediğinizde şu sonucu yakalıyorsunuz, aynı insanları 1300'lü yıllara götürüp koysanız hiç yabancılık çekmeden hayatlarını devam ettilerebilirler. kısacası medeniyetin zihinlerde yer edinemediği şehirdir urfa. genelleme yapmak doğru değildir fakat genel halka bakacak olursak, yüzlerce dönümlük mısır , pamuk arazilerini kaçak elektrik ile sular, tarım teşviklerinden, devlet bankalarınca finanse edilen düşük faizli kredilerden sonuna kadar yararlanırlar. hasat dönemi çuvallar dolusu para ile gider lüks araba ya da ev benzeri şeyler alırlar. burada herkesin evinde bir brodway marka araba bir de siyah aşiret paket passat vardır. brodway arazi aracı ya da gündüzleri kullanılan arabadır. akşam olup karanlık çökünce nazara gelmesin diye gündüz binmedikleri lüks araçlar piyasaya çıkar. bunu kendilerine sorarak öğrendim bu arada. haberlerde çıkan urfa elektrik kesintisi sonrası çıkan olaylar, buradaki elektrik idaresi tarafindan zorunda kalınarak yapılmaktadır. kaçak oranının yüksek olduğu köylere önceden uyarılar yapılmakta fakat halk bunu dikkate almamaktadır. buranın insanı, devlet olgusunu, kendisini el üstünde tutmaya mecbur olarak görür. hakları olmayan şeyleri almak için birbirleri ile yarışa girer, abartısız 1 karış toprak için öz akrabalar birbirini öldürürler. hepsi koyu müsluman olarak görünürler. hastanede muayene sırasında iken kendi önünde yer alan 90 yaşındaki hastanın önüne geçebilmek için canını ortaya koyar. istediği gerceklesmeyince tehdit etmeye başlar. kul hakkı yediğini soylediginizde ise sırada ölsek suçlusu kim diye söylenirler. köyde ilkokul mezunu olarak kalmış bir kız almak isterseniz takmanız gereken altın parası güncel hesapla 1.000.000 tl den başlar. okumuş olanları, iş arkadaşlarınız, konuşmalarında kendilerini normal batı zihniyetinde tanıtırlar. fakat iş gelenekler ve kendi iç meselelerine geldiğinde gerçek yüzleri ortaya çıkar. torpilin, milletvekili akrabası olmanın baş şehridir urfa. adam en yeni kasa bmwden iner hastanede temizlik personeli olarak calisir. soyisimler hep belli yerlere ulaşır. konuşulacak çok şey var ama kısacası urfa'ya bizlerin verebileceği birsey yok. urfalı her şeyi en iyi bilendir. urfalı kendi çevresinin hakimi , savcısı, doktorudur. devlet kavramı ise, zorda kalınca ortaya sürülen, sağılacak inektir.
  • şehirdeki lüks avm içerisinde bulunan 5m migrosta içki satılamayan şehirdir. (bkz: mahalle baskısı)

    "alkollü içecekler reyonu ne tarafta diye" sorduğumda sanki anasını sikmişim gibi
    suratıma bakan ve ters şekilde "burada alkol yok" diyen insanların çalıştığı şehirdir.
  • geldiğimden beri anlayamadığım bi gökyüzüne bakma alışkanlığımın olduğu bu şehrin gizemini tesadüf eseri çözmüş bulunmaktayım, veya öyle zannetmekteyim.
    yer 20.zırhlı tugay 1.mekanize piyade taburu karargah bölük koğuşu
    tezkeresine bir hafta kalmış uzun dönem bir askerle sohbet ediyorduk ve ben sormadan anlatmaya başladı
    "buraya ilk geldiğimde gökyüzü üstüme üstüme geliyordu, bi acaip oluyordum, bulutlar çok büyükmüş gibi bir hisse kapılıyordum"
    adam anlatıyor lakin sanki ben konuşuyormuşum gibi hissediyorum. tam "ben de" diye atlayacakken devam etti
    "ama sonra çözdüm olayı, burada gökyüzü yeryüzüne daha yakın"
    "ha!!!"
    "ondan hem güneş, hem bulutlar sanki elini uzatsan dokunacakmışsın gibi geliyor ve yabancıya çok acaip geliyor" aklım pek yatmadı tabi ama asıl çıkarımın gelmediğini o an için anlayamamıştım, nihayet vurucu finali yaptı
    "işte bu yüzden buraya o kadar çok peygamber inmiş. mesafe kısa!" ben önce şaka yaptığını zannettim ama yapmıyordu. kendi ilmi ve ruhani dünyasının gerçeklerini daha fazla sorgulamadan "hı hı" deyip uyumaya çalıştım. pencereden dışarı baktım, ay çok yakındaydı....
  • yarın bu başlık sözlük ve ülke gündeminde yer alacak. çünkü ölümlü kavgalara kesin gözüyle bakılıyor.

    siverek'te bucak aşireti ile kasım gülpınar'ın taraftarları birbirine girecek. bu ilçede kavgaya kesin gözüyle bakılıyor.

    harran'da 3 tane kuzen aday olmuş. harran'da çok feci paket oylar çıkıyordu. bu paket oylar yüzünden kavga bekleniyor.

    akçakale'de de paket oylardan dolayı akp ve refahlılar arasında kavga çıkacak.

    hilvan'da demliler ile akpliler arasında,

    ceylanpınar'da da demliler ile akpliler arasında silahlı kavga çıkma ihtimali yüksek.

    bekleniyor diyorum çünkü, geçmiş tarihlerde oy çalanlar akp'den ayrılıp başka partiye geçtiler. akp yine oy çalacak refahlılar da direnecek.

    siverek'te olay büyürse tüm şehirde seçimler iptal olabilir.

    urfa hiçbir seçimde bu kadar gergin olmamıştı.
  • nüfusunun tamamı bir anda yok olsa ülkenin medeniyet ve insanlık seviyesinin 2 kat artacağı numunelik şehirlerden biridir.

    peygamberler şehri olarak anılmasına karşın, gelen peygamberler o bölgenin evrimini ancak bu kadar gerçekleştirebilmiştir.

    dünyayı 1000 sene geriden takip eden, feodal ortaçağ kafasında debelenen bir şehirdir.
hesabın var mı? giriş yap