• $al. omuza alinan ortungec.
  • elli yaş üzerinde ne zaman tekrardan fetiş malzemesi haline geldi bu bilmiyorum ama bu durumdan dertliyim. etrafımdaki yaşlı popülasyon kayda değer sayıda olup bunun da bir kısmı bulmacalara, bir kısmı televizyona, benim dertli olduğum kısmı da şala sarmış durumda çünkü. tamam sen şalını ör ve hatta ördür ama beni şal manyağı yapma be güzel teyzem, büyük halam. bi de babaanne çoraplarındaki kalınlık baz alındığı için o şallar olmuyor mu sana adeta post.. düzenli aralıklarla elimdeki şalları bi şekilde dağıtıyorum (evet itiraf ediyorum attığım da oldu), yahu o çekmece boşalamıyor. hafta sonu hediye edilen biri beyaz diğeri siyah iki şalla birlikte çekmecenin bilançosu beş adet el örmesi şal. sinirlerim bozuldu yeminle, kefir gibi asla tükenmiyor durmadan çoğalıyorlar
  • kadınların vazgeçilmez aksesuarı.
  • ben de şalcıyım yapacak bir şey yok. benimkileri uç uca eklesem dünya'yı dolaşmaz tabi ama korkarım ki 11. kattaki evden aşağı inebilirim. ulan ne zaman, hangi ara bu noktaya geldim anlayamıyorum. takmasam bile çantamda taşıyorum. geçen saydım 10 farklı bağlama şekli öğrenmişim fakat inatla hep aynı tip bağlıyorum. değişik bir bağımlılık türü. neyse ki ucuz. sanırım bunun da etkisi var.

    not: kafama takmıyorum. boynuma takıyorum boynumaa! bazen omzuma, bazen belime hatta üşüyünce kıçıma doladığım oluyor ama kafama takmıyorum. ha niye kafama hiç takmıyorum? çünkü kafama bir şey takamıyorum uzun süre, şapka bile takamam ben başım ağrıyor. şal zaten sırta atılır omza atılır. artı bunun tesettür algısı oluşturması son derece saçma. hayır, yani örtülü-örtüsüz olayı ayrı bir konu fakat doğrusunu da bilmiyorsunuz. şal diyoruz şal.
  • görüntüsü az unisex olanları erkeğe aslının yokluğunda çok sağlam atkı oluyor, istersen kafayı bile koruyabiliyosun falan... işlevsel şey vesselâm.
  • $al diye okunan ve aksesuar olarak kullanilani hindu dilinde de aynidir.
  • nahif aksesuar. her kullandığımda zarif bir şair kulağıma fısıldar “en seçkin yerine bir şal gezdirirdi, insanlığımıza bir şey getirirdi yalnızlarla”.
  • bugün içimdeki kötü ruha "kış kış!" çekip, kendimden bile gizlediğim bir gerçeği yüksek sesle itiraf etmeye karar verdim: şal benim en amansız fetiş malzemem. "seksen dokuz tane şal alana dayak bedava" deseler, hiç tereddüt etmeden "eyvallah" derim. şu kız başıma muhatabıma "eyvallah" ile mukabele etmem yetmiyormuş gibi, ikinci seksen dokuz parçalık grubu da seçmeye başlarım.
  • omuzda taşınan battaniye. kundakta olunan günleri hatırlattığından mıdır bilinmez güven verir, gariptir.
  • tanım: siyah elbise ile beraber dolabımda en çok olan hede.

    dün can sıkıntısından dolabımı toplayayım dedim, böyle her şeyi ayırdım düzgünce ve muntazam bir şekilde yerleştirdim.. gerçi en son böyle bir şey yaptığımda evime hırsız girip dolabımın ebesini bellemişti. o görüntüyü hafızamdan silmek istiyorum bir an önce.. çalınan şeylerimden ziyade o dolaba harcadığım zamanın hiçe sayılmasına üzülmüştüm.

    neyse dolabımı topladım ya, bir de sayayım falan dedim neyimden ne kadar varmış falan. bilenler bilir ben elbise aşığı bir insanım elimden gelse hep elbise giyerim, kışın ankarada bacaklarım donmasa her gün elbise giyerim ben. bu konuda netim.. dolabımda da çoğu şey siyah renk olduğu için siyah elbiseye karşı ayrı bir zaafım var. bir saydım ki 28 tane siyah elbisem varmış. yuh amk dedim kendime. sonra bir de şallarımı sayayım dedim, çünkü şalsız da asla sokağa çıkmam sonbahardan sonra.. şallarım da 28 tane miymiş. çeşit çeşit renk renk desen desen nasıl istersen yani..

    burdan varacağımız sonuç şu, ben siyah elbise ve şal almaktan fakir düşüp sanırım 28 yaşında ölücem.

    eyyorlamam bu kadar.
hesabın var mı? giriş yap