• evimizin çatısındaki yuvaları sebebiyle az çok haşır neşir olduğum kuş türüdür. geçenlerde yavrulardan biri yuvadan düşünce ailesi tarafındada alınmayınca annem tarafından sahiplenilen kuş cinsidir. papağanlarla kıyaslanmayacak derecede zekidirler ve ses taklidi konusunda ustadırlar (sesleri ne kadar kart olsada evdeki köpeğin sesini taklit etmeyi başarıyor. yavruyken alındığı takdirde eğitilebileceğinide şahit oldum. şimdiik küçük topuyla futbol oynuyor, belgeselleri çok seviyor, daha televizyonun sesinin kaynağını çözemedi, nerede kuş sesi duysa oraya gidiyo, elden beslenmeyi çok seviyor kimse yüz vermeyince kendi mamasını kendi yiyor ve bize küsüyor çağırınca gelmiyor. 6ya kadar sayabiliyor (çok uğraştık 7yi aklında tutamadı) evin içinde serbestçe geziyor dolaşıyor, ne kadar hırsız densede şu ana kadar evin içinden birşey çalmadı ama dışarıdan bişeyler toplyıp eve getiriyor bazen. belli odalara girmesi yasak ve oralara ilginç bir şekilde kapılar açık olsada girmiyor. uçmayı çok sevmiyorlar, son çare olarak uçmayı seçiyor.her türlü yemi yiyor. parlak şeyleri çok seviyor. belli bir saatten sonrada ötmüyorlar ama sabah evde ilk uyanan kişinin odasının önünde beni besle dercesine onu zorla kaldırıyor. evin maskotu olmuş durumda şimdilik bir sorun yaşamıyoruz ölen kuşumuzun yerini fazlasıyla doldurdu gibi görünüyor.
  • bir saksağan çifti evimizin dibindeki ağaca yuva yaptı. iki hafta boyunca hep aynı uzunluktaki çalı çırpıları toplamalarını seyrettim. çok titizler, her dal parçasını beğenmiyorlar. buna ek olarak erkeğin getirdiği dalı dişi her zaman beğenmiyor, aldığı gibi yere atıp erkeğe dönüyor ve car car bağırıyor. erkek tekrar dal bulmaya gidiyor, sorun yaratmıyor. yuvayı ikisi birlikte yapıyor ama yapım işi daha çok dişinin sorumluluğunda görünüyor, erkeğin esas görevi malzeme sağlamak gibi geldi bana.

    dişiyle erkeği ayırt etmek için şu bilgilerden faydalandım, yanıldığımı pek sanmam. özetle, erkeği daha bir artist duruyor:
    http://wingedhearts.org/…ngedtips/maleorfemale.html

    sonunda ağacın en sağlam yerine çok geniş, bayağı derin, yavru kuşların kenardan kolayca düşemeyecekleri sepet gibi bir yuva kondurdular. ve geçenlerde yavrular da yumurtadan çıktı. görmüyorum ama seslerini duyuyorum. yalnız yavruların doğmasıyla çok acayip bir korumacılık gösterisi başladı. yuvaları yerden 13-14 metre yüksekte. bir kedinin gelip saldırması mümkün değil. ama saksağanlar gece gündüz demeden nerede bir kedi görseler (mesela ağaçtan 30-40 metre ileride bile olsa) gidip kovalıyorlar.

    bazen de kargalar gelip muhtemelen yemek ya da en azından öldürüp atmak için yavruları dikizliyorlar. iki saksağanın aynı anda 5-6 kargayı birden kovaladığını çok gördüm. bir keresinde kovalama sırasında boş kalan yuvaya başka bir karga arkadan hamle yaptı. o anda dayanamayıp doğanın düzenine karıştım, höyt! diye bağırdım, ağaç penceremden sadece 4-5 metre ötede olduğu için karga hemen kaçtı. geri dönüşe geçen saksağanlardan biri korkuttuğum kargayı fark etti ve site dışına kadar kovaladı.

    not: elimde fotoğraf makinesiyle pencerede beklemiyorum, o yüzden belgeleyemedim. arada bir denk geldikçe bakıyorum.
  • genellikle bahcede kahvalti yaparken insanlarin yanina sokulup yuruttugu catal, aluminyum folyo, anahtarlik* gibi isiltili, parlak malzemeleri yuvasina tasiyan siyah beyaz tuyleri olan, guvercinden hallice bir kus. ancak ozellikle yaz aylarinda (siyah renklerinden olsa gerek) sicaktan olumsuz etkilenir. birinci etki, kus oldugunu unutmasidir. bu sebeple temmuz-agustos aylarinda yollarda kosan bircok saksagana rastlanabilir. bunlar, yine yerkabuguyla temasi kesmeden evlere, arabalara vb. girip evcil hayvan taklidi de yapabilirler. en son ve en vahim belirtiyse iki kendini baska bir sey zanneden saksaganin biraraya gelerek kostura kostura mahalledeki kedileri kovalamasidir ki bu durumda ayri bir entryde kedilerin sicaktan etkilenme dereceleri de incelenmelidir.
    (bkz: ben bugun bunu gordum)
  • uçarak kaldırımın kenarına kadar gelip yolu zıplayarak geçen, yürürken arkandan bağırıp yol isteyen*(saksağan dilinde çaaaaahk = koskoca saksağan geliyo arkandan denyo çekil kenara demek. böyle bu) balkondan, hatta yeterince cesur ve yüzsüzse mutfak masasından bile yiyecek ve çay kaşığı çalabilen, balkon demirleri üzerinde bi sağa bi sola gitmek suretiyle kedimi, sürekli bağırarak da beni çıldırtmaya ve 13. kattan aşağı atlamamızı sağlamaya kesin yemin etmiş, acaip hayvan.. kuş.
    burdan kendisine seslenmek istiyorum, evde çay kaşığı kalmadı, çatalların tersiyle bıçakla filan karıştırıyoruz, çok mağdur durumdayız.. birini olsun geri getir. teşekkürler.
  • sabaha karşı uyuyan biri için en büyük ceza. "cakacakacakacak" şeklinde o rezalet ve yüksek desibel ses bazen "algılarım için bi power düğmem olsa da kapatsam" diye düşündürür tanrının gücüne gitmesin. cingöz kuşlardır. daldan dala sürekli atlayıp kediyi maymun edip delirttiklerine çok rastladım.

    -bok var di mi ne ötüyonuz? sabah oldu onu mu kutluyonuz?
    -bizde doğal abi bu hareketler. içgüdüsel yani.
    (bkz: daş yok mu daş)
  • hemen penceremin önündeki fıstık çamında yıllardır karga ailesiyle komşu olarak yaşayan, karga ve leylek arası bir sese sahip, estetik, zeki ve halkla ilişkiler konusunda uzman bir kuştur. severim.
  • lat. pica pica. kuş türü. kargagillerden olan bu kus parlak nesneleri yuvsında toplama merakı vardır. ingilterede bazı akıllı insanlar bu kuşları takip edip yuvalarına götürdükleri değerli mücevherleri toplarlar
  • black smoke gibi ses cikaran hayvan.
  • arka balkonumdaki sepete yuva yapmış kuş türü. her zaman balkonuma bulgur ve su koyardım ama ilk defa yuva yapılmış durumda çok heyecanlandım. kuş evi mi yaptırsam diye düşündüm ama o kadar şişmanlar ki sığmaları mümkün değil. bir de benden asla kaçmıyorlar. normalde güvercinler de gelir ama ben camdan bakınca kaçışırlar. saksağanlara el sallıyorum, konuşuyorum falan onlar da kafa sallayıp bana ötüyorlar çok sevimli. bir de hava o kadar soğuk ki "nolur bizi kovma." der gibi bakıyorlar. ya bebeğim ben size hiç kıyabilir miyim ne kovması lütfen.
  • geri geldiler sözlük. yaz mevsiminde görünmüyorlardı ortada. ben sabahları onların beslenme saatine yetişemiyordum muhtemelen, bu arkadaşlar sabahın erken saatlerinde beslenip sonra sağda solda uçup hokkabazlık yapmaya, hınzırlık peşinde koşmaya adıyorlar günlerini çünkü. artık günler kısalmaya başladığından mıdır nedir, sabah kargalara mamalarını verdim, sonra bir baktım balkon demiri üzerinde dizi dizi yürüyen ve sırasını bekleyerek yemeğini alan kargaların arasına bu da karışmış, çaktırmadan yemekhane sırasında ilerliyor. hoşgeldin bebe.
hesabın var mı? giriş yap