rüzgar gülü
-
rusya'da bazıları diz kapaklarına dövmesini yaptırırlarmış rüzgar gülünün, "hiç diz çökmedim" anlamına geliyormuş, hoşuma gitti. ben de koltuk altıma yaptırıcam, sikilmedik bi orası kaldı çünkü.
-
atila ilhan in unlu siirlerinden:
önümden çekilirsen istanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
sisler utanacak eğilecek
ağzının ucundan öpeceğim
sacına kalbimi takacağım
avcunda bir şiir büyüyecek
nerede olduğumu bileceğim
bu çıplak geceler yok mu
bu plak böyle ağlamıyor mu
camları kırmak işten değil
delirecek miyim neyim
kirpiklerimden mısra dökülüyor
kenya'da simsiyah yalnızım
yoksul bir şilepte gemiciyim
malezya'da yük bekliyorum
önümden çekilirsen istanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
gözlerini söndürme muhtacım
ben senin aydınlığına muhtacım
yepyeni bir ilkbahar harcayıp
bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
rüzğar gülünü arayacağım
oran'da pernanbouc'ta tombuktu'da
vinçler yine akşamları indirecekler
yine karanlığa bulaşacağım
gözlerin rüzğarda savrulacak
ikimiz iki sap buğday olsak
sen benim olsan ben senin olsam
bir gece vakti aklına gelsem
uykunu tutsam bırakmasam
seni kucaklasam kucaklasam
birbirimizin kalbini dinlesek
dünyanın kalbini dinlesek
büyük ateşler yaksalar
iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek -
sozleri:
kır evinin verandasında
bir rüzgar gülüne rastladım
insanmışçasına
konuşmaya başladım
dedim benim kadar yalnızsan
tek gecelik bir aşksan
omuzlarına abanan
bir anıdan kaçıyorsan
dibe vurduysan ya da hala düşüyorsan
bir yaz günü bir yaz günü
hiç bu kadar üşüdün mü
rüzgar gülü rüzgar gülü
hiç ölümü düşündün mü?
hayalimdeki adsız kadın
sanki ağzımda tadın
eminimki sen de
hep kendini aradın
evimin yolu beni unutmuş
otellerin soğukluğunda
tüm bu garip duygular
bir tür iç kanama -
teomanin kır evi, veranda, ic kanama, dibe vurmak gibi kelimeleri sarki icinde* kullanma arzusuyla ortaya cikmis gibi gorunen hos sarki.
-
dinleyince acıtıyor, ama dinlemeden de olmuyor. mına koduum şarkısı.
-
birbirine bakmamaları gerekir birlikte dönebilmek için
ya da aykırı rüzgarlar bulmaları -
sadece içimdekileri değil, içimi de o yerde bıraktım. içi olmayanın dışı nic'olurdu? bilmedim.
bir güneşin batışında, bir rüzgar gülüne bağışladım ışığımı.*
rüzgarına kattı, aldı götürdü.
satamadan getirse..
* -
sözleri basit gibi görünmekle beraber bence teoman'ın en ezoterik şarkısıdır.
"evimin yolu beni unutmuş,
otellerin soğukluğunda
tüm bu garip duygular
bir tür iç kanama"
bir müddet buralarda değildim. hiç de kısa sayılmayacak bir süre bir otel odasında yaşadım. kimi günler sadece uyumak için. oda soğuktu, ama sadece bulunduğum yerin yağmuru ve ayazından kaynaklanmıyordu bu soğuk, kaloriferi açamadan uyuyakalmamdan da. oda benim değildi. ben çıkar çıkmaz başkası temizliyordu ve tesadüfen orada kalıyordum. sözgelimi 207 yerine 208 boş olsaydı başımı yastığa koyduğum yer orası olacaktı. en lüks otelde bile sizi odaya "yerleştirirler". istediğiniz kadar para bayılın neresi müsaitse oraya düşersiniz. sonra da oraya yabancılaşırsınız. daha sonra da yabancılaştığınız odaya alışırsınız. çünkü başınızı koyacak bir yastık koymak mühim, başınızı koya koya, kendinizi odaya teslim ede ede, odanın soğukluğunu içselleştirirsiniz. ve dönüş zamanı gelir. ama döndüğünüz yer evdir, sıcaktır. ve ev daha yolda ısınmaya başlar. sıcak yollar sizi tanımaz. çünkü üzerinizde daha tam çözülmemiş bir buz tabakası vardır, "bu kim la" der sizin gıyabınızda yollar, yabancılaşır. halı kaplı otel koridorunda öksüreni, aksıranı, sikişeni dinleye dinleye ulaştığınız soğuk odanızın yolu sizi değiştirmiştir. evinizin yolu sizi yadırgar. "doğru mu geldim" dersiniz, her çukura girersiniz, her sokak iti size havlar.
ev ise sıcaktır ama mesafelidir. sıcak ve mesafeli evinize girdiğinizde de sıcağı gören yaralarınız kanamaya başlar. otellerin soğukluğunda size normal, ya da kabul edilebilecek ölçüde garip, ya da garip ama güzel gelen her şey evin sıcaklığında açılır, kanar, irinlenir. otelin soğukluğunda donmuş bitler kanlanıp sağınızı solunuzu kaşıtmaya başlar. fazla kaşıyıp içeride akan irine ulaşmamak için yatarsınız. belki irinler sarelle olur. belki bitler pıtır pıtır dökülür. belki kan akar vücut temizlenir. belki. -
rüzgar gülü ilk nazarda bize gidişata göre sürekli tavır değiştiren ve sürekli çıkarını kollayan insan modelini sembolize eder. ancak bu yorum düşük şuur seviyelerine aittir ve süfli bir manadır.
yüksek şuur seviyesinde ise rüzgar gülünün anlamı başkadır. öyle bir niyet, nazar ve bakış açısına sahip ol ki, bu dünyada karşılaştığın her türlü hadiseyi haktandır şuuruyla hoş karşıla, ona direnç gösterme, itiraz etme. onu sana gönderilmiş hakkın kelamı, mesajı, dersi olarak bil.
böyle yaparsan o hadiseyi şuura, nura, feyze yani elektriğe çevirmiş olursun... -
hiç ölümü düşündün mü?
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap