• adamın filmleri hep restoranda tüm masayı etkilemiş, karizmatik ve altı dolu konuşan adamın kafasına aniden garson ya da yandan geçen birinin dirseğini yiyip karizmayı anlamsızca tamamen kaybetmesi misali bir takım sosyal mizansenlerle dolu. gülsen gülemezsin, görmezden gelsen gelemezsin kafaya lök diye yapıştı dirsek, birini suçlasan kimi suçlayacaksın kazadır oldu işte.

    etrafımızda bina ettiğimiz o görüntü ne kadar kırılgan ve anlamsız, böyle saçma sapan sebepten yıkılıyor, ölüm susurluğu oluyor, ne yapsan olmaz, otur bak öyle.
  • the square filmini roy andersson'ın (bkz: du levande)'ından esinlenip yarattığını düşündüğüm yönetmen. iki filmde iskandinav filmi ve iki filmde birbirine çok benzemekte.
  • dehşet hastası yönetmen, dehşet hastasıyım.
    force majeure'ünü bilen bilir, play'i de az sağlam değildir.
    kendine gelecek adamın gözünden, daha gelmeden, gelmesi için bir neden yokken, o nedeni bu yolla, gelecek olanın gözünü tahmin ederek, o göz bebeğinin çok boyutlu esnemelerini kontrol ederek yaratan, o gözün bir göz olduğuna gözün sahibini kendi meşrebince ikna etmeyi eğlenceli ve dramatik bir görev bilen sanat anlayışında dehşete düşürücü bir şeyler var. 'tuhaf olan'ı gerçeğin içinde aramaktan vazgeçmeyeceğine bahse girerim çünkü tattırmak istediği zevkin röntgencilikle akrabalığının farkında ve doyurulmayan arzudan kaynaklı gerilimin sadece 'gerçek'te kopmadan asılı kalabileceğini biliyor.
    travmalarını ve the square'ını merak ettiğim.
  • the entertainment system is down kendisinden gelecek, henüz detayları tam netleşmeyen yeni bir felaket filmi projesi olacak.
  • altın palmiye'yi aldığını görünce elimde isveç bayrağıyla beni sokaklara döken yönetmen. zaten beşiktaş da şampiyon olmuş arada kaynarız artık.
    the square'i daha izleyemedik tabi. ama force majeure ile bizi büyülemişti*.
    cannes'da ödülü kaldırdığı video, oscar'a aday olamadığını görünce ağladığı o meşhur videoyu izlenme olarak geçer umarım. artık iki görüntüde çok sevdiği o youtube videolarından biri.
  • 2017'de aldığı the square filminden sonra yeniden altın palmiyeyi triangle of sadness ile kucaklayan yönetmen. sadece saygıyla önünde eğilmek düşer bize de. filme aynı zamanda trt de ortak. tarihe adını altın harflerle yazdırdı.
  • altyazı dergisininin kasım sayısında fırat yücel'e röportaj vermiş.ingilizce basındaki röportajlarını okuduğumda/izlediğimde yahu eksik bir şey var bu röportajlarda neden daha fazla derinleşmiyorlar demiştim. fakat fırat yücel sağolsun bu ihtiyacımı röportaj kısa da olsa karşılamış oldu.
  • filmlerinden kabaca anladığım: medeniyet bir noktadan sonran korku vasıtasıyla bizi korktuğumuz şeyin kendisinden daha beter durumlara sokuyor.
    fight or flight response 'u bile deforme etmişiz, yönetmen bize bunu diyor bence.
  • yönetmenle ilk tanışmam turist filmiyledir. kare filmini sonra izledim.
    tuhaf ama sıralama yapmadan gelişigüzel izleme yapılacak modern dönem bağımsız sinema yönetmenlerinden!
  • yönetmenin yeni projesi: triangle of sadness.
hesabın var mı? giriş yap