• oyunda hunhar zevkler de mevcuttur:
    -herhangi bir mu$teriyi maus vasitasiyla tutarak suya atiniz, 2 cirpinip vefat edecektir.
    -cok yukseklere cikan guvenlik hede'si olmayan atraksiyonlar dikiniz, ilk suru$te patlayacak ve icindekileri telef edecektir.
    -parkiniz e$$ek gibi buyuyunce, tum wc'leri kullanimdi$i yapip parkin giri$ kapisina uzanan yolu kaldiriniz. agac dibini icat edemeyen pek cok kullanici, patlama/zehirlenme sonucu olecektir*
    -ozellikle sicak cografyalarda* heryerlere dondurma ve cips bufesi yapip me$rubat satan dukkan in$a etmeyiniz, kapiya gelemeden olen nice mu$teriniz olacaktir.
    -parka adam topladiktan sonra ciki$ kapisini kapatiniz, sonra da tum eglencelikleri susturunuz. sikintidan dellenen e$raf vandalizm yapacak, sonunda dayanamayip cinayetlere ba$layacaktir*
  • aklıma ortaokul yıllarımı getiren, zamanına göre oldukça aşmış, eğlenceli strateji oyunu. uykudan uyandığımda çoğu zaman aklıma gelir, yeniden kurup da nostalji mi yapsam diye ama üşengeçlikten bir türlü kurup oynayamadım.

    zamanında arkadaşlarımla gördüğümüz en gelişmiş kapitalizm formu olan mahalle bakkalı mantığıyla yönetmeye çalışırdık lunaparkımızı. müşterileri mousela tutup havuza atmak bir kenara, başlarına en ufak şey gelmesin diye en ücra noktaları bile kontrol ederdik. müşteri veliminetimizdi.

    arada üç beş serserinin sermayemize vandalist saldırılarını da, "başımızın gözümüzün sadakası olsun, biz de genç olduk." diye babacan bir şekilde sineye çekerdik. tek bildiğimiz ekonomi stratejisi ise, o sıra bakkal amcadan öğrendiğimiz bir kavram olan sürümden kazanmaktı. dondurmanın, kolanın ücretini, fakir çocuklar da yiyebilsin diye hep düşük tutardık. yağmur yağdığında vatandaş mağdur olmasın diye, şemsiye fiyatlarını aksine düşürürdük. öyle gönlü geniş adamlarmışız be. bunların yanında bütün paramızı engebeli arazi düzeltmeye harcayıp yeni rollercoaster satın alacak parayı bulamamamızı ise, "allah herkesin nasibini verir" mantığıyla sabır ve metanetle karşılardık.

    bütün bu sosyal stratejilerimizin karşılığını, sınırsız bir müşteri memnuniyeti ve güveni, abuk sabuk kitlelerin parkımıza doluşması ve çoğunlukla zarar edip topu dikmek şeklinde alırdık. allahtan üniversitede ekonomi bilimini okuduk da o zamanlar niye dikiş tutturamamışız anlama fırsatı buldum.

    sistemin insan gibi iş yapınca kar etmeye müsait olmadığını taa çocukken insanın beynine sokuyor bu birleşik devletler..
  • yine dönüp dolaşıp indirdiğim oyun. koskoca adam oldum hala bu oyunu oynuyorum evet.
  • chris sawyer'ın transport tycoon ile beraber tycoon severlere ve oyun dünyasına bir armağanı, tüm zamanların en iyi tycoon oyunlarından.bir lunapark kurmanın tüm zevkini ve zorluğunu birebir yaşatan, türkiye deki parklarda asla göremeyeceğimiz makinaları kurmamıza ve işletmemize izin veren ve hepsinden önemlisi uzun vadeli planlar yapılmazsa ve park alanı verimli kullanılmazsa oyuncuyu rezil eden oyun.

    şirin grafikleri, sevimli ziyaretçileri, sesleri ve atmosferi ile lunapark yönetmenin ya da içinde olmanın zevkini birebir yaşatırdı. eğer chris sawyer bizi yemiyorsa her ziyaretçinin ayrı bir biyolojisi, psikolojisi vardı. kimisi psikopat roller coasterlara binmezse rahat etmez kimiside en fazla atlı karıncaya biner, heyecanı yüksek atraksiyonlardan kaçardı.kimi gürültüyü sevmez, kimisi obur olurdu. bu gibi değişik insanların herbiri tatmin olmazsa parkımız işlemez, puanımız düşük olurdu.

    parkımıza ekleyebileceğimiz bir sürü tema vardı. bunun yanısıra sürekli gelişen roller coasterlar ve diğer lunapark aletleri ile sürekli gelişim göstermezsek bir süre sonra ziyaretçi sayısı azalır, bütçe alarm verirdi.oyunda dikkat edilmesi gereken bir noktada parkın temizliği ve düzeni idi. parkın her metrekaresine bir temizlikçi vermeli, çeşitli işlek meydanlara birden fazla temizlikçi koymalı ve yollara her 2 karede bir çöp kutusu konmalıydı temizliği sağlamak için. temizlikçi kadar sık olmasa da yine parkta yeteri sayıda güvenlikçi bulunmazsa bu sefer vandalizm şikayetleri alırsınız. oturaklar kırılır, çöpler dökülür ve çevreye zarar verilirdi vandallar tarafından. bu da notunuzu düşürür.

    yine yiyecek içecek satılan büfelerin etrafına ve seyrengah bölgelere ziyaretçilerin oturmaları ve dinlenmeleri için banklar yapmak, tuvalet yapmayı ihmal etmemek, güzel bir yeşillendirme, ziyaretçilerin kaybolmasını engelleyecek yol tasarımı, havuzlar ve suların etkili ve dekoratif kullanımı kaliteli bir park için son derece önemli. özellikle oyunu ilerleyen bölümlerinde başarı ancak detaylara dikkat ederek mümkündü. ayrıca parka yada belirli makinelere ilgi düştüğü zaman mutlaka pazarlama kampanyaları düzenlenerek ilgi artırılmalı. pazarlama kampanyaları cidden işe yarıyor ve maliyetlerini fazlasıyla çıkarıyorlar.

    sonuç olarak tycoon alemlerinde bir efsanedir rollercoaster tycoon. rollercoaster tycoon 3 aynı zevki veremedi bana. roller coaster dan inince kusanlarla, patlayıp havaya uçanlarla, parkta kaybolup ağlayanlarla, parası bitince boynu bükük eve dönenlerle ilk bu oyunda karşılaştığımdan belkide. kısacası roller coaster tycoon, tycoon oyunlarını sevenler için kaçırılmaz bir nimettir. basit gözüken ama fazlasıyla derin olan bir chris sawyer yapıtıdır. ekonomik strateji sevenlerin oynaması lazımdır. 200 mb' a böyle zevkli bir oyun nasıl sığdırılır görmek ve üzerinde düşünmek içinde birebir. hem başka hangi oyunda gölün üstüne hız treni koyup, fren mekanizması kurmadan 64 kişiyi suya uçurabilirsiniz ki ?

    https://abandonware.rosencruz.com/…-coaster-tycoon/
  • hatrımda şu ana kadar yapılmış en iyi oyundur. bir oyun zerre aksiyon öğesi barındırmadan bu kadar eğlendirebilir insanı.
  • oynadığım hiçbir zaman haritayı tam anlamıyla dolduramadığım oyun. daima "aman harita dolarsa yeni alan satın alamam" korkumdan 4-5 katlı yollar, custom designed trenler yapıyordum. bir oyuncağın ortasında 2 x 3 kare alan varsa orası mutlaka ya yemek ya da tuvalet olarak kullanılıyordu. yıllar sonra yine oynadığımda bile haritaya yayılamadım, hatta bu sefer daha da sıkışık tasarladım, kısıtlı kaynaklar altında "tutumlu" bir insanım sanırım.*

    bir de oyundaki ilk amacım borcu kapatıp faiz giderinden kurtulmaktı; "iki sene dişimizi sıkalım" derdim eğer kâr ettiğini bildiğim bir roller coaster geliştirilmediyse. ilk baştaki ar-ge bütçemi rekreasyona değil de tamamen yeni oyuncaklara yönlendirir, başarımı rating ile değil de kasadaki para ile ölçerdim. yazarken o zamanlar kaç yaşımda olduğumu düşünüp yadırgıyorum ama football manager oynarken kâr hesaplayan, simcity oynarken kâr maksimizasyonu peşinde koşan bir insan olarak tutarlıymışım en azından.

    buna karşın kaynakları idareli kullanma ve kârlılık konusunda bir çocukluğumu gözden geçirmem gerektiğinin de farkına varmış durumdayım. sebeplerini irdeleyeceğim.*
  • daha iyisi henüz yapılmamış olan oyundur.

    çocukluğumu harcadığım oyundur.

    yaz tatillerini günlük 10 saat mesai ile yediğim oyundur.
  • demode bir insanım. üniversiteye girdim, okudum, bitirdim. askere gittim. iş hayatına başladım. evlendim. halen oynuyorum. bitiremediğim iki üç görev vardı, onlara kasıyorum. saatlerimi verip rollercoaster tasarlıyorum. bazen öylesine bir göl yapıp sayfiye bölgesinin imarıyla uğraşıyorum. göle karşı bankta oturanları izliyorum. tek bir kişiyi takip edip dakikalarca ne yaptığını izliyorum. sırf zevkine, bir temizlik görevlisini yakasından tutup tüm yollardaki kusmukları temizletiyorum. suya insan atıp tam boğulacakken kurtarıyorum. bizim mahalledeki parkın aynısını lunapark içinde de yapmaya çalışıyorum. ilk yardım kulübesinin önünden geçtiği halde girmeyip halen "i feel sick" diyenleri müebbet hapisle cezalandırıyorum.

    galiba zehirlendim. yakamı bırakmıyor bu oyun.

    o değil de hile var, daha doğrusu bug var bu oyunda. paraya sıkışırsanız çit, duvar vs.nin bulunduğu bölümden kare bloğu seçin. 3x3 şeklinde 6 katlı olarak blok bütünleri yapın yapabildiğiniz kadar. sonra tam 3x3 blok bütününe atlı karınca kondurun. ardından atlı karıncayı silin. güzel para kazanacaksınız.
  • uzun sure oynadiktan sonra parka gelen insanlarin "ahaha hehe ahaha hehoho" seklindeki gulusme sesleri cin iskencesi gibi gelir.
hesabın var mı? giriş yap