• serdar turgutun yazısı üzerine çeşitli haber sitelerindeki okuyucu yorumlarının ortak paydası:
    bir) rojîn pek çok milliyetçi, faşist, ırkçı, artık adı her neyse, türk erkeğinin fantazisi.
    iki) meğer halkımız dağa çıkan kürt kızlarına ne kadar çok acırmış.
    üç) dağda, elinde silah olan bir militan da olsa kadın bizim erkeğin gözünde sadece tecavüz objesi.

    rojînin tepkisine gelirsek:

    çok basit aslında. süslü cümleler kurmaya gerek yok.
    politik tercihleriniz, seçimleriniz, başınıza buyruk olmanız yüzünden sürekli belden aşağı vurularak hakarete uğrayan bir kadın olsaydınız,

    içinden çıkıp geldiğiniz kültür için tiyatro, hele hele gece alkollü mekanda şarkı söylemek eşittir fahişelik olsaydı,
    ve buna rağmen tiyatrocu ve de şarkıcı olduysanız,

    adı rojîn olan bir kürtsünüz diye -olmamanıza rağmen- "terörist" sayılsaydınız,

    bunların toplamını alıp fantazi yaratan bir erkeğin, istediği kadar gayri ciddi ve mizahî olsun, fantazisinin en hasından malzemesi olmak eminim hoşunuza gitmezdi.
    ben bu yukarıda saydıklarımın hiçbiri değilim.
    tercihlerimi saklıyorum dışlanmamak adına. (evet, korkağım)
    içinde yaşadığım toplum ataerkil ya da feodal değil. (evet, burjuvayım)
    kürt değilim. (evet, bu cumhuriyeti biz kurduk)
    buna rağmen bir erkeğin tecavüzvari yaklaşımı tüylerimi diken diken etmeye yeter. bu ister dilinde olsun ister başka bir yerinde.

    serdar bey dalga geçiyor diyelim-ki ben gerçekten bu konuyu içinde büyütmese dalga geçme gereği duyacağını sanmıyorum.
    neden akla ilk gelen isim rojîn olmuş? freudyen analizlere girmenin alemi yok ama kafasının derinlerinde bir yerde aklından geçmiş mi de bu rojîni seks kölesi yapma eylemi hemen yazıya dökülüvermiş?

    neden pkk deyince akla ilk gelen isim? serdar bey zaten rojîni pkklı kadın militanlarla bir tuttuğu için mi?

    rojînin birkaç hassas noktası olduğunu tahmin ediyorum: kadın olmak, kürt olmak, jargonuyla söylersek, iradesini bir partiye teslim etmiş olmamak.

    bu hassas noktalara böylesine dokunan bir yazıya verilebilecek bir cevaptan çok daha basit ve konuyu kişiselleştirmeyen bir cevap vermiştir kanımca. çünkü serdar turgutun yazısının ana ekseni açılım ve barış. rojîn de bu mealde bir cevap vermiş. alınganlık yaptığını da düşünmüyorum, serdar turgutun yazısı oldukça direkt ve net. dalgasını geçtiği belli ama zaten rojîni rahatsız eden şey de kendisi de dahil pek çok insanın umut bağladığı "açılım" küçümsenirken ve gayriciddileştirilirken malzeme olarak kullanılmak.

    açılımı bir tarafa bırakırsak:

    aynı belden aşağı mantığın kurbanları bol. esprinin, fantazinin, küfrün üretildiği çevreye göre eren keskin de olabilir, aysel tuğluk da, hayrünnisa gül de. bu tarz cinsel içerikli espriler, anektodlar daha ziyade kadına hakaret için yapılıyor. espri deyip geçmeye benim aklım, vicdanım elvermiyor. rojînin yaptığı da bu.

    edit: imla.
  • gülünç bi kadın.

    kuzey- quz (vajina) arasında kurduğu bağlantıyı güney - gunnik (daşşak) arasında da kurabilir haberi olsun.
  • serdar turgut'a cevabıdır:

    türkiye, demokratik açılım olarak isimlendirilen bir süreçte geleceğini en çok tehdit eden, insanlara en çok acı veren sorunuyla yüzleşiyor ve kalıcı çözüm yolları arıyor.

    bu süreç türkler açısından da kürtler açısından da gel gitlerle, tuzaklarla dolu. yaralar çok derin, kırgınlıklar çok taze, öfkeler çok taşkın.

    ancak umudumuz o ki duygularımızı biraz kontrol edebilirsek, şu geçirdiğimiz çakıl taşlı yolu devrilmeden, savrulmadan, birbirimizi hırpalamadan atlatabilirsek önümüz çok açık.

    aydınlar, yazarlar, entelektüeller, sanatçılar yani toplumun ortalamasından boyu daha uzun olanlar, gözü daha keskin olanlar, tepenin arkasını daha iyi görenler için aydınlıklarını, entelektüelliklerini gösterme günü işte tam da bugündür.

    ne yazıkki; gazete köşelerinin bazı efendileri kalemlerini yaralara tuz basmak, ateşe körükle gitmek, yumrukların biraz daha sıkılmasını sağlamak için oynatıyorlar.

    işte bu yazılardan biri 24 ekim 2009 cumartesi günü akşam gazetesinde serdar turgut tarafından kaleme alınmıştır. ‘pkk teröristi olmadığıma pişmanım’ başlıklı yazıda devletin silah bırakmaları cazip hale getirecek önlemleriyle dalga geçilmekte, sürecin suhuletle aşılması yerine yeni gençlerin ölmesine yol açacak bir uçuruma sürüklenilmesine davetiye çıkarılmaktadır.

    serdar turgut, bu çirkin amaç için adımı da aynı çirkinlikte kullanmıştır. ‘dağa kaldırmak’, ‘seks kölesi yapmak’ gibi ağzı salyalı erkek edebiyatının en ucube cümlelerine fütürsuzca kullanmaya cesaret etmesinin nedeni benim kürt olmam mı hele de kadın olmam mıdır?

    ben sanat hayatımda nereye geldiysem annemin hayır dularından başka kimseden destek almadan ve kimseye taviz vermeden geldim. şimdi de adımın ve kişiliğimin; onbinlerce satan bir gazetenin tanınmış bir yazarının yazısına malzeme yapmasına asla izin vermeyeceğimi, yasal yolları sonuna kadar kullanacağımı kamuoyuna saygıyla duyururum.

    namlunun ucuna gul degil gülle koymak isteyen anlayış bölücüdür.

    rojin
  • ciddiye almamasi gerektigi salik veriliyor. bence, halbuki, bilakis, turkiyeli kadin ve erkeklerin gayet ciddiye almasi gereken bir magduriyet yasadi serdar turgut'un sacmaliklariyla.

    rojin'in yasadigi sey kisisel bir sey degil. (bkz: the personal is political)

    serdar turgut'un espiri anlayisi veya gayriciddi tutumunu, rojin'in turkiye toplumunun ve siyasi figurlerinin son derece beceriksizce yonettigi acilim surecinde temsil ettigi kimlik ciddi hale getiriyor.

    serdar turgut'un cinsel fantazileri beni ilgilendirmiyor.

    serdar turgut'un gayriciddi ve "geyik" tutumu da beni ilgilendirmiyor.

    isaret ettigi kimlik, "kurt kadin". sanki tum kurt kadinlari pkk ile bir sekilde baglatili dusunulebilirmis gibi/ sanki pkknin mide bulandirici yapisinda kadinlarin maruz kaldigi muamelelerden yine kadinlar sorumluymus gibi/ sanki kurt feodalizminde en cok ezilen yine kurt kadininin kendisi degilmis gibi, "kurt kadin" kimligini kendisine "alet" bicip, boyle cirkin bir sekilde kullanmakta beis gormemesi, politik bir durustur.

    ve evet, ben bunu ciddiye aliyorum; cunku ben turkiye cumhuriyeti vatandasiyim, cunku ben kadinim, ve koseleri isgal edenler benim ulkemin gidisati hakkinda bana isik tutuyor.

    uzuluyorum, sinirleniyorum.

    cunku etnisite baz alinarak kadin bedenine indirgenmis bir acilim elestirisi, kurt ve/veya alevi kadinlarina ortuk bicimde bugune kadar getirilmis hor gormeyi de, kurt=pkkli sacmaligini da mesrulastiriyor.

    cunku acilimin falsolari zaten yine kadinlari ezecekken, kadinlarin iki kere darbe almasindan biktim!

    bu ulkede olan hep kadinlara oluyor anasinisatim,

    serdar turgut gibi adamlarin soylediklerini ciddiye almayayim, erkekler yine kendi aralarinda "takilsinlar" "bariscilik" oynasinlar turkiyeli kadinlarin sorunlarina kulak vermeden ve dahi tiye alarak.

    ve yine benim nisanlim olsun.

    ve yine benim kurt arkadasim, bir kez daha utansin kurt oldugundan.

    kadinim ben, ve turkiye benim ulkem, ben bundan rahatsiz olmayayim da kim olsun?
  • "kürt olduğum için hayatım boyunca insan muamelesi görmedim" şeklinde bir beyanı var. bence de kürt olmasaydı bu noktalara gelemezdi. kürt olması sayesinde trt şeş'te program yapmak, bir zamanlar yayınlanan korolar çarpışıyor yarışmasına katılmak gibi pozitif ayrımcılık yaşadı. gerçi o şimdi trt şeş'i yerden yere çalıyor filan ama tanınırlığını bu dönemde katladı. kürtlüğü bu işlerinde avantajı oldu. kürt olmasa kanaat önderi gibi senede bir balçiçek ilter'in programına çıkar mıydı? şüphem var.
    yeteneklidir ama büyüleyici biri de değildir. gayet overrated bir sestir.
  • "rojin'den özür diliyoruz

    serdar turgut'un köşesinde yayınlanan bir yazıda yer alan, sanatçı rojin'le ilgili ifadelerin yarattığı duyarlılığa akşam gazetesi olarak büyük önem veriyoruz.

    hiç bir konuda ayrımcılığı içeren bir haber politikası benimsememiz mümkün değildir. özel olarak kadın ve kimlik sorununa duyarlılıkla yaklaşan bir yayın anlayışımız kamuoyu tarafından da bilinmektedir.
    köşe yazısındaki ifadelerin art niyetle değil yalnızca bir mizah anlayışı çerçevesinde kaleme alındığını düşünsek de sanatçımızda yarattığı üzüntüyü anlıyor, rojin'den, ailesinden, sevenlerinden ve bu konuda tepkisini güçlü biçimde ortaya koyan kadın okurlarımızdan özür dilemeyi gerekli görüyoruz."

    akşam gazetesi

    http://www.aksam.com.tr/…in_den_ozur_diliyoruz.html
  • trt genel müdürü ibrahim şahin'in aşüfte yakıştırmasına maruz kalmış.

    taraf'taki haber şöyle:

    "önceki akşam ankara’da düzenlenen bir toplantıda gazeteciler ve akademisyenlerle biraraya gelen trt genel müdürü ibrahim şahin’in sanatçı rojin ile ilgili sözleri tartışmaya yarattı.

    gazeteciler ve yazarlar vakfı tarafından periyodik olarak düzenlenen başkent toplantıları’nın önceki akşam ankara swiss hotel’deki son toplantısının konuğu trt genel müdürü ibrahim şahin’di. basına kapalı olarak düzenlenen toplantıya aralarında taraf yazarı orhan miroğlu akademisyen yasin aktay, erol göka’nın da olduğu gazeteciler, akademisyenler ve sanatçılar katıldı.

    toplantının soru cevap kısmında söz alan taraf yazarı orhan miroğlu, şahin’e trt şeş ile ilgili bir soru sordu. şahin bu soruya cevap verirken “burada kadın yok değil mi” diyerek sözü iki yıl önce trt şeş’te program yapan kürt sanatçı rojin’e getirdi. şahin’in rojin için kullandığı “aşüfte kadın” sözleri salonun buz kesmesine neden oldu.

    rojin ve ardından da bdp milletvekillerine yönelik bu hakaretamiz sözlere itiraz eden orhan miroğlu’na “benim üslubum böyle” diyerek kendini savunan şahin’in geri adım atmaması üzerine orhan miroğlu toplantıyı terk etti. toplantıya katılan diğer isimler de diyalogları doğrularken, taraf ’a konuşan rojin trt genel müdürü hakkında dava açacağını söyledi.

    rojin, 2009’da bir süre trt şeş’e sabah programı yapmış, büyük ilgi uyandıran program nedeniyle de pkk çevrelerinden tehditler almış, ihanetle suçlanmıştı."

    haber böyle.

    yorumum da şöyle:

    adam ya patavatsızlık yapmış ya da hiç aşüfte dayağı yememiş;

    adam ya hiç sözlük kullanmayı bilmiyor ya da kendinden, aşmış biçimde emin;

    adam ya trt'nın en genel müdürü ya da sözcükler dünyasında özel harekat müdürü;

    “burada kadın yok değil mi” derken iki şahinlik yapmış olabilir, trt'nin en genel erkek müdürü olarak, fevkalade tedbirli davranıp, kadınlar aleyhine atıp tutmadan önce kadınsız bir toplantı olduğundan emin olmak istemiştir;

    ya da trt'nin en genel erkek müdür olarak "o" kadının varlığını varlığına armağan etmeden önce, içkisiz sofrasına meze eyleyip literatüre katkıda bulunmayı seçmiştir;

    her iki durumda da trt'nin en genel, en bilgili, en şahin, en "edep"i, en erkek, en tırt müdürü olduğunu kamuya açık etmiştir.

    şimdi ne olacak?

    rojin dava açacak.

    twitterlar, face'ler dolup taşacak. erkeksi duruşlar feracelenecek.

    okanlar mutlanacak, içleri geçecek, bayülgenleşecek.

    en genel erkek müdür tırt savunmalara gark olacak.

    zihniyeti erkek avukatları cinlik peşinde koşacak.

    kadınların aşkı 2.80 aşağılanacak.

    osmanlıca türkçe mahkemelere sözlükler taşınacak.

    sözcüklerin beli şiir için değil "o" erkek şahin için getirilip, ilhan berk mezarında kıpırdatılacak.

    sözcüğün arkaik anlamları en genel erkek müdüre yapıştırılacak.

    “burada kadın yok değil mi” demenin aşüfte'ye girizgah için iyiniyet içerdiği iddia edilecek.

    zaten en genel erkek tırt müdürün sözcük ustası olduğundan dem vurulup kelimenin şehvetinden ustaca soyunulacak.

    hukukun guguk edildiği mutena günlerimizden birinde, rojin'in ceylan gözlerine hüzün dolacak.

    en genel erkek tırt müdür mahkemeyi kazanıp davayı kaybedecek.

    en onurlu, en ceylan, en aşık, en açık seçik, en güzel, en tarihsel duruşlu kadın olarak rojin, mahkemeyi kaybedip davayı kazanacak.

    ama bu memleket şahinlerle aşüfteler arasında ne yazık ki daha uzun zaman tercihini erkek gibi kullanacak.

    sağlık olsun rojin.

    pirüs zaferlerinin zafer olmadığını bereket ki sen biliyorsun. o nedenle zaten dünya senin gibilerin yüzü suyu hürmetine dönüyor.
  • kendisinin yerinde olsam hem dava açar, hem de maruz kaldığına benzer bir "kara mizah" örneği ile serdar turgut'un erkekliğine laf atardım... böylece şu anda olaya mizah ekseninden bakabilen ikiyüzlüleri açığa çıkaran bir turnusol kağıdımız olurdu...

    "sayın turgut'un fantazilerine saygı duyuyorum, fakat çok ütopikler. hayalindeki performansı sergileyebileceğini düşünmüyorum. hele hapsız, mümkün değil kaldırması. dağa."
    "yardımsız dağa çıkamayacak kadar ihtiyarlamış kendisi galiba, söylediklerinden öyle anlaşılıyor"
    "yine mi bamya"

    kara mizahsa, kara mizah işte...
  • geçenlerde skyturk kanalında rüstem batumun programına çıkan *ve gerek sohbeti gerekse yorumculuğuyla beni şaşırtmış sanatçı... adana'da başlayıp hacettepe universitesi ankara devlet konservatuarında devam eden hayatını ve tiyatro kariyerini *anlatırken oldukça samimi tavrı, başından geçen olayları ve anıları aktarırken kah esprili kah hüzünlü duruşuyla gerçekten etkileyiciydi. yurtdışında olsa uluslarası camiada natacha atlas kadar tanınır ve imkana sahip olur, hatta güçlü sesiyle bir ümmü gülsümün yerine aday bile gösterilebilirdi ancak senelerce ismi yüzünden tiyatroda kadroya alınmayışı ve sonrasında haksız yere uğradığı kovuşturmaları anlatırken yine de yılmamış olması ve çalışmalarına devam edip kendini geliştirmesi takdire şayan. adını duymuş olmama rağmen, kendisini ve şarkılarını hiç dinlememiştim, kürtçe de bilmem. ama şarkılarını dinlerken, bunun önemli olmadığını, bilakis sözlerdeki tınıyı anlamak için kürtçe bilmek de gerekmediğini gördüm. * bunun dışında programın sonunda yunanca, makedonca , bulgarca, türkçe ve kürtçe şarkılar söyledi; hepsinde de aynı ölçüde başarılıydı. konuşmasının ve diksiyonunun düzgünlüğü haricinde yabancı dilde şarkı söylemek için o dili bilen hocalarla çalıştığını söyledi ki bu da piyasadaki pek çok sanatçı bozuntusunun tersine sanatını gerçekten bilinçli bir şekilde icra ettiğinin bir başka kanıtı. jan/sızı adlı albümü de tüm badirelerden sonra nihayet çıkmış ve albümün yarısı türkçe yarısı kürtçe şarkılardan oluşuyormuş. dilerim artık politik, etnik, ırksal bir takım çıkarımlara alet edilmez ve müziği/ni bir yerde tüm bunların üzerindeki etkisiyle doya doya dinleme fırsatı buluruz.
  • berbat bir sesi var...
hesabın var mı? giriş yap