• katip sorar:
    - adın, soyadın, babanın adı, doğduğun yer?
    yine sorar,
    -suçun?
    - bunu sizin bilmeniz lazım, ben nereden bileyim...
    -olmaz, bir şey yazmam lazım...
    -yaz. sosyalist...

    bir dönem sakıncalı olarak görülüp kitaplarının toplatıldığı, düşüncelerinden ve yazılarından bir çok kez hüküm giymiş edebiyatımızın duayenlerinden olan şair ve yazar...
    sorgular, gözaltılar... mimlidir ya hani, kapısı önce çalınması gerekenler listesindedir her daim. ki 70 yaşında da kenan evren'in cuntasından o da nasibini alır...
    sabahattin ali, aziz nesin, orhan veli, nazım hikmet, saik faik, ilhan selçuk, turhan selçuk gibi birbirinden değerli arkadaşlarıyla birlikte çalıştı.... 60'a yakın eseri vardır...sadece hababam sınıfı değildir yani rıfat ılgaz...

    ''öğretmenliğimi, sanatımı, edebiyatımı kastamonu’ da kazandım, orada seçtim... öyleyse kastamonu’yu simgeleyen bir soyadı bulmak zorundaydım. böyle olunca da, ılgaz’ı seçtim.'' diyerek ''paçacıoğlu'' olan soyismini ılgaz olarak değiştirir.heybeliada sanatoryum'da çok tedavi görür... verem illetiyle uğraşıyordu...

    asım bezirci... çok sevdiği dostlarından... sivas madımak katliamı'nda dostu asım bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine oldukça üzülen ılgaz, görüşlerini cumhuriyet gazetesine anlatır:

    “artık hiçbir şeye inanmıyoruz. yaşama da inanmıyoruz. artık yaşam yalama oldu. evden dışarı çıkmamak mı lazım? bizim aklımız ermez oldu.
    asım benim çok eski dostum. benim için yıllarca çalışıp kitaplar yazan değerli bir yazar. yazar, kitapları yalnız kendisi için yazmaz. kitaplar birer sevgi derlemeleridir. asım aylarca günlerce benimle yattı, kalktı. iyi günlerimde gülmüş, hapishanelerle, kelepçelerle ağlamış. gözlerinin önünde 81’de kelepçeliyim. asım yanımda, türkiye’de yaşama da ölüme de inanılmıyor. asım bezirci yaza yaza kayboldu gitti işte. insanca yapabileceğimiz tek şey şimdi asım’ı saygıyla anmak.”

    bundan 5 gün sonra da 7 temmuz 1993'te evinde vefat eder ve zincirlikuyu mezarlığı'na, asım bezirci'nin yanına defnedilir.

    ''elim birine değsin,
    ısıtayım üşüdüyse
    boşa gitmesin son sıcaklığım!''

    iyi ki geçtin bu dünyadan...
  • 7000. entry'm sen ol dediğim insan..

    ilk okudugum kelimelerin sahibidir rıfat ılgaz..

    pat diye söyleyeyim ki, dedem yoktu benim.. ikisi de benden evvel vefat etmisler.. birisinin gozlerine sahip olmusum digerinin de kanina.. ama gormedim işte ikisini de.. hos kendimi sansli hissederim bu konuda. kaybettigine üzülecegin iki insanin olmamasi güzel bir sey gelmistir 20'li yaslarimda..

    ama cocukken, bayram tatilleri donusunde arkadaslarim dedelerinden aldiklari paralardan bahsederken buruk olurdum.. yalan degil.. dede isterdim o zamanlar. kardes degil de.. bi dedem olsun.. sean connery'i bellemistim kendime. ama uzakti. dediklerini orjinal sekilde anlamiyordum.. sinir oluyordum buna da..

    8 yasindaydim sanirim. yavas yavas cin ali kitaplarindan, aysegüllerden siyrilip dogru duzgun seyler okumaya baslama zamanim.. ama okumaya niyetim yok benim.. barislarla sokakta top oynamak, oyuncak arabalarla otopark yapmak istiyordum.. bir cumartesi günü babamin iş yerinden verilen biletlerle tiyatroya gitmistik.. adi asagi yukari "uzaydan gelen dostumuz ve pinar süt" gibi aleminyum folyolu bir oyundu.. oyle ürkmüstüm ki oyundan, öyle sıkılmıstım ki bugun tiyatrolara karsi hevesli degilsem mutesebbisi bu oyundur.. sikildigim icin oyundan kacmis.. tiyatro salonunun altindaki kutuphaneye siginmistim.. cocuk kitaplari vardi burada.. babam beni dovmek icin en azindan dovmeyi eve saklamak icin ararken, raflarin arasinda süpper kapakli bir kitap gordum.. dün gibi aklimda

    bacaksiz kamyon soforu.. hemen elime almis okumaya baslamistim ki kalles babam geldi.. kulagimdan tuttugu gibi aldi goturdu beni.. ama beni buldugunda kitap okumam hosuna gitmisti.. varyanti cikarken bir yandan bagiriyor bir yandan "ne okuyordun sen" diyordu.. 2 gün sonra bacaksizin tüm serisini almisti bana..

    komur sobasinin yaninda bir tarafim yanarak diger tarafim donarak, muhabbet kusumuz mavişin sayfanin kenarina sictigi icin kizarak 1 kista okudum bütün serileri.. kamyon sürücüsü olmustu bacaksiz.. sonra okula gitmisti benimle birlikte, parali atlet olmus kosturmustu, tatil koyune gitmis üstelik bir de sigara kacakligi yapmisti..

    ilk kelimelerimi ogrenmistim rifat ilgazdan. beni dizine oturtup kitap okumamisti belki ama, ben dinlemistim onu.. firlama oykuler anlatmis, cocuklugunda yaptiklarini yapmis, benim yaptiklarimi yapmis ve karsiliklarini gormustu.. dedem bilmistim o çinar yayinlarinin beyaz kapakli kitaplarinin arkasindaki siyah beyaz adami.. artik yazdigi her seyi okumak istiyordum. ama 9 yasinda vardim ya da yoktum..

    bu arada hastanelere girip cikiyordum. yanimda sadece rifat ilgaz kitaplari ile.. kemalettin tugcu'nun oldugunu ogrendigim salak bi üslüpla öksüz civcivi okumustum mesela.. dedemin beni aglatmasini, boyle karamsar seyler yazmasini anlamlandiramamistim.. hayatim zaten yannizdi hastanelerde bir de dedem beni üzmemeliydi.. küstüm o vakit rifat ilgaza.. otobus camlarinda "rifat ilgaz imza günü, fuarda" yazilarini gormemezlikten geliyordum..

    gitmedim yanina.. yil 1992'ydi.. annem babam goturelim dedilerse de "yieeaa bosverin" demistim.. sonra bir sene sonra bi yaz günü temmuzdu.. iyi hatirliyorum.. karpuz yerken, karsimdaki televizyonda da tas devri varken, saat basi olmus haberler girmisti..

    "hababam sinifinin unutulmaz yazari rifat ilgaz, gecirdigi rahatsizlik neticesinde dün gece yarisi istanbuldaki evinde vefat etti".. ölümle ilk defa tanisiyordum... o güne kadar insanlarin asla tanimadiklari insanlar icin agladiklarini da gormemistim acikcasi.. bana tanimadigim bir insan icin aglamayi ogretti rifat ilgaz.. sivasta arkadasi asim bezirci ye olanlardan yüregi sikildigi icin vefat etmisti rifat ilgaz.. dedem.. bana ülkemin durumu icin ölesiye üzülmeyi ogretti..

    sonra kostum.. anlamsiz kendi capimda kuskunlugumu bitirerek.. hemen pijamalilar kogusunu buldum kutuphaneden.. cocuklarin kutuphanesi degil ha.. büyüklerin kütüphanesinden.. sonra apartman cocuklari, karadeniz in kiyiciginda bir kadin icin heyecanlanmayi ogrenmistim.. pipinin neden oyle garip oldugunu olcay abla yanagimdan optugunde.. büyük adam gibi hastalanmayi ogrenmistim.. icki icmenin sonuclarini da..

    ilk kelimelerimi rifat ilgaz'la ogrendim ben.. annemin, babamin bana annatmadiklarini anlatmayacaklarini rifat ilgazla.. hayatin boktan anlarinda komik olmanin insani saygin kilabilecegini de.. 15 senedir nur icinde yatiosundur işallah dedem..
  • son siiri;

    elin elime degsin
    isitayim usuduyse
    bosa gitmesin son sicakligim

    tarih 19 kasim 1991.
  • hababam sınıfı ilgili bir röportaj verirken "nasıl bu kadar güldürebildiniz ?" sorusuna;

    "eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlamış. bunun üzerine aileler de o saatte sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş. ben de çöken eğitim sistemini anlattım. hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük. " diye cevap vermiştir.

    * *
  • 100. yaşının kutlanması münasebetiyle ilköğretimlerde eserleri okutuluyormuş.
    ben de bunu bir ilköğretim öğrencisinden öğrendim.

    "1993'de ölmüş" dedi, "sen kaç yaşındaydın o zaman?" diye sordum. cevab veremedi bir müddet, "ben" dedi, "2001'de doğdum."
    o zaman da ben cevab veremedim.
    göd oldum.
    zaman, ben senin ta... ta... böhühühühühühü :'((
  • gidişini anlatıyorum

    sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
    saçlarını, gözlerini, ellerini
    neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
    her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
    termometrede yükselen çizgi çizgi
    kim bilir nerelerde soğuyorsun

    senin gözlerin var ya kadın kadın gülen
    insan insan bakan göz bebeklerin
    beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
    beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder
    ne gelirse onlardan gelir bana
    çalışma gücü yaşama direnci
    mutluluk gibi kazanılması zor
    mutluluk gibi yitirilmesi kolay

    bir açarsın ki mutluyum
    bir kaparsın her şey elimden gitmiş
  • çocuklar için yazdığı bacaksız serisi çok güzeldir. bu serideki kitapların:
    -bacaksız kamyon sürücüsü
    -bacaksız paralı atlet
    gibi isimleri vardır.
    sivas katliamının* acısına dayanamayarak katliamdan bir kaç gün sonra hayata veda etmiştir.

    ~ sayın okuyucu, haklı olarak diyebilirsin ki "sivas'ın acısından öldüğünü nereden biliyorsun, yanında mıydın?" bilemem, yalnızca sanırım. asım bezirci'yle (muhtemelen katliamda öldürülen başkalarıyla da) yakın olduklarını tahmin ederim. bir de o sıralar öyle yazılıp çizilmişti. ayrıca asım bezirci, hakkında kitap yazmış.
    (şöyle de bir şeyin farkına vardım, bir şekilde bir kanaate varıyorsun, haklı da olsan yıllar sonra nereden o kanaate vardığını unuyuyorsun, sorgulamaya başlıyorsun.)
  • ya$am boyu ba$i kolluk kuvvetleri ile belada olan bu yuzden habire kacak hayati suren ve de kacak ya$amaktan sagligini yitiren yazar..
  • buyuk insan, turk edebiyatinin ve mizahinin temel taslarindan birisi...

    hayati buyuk olcude hapishanelerle hastaneler arasinda gecmis, belki de savasci yureginin gucuyle tum bu zor yillarin ustesinden gelmis ve veremi atlatmistir...

    yokus yukari adli ani kitabinda aziz nesin'in hafiften kendini begenmisligini igneleyen bir anisi vardir ki hatirladigim kadariyla da olsa anlatmaya deger: aziz nesin kitabina yogunlastigindan dergideki islerini surekli aksatmakta ve rifat ilgaz'in kendi adina yazi yazmasini istemektedir. rifat ilgaz'a yine birgun "amerikalilarin rusya'ya uzaya kopek gondermeleri konusundaki tepkisini elestirecektim, biseyler yaziver" der, rifat ilgaz da yazar, yazida "tabi ki kopek gonderilmez yazik diil mi hayvancagiza, onun yerine bir zenci koyup gonderebilirlerdi pekala" gibisinden bir alay gecer, ertesi gun herkes yaziyi cok begenir ve aziz nesin'e tebrikler gelir, koridorda yine bir tebrigi kabul etmekte olan aziz nesin rifat ilgaz'i gorunce hemen yanina yaklasir ve "eline saglik" der, "guzel yazmissin, ben olsam anca bu kadar yazardim"...

    bacaksizlarla baslayip tum kitaplarinin yuzde yetmisini okumuslugum vardir.

    ayrica telif haklariyla zengin olmasi gerekirken turkiye'de yanlis hatirlamiyorsam film firmalari tarafindan somurulmus bir yazardir, soyle ki: "hababam sinifi"ndaki inek saban tipi kemal sunal'i kemal sunal yapmistir ve fakat rifat ilgaz'a hicbir telif hakki falan odenmemistir...
  • bugün 107. doğum günüdür, kutlu olsun.
    kendisi sağlam bir muhaliftir. günü gelmişken bizim için manidar olacak dizelerini analım.

    "yollar kesilmiş alanlar sarılmış
    tel örgüler çevirmiş yöreni
    fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
    benden geçti mi demek istiyorsun
    aç iki kolunu iki yanına
    korkuluk ol"

    (bkz: aydın mısın)
hesabın var mı? giriş yap