richard brautigan
-
bir uçağın kanadındaki kahve lekesi ve onun orda varolmasının yarattığı duyguyu, gözlerinizi yaşartabilecek kadar hastaca anlatabilecek tek adam.
-
okudugunuz her cümleyle birlikte, o dokunulmamış,sınırsız hayal gücüyle çizdigi bol renkli olağanüstü kırılgan siyah-beyaz kareler uçuşmaya başlar gözleriniz önünde..asla hesap kitap bilmez, kadınları, balıklar, şiirler, unutulmuş şeyler ülkesi, kayıp kütüphane, dünyanın en sevimli canavarı, suyun altındaki gömütler, dere kenarına kurulu hayalet oturma odaları, hep naif ve hep savunmasız sakar insanlar vardır sadece..
gülümsemek için hafif gerilmiş ağzınız,sonlara dogru gittikçe çok derinlerde kopmuş damarınızı yeniden farketmenin sızısıyla istemdışı büzülür ve gecenin ortasinda bitirdiğiniz bir brautigan kitabı sizi tuhaf bir huzur duygusunun yanında yarı hafiflemiş,yarı darmaduman olmuş öksüz bir çocuk burukluğuyla sabaha teslim eder..
richard brautigan, ait olmadigi dünyaya daha fazla katlanmaktan vazgeçtiginde uzak topraklarda ben de çocuktum... -
olumu, calinti bir arabaya benzetmisti bir siirinde brautigan:
"olumu calarsin cunku
canin sıkılmıstır
iyi filmler gosterilmiyordur
san francisco'nun
sinemalarında
hiz yaparak dolasirsin bir sure
dinlersin
radyoyu ve sonra olumu terkeder
uzaklasirsin
uzaklasirsin, birakirsin polis
bulsun..." -
richard bey'in, zamanında fazla sallanmamış olan pek mühim kitabı hawkline canavarı'dır elbet..
hatta, 6 45'in ikinci bastığı brautigan kitabıdır, lakin baskısının tükenmesi tanzimat dönemine rastlar.. bulup patates baskıyla çoğaltın; köy yoğurduyla birlik de servis edin.. -
yalnızlığın makro firavunu. beatniklerle takılmış ancak onları fazla dışa dönük bulmuş olacak ki yalnız başına sürdürmüş sergüzeştini. cesedi intiharından ancak bir ay sonra bulunabilmiş. öyle muhteşem bir yalnızlığı varmış.
-
bence brautigan 12 yaşında albino bir çocuktur, hayatının geri kalanında, sadece tek bir şeyi; yağmurlu bir öğleden sonra, kurşun yerine almış olmayı dilediği hamburgeri düşünecek olan bir çocuk, tek başına bir lokantada oturup, yanaklarından yaşlar süzülürken onu ellerinde tutmuş olmayı dileyecek bir cocuk.
-
ben
bir
sarhoş gökkuşağı
idim.
o
bir
korkutucu ay
idi.
bizim
bir çocuğumuz var
idi.
buza kesmiş
bir bahar gecesi
olmak için büyüdü.
r. brautigan * -
"aç olmadığım halde menüye baktım. bir menüye bakmayalı yıllar olmuştu. menü bana günaydın dedi, ben de ona günaydın diyerek karşılık verdim. hayatımızı menülerle konuşarak geçirebiliriz doğrusu."
(bkz: the abortion) -
"it's so nice
to wake up in the morning
all alone
and not have to tell somebody
you love them
when you don't love them
any more." -
44'lük bir smith wesson magnum ile kendi işini bitirmiş yazar.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap