ressam

• emeğinin karşılığını alabilmek için ürününe tümüyle veda etmesi gereken sanatçı. şair, yazar, yönetmen, besteci, tiyatrocu eserini paylaşır, ressam ise satar, satmak zorundadır.
• kıskandığım insanlardır.
  
  "geleceğin toplumunda ressamlar olmayacak; bütün öteki işlerin arasında resim de yapan insanlar olacak."
  
  karl marx
• ortçağ'da henüz sanatçı kavramı ortaya çıkmamışken her meslek grubu loncalar üzerinden tanımlanırken ressamlar da eczacılar loncasında yer alıyordu. boyayı elde etmek için kimyasallara baş vurdukları için
• insanların bir meslek olarak görmekte ya da kavramakta zorlandığı bir şeydir ressamlık. birçok kişinin hobi olarak gördüğü bir şeye hayatını adamış biri olarak ressam (veya ressam adayı) da bu hususta kendini sıkıcı diyalogların içinde bulandır çoğu zaman.
  
  -nerede okuyorsun delikanlı?
  -resim bölümünde
  -hea napacan peki sonra? ne olacan? karikatür falan mı çizicen? nası para kazanıcan? aç mı kalacan?^*
• analog fotoğraf makinesidir.
  
  (bkz: dünyanın en yüzeysel adamı)
• resim, çok sevdiğim bir ifade türü. oldum olası, su ve suyun hallerinin resmini yapabilenlere ayrı bir hayranlık duyarım.
  
  ressam
• aşıksam ne farkeder'den nükhet duru şarkısı. çiğdem talu'nun en beğendiği şarkı sözlerinden biri imiş. ama güzelim sözlerden daha çok ilgimi çeken,inanılmaz bestesi oldu.^*kesinlikle dinleyiniz..
  sözler:
  
  bir resim yapmalısın, ilkel ve çocuksu
  örneğin küçücük bir kurşun asker ordusu
  bir resim yapmalısın, soyut ve karmaşık
  örneğin ıssız bir çöl, ufukta bir sarmaşık
  
  al eline fırçayı, gönlünce çiz doğayı
  kırmızı olsun deniz, evler yap başaşağı
  al eline fırçayı, gönlünce çiz doğayı
  bembeyaz olsun gece, alt üst et kuralları
  
  sen ressamsın, yaparsın
  ya ben ne yapmalıyım?
  bu dertten, sıkıntıdan nasıl kurtulmalıyım?..
• dünyaya normal insanların göremeyeceği detayları görerek bakan kişi.
• (bkz: asıl mesleğin ne peki)
• orgeneral'in bir ustu.