• medyum memis kimligimle soylemek isterim ki bu filmin muzigi acar televoleciler ve haberciler tarafindan aglamakli huzunlu sahnelerde kullanilacak.

    misal:sibel can in eski kocasi supper insan hakan ural bir mafya hesaplanmasinda kanlar icinde hastaneye falan goturulurken calacak bekgraund da.
    benzer bi uygulama schindlers list ve apocaliptikanin unforgiven versiyonunda yapilmisti hatirlatayim.
  • yapım notları

    *filme, amerika'da denetleme kurulu tarafından nc-17
    (17 yaşından küçükler izleyemez) ibaresi
    konuldu ve aronofsky'den bazı bölümleri kesmesi
    istendi. yönetmen, artisian stüdyosunun da
    desteklemesiyle filmin etkisini azaltacağı için bunu
    kabul etmedi. sonuçta film "not rated"
    ibaresiyle sınıflandırma dışı gösterime girdi.

    (bir filmin "not rated" ibaresini almasının birçok
    dezavantajı var. böyle filmleri çoğu sinema salonu
    oynatmıyor, bu da filmin ticari başarısını çok büyük
    ölçüde engelliyor. ayrıca sınırlı sayıda
    sinemada oynayan filmi akademi üyelerinin bir bölümü
    izleyemediği için filmin oscar adaylığı şansı
    da çok azalıyor. bu yüzden genelde bu tip filmlerin
    sert sahneleri çıkartılır veya yumuşatılır. bunu
    kabul etmeyerek filmin vereceği mesajı ve anlatımı
    bozmayan yönetmen aronofsky'yi ve artisian
    stüdyosunu kararlı tutumlarından dolayı kutluyoruz.)

    *yönetmen aronofsky, başrol oyuncuları leto ve
    wayans'a bir ay boyunca şeker içeren yiyecek
    yememelerini ve seks yapmamalarını söyledi. böylece
    çok istedikleri birşeye sahip olamamayı
    hissetmelerini istedi.

    "entertainment weekly'de yayınlanan habere göre 15
    kilo veren jared leto, çekimlerden sonra
    filmin etkisinden kurtulmak için portekiz'de bir
    manastıra gitti ve saçlarını kazıttı.

    *jared leto, journal world ile yaptığı röportajda
    filmi izleyen insanların tepkilerini anlatıyor.
    "cannes film festivalinde filmin gösteriminde, bir
    kadın salondan çıktı ve kırmızı halının üzerine
    kustu. işin garip olanı filmi çok beğenmişti.
    toronto'daki premiere'den çıkarken aronofsky ile benim
    arkamda yürüyen bir adam merdivenlerde bayılarak
    kendinden geçti."'

    *ilk filmi pi'yi sadece 60.000 dolara çeken darren
    aronofsky, requiem for a dream'i ise yine
    kendi standartları için çok düşük bir fiyat olan 4.5
    milyon dolara çekti.

    *filmin uyarlandığı romanın yazarı hubert selby "filmi
    izlediğimde gözyaşlarımı tutamadım.
    izleyenlerinde bu duygumu paylaşacaklarını sanıyorum.
    bence bu gezegende yaşamış herkes bu
    hikayede kendilerinden birşey bulacak.

    *normal bir filmde 600-700 cut (geçiş) bulunur.
    requiem for a dream'de 2000'den fazla cut
    var.

    *pi'de başrolü oynayan sean gullette'in burada
    psikolog rolünde kısa bir rolü var.

    *filmin uyarlandığı romanın yazarı hubert selby jr.,
    filmin sonunda gülen gardiyan olarak kısa
    süre görünüyor. (selby bir anlamda kendi yarattığı
    karakterlere gülüyor.)

    *dikkat edilirse filmde kırmızı renk sadece sara
    goldfarb'ın giysisinde, saçında ve harry'nin
    hayalinde kullanılıyor. aronofsky bunu, rengin
    etkisini arttırmak için özellikle yaptığını söyledi.

    *aronofsky'nin annesi charlotte, sara goldfarb'ın
    arkadaşlarından biri olarak, babası abraham ise
    metroda gazete okuyan adam olarak kısa süre gözüküyor.
  • uzun metrajlı bir kamu spotudur.
  • bu filme overrated diyeni allah çarpar yeminlen.
    insanın canını bu kadar yakan, mutluluktan geberdiğin en pik anı bile 180 derece çevirebilen başka bir etken yoktur heralde şu dünyada.

    z.ö.e : şunu zamanın ötesine gönderen vatandaşı da, kendisi sahnede ass-to-ass pozisyonundayken, mekanın en ön sırasından elimde viskimle selamlamak isterim.
  • "çok fazla film izleyen biriyseniz, bilirsiniz ki bazen filmler sıradan gelmeye başlar. fakat günün birinde izlediğiniz bir yapım, sizi derinden etkiler ve uzun zaman etkisinden kurtulamazsınız. böylece sinemanın gücünü yeniden keşfedersiniz. işte requiem for a dream bu filmlerden biri. "
  • soundtrack'inin sözlerini yazayım da tam olsun:

    "sahte bomba ihbarı korkuttu

    diyarbakır'da yaşanan olaydan sonra bomba yüklü araç ihbarı yapılan gaziantep'te, hareketli saatler yaşandı.

    edinilen bilgiye göre, istanbul'dan çalıntı olduğu ve gaziantep'te bulunduğu bildirilen 34 fza 82 plakalı otomobilde bomba olduğu ihbarı üzerine polis harekete geçti. gaziantep emniyet müdürlüğü bünyesindeki tüm şubelere telsizle plakası bildirilen araç asayiş şube ekipleri tarafından farkedildi. asayiş şube ekipleri tarafından istikameti belirtilen aracı terörle mücadele ve istihbarat şube müdürlüğü ekipleri uzaktan takip etmeyi..."

    böyle gider bu...

    yazarın haber bültenlerine özel notu: piç ettiniz güzelim parçayı, yeter...
  • insanın ruh halini sürekli değiştiren film.

    --- spoiler ---

    izlerken ilk önce summer (yaz) bölümünde, "ne güzelmiş bu iş kesin bende uyuşturucu satıp kullanmalıyım" diye düşünürsünüz
    ardından gelen fall (sonbahar, düşüş) bölümünde;"yok ya manyakmıyım bu kadar kötü duruma düşülmez" diye söylersiniz.
    winter (kış) bölümünde ise; "hüngür hüngür ağlatıp intihar etme isteği duyarsınız.
    sonunda filmin ilerleyişi açısından sürekli şimdi ilkbahar gelecek diye düşünürsünüz.
    ama gelmez...

    kısaca uyuşturucu kötüdür, bulaşmamak lazımdır.

    --- spoiler ---
  • yasama sevincinizi gayet basarili bicimde somuren film. sonrasi partiye gidilmeli.
  • pi filminin yaraticilarindan cok guzel bir film.
    film hayalleri olan 4 kisinin uyusturucu kullanimiyla baslayan maceralarini gosteriyor.
    speed bagimlisi 60 yasinda bir kadin
    ve turlu uyusturucu bagimlisi 3 genc...
    ya da herhangi birimiz.
    mutlu baslayip bunalim biten the harika film
  • filmin sonunda butun karakterler yarragi yemisken yalnizca hatunun ugruna yarragi yedigi* seyi* elde etmis olmasi filmin psikanalitik elestrilerinde "dunya kadar malin olacagina findik kadar .min olsun anasini satayim..." seklinde yorumlanmaktadir...
hesabın var mı? giriş yap