• onursuz erkektir. kadın kabul etse bile bu erkeğe erkek olarak saygı duymayacaktır. bunu ya ona cehennem azabı çektirerek ya da aldatarak ödetecektir. ben yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.
  • herkesin iyiliği için psikiyatrik yardım almalıdır.

    (bkz: obsesif kompulsif bozukluk)
  • bir kadını çok sevebilirsiniz, başınızı yastığa her koyuşunuzda aklınıza o gelebilir ve keşke yanımda uzansa diyebilirsiniz, onu her şeyiyle tanıyıp eksiği, gediği ile kabullenmeye hazır olduğunuz için onu en çok mutlu edebilecek kişinin siz olduğunuzdan emin olabilirsiniz, gelecek hayallerinizi temsil eden puzzle'ın sizdeki eksik parçası o'dur ve onda da siz olduğunuzdan eminsinizdir ve saire

    bir kadın iyice ölçüp tartmadan reddetmez hiçbir erkeği, size gönlünde verebileceği bir yer yoktur, asla sizin onu sevdiğinizin dengi ile sizi sevmeyecek ve arzulamayacaktır, kişi olarak sizi iyi birisi olarak görse bile çekicilik olarak sokakta yürüyen herhangi birisinden bir fazlanız yoktur, yaptığınız her oğlanüstü şey onun algısında sıradan ve sıkıcıdır, hal böyle iken reddedildiyseniz hüznünüzü sindirin, onunla ona dair kurduğunuz hayalleri boğun, depresyon hırkanızı çıkarın ve lüzumsuz çabalar ile karşı tarafı bunaltmayı bırakın. en azından "iyi hatırlanma" olasılığınızı "yapışkan, laf anlamaz, sümsük dingil" olarak değişmeyin.

    şu hayatta tüm kadınlar gider, tüm sevgiler biter, tüm aşklar söner, ölümlü hayatlarımızın ölümlü yanılsamaları bir noktada bu saydıklarım, lakin özsaygı denilen hazinenizi kimse için kaybetmeyin, ayaklar altına atmayın, çünkü o hazinenin kaybından sonra kişi yerine hiçbir şey koyamıyor ve olabileceği kişi olma şansını hepten yitiriyor, kimse bu hale değmez, silkelenin.

    ek: bir zamanlar ısrarcı tavrım ile ikna edip sevgili olduğum bir kız vardı, evet kız sevgilimdi ama asla ne sevgimin ne de tutkumun karşılığını bulabildim onda, çünkü bana aşık değildi, ilgim ve çabalarım onu ikna etmişti ama temelinde olması gereken hisler yoktu. kız resmen bana "lütfediyordu" o ilişkiyi, her tartışmamızda o haklıydı çünkü peşinden çok koşmuştum, her şeyde onun dediği olmalıydı çünkü peşinden koşan, talep eden bendim. her kaprisine katlanmalıydım çünkü "madem onu çok seviyordum neden ağzıma sıçmasına izin vermemeliydim ki". sonunda ne hayal ettiğim ilişkiyi yaşadım, ne de onun sevgisini kazandım, çünkü peşinde koşarken gözündeki saygınlığımı sıfırlamıştım, sonunda akıllandım ve ayrıldım. ayrılalım dediğimde o gözlerinin açılışını, algılayamayışını, bu ne cürret triplerini 8 yıl geçmesine rağmen hala hatırlar gülerim. kimseyi takıntı yapmayın gençler, sizi denginizce sevecek ve sizinle olmak için çırpınacak pek çok harika kadın var (30'luk bir abinizden nacizane bir nasihat).
  • günün sonunda:

    başarılı olursa kahraman ve sevgisi için mücadele etmiş,

    başarısız olursa abazan, irite bir tip olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini alacaktır.
  • bir kız onu yedek kulubesinde beklettiği meriçlerin arasına koymaya bile layık görmemiş, zavallım hala bir umut bekliyor.
  • şahsiyetsizdir.
  • geçen hafta çalışma arkadaşlarıyla birlikte iftar yemeğindeydim. çalışma arkadaşlarımdan birisi şu anki eşiyle olan tanışmasını anlatıyor. çocuk bir yerde bir şekilde görmüş bizim kızı. daha sonra işyerine geliyor, bulamıyor ama ısrarlı. kız devamlı çocuğa onunla görüşmek istemediğini, buluşmak, tanışmak gibi bir niyeti olmadığını defalarca söylüyor. yetmiyor başka bir iş arkadaşı kendisi adına daha sert konuşuyor, hatta çocuğun gönlünü kırıyorlar.

    sonuç? ablasının "çok da abartma sen de iyi bir çocuğa benziyor" tavsiyesini dikkate alıp çocuğun buluşma tavsiyesini en sonunda kabul ediyor kız. buluşup görüştükçe kanları ısınıyorlar ve şu an evliler.

    bu aslında ibretlik bir hikaye ama bu hikaye sandığınızdan çok daha iş görüyor bu ülkede. bir kadın defalarca reddetmesine rağmen en sonunda bir erkeğe evet diyebiliyor. hani evet demesine sebep olacak bir değişiklik de yok ortada. tamamen dengesizlik. üstüne erkek de defalarca ret yemesine rağmen ısrarla üstüne gitmeye devam ediyor.

    işte tam da bu yüzden ret yemesine rağmen ısrarla denemeye devam ediyor erkek. izlediği filmlerden, dizilerden, çevresinden duyduklarından öğrendiğiyle ne kadar ağır ısrar ederse er ya da geç karşılığını alacağına şartlanmış. burada suç tamamen erkeğin değil yani, reddedip sözünün arkasında duramayan kadının da suçu var.
  • "hayvan kadınlar anlamasa da erkeğe bunu yaptıran sewwwgidir".
    kendini kadro bulamamış romeo zannetmekle başlayıp, elliot rodger başlığında "fikirlerinde hiçbir yanlış yoq :(" diye ağlayan bir davar olmakla sonlanan vahim süreç, işte bu sevgim anlaşılamıyor sanrısıyla başlıyor. sevgi değildir o, düşük sosyal zeka belirtisidir. o çok masum bulduğunuz sevgi dürtmeleri sürekli hale gelirse tacizdir. sırf "şu çikolata en sevdiğim" dediğini duydunuz diye, 2 sene boyunca her sabah masaya bırakılan aptal bir çikolata yüzünden, 50 kilo bi kadını masa devirmeli sinir krizi geçirecek seviyeye getirmek aşk maşk değil düpedüz maymunsu bir ısrardır. mental eksikliklerden ötürü kontrol etmeye haiz olamadığınız dürtülerinizi aşk diye satmayın şurada. sizinle değil kahve içmek, aynı sebilin başında su doldurma sırası beklemekten dahi imtina eden insanlara kahve teklifini, mutluluk değil tedirginlik yaratan iltifatlarınızı yineleyip durmayın. yıllar sonra bile tiksintiyle hatırlanan biri olmamak için, kelimelerin düz anlamlarını kavrayabilmek çok önemli, hayır sadece hayırdır.
  • maldır.

    olm kendinize azıcık saygınız olsun. ondan sonra kadınların elinde oyuncak olunca buraya gelip ağlıyorsunuz.
  • arkasından dalga geçtirir, muhabbetlerde öffff bu da bok sineği gibi yapıştı dedirtir arkasından. 2.defa görmeyeceğiniz biri bile olsa yapmayın, bu şekilde hatırlanmayın. o an mantıklı düşünemiyor kan beyne yeterince pompalanmıyorsa gidin bi rahatlayın tekrar düşünün. rezil etmeyin kendinizi bu tip şeyler için.
hesabın var mı? giriş yap