• tam adı rabiatül adeviye olsa gerek.
    "ne cennet sevdası, ne cehennem korkusu sadece allah sevgisi" tarzında bir sözü ile meşhur.
    kanuni'nin şeyhülislamı ebu suud efendi'ye göre bu ifade küfürdür. çünkü allah'ın en büyük nimeti olan cennetle, en büyük tehdidi olan cehennemi hafife almaktadır.
    e tabi her şeyi çıkar bağlamında düşünüp de korkudan ya da ödül beklentisinden dolayı kulluk edenler için anlaşılması güç bir söz. demek ki cennet ya da cehennem diye bir şey olmasa, hazretlerin umurlarında olmayacak allah filan. aslında sevginin karşılıksız olanı makbuldür ama.
  • mekân konya, sene 1991, ilkokul ikinci sınıftayım.

    öğretmenimiz (bkz: örtmen) safiye hanım zaman birimlerini anlatıyordu:

    "yıl, ay, hafta, gün, saat, dakika, saniye, salise. saliseden sonra da rabiye gelir."

    onu o şekilde öğrendim, uzun yıllar boyunca (ilkokulun sonuna kadar eheh) o şekilde bildim. sonra bir ara aile büyüklerinden oluşan bir mecliste yeri geldi, "salisenin altmışta birine de rabiye (rabia) denir," dedim. güldüler. bana, "ilkokul öğretmenin seninle dalga geçmiş," dediler; "şaka yapmış sınıfa," dediler.

    sonra kendimi bu bilgiyi unutmaya zorladım. tâ ki bugüne kadar...

    gördüm ki rabiye (rabiâ) varmış ve salisenin altmışta biriymiş gerçekten. o çok sevdiğim, ama böyle bir şaka yaparak biz öğrencilerine yanlış bilgi verdiği için kırgın olduğum safiye hanım'ın aslında nice okumuş yazmış insanın, nice fizik profesörünün bilmediği bu küçük detayı bildiğini ve daha o zamanlar bana doğru şekilde öğrettiğini bugün öğrenince, kendisine olan saygım bir kat daha arttı.

    ey 1991'de konya gazi mustafa kemal ilkokulu 2b sınıfının öğretmeni olan safiye hocam; size sonsuz hürmetlerimi sunuyor, ellerinizden öpüyorum.
  • alıntı : rabia al adawiya kimdir??

    - yobazlığın bağnazlığın sembolü değil aksine karşısında dimdik durmuş ilk çağdaş müslüman kadındır..bizim analarımız gibi..

    bir elinde meşale diğer elinde bir kova su ile basra sokaklarında gezinmekteydi.
    "biz zaten seni deli biliriz de, bu yeni deliliğin sebebi nedir?" diye sordular. işte onun günümüze kadar ulaşan feryadı:

    "bize söylendi ki, eğer dinimizin kurallarını takip edersek, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. eğer kurallara karşı çıkarsak, cehennemin kızgın ateşleri içinde yanacağız. o nedenle, herkes sadece kurallara uyup yeryüzündeki zamanını doldurmak peşinde.

    iyi insan olmanın sebebi cennet için verilen söz oldu.
    kötülükten korunmanın sebebi de cehennemden korku.

    işte onun için cenneti ve cehennemi arıyorum.
    bir bulursam, elimdeki bu meşalenin ateşiyle cenneti yakıp yok edeceğim. bu su ile de cehennemin ateşini söndüreceğim.

    böylece, hepimiz, cennet rüşvetinden veya cehennem korkusundan değil, iyiliğin güzelliğinden dolayı iyi insan olacağız."

    rabia, erkek egemen arap toplumu içinde korkmadan konuşan bir kadın yıldız oldu.

    yoksul bir ailenin dördüncü kızı idi. adını "dördüncü" anlamına gelen "rabia" koydular. adı bile yoktu yani. o, ailenin dördüncü kızı idi sadece.
    anne baba öldükten sonra kızlar köle pazarında cariye olarak satıldılar.

    sahipleri onu haremlerine kapattılar. köleci rejim, köleleri, cariyeleri insan yerine koymuyordu. köle sahibi, cariyelerini yatağa atmak için nikah yapmak zorunda değildi. islamiyet de bu köleci kuralları onaylıyordu. hassas ruhu her satıldığında, yeni sahibinin hoyratlıkları, tecavüzleri karşısında bir kere daha inciniyordu. her türlü çileyi çekti. çektiği acılar, ona toplumu, köleci dinci sistemi sorgulama yolunu açtı.

    şimdi kendisine bunca kötülükleri yapanların günümüzdeki temsilcileri, müslüman kardeşler, kahire'de onun adını taşıyan meydanda gösteriler yapıyorlar.
    rabia, ruhlar aleminden onlara sesleniyor: "ey kara yobazlar, defolun benim meydanımdan"
  • hani neredesiniz canlarım?
    kendi canımızdan, kanımızdan, gencecik bir çocuk katledildi, öldürüldü bugün.
    neredesiniz şimdi?
    söylediklerinizi duyar gibiyim.
    "ne işi vardı sokakta. otursaydı evinde"
    e rabia? ona ne oldu?
    dininiz sadece arap ülkelerinde ölenlere ağlamayı mı emretti?
    işine geldiği kadar müslüman olanlar sizi.

    (bkz: ahmet atakan)
  • okeye aranan kimse.
  • arapça'da dördüncü anlamında müennes isimdir. müzekker olanı râbî'dir.

    (bkz: sâni)
    (bkz: sâniye)
    (bkz: sâlis)
    (bkz: sâlise)
  • buna meydan okuyan bir ermiş, sermiş seccadesini gölün üzerine "namaz kıl burda" demiş de, rabia'da havaya sermiş seccadesini buyur sen burda kıl diyerek. sonra da "senin yaptığını balıklar, benim yaptığımı kuşlar yapıyor zaten, geçelim bunları esasa bakalım" demiş.
  • nedendir bilmem, urkutucu bir isim.
  • önce elimizi rabia işareti yapıyoruz.sonra parmakları birleştirip hızlıca götümüze sokup çıkartıyrz.ileri demokrasiye ulaşana kdr deneyiniz.
hesabın var mı? giriş yap