• ağda yapacağınız bölgeye ağdadan önce sürerseniz, ağda cildinize yapışmayacağından hem daha az acı duyarsınız hem de cildiniz tahriş olmaz.
  • banyodan sonra tene sürülmesi halinde, insana bebek gibi yumuşacık, pürüzsüz bir his kazandıran güzel şey. onu süründükten sonra giysileriniz kolayca teninizden kayar, giyinirken ya da soyunurken.. bir de o hafif, güzel kokusunu verir cildinize... güzel koku+pürüzsüzlük+yumuşaklık veren bir şeyin neden bu kadar az kullanıldığını ise bilmiyorum.. bir zamanlar, ince şeyleri seven ve incelikle icra eden bir nesil daha çok kullanıyordu bunu sanırım. mesela kadınlar için, üstü delikli, güzel desenli ve birbirinden farklı kokuları olan (tıpkı parfüm gibi) pudraların ince metal kutuları eskicilerin raflarını boy boy süsler... iyisi, gerçekten pahalı olur ve dövülmüş ipek kadar kaygandır. içinde toz yasemin bulunduranlar çok güzel kokar. şahsi favorim ise borotalco, kokusu yeter...

    not: makyaj malzemesi olanı tenzih ederim.
  • ismi guzel kokan bir sey. bir olgu. bir tad, bir doku. yani kelimenin kendisi guzel kokuyor. pudra deyince, pudra kokusunu alabiliyorum. bence pudranin ismiyle bir alakasi olmali.
  • yaz sıcaklarında bir kısım erkeğin kurtarıcısı olan toz nesnedir, bebeklerin narin popoları için şirin pembe ambalajlarda pazarlanması boxer slip içinde kebap olma yolunda ilerleyen yumurtalıkların korunması için kullanılmasına engel değildir. zaten o boxer slip denen şeyi icat edip kadınlara çok seksi olduğunu inandıran gavat kimse bulursam çok fena yapacam. canını seveyim paçalı don...
    (bkz: sıcaktan bunalmak)
  • zamanında yüzüne bakmaz, hor görürdüm; askerlikten beridir kutusunun önünden selamsız geçmiyorum.
  • ilk olarak m.ö. 2500 yıllarında , mısır ve iran'da ortaya çıkmıştır.
    cildi beyazlatmak için bazı maddeler karıştırılarak yüze sürülüyordu, bu karışıma talak deniliyordu. bugün kullanılan talk kelimesi talak'tan gelir.

    bu dönemde mısırlı kadınların yüzlerini alçı sürerek beyazlattıkları bilinmektedir.

    (bkz: mısırlı kadınların yüzüne alçı sürmesi)
    (bkz: piramit inşaatından alçı kaçıran kokoş)

    orta çağ'da alçı furyasının yerini buğdaydan elde edilen nişasta aldı, alçıya nazaran daha doğal bir görüntüsü vardı, daha sonraları ise pudra pirinçten elde edilmeye başlandı. fransa kralı xv. louis zamanında erkek, kadın, çoluk çocuk herkes yüzüne, hatta başına geçirdiği perukaya pudra sürerdi. pudranın askerlerin kıyafetlerinde de yer aldığı görülür. fransızlar devrim sırasında bile süse karşı eğilimlerini sergilemekten geri kalmamışlardır. napolyon'un italya seferinde pudra kullandığı bilinir.

    asker : efendim birliklerimiz kaleyi kuşattı
    napolyon : siz başlayın, ben makyajımı tazeleyip geliyorum ;)
    asker : ama.. efendim
    napolyon : çok mu soluk durdu?
    asker : anlamadım
    napolyon : keşke bir ton koyusunu alsaydım ya :(

    19. yy'a kadar, yüz beyazlatmada, içinde karbonat, hidroksit ve kurşun oksit bulunan özel bir karışım kullanılıyordu. her kullanımda bedende biriken bu maddeler sayısız fiziksel rahatsızlığa neden oldu; kimi zaman kasların felç olmasına kimi zaman ölümlere yol açtı. sonraları bu ölümcül karışımın yerine, içinde çinko oksit bulunan yeni bir yüz pudrası kullanılmaya başlanmıştır.
  • henüz hakkında "hayat kurtarır" diyebilecek kadar geniş çerçevede bir kullanım tecrübem bulunmasa da, banyo sonrası billur tabir edilen bölgeye uygulanması suretiyle hissedilen terlemeyi azaltarak ortalık yerde tombala çekmenize* lüzum bırakmayacak ve "hayvan" yaftasını* yemenize mahal vermeyecek yardımı esirgemeyen, ekseriya amatör tiyatrolarda yaşlandırma materyali olarak da kullanım alanı bulan, çok amaçlı toz.
  • talk pudra şeklinde tabir edileni, evde isyan başlatan karınca kolonisini kaçırmak için kullanılabilinecek yegane silahtır. karıncaların bir bildikleri var da kaçıyor olmalılar, zira harvard üniversitesine göre kansere sebebiyet veren ürünmüş kendisi.
    http://www.sagliklihayat.net/…lan-talk-pudrasi.html
  • pudranin tene gore 1 ton acik rengi goz altı ve goz üstüne aydınlatıcı olarak sürülür. ancak abartırsanız bülent ersoy makyajına döner.
  • bebeciklerin pişik olan popolarına sürülmesinin yanısıra ayak terlemesini önlemesi, ayakkabının kokmaması ve daha uzun ömürlü olması babında ayakkabı içerisine de dökülen, haltercilerimizin sıklıkla kullandıkları, vakti zamanında deotaklar yok ikene koltukaltlarına terlemeyelim diye sürdüğümüz (ki eskiden kutusunun üzerinde koltuk altını gösteren bir kadın resmi mevcut idi) güzel kokulu ipek hissi veren muhteşem beyaz toz örneği.
hesabın var mı? giriş yap