• ing. ks. public house.

    ingiliz kültrünün bir parçası olan içki servis edilen yerlerdir. yaygın olarak bir çeşit bar diye bilinir, ama bu sınıflandırma pek doğru değildir. hem tarihi hem kültürel, hem de işleyiş açısından bardan oldukça farklıdır. örneğin publar genellikle geç saatlere kadar açık kalmaz. gece 11 bilemedin 11:30 gibi çoğu pub kapanır. bu kapanma saatinin nedenlerine birazdan değineceğim.

    19.yüzyılın başlarında ingiltere'de halka alkol (özellikle cin) satışının kontrolsüz olduğu söylenebilir. halka içki servisi yapan mekanlarında bu kontrolsüzlükten dolayı kavgaların ve huzurluğun meydana geldiği yerler olduğu bilinmektedir. "kitlesel sarhoşluğu azaltmak için" sloganıyla halka alkol satışını biraz olsun düzenleyen 1830 beerhouse act 4.william tarafından çıkarılır. 1830 beerhouse act, biranın satış fiyatı gibi son derece makul koşulları sağlayan herkesin evinde bira üretmesine ve satış yapmasına (kanuni olarak) izin verir. satış yapabilmek için bir lisans alınması gerekir, lisans sahipleri kendi evlerinde kendi ürettikleri (veya üretmedikleri) birayı halka satabilirler. buradaki önemli noktalardan biri alkol satışı yapılan yerin ev olmasıdır. public house ismi buradan gelir. pubların erken kapanma sebeplerinden biri budur. satış yapılan bu yer bir ev olduğundan ve evin sahiplerinin de ertesi gün meşgaleleri olduğundan makul bir saatte servisi kapatıp dinlemeleri gerekir elbet. bu gün klasikleşmiş olan pub dekorasyonun kökenleri de buraya dayanır. klasik pub dekorasyonunda koyu renk ahşap masalar, sandalyeler, deri koltuklar, kitaplarıyla beraber kitaplıklar (bazı publardaki kitaplıklarda halen çok ilginç kitaplar bulmak mümkündür) bazen şömine vs. bulunur. bunların birçoğunun 19.yüzyıla ait ev mobilyaları olduğuna dikkatiniz çekerim. lisans sahiplerinin kendi evlerinde satış yapabildiklerini söylemiştim. dolayısıyla pub dekorasyonun ağırlıklı olarak ev mobilyalarından oluşmasının sebebi buraların bir çoğunun gerçekten ev olmasındandır. pubların erken saate kapanmasının bir diğer nedeni ise 1915 yılında, fabrika işçilerinin işe sarhoş gelmelerini engellemek ve üretimi düşürmemek için çıkarılan pubların erken saatte kapanmasını öngören yasadır. bu yılların birinci dünya savaşına denk geldiğini ve üretimin ingiltere gibi endüstriyel bir ülke için o yıllarda çok önemli olduğunu hatırlatırım. 1915den beri pubları düzenleyen bu yaslar pek az değiştiğinden publar günümüzde halen gece 11, 11:30 gibi kapanmaktadır.
  • aslinda public houseun kisaltmasidir
  • londra'da bir pubda, geçen aralık ayında şu yazıyı gösterdiler bana:

    ''niye içki içmeliyiz? içen sarhoş olur, sarhoş olan uyur, uyuyan günaha girmez ve cennete gider. içelim, cennete gidelim!''
  • bira icilip, muhabbet edilen,bilardo,dart ve tilt oynanabilen, bati kulturune ait bir birahane tanimi.
    daha cok british agirliklidir.
    (bkz: irish pub)
    (bkz: english pub)
  • kalabalik arkadas grubuyle gidince ayri, tek basina gidince ayri keyif veren mekan. tek gider, bara oturur, biranizi alirsiniz. arada goz ucuyla ekrandaki artik futboldur rugby'dir me varsa ona bakarsiniz. barmenle muhabbet edersiniz. yanda oturanlarin konusmalarini dinlersiniz. hayatta en cok keyif aldigim aktivitelerden biridir.
  • cuma ogle yemeginde is arkadaslariyla gidilip, yagli kizartma yemekler yenip,bir kac pint icilip eglenilen yer. cuma ogle sonralarinda ofiste masa basinda uyuklayan insanlara sebep olan britanya usulu mekan...
  • ada sakinlerinin, öğlen yemeklerini (genelde ağır böbrekli,etli hamurişleri) bira eşliğinde yedikleri, hafif müzikli ortamlar. türkiye 'de acilanlari icin şu söylenmeli; türkiye de saat 12-13 gibi böyle hamurişleri tüketmek, akşama kadar iş masasında uyumak demektir. alkol alma konusuna hiç girmiyorum.
  • içeride açik bir televizyonda maç görmenin hiç şaşirtici olmadiği mekanlardir...
  • ftp server'larin default root'u..
  • tarihi olanlarının isimleri resmedilebilir olarak görülür genelde çünkü okur yazarlık oranının ingiliz tarihinde düşük olduğu dönemde insanlar kırmızı aslan, siyah at, fil ve kale, doğulu kafası gibi yerlerde buluşmayı tabela okuyamadıkları için daha kolay buluyolardı.

    (bkz: the prancing pony)

    (bkz: the three broomsticks)
hesabın var mı? giriş yap