• protoss tarihi: (çeviri [lombak]bug tarafından yapılmıştır)

    xelnaga ve ilk doğum

    yalnızca çok dağınık dökümanlar kalmasına rağmen, antik protoss yazıtları; onlarca milyon yıl önce binlerce gezegene hükmeden çok gelişmiş bir ırktan bahseder. bu gizemli ırk pek çok metinde xelnaga olarak geçer. kendi bölgelerindeki soğuk ve verimsiz gezegenlerde binlerce yeni ırkı yarattıkları ve kültürel gelişimlerini izlediklerine inanıldığı yazılıdır. protoss söyletilerinde barışcıl ve iyi bir ırk olduklarından, evrenin evrimini incelemeye ve üretmeye kendilerini adadıklarında bahsedilir. xelnaganin orjinleri hakkında bir bilgi olmamasına rağmen, yapabildikleri düşünüldüğünde bu galaksiden olmadıkları da söylenebilir. mükemmel bir hayat formu yaratma saplantısı olan xelnaga, bariz şekilde diğerlerinden farklı bir ırk yaratmak için çalışmalara başladı. binlerce sene boyunca üretmekte oldukları türlerinin evrimine dikkatlice müdahale ettiler. ne varki deneylerinin pek çoğu beklentilerinin çok altında tamamen lüzumsuz deneyler olarak kaldılar. xelnaga sonunda en çok umut vaad eden mühendislik gezegeni olan aiur üzerine yoğunlaşmaya karar verdi. aiurda galaksinin kıyısındaki, yoğun ormanların olduğu bu gezegende sonunda çok gelişmiş bir tür doğdu. bu tür çok zor doğa ve iklim koşullarına inanılamayacak derecede kendisini adapte edebiliyordu. güçleri ve hızları xelnaga tarafından bilinen bütün ırklardan fazlaydı. bu tür neredeyse, grup halinde avlanılan ve savaşcıların yönettiği ilkel bir kabile hayatına bile geçmişti. ama görünen oydu ki en garip yetenekleri, birbirleriyle çok karışık temeller üzerine kurulu telepatik bir yolla haberleşiyorlardı. bu şekilde hep birlikte hareket edip çok başarılı bir şekilde avlanabiliyorlardı. xelnaga son deneylerinin gelişiminden memnun oldu ve bundan sonraki deneylerinin temeli olarak bu türü almaya,bundan sonraki türleri bu yeni türü evrimden geçirerek geliştirmeye karar verdi. bu fikirlerini, yeni türe " protoss (ilk doğan) " adını vererek yükselttiler. ilk protosslar uyum içinde ve bir köşeye çekilip bir şey yapmadan xelnaga tarafından izlendiklerinden habersiz aiur üzerinde yaşadılar. protoss en gelişmiş türleri olmasına rağmen xelnaga kaydettikleri yavaş gelişimden memun kalmadı ve evrimlerini daha da ileriye götürmeye karar verdi. xelnaga bir başka bin yılı daha çocuklarına rehberlik ederek geçirdi. taa ki protossu sezgi ve algının doruklarına çıkarana kadar. "ilk doğan" lar sadece kültürel gelişimlerinde değil aynı zamanda kişisel gelişimlerinde de entellektüel ve araştırmacı bakımdan mükemmeli yakaladılar. görünen başarılarından çok heyecanlanan xelnaga sonunda kendilerini protossa tanıtmaya karar verdi. bunun bir kaosa neden olabileceğini düşünmeden...

    ayrılış ve aeon of strife (uzun süren sorun karışıklık)

    protoss uygarlığı yalnızca bir kaç bin yılda tüm aiura yayıldı... giderek büyüyen kabileler tek bir merkezi otorite altında birleşmeye başladılar. yarattıklarının evrimlerinin ne boyutlara vardığını görmek isteyen xelnaga göklerden aiura inerek kendilerini protoss kültürüne entegre etti... xelnaganın gelişi, korkan kabileleri daha da birbirine yakınlaştırdı ancak protoss yeni gerçekleri ve detayları öğrenmek için sabırsızdı. xelnaga yaratıklarının bu kadar meraklı ve bilgiye aç olmasına şaşırmıştı. bilgiye karşı olan bu dengesiz şehvetleri protossun bilim alanında radikal,devamlı ilerleyen çalışmalarına ön ayak oldu. anlayışları ve kişisel algıları geliştikce; protoss aşırı gururlanmaya ve kişisel başarının toplumsal başarıdan önemli olduğuna inanmaya başladı. diğerlerine göre daha başarılı olan kabileler kendilerini diğerlerinden izole etmeye başladılar. her biri kendi rollerini tanımlamaya çalışıyordu; yalnızca kendi topluluklarında değil koca bir evren içinde ki varlık amaçlarını... kabileler birbirlerinden giderek uzaklaşırken xelnaga çok büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. protossun evrimini belkide gereğinden fazla zorlamışlardı; bir çokları protossun en önemli özelliklerini kaybettiğini düşünüyordu. kabileler kişisel amaçların peşinde sürüklenip dururken eskilerden kalan prensiplerini ve dini uygulamaları terk edip atalarından daha da uzaklaşıyorlardı. önceleri biraz korku ve daha çok saygı ile baktıkları yaratıcılarının kendi işlerine karışmasından dolayı memnuniyetsizlikler başlamıştı. aiurda aylar geçtikçe protoss xelnaga hocalarından utanmaya başladı. her kabile yaratıcılarının hainliklerinden bahseden nefret dolu söylentilerle çalkalanıyordu. irklarının geri kalanı ile ilişkilerini kesmeye çalıştıkça kabileler aralarındaki, daha önce oluşturmayı başardıkları telepatik bağlantıyı kaybetmeye başladılar. bu kopukluk zaten nerdeyse birbirleriyle alakası kalmayan kabilelerin arasındaki birliğin ve kardeşliğin artık bittiğinin kanıtıydı. bu bağın kopması aynı zamanda xelnaga için en büyük işaretti. protoss en büyük gücünü trajik bir şekilde kaybetmişti. başarısızlığa uğrayan yaratıklarını evrimleri konusunda gereğinden fazla zorladıklarına inanıyorlardı. aiurı sonsuza kadar terk etmeye karar verdiler. uzun zamandır xelnagadan şüphelenen protosslar yaratıcılarının ayrıldığını duyunca büyük bir öfke ve kinle xelnaga gemilerine saldırmaya başladılar. yüzlercesi, öfkeden kuduran; yakın zamana kadar tanrıları olduklarına inandıkları için kendilerine ibadet eden protosslar tarafından öldürüldü... xelnaga protossun saldırılarının üzerinden geldikten sonra gemilerini hüzünlü bir şekilde aiurdan amaçsız bir şekilde uçurdu. protoss kabileleri akılları karışmış ve terk edilmiş bir şekilde umutsuzca uyandılar "ayriliş" tan sonra... ardından tüm galakside kaydedilen en kanlı ve vahşi iç savaş başladı aiurda : aeon of strife...

    khala: yükselişin yolu

    aeon of strife savaşlarının bitmesinde pek çok faktor rol oynadı. beklenmeyen bir şekilde ortaya çıkan ve ikinci çağın değişikliklerini getiren bir şey. eskinin vahşi kan davaları yeni nesil protoss savaşcılarını da peşinden sürüklüyordu. aralarından biri, mistik, bu yolda yürürken tökezleyen farklı biri... birisi; adı çoktan tarih sayfalarından silinen unutulan; khas diye adlandırıldı; kural getiren. khas xelnagadan kalan eski yasak öğretileri inceledi; aiur dışından gelen khaydarin kristallerini. bu kristaller xelnaga tarafından bırakılmıştı; proto-genetik deneylerinin temellerini oluşturuyorlardı. khas aynı zamanda bu kristallerdeki enerjiyi kendi üzerine kanalize edebiliyor; ırkının fiziksel ve zihinsel sınırlarına ulaşıyordu. binlerce yıldır ilk kez protossun sahip olduğu; aralarındaki kanallardan tekrar birşeyler akmaya başladı. irkının her birinden gelen duygu ve düşüncelerle khas bir şeyin farkına vardı. kabileler arasındaki telepatik bağ yok olmamıştı; sadece yeni protoss nesilleri kendilerini savaşmaya ve kan dökmeye o kadar kaptırmıştı ki bu gücün nasıl kullanılacağını unutmuşlardı. kendisine ulaşan duygulardan; kabileleri yüzyıllardır ayıran duygulardan; korkuya düşen khas ırkının acılarına son verecek yeni yollar üzerinde çalışmaya başladı. khas, pek yeni nesil protoss savaşcısını etrafında topladı ve onlara gizli kalmış ruhsal bağlarını öğretmeye başladı. bu yeni nesil genç savaşcılar kendilerini etraflarındaki karmaşa ve savaştan uzaklaştırarak bazı gerçekleri görmeye başladılar; xelnaganın kendilerini terk etmekte haklı olduğuna; ırklarının özünün egonun yükselişi yüzünden bozulduğuna ve başarısızlığa uğramış bir ırk oldukarına inandılar. ancak başarısızlıklarının doğasının kendilerine ait olmadığını; protoss özündeki çatışmanın ve karmaşının temelsiz ve saçma olduğunu gördüler. khas, genç nesilleri atalarının hatalarından uzak tutacağına inandığı radikal bir ruhsal öğreti geliştirmeye başladı. teorisi; “khala” ya da “yükselişin yolu”; tüm protossu eskinin kaprislerini terk etmeye ve güçlerini yeniden birleştirmeye çağırdı. khasın en büyük gücü, khalanın yeni nesillere yeni bir anlayış ve canlılık aşılayabileceğini ümit etmesiydi. zamanla pek çok protoss eskinin düşmanlıklarını bir kenara bırakarak hızla büyüyen khalainin lejyonlarına katılmaya başladı. tüm bunlar aeon of strifenin bitişinin ve ikinci çağın başlangıcının en büyük işaretiydi.

    dae’uhl*

    khala sadece davranışları değil; aynı zamanda protoss sosyal yaşantısını kast sistemine göre yeniden şekillendiren bir sistemdi. tüm protoss kabileleri üç yeni kasta ayrılmıştı : judicator(lar), khalai(ler) ve templar(lar). bu değişim kabileler arasındaki eski düşmanlıkların kalıntılarını iyice ortadan kaldırmaya ve kabileleri yeniden bir araya getirerek yeni başlangıcı kucaklamalarını sağladı. judicator kastı protoss yaşlılarından ve devlet adamlarında oluşuyordu; asıl sorumlulukları protossları khala yasaları çerçevesinde yönetmekti. judicator topluluğu ufak bir grup protoss “yaşlısı” tarafından yönetiliyordu ve bu grup “conclave” olarak adlandırılıyordu. khalai olarak adlandırılan ikinci kast protoss toplumunun büyük bir çoğunluğunu oluşturuyordu. büyük savaş sırasında tamamen yıkılan aiurı yeniden inşaa eden bilim adamları, sanayiciler ve işçi sınıfı tarafından temsil ediliyordu. templar olarak adlandırılan üçüncü kast ise; aiurın savunmasından sorumlu kutsal savaşcılardı. khalanın disiplinini sıkı bir şekilde takip ederek psişik güçlerini olabilecek en yüksek seviyeye getiriyorlardı. conclavein ve judicatorın yönetimi ve templarların fanatik kuvvetleri sayesinde kısa zamanda anayurtlarını bir cennete benzettiler. gittikçe artan refahlarıyla daha önceden kaybettikleri pek çok bilim ve çalışmalarına geri döndüler. yıldızlar arasında seyahat etmeyi öğrendiler. yalnızca bir kaç yüzyıl içinde protoss; galaksilerinin en ücra köşelerindekiler dahil olmak üzere yüzlerce gezegeni feth ettiler ve büyük uygarlıklarının meyvelerini karşılarına çıkan pek çok gelişmiş ırka sundular. şans eseride olsa protoss daha önce xelnaganın kendisini gösterdiği sekiz ayrı gezegeni de feth etti. khalanın davranış şekillerini taklit ederek bu gezegenlere kendilerini daeuhl ”büyük vekilharç” olarak tanıttılar. xelnaganın antik geleneklerini takip ederek kendilerinden aşağıdaki ırkların koruyucusu oldular. ancak takip ettiklerinin aksine koruyucusu oldukları ırkların evrimlerine ya da yaşam şekillerine hiç bir şekilde müdahalede bulunmadılar. zenomorfik tehditlere karşı her an tetikte bulunarak şüphelendikleri yaratık türlerini izlemeye aldılar. ama binlerce yıl önce xelnaganın yaptığı gibi kendilerini, kendilerinden aşağıdaki ırklara asla göstermediler. yüzlerce çeşit ırk; yukarılardan gözlendiklerinden ve korunduklarından habersiz protoss uzayında gelişip, yaşadılar.

    dark templar

    yeniden aydınlanan ırkları gelişip serpilmeye devam ederken protoss conclavei karanlık, utanç dolu bir sırrı kitlelerden saklamayı başardı. birkaç muhalif kabile kendi kimliklerini kaybedeceklerini düşünerek khalayı kucaklamayı ve judicator kurallarıyla yaşamayı reddediler. muhalif kabileler düşman ya da askeri tutum yanlısı değillerdi ancak conclavein komünal yaşantı şeklinin ırklarının sonu olacağını düşünüyorlardı. conclave, bu düşüncenin yayılarak khasa zarar vereceğini düşündüğü için muhalif kabilelerin varlığı geri kalan protoss topluluğundan gizli tutu. muhalif kabileler yeni düzene karşı büyük bir tehdit oluşturduğu için; conclave templar güçlerine bu kabileleri yok etmesini emretti. genç bir templar; adun; tarafından yönetilen templarlar soydaşlarını katletmeyi reddediler. idealist adun muhalif kabileleri conclaveden saklamayı başardı. adun, gizli psişik güçlerini kullanmayı öğreterek muhalif kabilelerin khalaya inanmalarını sağlayabileceğini düşündü. güçleri templarlarınkine eşit olana kadar eğitilmelerine rağmen bu kabileler khalanın yolunda yürümeyi reddediler. "yükselişin yolu" disiplininden uzak olan muhalif kabilelerin güçleri aiur üzerinde müthiş ve yıkıcı fırtınalara neden oluyordu. conclave, templarların muhalif kabileleri yok etmediğini görünce çok şaşırdı ancak bu durumda yapacak fazla bir şeyleri de yoktu. adun ve adamlarını itaatsizlikleri yüzünden cezalandırmak istedilersede bunun muhalif kabilelerin varlığını halka açıklamak zorunda kalmalarına neden olmasından korktular. conclave bu kabilelerin aiurı sonsuza dek terk etmelerine karar verdi. muhalif kabileler xelnagadan kalma eski bir gemiye bindirilirken adun ve adamları sessiz kalacaklarına dair yemin ediyorlardı. daha sonradan bu kabileler dark templar olarak adlandırıldı. conclavee ve onların judicatorlarına olan hor görmelerini göstermek amacıyla adeta törensel bir havayla diğer protosslarla paylaştıkları psişik bağlarını kopardılar. bu olaydan sonra "karanlık avcıların";ırklarının ana bağından koptukları ve bu güçlerini uzayın karanlık ve soğuğuna çevirdikleri geri kalanlar arasında söylenti olarak dolanmaya başladı. kendi soydaşları tarafından avlanan ve korkutulan dark templarlar uzayda amaçsızca dolanan gemilerinin içinde yalnız varlıklarıyla başbaşa kaldılar. uzayın soğuk karanlığında seyahat ederken bile aiura olan sevgilerini terk etmediler ve uzun zaman önce kaybettikleri anayurtlarına hizmet etmeyi sürdürdüler.

    insanlik ve zergun gelişi

    protoss; sınırlarının kenarına kadar gelen insanlığa sessizce tanıklık etti. terranların kökenleri hakkında hiç bir bilgiye sahip değillerdi; bu maymun iştahlı kısa ömürlü yaratıklar üzerinde çalışmaya değecek ilginç yaratıklardı. protossun terran kolonileri üzerindeki çalışmalarının başlamasından 2 yüzyıl kadar geçtikten sonra terran, protoss sınırları içersinde bir düzineden fazla gezegende koloniler kurmayı başarmıştı. terran teknolojisi protossa göre oldukçe geri olmasına rağmen daha önce protossun üzerinde yaşadığı ve geliştirdiği pek çok gezegene adapte olmuşlardı. protoss, terranın özellikle bir yönünü oldukça ilginç bulmuştu: sürekli birbirleriyle savaşıp kendi kendilerini yok etmelerine rağmen sanayi ve teknolojilerini büyük atılımlar yaparak geliştiriyorlardı.
    protoss, terranın çok çabuk bir şekilde pek çok gezegelerini ele geçirip bütün doğal kaynakları tüketmeleri karşısında alarma geçmekte gecikmedi. protossa göre terranın doğanın hassas dengelerine hiçte saygısı yoktu; gezegenden gezegene atlıyor ve arkalarında çorak terk edilmiş topraklardan başka bir şey bırakmıyorlardı. daeuhlun sıkı kurallarına göre; ne kadar isteselerde protossun kendisini terrana direkt olarak göstermesi yasaktı. bu iki ırk arasındaki ilişkilerin yıllarca kopuk kalmasına neden oldu. taki rutin bir protoss devriye görevinde terranın ümitsiz yardım çığlıklarının yakında yankılanacağının delilleri bulunana kadar.
    high templar tassadar başına yeni geçtiği templar keşif gücüyle, protoss uzayının sınırlarında uçuşan bazı biyolojik yapılar keşfetti. uzun araştırmalar sonucunda, tassadar bu tanımlanamayan yabancı organizmaların derin uzay sondajları olduğunu anladı. kökenleri hakkında bir bilgiye sahip olmasa bile terran kolonilerinin yerleştiği koprulu sektörüne doğru gittikleri açıktı.
    tassadar yaşayan bir kaç sondajı üzerinde çalışmak için aiura getirdi. bu garip yaratıklar protossun daha önce karşılaştığı hiç bir canlıya benzemiyordu. saygı duyulacak fizyolojilerinin; derin uzay seyahati ve keşif için tasarlandığı anlaşılıyordu. nerden geldiklerini anlamaya çalışırlarken; protoss khaydarin kristallerinin enerjisini probların yok denecek zihinlerine odakladılar. sondaların kristallerin güçlü enerjilerine çabuk ve doğal şekilde cevap vermesi protossu çok şaşırttı. şaşırmışlardı çünkü geçmişte keşfettikleri üzere yalnızca xelnaga tarafından yaratılan ırklar kristallerin enerjisini doğru şekilde çözüp cevap verebilirdi. daha korkunç olanı ise sondaların ufak beyinleri içinde tekrar ve tekrar söyledikleriydi.
    insanliği bul
    öğren
    yok et
    çoğal

    protoss bu sondaları galaksilerini tehdit eden yeni bir tehlikenin habercileri olarak yorumladılar. bu yaratıklar eğer xelnaga tarafından yaratılmışlarsa oldukça gelişmiş ve tehlikeli olmalıydılar. bu yaratık ırkının geri kalanı her neredeyse hala kolonistleri aradıkları kesindi.
    protoss, işgalci yaratıkların izlerini sürmesi için galaksinin sınırlarına gelişmiş keşif güçleri yollamaya başladı. tassadar, daeuhl kuralları içersinde protossun gözetlediği ırkları korumanın kendi sorumlulukları altında olduğunu iddia etti. conclave "değersiz" terran ırkının zaten çoktan yeni tehlike tarafından işgal (orjinal metinde "infest" kelimesi kullanılıyor ancak türkçe metine uygun bir kelime bulamadım bundan sonra "infest" kelimesi kullanılacaktır) edildiğini ve yok edilmesi gerektiğini savundu. judicator ve templarlar arasında terranın yakında düşeceği felaket durumunda ne yapılması gerektiği konusunda büyük tartışmalar çıktı.
    her iki kastın da hem fikir olduğu nokta bu yeni ırkın tartışma götürmez şekilde xelnaga mühendisliğinin ürünü olduğuydu ve eğer xelnaga tarafından yaratılmışlarsa protossun onların koruyucusu olması daha iyiydi. tassadarın keşif gücünü yanına alarak terran gezegenlerini yaklaşan tehlikeye karşı izlemesine karar verildi. tassadar sancak gemisi gantrithor (benim eski nickim :d ) ve büyük bir protoss savaş donanmasını yanına alarak koprulu sektörüne doğru yola çıktı.

    sonun başlangici

    terran bölgesine vardıktan sonra tassadarın keşif gücü gizemli yaratık tehdidinin terran kolonilerinde çoktan başladığını anladı. tassadar, uzak bir terran kolonisi olan chau sarada yaratık işgalinin başladığını gördü. koloninin tüm yüzeyi gezegenin yüzeyini aşındırmaya devam eden kalın toksik bir maddeyle kaplanmıştı. işleri daha da kötü yapan; yaratıklar çoktan pek çok koloniciyi ya infest etmiş ya da öldürmüştü. tassadar koloninin yok oluşu karşısında korkuya kapılmıştı ve merak ediyordu: neden terran ırkı bu koloniye yardıma gelmemişti.
    conclave, koloninin kaderini duyunca tassadara acilen tüm gezegenin yok edilmesi emrini verdi. gezegende ki tüm canlıların hayatına son vereceğini bildiği halde tassadar üzülerek yöneticilerinin emirlerine uydu. chau sara yok edilerek üzerindeki işgale bir son verilmişti ancak tassadara yakındaki işgal altındaki bir kaç gezegeni ve en ufak işgal tehlikesi altındaki her gezegeni yok etmesi emredildi. tassadar ikinci infest edilmiş gezegen mar saraya doğru filosunu götürürken emirlerinin ahlaki yönünü düşünmeye başlamıştı.

    terran savaşcıları protossun ani saldırısına tamamen hazırlıksız yakalanmışlardı. tassadara karşı koymaları için bir yıldız gemisi donanması yolladılar. terran donanması gezegeni tassadara karşı korumaya hazırdı ancak tassadar filosuna geri çekilmelerini emretti. tassadar kendi ile bir mücadeleye başladı. mar sarayı ya da onu savunmaya gelen bu donanmayı yok edemezdi. tassadar insanlığı yok etmeden işgalci yaratıklarla başa çıkmanın başka bir yolu daha olduğunu görmüştü. yöneticilerinin soy kırım emirlerine uymadı. filosundan geri kalanıyla terran alıcılarının sınırları dışında; tassadar işgalin terran topraklarında yayılmasını bekleyip izledi.

    http://www.scuniverse.com/item.php?id=42
  • etraflarinda shield olmasi son derece kötü bir olgudur onlar için... bakin, izleyelim:
    protoss şener: evet müjde, haydi gel kollarima
    protoss müjde: evet evet evet
    <cozzzz kizarma efekti>
    protoss şener: ya bu da kizardi kalkanda ya... neyse allahtan yazin sinekten koruyor...
    protoss şener: loktarabim
  • protoss ırkının dili gramer olarak ingilizcenin aynısı olmakla birlikte ingilizce kelimeler yerine gene ingilizce fonetiğine uygun kelimeler uydurulmak suretiyle oluşturulmuştur.buna rağmen karizmatik bir dil olduğu aşikardır.
  • starcraft'ın en onurlu ve soylu ırkıdır."honor guide me","my life for aiur" felam diye savaşa atılırlar.birde reaver diye bir ünitleri vardır ki birde onun drop u vardır ki doğru yerde kullanıldı mı çok üzer karşı tarafı.
  • auir topraklarında bir tane bile dişi karakter olmamasından dolayı abazanlıktan kuruyan,börtü böcee kovalıyan ırk
  • oyunda müziklerini en çok beğendiğim ırk..
  • yaratilirken aztekler, eski misir ve iron maiden'in powerslave albumunden esinlenilmis starcraft irki. bunlar latince konusur.

    adun toridas! liberavi anima meam
  • kabile anlayışları,bağlılıkları,benden önce biz demeleri,yaşama saygı duymaları,asil bir yaşam sürmeleri ve bilge tavırları ile bende sanki dizaynında kizilderililerden arak yapılmış hissi uyandıran ırk
  • zerg hatchery'de 50 minerale iki zergling yaratir, terran barracks'da 50 minerale bir marine eğitirken, protoss warp gateden 100 minerale 1 zealot çağirabilirsiniz. bunu protoss'un yüceliğinin matematiksel açıklaması olarak görebiliriz.
  • en karizma ırktır. protossların oyun içindeki uyarılarında bile bu karizmayı görürsünüz. mesela geceleri "you must construct additional pylons" uyarısını duymadan uyumuyorum.

    eğer bir gün dünyayı istilaya gelirlerse (ki var olduklarına da inanıyorum ben) bir saniye bile düşünmeden protoss ırkının tarafına geçeceğim. onlarla omuz omuza savaşmak bu dünyada ulaşılabilecek en yüksek mertebedir çünkü.

    (bkz: my life for aiur)
hesabın var mı? giriş yap