• proaktif kisi, vuku bulacak herhangi bir seye onceden hazirliklidir, tedbirini almis, a, b, z planlarini olusturmustur. basina hadise geldikten sonra oturup "lan naapacaaz simdi?" diye dusunmez, onceden tasarlanmis sekilde hareket eder, panige kapilmaz, bocalamaz, carsaflamaz, kaosa girmez, karambole dusmez. sakin ve efendi bir sekilde duruma uyum saglar ve krizse krizi, kerizse kerizi yonetir... elini tasin altina sokmak, gozunu budaktan esirgememek filan gibi izahlarla pek bir ilgisi yoktur. keza preventive maintenance da proaktif olmanin ta kendisidir.
  • hayat üzerinde söz sahibi olma farkındalığı. istenen için elini taşın altına sokma eylemi.
    örneğin, proaktif insan, "olsa da yesek" cümlesi kurmaz. gider, alır, yapar, yer.

    (bkz: reaktif)
  • genelde işletme yüksek lisansi (bkz: mba) yapmis arkadaslarin, her toplantida en az iki defa sarfetmeyi sevdikleri sozcuk. (bkz: bullshit bingo)
  • durumdan vazife çıkaran, işgüzar.
  • nefret ettigim bir kelime. arkadaslar proaktif olalim, proaktif calisalim, proaktif aradaslarimiza yardim edelim, proaktif yemege cikalim mi? proaktif tuvalete gitmem gerekiyor, abi giderken bana da proaktif bi kahve alir misin? proaktifiniz var mi? yoh. o zaman ben proaktif karsidaki bakkala gideyim. abi proaktif proaktif hakkinda proaktiflestik. esegin siki, ama proaktif.
  • bilerek ve isteyerek yeni koşulların oluşmasını sağlamak ya da olağan koşulların seyrini değiştirmek için inisiyatif kullanmak, böylikle işini geliştirmektir.
    proaktif kişiler yaptıkları işi br adım öteye götürmek için yaratıcı çözümler geliştirebilen ve bu yönde adım atmakta çekinmeyen değişimci kişilerdir
  • testiyi kırmadan önce tokat atmak proaktif bir davranış ve tokadı atan nassgrettin hoca proaktivizmin kulu ve elçisidir.
  • kabala'ya göre; sonuç değil, sebep olanların (iyi mânâda); kendini pasifleştirenlerin (iyi mânâda) yolu.

    hayvan düzeyinin tepkisi -> reaktif

    insan-ı kâmil düzeyinin tepkisi -> proaktif
  • acikcasi herkes mesuliyet ve ''musterek is'in selamet ve salahiyeti icin ongoruyle cozum uretme'' ayriminda incelemis bu kelimeyi. oysa ki 'proaktif ol'dan kast edilen bildigin ''bos bos durma, is yoksa bile yarat, gorev ve sorumluluk tanimini gayrikabilirucu genisletecek isler yaratmayi hem teklif et, hem de kendi teklifine icap, biat ve itaat et, yani kendi yarattigin isten sorumlu ol, onu yapmak kadar yasatmayi da meslek edin, olmesine izin verme'' demek.

    isyerinde calisanlar teklif ediyormus'un lingo gormusu yani. o yuzden bu patron olma hirsi, bu sebepten kendi isinin sahibi olma istegi.
  • reaktifin tersi. yani olay olduktan sonra değil, olmadan önce önlem almak. bir ihtimali önceden düşünerek yok etmek. geçmiş analiziyle geleceği tahmin edip ona göre tedbirleri önden döşemek. ya da yaratıcılığınızı olaylar gelişmeden konuşturmak, böylece olayların gelişiminin de kontrolünü elinize almak. ben böyle stratejileri sevmemek, iç baymak. allah belanızı vermek.

    ancak, ne dersek diyelim özellikle amerikan şirketlerinde çok sevilen olaydır, başarının temellerinden biri olarak görülür. proaktif olmayan kişiler çok sevilmez, olanlar ise sürekli olarak ödüllendirilir. şirket kültürü kuvvetliyse özel hayatınıza bile yansıdığını görebilirsiniz bu tavrın. farkına bile varmadan bir bakmışsınız proaktif proaktif geziyorsunuz ortamlarda.
hesabın var mı? giriş yap